loading
close
SON DAKİKALAR

Anayasa Mahkemesi’ni aşağılamak suç değil mi?

Mustafa Mutlu
Tarih: 07.01.2015

Mustafa Mutlu; Yani; arkadaşlarını, Yüce Divan’a göndermeyeceklerinin işaretini verdi.

Yolsuzlukla, rüşvetle suçlanan dört bakan için Meclis’te oluşturulan Komisyon’da dün yapılan oylamada, “Yüce Divan” kararı çıkmadı; gözler şimdi Meclis Genel Kurulu’na çevrildi.

Sonucun böyle olacağı aslında belliydi:

Çünkü “bakanları kurtarma lobisi” resmen ayağa kalktı.

Bunun nedeni de belli:

Dünkü Sözcü Gazetesi’ne göre bu dört Bakan’dan Zafer Çağlayan, 22 Aralık’ta Saray’a çıkmış ve “Biz gidersek Bilal de gelir” diyerek Erdoğan’ı resmen tehdit etmiş...

Daha bu haberin etkisi geçmeden bomba bir iddia da internet fenomeni Fuat Avni’den geldi...

O da önceki İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, Erdoğan’ı benzer sözlerle tehdit ettiğini öne sürdü.

Bu iddialar Erdoğan’ı etkilemiş olmalı ki; kurmayları birdenbire Anayasa Mahkemesi’ni “darbeci” ilan etmeye, bu mahkemenin yapacağı bir yargılamanın “tarafsız” olamayacağını söylemeye başladılar.

Örneğin Erdoğan’ın imam hatipten lise arkadaşı olan Sağlık Bakanı, çok da üzerine vazifeymiş gibi, “Aynayasa Mahkemesi art niyetli, güvenmiyoruz” diye bir demeç bile patlattı.

Yani; arkadaşlarını, Yüce Divan’a göndermeyeceklerinin işaretini verdi.

***

Bu devlet eğer gerçekten erkler ayrılığı ilkesinin yürürlükte olduğu bir demokrasiyse...

Eğer anayasasında yazıldığı gibi bir “hukuk devleti”yse...

Bu ülkenin vatandaşı da, siyasetçisi de, bakanı da, başbakanı da, cumhurbaşkanı da “Ben bu yargı kurumuna güvenmiyorum. Onda yargılanmayı reddediyorum. Beni sadece benim gibi düşünenler ve benden olanlar yargılayabilir” diyemez...

Bu açıkça suçtur.

Ne yazık ki bu suçu bugün bu ülkenin en önemli makamlarını işgal edenler açıkça işliyorlar...

***

Artık, “Ayıptır, yazıktır, günahtır” demek bile yetmiyor...

Çünkü bu yapılan, ayıptan da, günahtan da öte!

Eğer biz hukukun üstünlüğüne inanan, geleceğini hukukla garantiye alan vatandaşlar olarak, onu yok etmeye kalkışanlara hadlerini bildiremezsek... Bu ülkenin yediğimiz ekmeği, içtiğimiz suyu da bize haram olsun!

ÖLÜ ÇOCUKLAR!

Dün Berkin’imizin doğum günüydü. Bugün 15 yaşını bitirmiş, 16’sından gün almış olacaktı.

Ailesi onun için Nazım’ın dizelerinden birini paylaşmış:

“Büyümez ölü çocuklar...”

Yanılıyorsun Sami kardeşim...

Senin oğlun, 16 Haziran 2013 sabahı devletin polisi tarafından vuruldu; tam 269 gün ölüme karşı koydu!

Sonra da ölüme değil, “sonsuz yaşam”a göçüp gitti.

Henüz 14’ünde “ölümsüzleşti...”

Haa; elbette “ölü çocuklar” var:

Babalarının rüşvet ve hırsızlık paralarını saklama telaşına düşen, odalarında para sayma makineleriyle, ayakkabı kutularındaki nakitlerle yakalanan çocuklar...

Onların hepsi birer “yaşayan ölü” artık; senin oğlunun adı ise dünya döndükçe milyonların kalbinde yaşayacak...

***

Bu arada...

İyi ki doğdun Berkin; nice yıllar sana!

GÜNÜN SORUSU

Caretta Carettaların yumurtlama alanı olarak bilinen Dalyan İztuzu Plajı’nı işletme hakkını alan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Oruç, son yerel seçimlerde AKP’den aday olmuş... Sorum size:

Şaşırdınız mı?

KAÇAK SARAY’DAKİ ODA BÜYÜKLÜĞÜNDE KASALAR!

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, KaçAk Saray’ın peşini bırakmıyor!

Şube Başkanı Tezcan Karakuş dün bir açıklama yapmış ve sarayda oda büyüklüğünde, yüksek güvenlikli zırhlı para kasaları yaptırıldığını iddia etmiş...

Peki; ne saklanacak burada?

Cumhurbaşkanlığı ödeneği Merkez Bankası’ndan bavullarla buraya mı getirilip konulacak?

Eğer öyleyse; böyle bir şeye ne gerek var?

Yoksa Cumhurbaşkanlığı, Merkez Bankası’na ya da bankalara güvenmiyor mu?

Bu kasaların anahtarı kimde olacak?

İçindekilerin kaydını kim tutacak?

Emine Hanım’ın, Sümeyye’nin mücevherleri, Bilal’in saatleri, kravat iğneleri, kol düğmeleri de bu kasalara mı konulacak?

Konulacaksa; her birine bir anahtar verilecek mi?

***

KaçAk Saray’ın kendisi “devasa” bir kasa değil mi zaten?

Hal böyleyken acaba Cumhurbaşkanı, “kasa içinde kasa”lara neden gerek duydu?

Bir “fırça” atsa da öğrensek!

HUBER! (66)

Abdullah Bey...

Bu ülkede yıllarca milletvekilliği yaptınız...

Dışişleri Bakanlığı yaptınız...

Başbakan Yardımcılığı yaptınız...

Başbakanlık yaptınız...

Cumhurbaşkanlığı yaptınız...

Devletin bütün nimetlerinden yararlandınız...

Ancak dört aydır devletin mülkü olan Huber Köşkü’nü haksız yere işgal ediyor, uyarılara aldırmıyor, hatta bir küçük açıklamayı bile sizi bunca onurlandıran milletinize çok görüyorsunuz...

Yanlış yapıyorsunuz Abdullah Bey...

Yanlış yapıyorsunuz!

GÜNÜN İSYANI

17 Aralık Operasyonu’nda tutuklandıktan sonra hakkında takipsizlik kararı çıkan Reza Zarrab 58 milyon dolara uçak almış... İsyanım Maliye’ye:

On liralık vergisini ödemeyi unutan vatandaşa kan kusturuyorsunuz da 58 milyon doara uçak alan adamın kaç lira vergi ödediğine neden bakmıyorsunuz?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları