Tarih:
05.07.2013
Mursi neden yıkıldı?
Mustafa Mutlu, 'Sahte delillerle ve uyduruk soruşturmalarla muhaliflerini etkisizleştiremedi.'
Bir yıl önce Mübarek‘i deviren Mısır halkı, bu kez de Mursi‘yi devirdi. Oysa Mursi, oyların yüzde 52‘sini alarak göreve başlamıştı.Peki; neden ve nasıl bu kadar kolay “taht”tan indirildi?
Sıralayalım:
- Yargı organlarını devşiremedi; yandaş yargı yaratamadı. Sahte delillerle ve uyduruk soruşturmalarla muhaliflerini etkisizleştiremedi.
- Ordunun karşısına, ordu kadar güçlü bir polis teşkilatı koyamadı.
- Öyle bir polis teşkilatı olmadığı için gösteri yapan muhaliflere yeterince biber gazı ve tazyikli su sıktıramadı.
- Yargıyı devşiremediği için şiddet uygulayan polisi kahramanlaştıramadı.
- Medyanın yüzde 70‘ini yandaşlaştıramadı; medya patronlarını, yöneticilerini ve yazarları sindiremedi. Mısır basını, olayları görmezden gelip “penguen belgeseli” yayınlamadı.
- Yaralıları ve ölenleri hiçe sayıp göstericileri “ayakkabıyla girdikleri camide içki içmekle”, “başı örtülü bir kadına şiddet uygulamakla” suçlayamadı.
- Açık açık dinci olduğu hâlde, dini koltuğuna yeterince alet edemedi.
- Direnişçilerin polis öldürdüğünü iddia edip, sonra bunun üzerine yatmadı!
- Muhaliflere karşı “halkın yüzde 52’sinin kendisini seçtiği” kozunu kullanamadı. O yüzde 52‘yi yeterince kışkırtamadı, meydanlara dökemedi.
- Örneğin hiçbir Mısırlı kadın “Ben Mursi’nin g.....n kılıyım” demedi.
- Muhalifleri yasa dışı gösteri yapmakla suçlayıp, gecenin üçünde havaalanlarında miting düzenlemeyi akıl edemedi.
- Kahire Belediye Başkanı‘nın o mitinglere para karşılığı adam toplamasını sağlayamadı.
- Tansiyonun en yüksek olduğu günlerde her devrin adamı olan birkaç televizyon starını kabul edip, “Bakın sanatçılar benim yanımda” mesajı vermeye çalışmadı.
- Kendisine karşı duran ve eleştiren gerçek sanatçıları aşağılayıp tehdit etmedi.
- Polisin arasına eli sopalı parti milislerini sokup vatandaşını dövdürtmedi.
- Yaralılara kapılarını açan evlere, otellere gaz bombası attıramadı.
- Acil müdahale için göreve koşan doktorları gözaltına aldırıp “terör örgütü üyesi” diye tutuklatamadı.
- Yaralıları kabul eden otelin sahibini, “Senden hesap soracağım” diye tehdit edemedi.
- Adliye binasında gösteri yapan avukatları özel güvenlik güçlerine dövdürtmedi; avukatları toplayıp nezarete götürtmedi.
- On yaşındaki çocukların gözaltına alınmasını sağlayacak bir düzen kuramadı.
- Kendisini destekleyen eli satırlı adamlar, muhaliflerin toplandığı parkları basmadı; kimseyi kovalamadı.
- Günde beş kez ekranlara çıkıp vatandaşını aşağılamadı ve tehdit etmedi.
- Tamam, kendisine karşı ayaklanan halkı “dış güçler”in harekete geçirdiğini söyledi ama “faiz lobisi” demeyi akıl edemedi.
- Eylemcilerden “baltacı” diye söz etti fakat “çapulcu” olduklarını söylemeyi unuttu!
- Twitter‘ı “bela” olarak nitelendiremedi.
- Eylemler sırasında “cadı avı” başlatıp, muhalifleri gözaltına aldırtamadı.
- Vapurdan inen, bankta oturan kadınlara “hafif kadın” muamelesi yapmadı!
Siz hâlâ, “Mursi neden ve nasıl düştü?” diye merak mı ediyorsunuz?
Düşmeyenlere bakın...
Tüm sorularınızın yanıtını bulursunuz!
İkiyüzlülük!
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Mısır’da yaşanan gelişmeler hakkında, “Demokrasiye ve milli iradeye yapılan hiçbir müdahaleyi doğru görmüyoruz” dedi.
Bir yıl önce de aynı şeyler yaşanmadı mı?
Mübarek de halkın yüzde 70‘ine yakın bir bölümünün oylarıyla seçilmemiş miydi?
O oyu veren irade, “milli irade” değil miydi?
“Diktatör Mübarek”i koltuğundan indirmek “demokrasi”, “dinci diktatör Mursi”yi koltuğundan indirmek ise “darbe...”
Bu ikiyüzlü tavır; bir zihniyetin özetidir. Bu zihniyete göre, demokrasi ve özgürlük sadece masaldır!
GÜNÜN SORUSU
Sorum yasa değişikliği yaparak, askerin ülke yönetimine el koymasına zemin oluşturan maddeyi ayıklamaya çalışanlara:
Askerin sadece yabancı düşmanlara karşı ülke savunmasında görev alması gerektiğini söylüyorsunuz... O zaman, jandarmaya “polislik” yaptırmaktan vazgeçip, bu teşkilatı lağvedecek misiniz?
Sık bakalım, sık bakalım!
Ankara Emniyeti, başkentte düzenlenen eylemlere ilişkin hazırladığı fezlekede, Taksim direnişçilerinin biber gazı sıkan polise karşı söylediği bir marşı suç kanıtı olarak göstermiş...
Emniyet Müdürlüğü, “Sık bakalım, sık bakalım, biber gazı sık bakalım. Kaskını çıkar, copunu bırak, delikanlı kim bakalım” dizelerinin “halkı devlete ve hükümete karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” olduğunu söylemiş...
Komediye bakın; “döven” suçlu değil, “Döv bakalım” diyen suçlu... Biber gazıyla insanları haşere gibi zehirleyen suçlu değil; zehirlenen suçlu...
Ankara Emniyeti‘nde bu fezlekeyi hazırlayan arkadaşın “hukuk” anlayışı ortada!
Kendisini çok yakında “Anayasa Mahkemesi Başkanlığı” koltuğunda otururken görürseniz...
Şaşırır mısınız?
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları