loading
close
SON DAKİKALAR

Öldüren değil, can kurtaran bir ‘terörist’ rektör!

Mustafa Mutlu
Tarih: 27.01.2015

Mustafa Mutlu; Öğrencilerin üniversitelere türbanla girmeleri konusunda Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamıştı.

“21 Mart 2008 tarihinde, sabaha karşı 06:00 sıralarında, dairemin kapısı çalındı.

Ortaköy sırtlarında, 38 dairelik bir sitede oturuyordum.

Hekim ve cerrah olmam nedeniyle sitede acil bir hasta olduğunu düşünerek hızla kapıyı açtım.

Karşımda mahallemizin muhtarını, site görevlisini ve on kadar sivil giyimli insanı görünce şaşkınlık içinde ne olduğunu sordum.

Meğer bu sivil kişiler evimin adresini bulamayınca muhtara gidip onu alarak bana gelmişler.

Yoksa saat 05:00-05:30 arasında geleceklermiş...

Sivillerden biri, bir fotokopi yazı uzattı. Biraz uyku sersemliği, biraz da yazının zor okunması nedeniyle ne yazdığını tam anlayamadım. Yazıyı uzatan kişi, evimin aranacağını ve sonra da Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınacağımın yazılı olduğunu açıkladı. Avukatım, arkadaşım dostum Av. Erdoğan Tuncer’e telefon edip durumu anlattım ve hemen gelmesini rica ettim. Sonra polisler eve dağılarak her tarafı didik didik ettiler; dosyalarımı, masaüstü bilgisayarımı kasası ve her şeyi ile birlikte aldılar.

Bu arada tuvalete gitmek istedim; bir polis benimle birlikte geldi, tuvaletin kapısında bekledi.

Çünkü hayatında hiç silah kullanmamış ben, azılı bir katil, silahlı terör örgütü üyesi ve hatta yöneticisiymişim!

Polislere çay ikram edildi...

Büyük kızıma haber verildi; hemen eşi ile geldi.

Bu arada televizyonu açtık; polisler tutanak hazırlarken hem sohbet ediyor, hem de televizyon izliyorduk. Televizyonda ‘son dakika’ haberi diye, tutuklandığım yazıyordu.

Gerçekten anlaşılır gibi değildi!

Ben daha evdeyken ve işlemler henüz sürüyorken, gözaltına alındığımın tele-vizyonlardan kamuoyuna duyurulması, oyunun önceden planlandığını ve kurgulandığını açıkça gösteriyordu.”

***

Bu satırlar eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’na ait...

Ergenekon’un neredeyse tüm sanıkları başlarına gelenleri çoktan kitaplaştırdı; o bugüne kadar bu konuda bırakın kitap yazmayı, konuşmadı bile...

Tüm enerjisini sadece bir bilim insanı titizliğiyle “hakkındaki kumpası ve gerekçesini anlamaya” adadı.

Gerekçe basitti:

Büyük bir suç işlemişti Rektör Bey...

Öğrencilerin üniversitelere türbanla girmeleri konusunda Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamıştı.

O kararları yok sayıp iktidarın dümen suyuna girseydi; “terörist” değil, “itibarlı” bir rektör olacaktı!

Sırf bu yüzden kendisiyle aynı “suç”u işleyen üç rektörle birlikte “çile çekmeye” mahkûm edildi.

***

Prof. Alemdaroğlu, bu kitabında nasıl gözaltına alındığını ve kendisine yöneltilen suçlamaları anlatıyor...

Ben bu kitabı okurken kendi kendime sürekli “Hadi canıııım” ya da “Yok artık daha neler?” diye söylendiğimi fark ettim.

Bakalım sizin tepkiniz ne olacak?

KALBİ TAM 12’DEN VURAN ÖYKÜLER...

Cahili de, aydını da... Yoksulu da zengini de... Kadını da erkeği de...

Her hayat bir öyküdür!

Önemli olan “insan”ı görmeyi bilmektir.

Bazen en yakınımızda ne öyküler yaşanır da haberimiz bile olmaz!

Donuk, hüzünlü bakışların, sönmüş yüreklerin, yorgun bedenlerin ardında ne öyküler gizlidir aslında...

Bekir Yıldız’ın bir zamanlar büyük tartışmalara neden olan eserini okumuşsunuzdur:

Halkalı Köle...

Yıldız bu kitabında “bir kadın tarafından ezilen erkeğin öyküsünü” anlatmıştı.

Betül Erdoğan ise “Halkasız Köleler”de sırf dul kaldıkları için yaşamları cehenneme çevrilen kadınları anlatıyor...

Her biri bir roman olabilecek otuz dört öykü...

Kısa ama derin, tıpkı Anadolu kadını gibi gereksiz konuşmayan, kısa öyküler bunlar...

Her birinde değişik bir yerinize iğne batırılıyor adeta...

***

Abartılı tasvirlere kaçmamış Betül Erdoğan; yerle, zamanla sınırlandırmamış öykülerini...

Detayla uğraşmamış...

Kadını anlatmış doğrudan... Saçma sapan gelenekleri, dayatmaları dökmüş ortaya!

Böylece ortaya “evrensel” boyutlu bir yapıt çıkmış...

***

Bu bir “ilk kitap...”

Umarım arkası gelir.

Çünkü edebiyatımızın, ödül lobilerine oynamayan, dürüst sesli yeni yazarlara ihtiyacı var!

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları