Tarih:
21.06.2012
Yeni Cami’de dilenip Sultanahmet’te sadaka vermek...
PKK’nın sekiz aslanımızı şehit etmesini bütün gazeteler büyütmüş. Hem de Başbakan’ın açık “uyarısına” karşın...
Hemen bayilere gidin ve bütün gazetelerin dünkü sayılarından birer tane alıp, kitaplığınızda saklayın...Çünkü ileride torunlarınıza bugünün Türkiye’sini ve Türk medyasını anlatmak zorunda kalırsanız; hemen dünkü gazeteleri çıkarıp önlerine koyarsınız...
Haklarını yemeyelim; PKK’nın sekiz aslanımızı şehit etmesini bütün gazeteler büyütmüş...
Hem de Başbakan’ın, “Terör haberlerini büyütmeyin” şeklindeki açık “uyarısına” karşın...
Peki; ikinci büyük haber hangisi?
Yıllardır IMF’den borç dilenen Türkiye’nin, artık alan değil veren ülke konumuna yükselmesi... Yani, küresel krize karşı oluşturulan IMF havuzuna 5 milyar dolar vermeyi kabul etmesi...
İşte; bu ikinci haber, birinci haberin iktidar üzerinde yaratacağı olumsuz havayı dağıtmayı amaçlıyor.
Yani gazeteleri hazırlayan arkadaşlar diyor ki, “Bakın sadece olumsuz haberleri büyütmüyoruz, iyi haberleri de veriyoruz...”
Peki, vatandaş ne düşünüyor IMF’ye 5 milyar dolar verilmesi konusunda?
İşte Vatan okurlarının yorumları:
***
Sururi Ermete: Türkiye’nin IMF’ye borcu varken nasıl borç veren ülke oluyoruz anlamıyorum?
İskender Gürgen: Sıcacık, sıcacık borçlandığımız paralardan IMF’ye veriyoruz.
Namık Yüksel: Memuruna maaş artışı yapacağı zaman para bulamayan devlet, IMF’ye başka ülkelere dağıtması için borç verecekmiş... Allah’ım aklıma mukayyet ol, çıldıracağım.
Serdal Güloğlu: Dış borcun 500 milyar doları aştığı bir dönemde neden IMF’ye para veriyoruz?
Serdar Türkoğlu: IMF’ye borç verecek parayı nereden bulduk, bir düşünün. Altın madeni mi bulduk, petrol mü çıktı? Bu paralar her şeyimizi vergiye bağlayan, çok kolay alan ancak vermeyen bütçenin paraları... Yani bizim cebimizdeki paralar.
Süleyman Pars: 500 milyar doları aşan dış borcumuz var. Bu bizim şu anda kara deliğimizdir. Ve en ufak uluslararası dalgalanmada ülkedeki yabancı paranın gitmesi halinde, bu kara delik bizi yutacaktır. Bizim batışımız Yunan’ınkine falan benzemez, kimse yüzümüze de bakmaz.
Tarık Töre: “Memura yüzde bir verirsem Yunanistan’a döneriz” de, oradan esirgediğini IMF’ye ver. Bu memur seni hiç unutmayacak.
Nuh Yılmaz: Bir şeyler dönüyor ya... Allah sonumuzu hayırlı etsin.
Muhittin Çomulu: 1983 yılında 5 bin 225 günde emekli olmak için devletimle akit yapmışım... 10 bin 500 gün, 29 yıl bitti; hâlâ, “Yaşın 47” deyip emeklilik hakkımı gasbedenler, başka yerlere para veremez... Kul hakkı haramdır.
Özgür Can: Eskiden kriz çıkardı sefildik, bugün ekonomimiz çok iyi, yine sefiliz! Bir acayip masal...
Nazım Çakır: Karşılıksız çekler, patlamış krediler, işsizlik, klima yokluğundan kavga edip yananlar... Yemişim IMF’ye para verilmesini! Hepsi masal... Levent Barlas: Madem bu kadar zenginiz; insanlarımız neden işsizlikten sürünüyor, çalışanlarımız ücretlerin azlığından yakınıp neden sokaklara çıkıyor ve biber gazına maruz kalıyor, emeklilerimiz neden açlıktan ölmek istiyor?
Osman Erkin Yalı: Emekli dövünür, devlet övünür!
Nuri Yavuz: “Ayranı yok içmeye” durumundaki ülkede, yöneticilerin yaptığına bakın...
İsmail Markaoğlu: Keşke IMF’ye değil de emekliye verseydiniz.
***
Ben de bir şey ekleyeyim:
Hâlimizi en iyi, “Yeni Cami’de dilenip Sultanahmet’te sadaka vermek” atasözü açıklıyor...
*****
Paşa!
Bekir Coşkun, “Paşa” başlıklı bir yazı yazmış, Başbakan da bunun askerlere hakaret olduğunu söyleyerek “Tüm paşalar dava açsın” demişti...
Ben de, paşalık unvanının yasaklandığını belirterek, “Açsalar da bir şey çıkmayacağını” söylemiştim.
Yanılmadım:
Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
Söz konusu yazı, “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirildi.
Talebi yargıdan dönen Genelkurmay Başkanı acaba ne yapacak?
*****
Günün sorusu
İstanbul trafiği, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü‘ndeki bakım çalışmaları nedeniyle kangrene döndü. Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, vatandaşlara akıllara durgunluk veren bir öneride bulundu: “İstanbullular kent dışına çıkarsa memnun oluruz.”
Beyefendiye basit bir sorum var:
İşsizlik, pahalılık, terör, kadına şiddet gibi sorunlardan kurtulmamız için de tüm vatandaşların ülkeyi terk etmelerini mi öneriyor?
*****
Yeni bir devrin ilanı!
Meclis’te dün görüşülen Devlet Sırları Kanunu’na göre, artık neyin devlet sırrı olup olmadığına Başbakan başkanlığında ve bakanlardan oluşacak “Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu” karar verecek...
Sırlar, 50 yıl boyunca saklanacak.
Bunları açıklayan görevlilere dört, yayınlayanlara ise altı yıl hapis cezası verilecek.
Öyle ki bu kurulun “sır” kapsamına alacağı bilgi ve belgeler, mahkemelere bile verilmeyecek...
Genelkurmay’ın askeri sırlarla dolu “Kozmik Odası”nın, hâkim incelemesine açıldığı günlerden; ne olduğu belli olmayan “sırlar”ın mahkemelere bile verilmeyeceği günlere geldik...
Ve tüm bunları, “İleri Demokrasi”ye geçiş etiketi altında gerçekleştirdik...
Bu düzenlemeyle yeni bir devir başladı. Artık kimse “hukukun üstünlüğünden” ya da “halkın haber alma hakkının kutsallığı”ndan falan söz etmesin...
Çünkü bundan böyle her bilgi yasaklanabilir ve kimse “Neden?” diye bile soramaz...
Bu düzenleme karşısında sessiz kalan hukukçulara, gazetecilere, televizyonculara, aydınlara...
Selam olsun!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları