loading
close
SON DAKİKALAR

Aldatmaya Mecbur musunuz?

Şahin Mengü
Tarih: 05.12.2015

Şahin Mengü; Gelişen teknoloji ile artık mesafeleri ortadan kaldırdı, Dünya’yı küçük bir köy haline getirdi. Herkes her şeyi tek artık taraflı değil çok taraflı takip edebiliyor.

Gelişen teknoloji ile artık mesafeleri ortadan kaldırdı, Dünya’yı küçük bir köy haline getirdi. Herkes her şeyi tek artık taraflı değil çok taraflı takip edebiliyor.
O nedenle Türkiye’yi ilgilendiren konuları bu ülkenin insanları tek taraflı değil, yabancı basından da takip edip daha objektif bilgilere sahip olabiliyorlar, onun için haberleri verirken iktidarın hoşuna gidecek şekilde değil, objektif olarak vermekte fayda var.
29 Kasım’da Brüksel’de gerçekleşen Avrupa Birliği-Türkiye zirvesinden sonra Türk basınındaki başlıklar hayli çarpıcıydı.
-“Türklerin Avrupa’ya vizesiz girişi Ekim 2016’da başlayacak”
-“Aralık ayında bir fasıl açılacak. 2016’nın ilk üç ayında fasıllar ardı ardına açılmaya devam edilecek.”
- “AB Mülteciler için 3 milyar Euro verecek”
-“Türkiye-AB ilişkileri yeni enerji kazanacak”
Bunlara yalan demeye insanın dili varmıyor ama abartılı hatta abartının da ötesinde.
Vize konusunda 2013 de Aralık ayında imzalanan “Yol Haritası”na göre yapmamız gerekenler değişmemişti.
İki yılda ne değişmişti de şimdi 2016’ da Avrupa’ya vizesiz gireceğiz. 2013 den beri bizden yapmamız istenenlerden hangisini yerine getirdikte şimdi 2016’da Avrupa’ya vizesiz gireceğiz.
Türkiye’den istenenlerin Ekim 2016 ya kadar yerine getirilmesi mümkün olmadığı gibi,"Geri Kabul Anlaşmasının" karşılıklı olarak iki tarafı memnun etmesi durumunda Türki Vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girişini sağlayan anlaşma kabul edilecek.
Ayrıca AB'ye vizesiz giriş herkes için de geçerli olmayacak. Bu anlaşmasından öğrenciler, öğretmenler, akademisyenler, iş adamları, siyasetçiler, sporculara öncelikli olarak faydalanacak.
İki yıl aradan sonra Aralık ayında bir fasıl açılacak, gerisi büyüklere masallar. Zira varılan mutabakat, 2016’da yeniden fasılların açılması konusunda üye ülkelerin tutumlarına halel getirmeyeceği söyleniyor.
Bu, Kıbrıs Rum Kesimi’nin, ve Fransa’nın fasıllara koyduğu ambargoların aynen devam edeceği demek.
Kıbrıs Rum Kesimi için olay açık, Kıbrıs sorunun onların istediği gibi çözülmesi.
Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin tampon bölgesi haline getirerek, sığınmacı kampı haline getirecek 3 milyar euroya gelince
Necip Türk basının yazdığı gibi AB bize 3 milyar euro’yı nakden ve defaten ödeyecek değil.
Önce bu para AB de hazır değil. Ayrıca 29 Kasım mutabakatına göre bu paraya ihtiyaç olup olmayacağı ve sağlanacak desteğin niteliği gelişmeler ışığında gözden geçirilecek. Bunun Türkçesi şu: Bizim dediklerimizi yaparsanız parayı veririz, Örneğin Doğunuzdan gelenlere de Mülteci sıfatı tanıyacaksınız, ayrıca para değil başka şekillerde de destek veririz, yani desteğin niteliğini biz belirleriz.
Bütün bunlar batı basınında Türkiye’yi aşağılayan, utanç verici karikatürlere katlanmaya değer miydi?
Gerçeğini Türk halkına anlatmadığımız 29 Kasım antlaşması hakkında ve özellikle Türkiye’yi AB’nin “sığınmacı Kampı”na dönüştürülmesinden sonra, tam üyelik perspektifinin ortadan kalktığı ve “imtiyazlı ortaklık” modelinin yerleştirilmiş olduğu batı basınında yer alıyor.
Önümüzdeki dönemde, gümrük birliği ve vize rejiminde bazı uyarlamalar yapılarak ve belirli dış politika alanlarında imtiyazlı ortaklık modeli pekiştirilecek.
Bu oluşturulacak olan ortaklık modeli bir “değerler ortaklığı” olmayıp, “çıkarlar ortaklığı” olacağı tespiti yapılıyor.
Bu cumhuriyeti kuranların, milletler camiasının onurlu eşit üyesi, aydınlık Türkiye yaratmak hedefi yerine, AKP iktidarlarının ülkeyi getirdiği nokta budur.
Asılında durumu en doğru özetleyen, Türkiye ile Katar Kader Ortağı oldu” başlığını atan sabah Gazetesi olmuş.
Batı basının tespit ettiği bu durumları Türk basının görmemesi mümkün mü?
Bunlar Türkiye’nin karşısındaki sorunlar, durum bu kadar net iken, öğlen vakti saat 12 de AB’ye girdik diye havai fişek atan yardakçılar gibi halkı aldatmaya mecbur musunuz?

Şahin Mengü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları