loading
close
SON DAKİKALAR

MİT için soruşturma talebi

MİT için soruşturma talebi
Tarih: 24.10.2012 - 17:55
Kategori: Siyaset

Gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan, Yasemin Çongar'ın da aralarında yer aldığı 9 kişinin dinlenmesi nedeniyle MİT görevlileri için Başbakanlık'tan soruşturma izni istendi...

İstanbulCumhuriyet Başsavcılığı, MİT görevlileri hakkında Taraf Gazetesinde görevli dokuz gazeteci için mahkemeyi yanıltıp farklı kimlik bilgileri ile dinleme kararı aldıkları gerekçesiyle Başbakanlık’tan soruşturma izni istedi. Soruşturma izni talep edilen isimler olarak dinleme kararının alındığı tarihte görevli MİT İstanbul Bölge Başkanı ve yazıyı imzaya hazırlayan görevliler gösterildi. MİT görevlilerinin ‘Resmi belgede sahtecilik’, ‘Haberleşmenin gizliliğini ihlal’ ve ‘görevi kötüye kullanmak’ suçlarını işledikleri iddia edilerek, yapılan işlemin teşkilatın toplum içerisindeki güvenilirliğini zedelediği savunuldu.Konu hakkında Radikal’e konuşan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı soruşturma ile ilgili olarak bilgi sahibi olmadığını söyledi. Çolakkadı, söz konusu suçlamaların TMK’nın alanına değil memur suçlarına bakan savcının alanına girdiğini belirtti. Yalnızca başbakan onayladığı takdirde sorgulanabilen MİT mensupları için bugüne kadar Başbakan Erdoğan taarfından sadece 2 görevli hakkında soruşturma izni verildi.

Taraf Gazetesi yazar ve muhabirlerinin 10 Şubat 2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları suç duyurusuyla ilgili ‘Memur Suçları’na bakan savcılık, Başbakanlığa MİT görevlileri hakkında soruşturma izni için talep yazısı gönderdi. 18 Ekim 2012 tarihli savcılık yazısında suça konu olayla ilgili süreç şu şekilde anlatıldı; İstanbul MİT Bölge Başkanlığı, Müsteşar adına bazı isimlerin terörist faaliyet, casusluk suçuna karıştıkları iddia edilerek teknik takibe alınması talep edildi. Dinlenmesi talep edilen isimler ise, “Elizabeth, Arashi Quarzad, Çaşıt, Vahan, Demi, Pastör Hossain Seyfullah, Quaramaddin Fatimi” şeklinde sıralandı. MİT tarafından 30 Ekim 2008 ile 24 Ocak 2012 tarihleri arasında düzenlenen sahte isimlerle İstanbul 11. ve 14. Ağır Ceza Mahkemeleri’nce dinleme kararları alındı. Böylece isimleri gizlenen gazetecilerin telefonları ve e-posta adresleri teknik takibe alındı.

Ancak MİT’in dinlemeye aldığı telefon numaraları incelemeye alınınca gerçek ortaya çıktı. Elizabeth ve Arashi Quarzad adıyla Yasemin Çongar’ın, Çaşıt ve Hossain Seyfullah isimleriyle Ahmet Altan’ın Pastör ve Quaramaddin Fatimi adlarıyla Mehmet Altan’ın, Vahan ve adıyla Markar Esayan’ın, Demi ismiyle Amberin Zaman’ın, Mehmet Baransu’nun ise Malik Hussein Feyda adıyla dinlendikleri ortaya çıktı.


‘Mahkeme de zan altında kaldı'


Savcılık tarafından Başbakanlığa yazılan soruşturma talep yazısında yapılan usulsüz işlemlerle mahkemelerin de zan altında kaldığı MİT’in saygın imajının ise zedelendiği anlatıldı. Yazıda, teşkilat görevlilerinin, müşteki mağdur gazetecilerin işledikleri herhangi bir suç olmadığını bildikleri halde dinleme kararı alabilmek için sahte kod adı üreterek sanki casusluk suçunu takip ediyormuş gibi mahkemeleri yanıltıp karar aldıkları anlatıldı. Yazıda, “Yapılan eylem Türk milleti adına yargılama yapmakta olan kararı veren mahkemeleri de zan altında bırakmıştır. Zira iş yoğunluğundan bildirilen numaraları inceleyememiş ve kurumu olan güvenlerinde dolayı ayrıca işin acil olması sebebiyle ibraz edilen sahte delillere itibar edilerek karar vermek zorunda kalmışlardır.” Denildi.


MİT’e güven sarsıldı


Başbakanlıktan soruşturma için izin talep edilen yazıda yapılan sahtecilik işlemlerinin MİT’e olan güveni de sarstığı belirtilerek şöyle denildi: “Milli İstihbarat Teşkilatı Türkiye’nin güzide ve saygın bir kuruluşu olmakla yapılan sahtecilik toplumsal imajında olumsuz etkiler meydana getirmiştir. Çünkü halkın çok önemli işler yaptığı bir kurumun, haklı bir sebep var ise yeterli deliller ile birlikte ilgili mahkemelerden talep edip karar almasında ve ilgili kişileri dinlemesinde bir mahsur yoktur.” İfadeleri kullanıldı.


‘Acaba ben de dinleniyor muyum'


Yazıda ayrıca, bu işlemlerin güveni zedelemesinin yanında dürüst insanlarda da “Acaba ben de dinleniyor muyum?” şeklinde düşüncelerin oluşmasına sebep olduğu belirtildi.


MİT’in dinleme gerekçesi


Üç aylık sürelerle dinleme tedbirinin yinelendiğini kanıtlayan mahkeme kararlarında, teknik takibin amacı aynen şöyle açıklandı: “MİT İstanbul Bölge Başkanlığı’nın 30/10/2008 tarih ve 2008/246 sayılı yazısında ülkemize yönelik tevcih edilen terör ve uluslararası terör unsurlarıyla irtibatı bulunan ve devletin bölünmez bütünlüğünün, kamu düzeninin korunması, halkın can ve mal güvenliğine, terörist faaliyetlere yönelik eylemlerin hazırlık aşamasında deşifre edilebilmesi ve bu tür eylemlerin önlenebilmesi amacıyla üzerine yönelik başka bir kontrol unsuru bulunmayan istihbari mahiyette devam eden çalışmalar doğrultusunda yasadışı eylemleri ve hakkında aşağıda bilgi bulunan şahısla ilgili bilgi toplamak...”


Yalnizca iki izin çıktı


2012’de yapılan düzenlemeye göre yalnızca başbakan onayladığı takdirde sorgulanabilen MİT mensupları için bugüne kadar Erdoğan taarfından sadece 2 görevli hakkında soruşturma izni verildi. İlki Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında verilmişti. Soruşturmada, Ömer S. kod adlı MİT Suriye Masası Şefi, Özgür Suriye Ordusu komutanları Albay Hüseyin Mustafa Harmuş ve Binbaşı Mustafa Kassum’u “zorla” Suriye güvenlik güçlerine teslim ettiği iddiasıyla tutuklanmıştı. Son olarak ise İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Göktürk’ün yürüttüğü ‘kumar Çetesi’ soruşturması kapsamında MİT görevlisi Fuat B. için Başbakan Erdoğan’ın imzasıyla soruşturma izni verilmişti. Asker, polis ve MİT görevlisi Fuat B.’nin zanlıları arasında bulunduğu kumar çetesine yönelik açılan davada eski MİT görevlisi Mehmet Fuat B. hakkında ‘Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme’, ‘Bir Adet Ateşli Silah ve Mutat Sayıdaki Mermileri Bulundurma’ suçlarından dava açılmıştı.


Fidan ve Atasagun için izin çıktı


Başbakan Tayyip Erdoğan, daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ErgenekonŞeması’nı hazırladığı gerekçesiyle soruşturma izni istediği eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun için soruşturma izni vermemişti. Erdoğan, Atasagun’un görevini yaptığına ve soruşturmaya gerek olmadığına karar vermişti. Hrant Dink Davası’nda da MİT mensuplarının ihmali olup olmadığını soruşturmak için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istediği izin talebine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olumsuz yanıt vermişti. Daha sonra yürütülen soruşturmada Dink’i tehdit ettiği belirtilen iki MİT’çi hakkında Başbakan’ın soruşturma izni verdiği ancak savcının zamanaşımını gerekçe göstererek takipsizlik kararı verdiğini açıklanmıştı.

Son olarak KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, Müsteşar yardımcısı Afet Güneş ile MİT Dış İlişkiler Daire Başkanı H. K ve Başkan yardımcısı Y.Y, savcılık tarafından şüpheli sıfatı ile ifadeye çağrılmış ve haklarında yakalama kararı çıkarılmıştı. Ancak MİT krizi olarak bilinen süreç sonrasında yapılan yasal değişikliğin ardından, MİT mensupları hakkındaki soruşturma, Başbakan iznine bağlandı ve yakalama kararı da kaldırıldı. Savcılığın, yasal değişiklik sonrasında Başbakanlığa soruşturma izni talebinde bulunmuştu. Soruşturma talebine ise Başbakan Erdoğan olumsuz yanıt vermişti.


“İzinsiz'' soruşturmalar da oldu


Üç yıl önce Erzincan’da yürütülen Ergenekon Operasyonu kapsamında İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın uygulamaya konulduğu iddiasını soruşturan Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal, Başbakanlık izni olmadan üç MİT mensubunu tutuklanmıştı. MİT, personelinin yargılandığı davaya gönderdiği yazıda, izin alınmaksınız soruşturma açıldığını belirterek, davanın durmasını, izin alındıktan sonra devam edilmesini istedi. Ancak savcılık bu talebi dikkate almadı. Erzincanlı üç MİT mensubundan sonra Bedrettin Dalan’a “Kaç” dediği iddiasıyla Özel Yılmaz, OdaTV Davası kapsamında da Kaşif Kozinoğlu, izin alınmaksızın soruşturmaya katılmıştı.


Başbakan izin vermezse adres danıştay


MİT mensuplarının soruşturulabilmeleri için Başbakan’ın soruşturma izni vermesi gerekiyor. 2937 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun cezai takibat iznini düzenleyen 26. maddesine göre Teşkilat mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması için Başbakan’ın izni gerekiyor. Başbakan’ın olumsuz yanıt vermesi durumunda ise savcılığın Danıştay’a itiraz etme hakkı bulunuyor.

radikal.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları