loading
close
SON DAKİKALAR

Nesrin Nas: Uzlaşma sağlayamazsak 2019'daki belki son seçim olacak

Nesrin Nas: Uzlaşma sağlayamazsak 2019'daki belki son seçim olacak
Tarih: 01.11.2017 - 17:05
Kategori: Medya

ANAP eski Genel Başkanı Nesrin Nas, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı.

ANAP eski Genel Başkanı Nesrin Nas, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazıişleri programına konuk olarak katıldı. 

Ekonomiye ilişkin bilgiler paylaşan Nas, "Merkez Bankası'nın eli kolu bağlı, para politikasını belirleyecek gücü yok. Bu durumda krizi yönetemezsiniz, sizi dibe çeker. Bunun da göstergeleri var" dedi.

Nas, İYİ Parti için de 'Kuruluş konuşmasına baktığımda edindiğim izlenim İYİ Parti'nin kendine islamcı ve milliyetçi alanda yer aradığı. Ancak o alan kapalı' diye konuştu.

Nas'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

-Bugün yeniden ihtiyacımız olan şey uzlaşmayı sağlayacak radikal adımlar atabilmektir. Özal Türkiye'de 12 Eylül sonrası müesses nizam olmadığını gördü. Bugün de kurulu bir düzen yok artık. Varmış gibi düşünmek, hareket etmek, politikalar geliştirmek bugünün hiçbir sorununu çözmez. 

'80'li yılların merkeziyle 21. yüzyılın toplumsal merkezi aynı merkez değil. 80'lerde Özal'ın ileri adım atmasını kolaylaştıran dünyada da benzer hareketlerin olmasıydı. Özal'ın elinde o adımları atabileceği radikal değişimleri yapabileceği aygıtlar vardı. . 

En radikal kararlar 12 Eylül dönemi sırasında alındı. Demirel-İnönü koalisyonuna kadar Kürt meselesini ağzınıza alamazdınız. 

90'lı yıllara geldiğimizde başka bir Türkiye ortaya çıktı. Siyasi yasaklar kalktı. Dışarıdan merkeze gelen yeni bir baskı devreye girdi. 

80'lerin ortasında Kürt meselesi gündeme geldi. 13 ilde OHAL ilan edildi. Bununla birlikte merkezdeki uzlaşmacı siyasetin de sonuna gelindi. 90'lı yıllarda Demirel-İnönü koalisyonu o sorunların çözülebileceğini gösterdi ama kısa sürdü.

-Acı reçeteleri uygulayan iktidarlar ilk seçimlerde genelde seçimi kaybediyor. 

-Krizlerin bedelini halk öder. Yönetenlere düşen krizin maliyetini herkese eşit olarak paylaştırmaktır. Krizden birilerinin karlı çıkmasını önlemektir. 

-Biz iktidara geldiğimizde merkezi hükümetin bütçesi kamunun yüzde 33'ünü kapsıyordu. Bankacılık sisteminiz kendi iştiraklerini besleyen hale dönmüş. Medya çok düzgün olsaydı bugün bu hallere düşmezdi. 

Bu krizleri yönetmenin iki yolu var. Yunanistan ve Portekiz'e bakın. Yunanistan hazır reçetelerle krizin herkese eşit dağıtılamayacağını söylemedi, seçime gitti. Acı reçeteyi uygulamak zorunda kaldı.

Portekiz faturayı ödemiyorum. 'sendikalarla masaya oturacağım krizin faturasını çalışanlara yüklemeyeceğim' dedi. Ekonomisi büyümeye geçti.

2001 krizinden mücadele etmek kolaydı biraz daha. Kamu kriziydi, yapılanmalar yaparak aşıldı. 
Bugünkü kriz daha farklı bir kriz. Bileşenleri ayırmak, teşhis tedavi çok zor. Özel sektöre binmiş bir kriz var. 

FED'in başkanı değişecek, en çok biz tartışıyoruz. Bu dahi senin ekonominin ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. 

-Hazine ülkenin itibarıdır. Hazineniz artık borçlanmıyorsa Varlık Fonu diye bir şey koymuşsanız kamu kuruluşlarını koyup teminat gösterip borç arıyorsunuz, itibarınızı yok ediyorsunuz.

Merkez Bankası'nın eli kolu bağlı, para politikasını belirleyecek gücü yok. Bu durumda krizi yönetemezsiniz, sizi dibe çeker. Bunun da göstergeleri var. 

-Faizlerin düşmesini istiyorsanız devletin borçlanmasını azaltacaksınız. Hazine garantili işlere girmeyeceksiniz. 

Şehir hastanelerinde ayda 60 bin hasta garantisi veriyorum, diyor. 10 bin gelirse kalanını biz ödeyeceğiz. 

Bizim dönemimizde bütçede frenler vardı. Harcamaları kıs ki faizlerin dışında fazla ver. Onlarla da borçlarını kapat. Son orta vadeli plana bakıyoruz faiz dışı fazla yok gibi.  Fren kaldırılıyor. Borçlanmaktan başka çarem yok demektir. 

Bakan, KDV çok da verimli değil, zaten tahakkukun yarısını topluyoruz, dedi. Bu vergi alamıyoruz demek. Perakende sektörü durmuş demektir. 

Dünyada bu kadar yüksek faizle borç ödeyen başka ülke yok. 

IMF, size büyük borçlar vermez. Mali krizleri atlatmanız için geçişi kolaylaştırır. Piyasalarda sizi zor durumda bırakacak dalgalanmaları en aza indirecek ucuz kredilerdir, IMF'nin kredileri. 

İhale kanununuzu 130 kere değiştirirseniz IMF kredi kullandırmaz. Onun için önemli olan şeffaf maddelerin uygulanmasıdır. Bütçe denetlenebilir olmalıdır. Sayıştay denetimi dışına çıkarılıyorsa size kredi vermez. IMF kalem kalem hesap ister. 

Gönül ister ki ülkeler IMF'nin eline düşmesin. Düştüğünüzde de piyaslardan yüksek faizle tefeciden borç almaya ihtiyacınız kalmaz. 

-Sürekli dalgalanma varsa döviz müdahalesiyle piyasaya girmek Merkez Bankası'nın yapacağı en aptalca şeylerden biridir. Hiçbir işe yaramaz.

-(İYİ Parti'nin kuruluşlu) İYİ Parti'ye başarılar diliyorum. Zor koşullar altında böyle bir çıkış önemlidir. İYİ Parti'nin doğuş koşullarına bakıyorum. MHP'de kongre olabilseydi bu parti kurulamayacaktı. Çıkışı Türkiye'deki kötü gidişe bir itiraz değil, MHP'deki kötü gidişe itiraz. Bunu Türkiye'deki gidişata itiraza dönüştürmek için meseleleri radikal perspektiften ele almak durumunda.

Türkiye'de merkez kalmadı. AK Parti ve MHP koalisyonu islamcı ve aşırı milliyetçi, aşırı sağın en ucuna yaslandı. O alan kapalı. O alanda yeni kurulan partiye yer yok. İYİ Parti'ye yeni alan, 80'lerdeki Özal'ın Türkiye'nin uçlara savrulma eğilimi taşıyan çoğulcu bir yerde olabilir. 

Kuruluş konuşmasına baktığımda edindiğim izlenim İYİ Parti'nin kendine islamcı ve milliyetçi alanda yer aradığı.

ANAP'ın seçmeni kentli kadın seçmendi. O seçmen bugün ağırlıkla CHP'de. İYİ Parti de bu pastadan pay alacaktır. 

Türkiye'nin hukuk devleti olması, özgürlüklerin önünün açılması gerekiyor. Türkiye'nini tek zenginlik kaynağı insan. Bizim petrolümüz yok, değerli madenler yer altından fışkırmıyor. İnsan kaynağını aktif verimli hale getirmek için hukuk devleti, çoğulcu demokrasi gerekiyor.

İlkelerde, öncelikler uzlaşacağız. Açık yürekliliğimizle tüm sorunları ortaya koyacağız masaya. Kürt sorunu da koyacağız. Bu uzlaşmayı yapamazsak 2019'daki belki de son seçim olacak. Demokrasi adına elimizde seçimler kalmıştı. YSK kararıyla o da yara aldı. Son derece adaletsiz koşullarda gidildi referanduma buna rağmen yüzde 50 çıktı. Sandığın öneminin kalmadığını hissettiren belediye başkanlarının istifasının alınma süreçleri var. Milli irade olmadığını, saygı duyulmadığını öğrendik. Anayasa değişikliği 2 maddesi hariç yürürlüğe girmedi ama girmiş gibi uygulanıyor. Bu fiili durum yaratıp anayasayı yok saymaktır. 

Hal böyleyken uzlaşma sağlayamazsak 2019'u görebileceğimizi sanmıyorum."




Vişne Haber Ajansı





































ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları