“Her 10 liseliden 9’u şiddet görüyor” raporundan sonra bir başka araştırma daha dehşete düşürdü...
“Her 10 liseliden 9’u
şiddet görüyor” raporundan sonra bir başka araştırma daha dehşete düşürdü.
Buna göre öğrencilerin yüzde 43’ü okula kesici aletlerle geliyor. Bakanlık raporu incelemeye aldı.
Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yapılan her 10 öğrenciden 9'unun
şiddet gördüğüne dair araştırma büyük yankı gördü.
Bugün gazetesinin manşetten duyurduğu haber üzerine Milli Eğitim Bakanlığı ilgili raporu incelemeye aldı.
Öte yandan bir başka araştırma da en az ilki kadar dehşete düşürdü.
İnönü Üniversitesi tarafından yapılan incelemede Malatya İl Merkezindeki 69 ilköğretim ve 53 ortaöğretim rehberlik uzmanına okullardaki
şiddet durumu soruldu.
GÜÇ KAVGASI YAŞANIYORYapılan analizler sonucunda öğrencilerin yüzde 43'ünün okula kesici aletlerle geldiğini yüzde 30'unun da çeteleşmeye yöneldi ortaya çıktı.
Ayrıca ilköğretimlerde yüzde 29, ortaöğretimde yüzde 41.5 oranında güç kavgasının yaşandığını belirtildi.
TÜBİTAK desteğiyle yapılan
şiddet araştırmasında 12 farklı bölgeden 10 bin öğrenciyle görüşülmüştü.
Araştırmaya göre öğrencilerin yüzde 60.9'u her gün gün
şiddet görüyor. Yüzde 507si ise her gün
şiddet gördüğünü belirtti. İki öğrenciden biri de her gün
şiddet uyguladığını söyledi. Uzmanlar şiddetin gençler arasında gün geçtikçe artığını belirterek çözüm önerileri sundu.
İlkokuldan liseye psikolojik tarama şartPsikiyatri uzmanı Prof. Dr. Arif Verimli: Son 3-4 aydır 15-17 yaş dönemi arası öğrencilerde suç oranının tırmanması dikkat çekici. Lise dönemi ergenliğin en ağır dönemi. Bu dönem salgılanan hormonlar gencin daha gergin yapıyor. Şiddeti önlemek için önerim ilkokul birinci sınıftan başlayarak sürekli hale getirilecek olan ruh sağlığı taramaları.
Psikolojik görüşmeler ve seminerler de gerek. Daha 7 yaşından başlayarak yapılacak kişilik eğitimi ile 17 yaşın temeli atılır. Bu kişilik eğitimleri ile daha çok küçükken empati kurmayı ve bir başkasının yerine kendilerini koymayı öğrenirler.
Bu da bir başka kişiye acı vermemeyi öğretir. Ben ortalama eğitim seviyesi erkeklerde 4, kadınlarda 2 yıl olan halkımızdan çocukları için hiçbir şey beklemiyorum.
Görev; sağlam bir ruh sağlığı politikasının ve uygulayıcılarınındır. Ücretsiz ve sürekli uygulamalar gerekmektedir. Geçici çözümlerle politika yapılmaz. Gençlere risk ve
şiddet karşısında hayır diyebilecekleri ortamı ve altyapıyı sağlamak şarttır.
Boşanmaların etkisi büyükTürkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan: Araştırma sonuçları bizi şaşırtmadı. Yıllardan beri bunu dile getiriyoruz. Ancak buna rağmen herhangi bir önlem alınmıyor. Bunun en önemli sebebi ailelerdeki boşanma vakalarının yaşanması. Ne yazık ki boşanmalar Türkiye'de yüksek durumda ve her geçen gün artıyor.
Anne babası ayrı yaşayan çocuklarda ciddi anlamda psikolojik problemler söz konusu. Bu psikolojik sorunlar ister istemez dışa vuruyor. Bunun yanı sıra maalesef uyuşturucu kullanımı ilkokullarımıza kadar indi.
Okullarımızda uyuşturucu kullanımını önleyerek sevgiye saygıya ve hoşgörüye dayalı bir iletişim oluşturmamız lazım. Neticede paylaşmayan bir topluma haline gelmeye başladık. Çalışmadan emek sarf etmeden her şeye sahip olmak istiyoruz. Bu, ister istemez şiddeti kaçınılmaz kılıyor.
Şiddeti öğreniyor ve öğretiyoruzİstanbul Kültür Üniversitesi Şiddeti Araştırma ve Önleme Bölümü Başkanı yardımcı Doç. Dr. Münevver Mertoğlu: Bugüne kadar yapılan araştırmaların sonuçları da okullarda şiddetin çok yaygın olduğu yönünde.
Bu yaştaki çocuklar için Türkiye'de şiddetin en temel sorunları engellenme ve öğrenmedir. Yapılan araştırmalar çocukluğunda
şiddet gören anne babaların kendi çocuklarına da
şiddet uyguladığını gösteriyor. Biz buna
şiddet döngüsü diyoruz.
Çok gariptir ki
şiddet döngüsünün sosyoekonomik veya eğitim düzeyiyle pek ilgili değil. Anne baba çocukluğunda
şiddet görmüşse eğitimli olsalar bile kendi çocuklarına
şiddet uygulayabiliyor.
Yani
şiddet gören ya da uygulayan çocukların ileride kendi çocuklarına
şiddet uygulayacağını şimdiden söylemek mümkün. Çünkü
şiddet öğrenilen bir şey haline geldi. Şiddeti öğreniyoruz ve uyguluyoruz.
Bugün