'Poşetle geldiniz, TÜİK'in yalanlarıyla gideceksiniz'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, iktidarı sert dille eleştirerek, “Asgari ücretle ay sonunu gören yok, işsizlik diz boyu istihdam yok, doların önünü alan yok, Türk lirasının artık değeri yok, sizin de yatacak yeriniz yok."

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, TBMM genel kurulunda yaptığı konuşmayı www.istanbulgercegi.com ile paylatı. Şevkin konuşmasında iktidarı sert dille eleştirerek, “Asgari ücretle ay sonunu gören yok, işsizlik diz boyu istihdam yok, doların önünü alan yok, Türk lirasının artık değeri yok, sizin de yatacak yeriniz yok. Poşetle geldiniz, TÜİK’in yalanlarıyla gideceksiniz” dedi.

Dr. Şevkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda İçişleri Bakanlığı’nın 2022 yılı bütçe görüşmeleri esnasında partisi adına söz aldı. Şevkin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya dönerek, “İçişleri Bakanlığı’nın temelde ülke insanımızın güvenlik ve huzurundan sorumlu olduğunu biliyorsunuz ama Sayın Bakan, dün bir yurtta bir çocuğumuzun kafası kesildi, çocuklarımızı kurtaramadınız. Dün Kayseri'de ve Adana'da kadın cinayeti işlendi yine, kadınlarımızı koruyamıyorsunuz Sayın Bakan” diye konuştu.

“Sizin göreviniz bu ülkenin güvenliğini korumak ancak her gün ülkemizin bir yerinde kadın cinayetleri, kadına şiddet, çocuklara taciz ve tecavüzler had safhadayken diğer yandan öğrenciler, gazeteciler, siyasetçiler saldırıya uğramaktayken ne yazık ki failleri bulup bunları cezalandırmak ve adalete teslim etmekten uzaksınız” diyen Dr. Şevkin, “Nefes alamıyoruz artık Sayın Bakan; özgürlükler konusunda nefes alamıyoruz, demokrasi konusunda nefes alamıyoruz, ekonomi konusunda nefes alamıyoruz artık” ifadelerini kullandı.

İçişleri Bakanlığı’nın yine, ülke insanlarını afetlere karşı korumakla görevli olduğunu ancak burada da sınıfta kaldığını vurgulayan Dr. Şevkin, “Geçtiğimiz hafta hepinizin bildiği gibi Giresun Şebinkarahisar'da bir atık barajı patladı arkadaşlar ve bu baraj binlerce tonluk kimyasal bir çevre felaketi oluşturdu. Ancak siz ne yaptınız bu konuda Sayın Bakan?” sorusunu yöneltti.

“MARMARA DENİZİNDE KANAL İSTANBUL’A, RANTA VE TALANA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Marmara Denizi'nde müsilaj gibi bir biyolojik afet yaşanırken günlerdir İstanbul'un Anadolu yakasında insanlar kokudan uyuyamazken AFAD’ın bırakın bu konuyla ilgilenmeyi, bölgeye ziyarete dahi gitmediğini kaydeden Dr. Şevkin, “İçişleri Bakanlığı bütün görevi, beton lobisi temsilcisi hâline gelen Çevre Bakanlığına devretmiştir. Peki, Bakanlık ne yaptı? Akıllara ziyan bir yöntemle müsilajı neyle temizlediler? Vidanjörlerle temizlediler, Marmara'nın böyle temizleneceğini düşünüyorlar. Peki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne yaptı? On dokuz yıldır nelere göz yumdular? Her türlü atığa, beton, toprak dolgular, sintine suları, kanalizasyon ve çöp atıklarıyla tabiri caizse neredeyse bir çamaşır leğeni hâline getirilmiş Marmara Denizi'nde sözüm ona 21 maddelik Acil Eylem Planı yaptınız. Aklınız neredeydi bugüne kadar? Yine, kıyı alanlarını rant alanına açmak için özel çevre koruma bölgesi ilan ettiniz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Marmara Denizi ve çevresinin başta Kanal İstanbul Projesi ile olmak üzere ranta ve talana açılarak yok edilmesine asla izin vermeyeceğiz, bu buradan böyle biline” dedi.

Türkiye’de yaşanan deprem, heyelan, su baskınları, kuraklık, yangın gibi afetlerle mücadelede İçişleri Bakanlığı’nın esamesinin okunmadığını, Bakanın bir iki gün afet bölgelerinde boy gösterdiğini ama AFAD'ın kurumsal yapısı için yeterli olmadığını ifade eden Dr. Şevkin, “Geçtiğimiz Ağustos ayında yangınlar, sel afetleri yaşanırken AFAD koordinasyonu sağlamaktan uzaktı” diye konuştu.

“FAY YASASI NEDEN GÜNDEME GELMİYOR?”

24 kent, 110 ilçe, 500'ün üzerinde mahalle ve köyün fay zonu üzerinde yaşadığını, fay yasası için defalarca kanun teklifi verdiklerini hatırlatan Dr. Şevkin,  “Sizin de çalışma yaptırdığınızı biliyoruz. Neden fay yasası gündeme gelmiyor. Defalarca burada gündeme getirdiğimiz hâlde geçen yıl 200'ün üzerinde deprem yaşandıktan sonra oluşturulan Deprem Komisyonu’nda bu biblo olsun diye mi bu üretim yapıldı, bu rapor hazırlandı arkadaşlar? Bu kitap niye üretildi? Niye hayata geçmiyor? Daha kaç insanın ölmesi gerekiyor?” diye sordu.

MTA, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile AFAD’ın eş güdüm içerisinde çalışmadığını, defalarca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündeme getirdiğini, “Acil Afet Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı”nın derhâl kurulması gerektiğini hatırlatan Dr. Şevkin,  “Gün geçmesin ki ölümlü doğal olayların afete dönüştüğü olaylar oluyor. Bu ülke ve bu insanlar hepimizin. Bir an önce bu bakanlığın kurulması gerekmektedir” dedi.

“İÇİNİZ ACIMIYOR MU?”

Konuşmasında ekonomik krize, halkın yoksulluğuna, atamalara, Türk Lirası’nın değer kaybına da değinen Dr. Şevkin, bu kapsamda iktidarı sert bir dille eleştirdi.

Konuşmasına, “Bu bütçede heyecan yok, bu bütçede vizyon yok. Toprağı, hayvanı, doğayı, insanı dışlayan bir bütçeyle karşı karşıyayız. EYT'liyi, KYK'lıyı, atama bekleyen milyonlarca öğretmeni, mühendisi, mimarı, şehir plancıyı, sağlıkçıyı duyan yok” diye devam eden CHP’li Dr. Müzeyyen Şevkin, şunları söyledi:

“Bu bütçede çiftçi yok, esnaf yok, emekli yok. Bir yurttaş gözyaşları içerisinde şöyle haykırıyor: "Fabrika önündeki ekmeği tavuklara götüreceğim diye yalan söyledim; aldım, eve getirdim, eşimle beraber yedim." Bu içinizi acıtmıyor mu arkadaşlar? Bu içinizi acıtmıyor mu? Sizin bir eliniz yağda bir eliniz balda. 120 bin makam aracıyla ortada gezmelerle kalkmış bize ekonomik kurtuluş mucizeleri öğretiyorlar.

“YATACAK YERİNİZ YOK!”

TELEKOM'u, şeker fabrikalarını, Borsa İstanbulu, Tank Palet Fabrikasını satarken, BOTAŞ'ı ve TPAO'yu satmaya hazırlanırken sokaklarda sizler "millî" olduğunuzu ifade ediyorsunuz ama buna karşı duran insanlar gaz yiyordu. Köprü yapmışsınız geçen yok, havaalanı yapmışsınız inen yok, araba yapmışsınız binen yok, okul yapmışsınız atama yok, dış siyasette seveniniz yok, iç siyasette zaten yok. Asgari ücretle ay sonunu gören yok, işsizlik diz boyu istihdam yok, doların önünü alan yok, Türk lirasının artık değeri yok, sizin de yatacak yeriniz yok.  "Geliyor gelmekte olan, güle güle Erdoğan!" diyoruz. Poşetle geldiniz, TÜİK'in yalanlarıyla da gideceksiniz. TÜİK sizi götürecek merak etmeyin.”