Sanatçı Selda Bağcan: Eski şarkılar daha düzgün, besteler daha güzeldi. Şimdi şarkıların yüzde 75’i birbirinin tekrarı. Laflar banal.
Sanatçı Selda Bağcan, "Eski şarkılar daha düzgün, besteler daha güzeldi. Şimdi şarkıların yüzde 75’i birbirinin tekrarı. Laflar banal" dedi.
Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuşan Selda Bağcan, "Yurtdışında ünlü oldukça buradaki gençler beni yeniden keşfetti. Hayatımda birçok şey de tersine döndü. Eskiden 'Annem sizi seviyor' derlerdi, şimdi anneler gelip 'Oğlum sizi seviyor' diyor" şeklinde konuştu.
İşte o söyleşi:
Müzikte 46’ncı yılınız. Şarkılarınızda, duruşunuzda hep bir isyan var. Şu ara en çok nelere isyan ediyorsunuz?
- İftiralara... İçeride 161 gazeteci var. Demokratik bir ülkede olsa “Eleştiri hakkını kullanıyor” denir ve içeri atılmazlardı.
O halde neleri kaybettik?
- Dürüstlüğü, ahlakı ve vicdanı... Yolsuzlukları görüyorsun. Her dönem olmuştur ama bu kadar ayyuka çıkmışlık...
Şimdi 20 yaşında olsanız ve müzik dünyasına girseniz. Ne olurdu?
- Protest müzik yapardım illaki. Karşıyız karşı, her şeye karşı!
Türkiye’de protest müzik kaldı mı?
- E ben varım (gülüyor). Faturalar pahalı geldiği için artık pek yapılmıyor. Tabii çok ünlü olmayan arkadaşlar var.
İhtiras tramvayına binin ve hiç inmeyin!
1977’den 1985’e, sekiz yıl yargılandınız, üç kere hapse girdiniz. Bu size nasıl bir tecrübe kazandırdı?
- Madalyonun öteki yüzünü gördüm.
Ne varmış öteki yüzünde?
- 12 Eylül’de gençlere işkence yapılmadığını söylüyorlardı. İnanmıştım. Meğer yapılıyormuş.
İşkenceye maruz kaldınız mı?
- Hayır ama hücreleri gördüm. Bütün hayat hikâyemi anlattığım bir kitap hazırlığındayım.
O dönemde pes etmeden ürettiniz. Neye tutundunuz?
- Hırs bu. Gençlere de şunu tavsiye ediyorum; ihtiras tramvayına binin ve hiç inmeyin!
Peki, artık uslandınız mı?
- Ben uslanmam. Aslında ben değil, şarkılarım başkaldırırdı; yoksa benim militan, keskin bir yapım yok.
Siyasete girer misiniz?
- O zaman konserlere kim çıkacak? (gülüyor) Belli de olmaz.
Hangi partiden girersiniz?
- CHP tabii ki. Ama hiç bilmiyorum. Yan yollarla teklifler geldi. Halkta o kadar kredim var ki...
Ömür boyu paratoner gibi bütün belaları üstüme çektim
Bir yanınızla herkesin sesisiniz ama bir yanınızla sadece CHP’li belediyelerin konserlerine çıkan bir sanatçı gibi algılanıyorsunuz...
- E CHP’li belediyeler çağırıyor ama oraya her görüşten dinleyici geliyor.
Başka partiler çağırsa...
- Türkiye o kadar kutuplaştı ki artık gidemem. E gidemem de demiyorum, çok yüksek fiyat çekiyorum.
Konserlere 300 bin lira istediğiniz doğru mu o halde?
- Yok, yalan. Ben 300 bini hiç bir arada görmedim ki.
Gündemde AKM’nin yenilenmesi var. Ne düşünüyorsunuz?
- Yıkmanın anlamı ne anlamadım! Allah’tan Atatürk ismi kaldı. En büyük korkum AKM’ye Atatürk isminin verilmemesiydi.
Son dönemdeki Atatürk vurgusuna ne diyorsunuz?
- Bizim yıllardır dilimizdeydi. Referandum bir kırılma noktası. Çok büyük bir Atatürkçü laik kesim olduğunu gösterdi. Bu geniş kesimi kucaklamak istediler. Atatürk ip salladı, ona tutundular.
Çok cırlak, dizginlenemez bir ses ve avaz avaz bağıran bir kadın...
İkinci baharınızı yaşadığınız görüşüne katılıyor musunuz?
- Hep vardım, albümlerim hep satıyordu. Ama sanki halkın bana pek itibar etmediği gibi bir düşünce oluşmuştu. E 20 yıl TRT yasağım vardı. Bu hayatımda bir darbe gibiydi ama albümlerim yasağa inat milyonlar sattı. Tabii satışlarda repertuvarımın ve sesimin etkisi de oldu. Çok cırlak, dizginlenemez bir ses ve avaz avaz bağıran bir kadın...
Nedir gençlerin size karşı yoğun ilgisinin sebebi?
- Yurtdışında ünlü oldukça buradaki gençler beni yeniden keşfetti. Hayatımda birçok şey de tersine döndü. Eskiden “Annem sizi seviyor” derlerdi, şimdi anneler gelip “Oğlum sizi seviyor” diyor.
Barselona’da düzenlenen Primavera Sound’daki konseriniz hâlâ konuşuluyor. Polonya’da da şarkılaırnızı 40 bin kişiye söylemişsiniz. Yurtdışındaki başarınızın kırılma noktası neydi?
- 1986’da ‘Womad Festivali’nden davet aldım. O dönem dünyanın en önemli festivaliydi. Ama hükümet pasaportumu almıştı, vermiyordu. Ömür boyu paratoner gibi bütün belaları üstüme çektim. Ama festival yetkilileri de inadına plağa bir şarkımı koydu. O plak bütün dünya radyolarını dolaştı. Eğer sosyal medya olsaydı, o zamanlar patlardım. 2006’da bir plak şirketi Londra’da albümümü çıkardı ve bu dünyaya yayıldı. Ardından ‘Mos Def’ haberim olmadan benimle bir şarkıyı düet şeklinde yayımladı. Dünyaca ünlü bir oyun firması ‘Skate 2’ isimli bilgisayar oyununda sesimi kullandı. ‘Beverly Hills’ isimli dizinin bir bölümünde ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’ şarkım çaldı. Ayrıca 1980’lerde yaşadığım hapislikler ve yasaklar da yurtdışında hep yazıldı. Zaten bir Bülent Ersoy, bir ben yazılıyordum. Yasaklar dünyada ilgi çekiyor.
Neden yeniden eski şarkılara sarılıyoruz?
- Eski şarkılar daha düzgün, besteler daha güzeldi. Şimdi şarkıların yüzde 75’i birbirinin tekrarı. Laflar banal.
Yenilerden Aleyna Tilki sizin hayranınız...
- Evet. Bir gece rüyasında beni görmüş, ağlamış ve tweet attı. Ben de aradım, “Ağlamana gerek yok, bana istediğin zaman ulaşabilirsin” dedim (gülüyor). Aleyna’yı beğeniyorum, özellikle ikinci şarkısını. Biri bir dokunsa dünya çapında bir şarkı olacak. Kızın hareketleri de güzel, Madonna gibi...
Sperm bankasından çocuk yapmayı düşündüm, param yoktu
Bunca yıl aşk, hayatınızda neredeydi?
- Hep vardı. Bazen platonik, bazen fiziki. Ama artık yok, unumu eledim eleğimi astım.
Deniz Gezmiş’e âşık olmuş muydunuz?
- Tanışmadım bile... 1971 Temmuz’da ‘Mapushanelere Güneş Doğmuyor’ şarkımı ona söylüyorum gibi bir algı oluştu. Dönemin çok ünlü bir gazetecisi “Üç fidana gidip üç karanfil koyacaksın, seni manşet yapacağız” dedi. Kabul etmedim. Bu gazeteci de bana yanıktı. Benim de o sıra başka bir erkek arkadaşım vardı. Meşhur bir kulübe gitmiştik. Bu gazeteci geldi, sarhoş... Adamı ittirip benimle dans etmeye çalışıyordu. Ben paylaşılamayan Kleopatra’ydım.
Hiç evlenmediniz. Çocuk sahibi olmak ister miydiniz?
- Evet, çok isterdim. Bir de bende öyle bir annelik duygusu var ki... 40 kediye bakıyorum. 20 Bodrum’da, 20 İstanbul’da.
Sperm bankasına gitmeyi düşündünüz mü?
- Evet, düşündüm. Londra’da sperm bankasından çocuk yapmak için 12 bin sterlin lazımdı, o para bende yoktu.