loading
close
SON DAKİKALAR

Şener Şen: Demokrasi, yönetimi övmekten ibaret değildir

Şener Şen: Demokrasi, yönetimi övmekten ibaret değildir
Tarih: 30.12.2018 - 14:08
Kategori: Kültür & Sanat

Usta oyuncu Şener Şen, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında başlatılan soruşturmalara ilişkin, "Demokrasi, yönetimi övmekten ibaret değildir. Silahlanıp sokağa dökülmedikçe her insan düşüncesini rahatlıkla söyleyebilmeli. Siyasiler de bunu hazmetmeli" dedi.

"Zengin Mutfağı" adlı oyunla 14 yıl sonra tiyatro sahnesine dönüş yapan usta oyuncu Şener Şen ve oyunu sahneye koyan DasDas’ın kurucularından, oyuncu Mert Fırat, Hürriyet'ten Güliz Arslan'a konuştu. 

Güliz Arslan'ın Şener Şen ve Mert Fırat'la gerçekleştirdiği röportajn bir kısmı şöyle:

-Aradan 14 yıl geçtikten sonra tiyatro sahnesine dönerken endişeleriniz var mıydı?

Şener Şen: Üretim halindeyken hayata daha kolay adapte oluyorsun. Bu, bütün meslekler için geçerli. Hele oyunculukta... Böyle büyük aralar verince çok zorlanılıyor. Bir oyuncunun uzun süre oynamaması onu hantallaştırıyor. Tiyatro; sinema gibi de değil, katbekat zor. Onun için oyuncunun sürekli hazır olması lazım. Tiyatrocular, “Çok ara verince aynı randıman alınmaz, eski günler biraz zor geri gelir” der. Bunlar benim için de doğru. Hem çok ara verdim hem de yaşım ilerledi. Ama ben bütün bunları hesaplayarak bu kararı verdim. Böyle bir oyunla dönmenin beni heyecanlandıracağına, beni motive edeceğine, o hantallığı yok edeceğine, beni eski günlerime döndüreceğine inanarak başladım.

-‘Yol Ayrımı’nda birlikte rol almıştınız. Bu oyunu DasDas’ta sahneye koyma fikri onun çekimler sırasında mı gündeme geldi?

Mert Fırat: Şener Abi’nin 40 yıl önce oynadığı ‘Zengin Mutfağı’nın tek bir kaydı vardır. Onu izledikten sonra, “Keşke tekrar oynasa da izleyebilsek” demeye başladım. Birkaç kere karşılaştığımızda da ona bu hayalimden bahsettim. ‘Yol Ayrımı’nda yeniden yollarımız kesiştiğinde de bu konuyu konuşmaya başladık.

Şener Şen: Mert bana DasDas’ta ‘Zengin Mutfağı’nı yapalım önerisiyle gelmeseydi, ben kendim tiyatro kurup yine bu oyunu oynayacaktım.

"Kafamızı kaldırıp gökyüzüne bakmaktan ve hayal kurmaktan vazgeçmeyelim"

-Yeni bir yılın arifesindeyiz. Nasıl geçti 2018 sizin için?

Mert Fırat: Benim için heyecan dolu bir yıldı. Hayatımda çok güzel değişimler yaşandı, evlendim. DasDas’ı daha büyük yerine taşıdık. İhtiyaç Haritası’nın globale açılması konusunda adımlar attık. Yanındayız Derneği’ni kurduk. DasDas bünyesinde Inogar Art adında bir sanat girişimi başlattık. Kültür-sanat ve sivil alanda bir kuluçka merkezi niteliğinde burası. Pek çok bağlantı kurduğum, yeni insanlar tanıdığım bir sene oldu.

Şener Şen: İş ortağımın 2018 yılının nasıl geçtiğini dinledikten sonra benim çabamı çok sade buluyorum; sadece ‘Zengin Mutfağı’na hazırlandık.

-2019’la, gelecekle ilgili, sizi seven insanlara ne söylemek istersiniz?

Şener Şen: Kimse umudunu kaybetmesin, her zaman güzel günler gelecekte.

Mert Fırat: Şansımızın elverdiği ölçüde kendi koşullarımızı yaratmak için çabalamalıyız. Kafamızı kaldırıp gökyüzüne bakmaktan ve hayal kurmaktan vazgeçmeyelim. İlham alıp vereceğimiz, kendi kaderimizi kendimizin yaratacağı bir dünyayı yaşayalım.

"İnandığım tek şey var; yaptığın işi önemsemek"

-Nasıl tepkiler geliyor oyuna, Şener Şen’i sahnede görenler ne diyorlar?

Mert Fırat: Büyülenmiş olarak çıkıyorlar oyundan. “Sanki canlı bir Türk filmi seyrettim” diyorlar. Şimdiye kadarki seyircinin yüzde 70’i 35 yaşın altındaydı. Yeni bir jenerasyon ‘Zengin Mutfağı’yla, Vasıf Öngören’le (oyunun yazarı) tanışıyor, Şener Şen’le kucaklaşıyor.

Şener Şen: Benim inandığım tek şey var; yaptığın işi önemsemek. İş başarılıysa seyirci gelir. Robert De Niro ve Al Pacino’yu da alıp üçümüz bir oyun oynayalım, oyun başarısız olsun, bir hafta sonra kimse gelmez. Bir iş en iyi nasıl yapılır ona bakmak lazım. Sanatta bu iddialı bir laftır. Tabii ki somut bir şey yapmıyoruz. İyi bir otomobil yapmanın formülü var ama sanatta böyle formüller yok. Onun için seyirci memnun olursa biz mutlu oluruz. Şimdilik bizim seyirci memnun görünüyor.

"Her şeyin farkındayım, nerede olduğumu çok iyi biliyorum ama bunun tuzağına düşmem"

-İnsanların oyununuzun biletlerini kapışması, sizi izleyip büyülenmeleri, dakikalarca ayakta alkışlamaları... Oyundan sonra eve giderken arabada neler geçiyor içinizden?

Star’lık beni ilgilendirmez açıkçası ama ne yapayım ki ben bir star’ım. Her şeyin farkındayım. Nerede olduğumu çok iyi biliyorum. Ama konumum beni etkilemez. Ben bunun tuzağına düşmem. Yapacağım her işe hiç iş yapmamış gibi, eski başarılarım yokmuş gibi başlarım. Sıfırdan! Ve yapacağım işi çok önemserim. İşin sırrı burada. Benim derdim, seyirci. Seyirci buradan mutlu ayrılıyorsa ben başka ne isterim? Ben de mutluyum o zaman.

-İçinizde ukde kalan bir şeyler var mı?

Hiçbir şey kalmadı diyebilirim. Hatalar olmadı mı? Tabii oldu. Ama bence bugüne gelmemde o hataları yaşamam, hayal kırıklıklarını yaşamam etkiliydi. Bana onlar yol gösterdi. Hayatta bizi zora sokan anların, eğer o zorluklardan gereken dersi alabilirsek gelecek hayatımıza nasıl yardım ettiğini görürüz.

-Pişmanlıklarınız?

Oyuncu olmasaydım pişman olurdum.

-‘Zengin Mutfağı’ sizin 40 yıl önce tiyatroda, 30 yıl önce de sinemada oynadığınız bir metin. Bugün sahneye çıkarken neden özellikle bu metni seçtiniz?

Birkaç nedeni var: Bir kere benim hâkim olduğum bir metin. Bu oyunda yönetmenlik de yaptığım için çok bildiğim bir tekst olmasını istedim. Hem de DasDas olmasaydı kendim yapacaktım demiştim ya... Prodüksiyon açısından çok kalabalık olmayan bir oyun seçmeliydim. Bir de bu, beni mutlu eden bir oyun. Vaktiyle çok iyi geri dönüşler almıştım. Tabii şu da var; kendimi sınamak istedim.

"Kötülük, baskı, ötekileştirme sürüyor"

-Bir yanıyla da oldukça politik bir oyun bu. Günümüzle örtüşen pek çok yeri var. Bu da bu metni seçmenizde etkili oldu mu?

Oyunda tarih belirtiyoruz; ‘70 yılında, haziran’. Vasıf da gerçekten 15-16 Haziran olaylarından etkilenerek yazdı bu metni. Siyasi konjonktür, inanılan değerler o zamandan bu zamana allak bullak oldu. Her şey o kadar hızlı değişiyor ki... Bugün komünizm yok. Ama faşizm hâlâ var. Şekil değiştirerek bugüne kadar geldi. Üstelik dünyanın her yerinde! Komünizm bir idealdi. ‘İnsanları nasıl daha güzel, daha eşit yönetiriz, nasıl daha paylaşımcı oluruz’un idealiydi o. Başarısız oldu, yok oldu. Ya da büyük çarpışma yaşandı, kapitalist sistem onu yok etti. Ama şimdi kapitalizm insanları mutlu ediyor mu? O da tartışılır. İnsanlık arayış içinde. Kendimizi mutlu eden bir sistemi daha yakalayamadık. Ama kötülük, baskı, sadece kendi fikrinin geçerli olduğuna inanma, ötekileştirme, ayrıştırma ilkçağdan, mağara devrinden beri sürüyor. Faşizm kılık değiştirerek de olsa hep devam edecek.

"Aslolan, mücadeleyi burada sürdürmektir"

-Oyunda seyirciden en büyük reaksiyonu alan kısım da bununla ilgili: “Hay ben faşizmin, gelmişini geçmişini, gelebileceğini...” dediğiniz yer...

Orada o döneme ait bir şeyi vurguluyoruz. Ama seyirci farkına varıyor ki; o dönemi anlatırken dünya genelinde günümüzün politikalarına dair bir şey söylüyoruz.

-41 yıl önce yazılmış bu oyunda toplumun çok keskin biçimde kutuplaştırıldığından söz ediliyor. Bu da günümüzle çok örtüşüyor...

O zaman başka türlüydü ayrıştırma, bugün başka türlü.

-Oyunu ilk sahnelediğiniz yıllarda bomba atmışlar tiyatronuza...

O zaman ortam çok karışıktı. Tiyatroda olmasak da bombalanırdık. Otobüs durakları taranıyordu. Bugünkü duruma bakınca da... Ortadoğu’daki paylaşımlar, Amerika’nın, Rusya’nın, İngiltere’nin hamleleri... Dikkatli bir göz, politikanın ne kadar iğrenç, ne kadar çirkef ve ne kadar bencil bir şey olduğunu görür. İnsanların ölümü kimsenin umurunda değil. Her şey sadece çıkar uğruna yapılıyor.

"Burada her şey güllük gülistanlık demek değil"

-Oyun, canlandırdığınız Lütfü Usta’nın ikilemiyle açılıyor ve kapanıyor. Gördüğü onca şeye rağmen yuvası bildiği konakta kalmaya devam mı etmeli yoksa “Bu kadar da olmaz” deyip ayrılmalı mı? Benzer ikilemler yaşayan pek çok insan var bugün. Ülkeden gidenler, gitmeyi düşünenler var. Onlara ne söylemek istersiniz?

Ben ülkemde olmaktan mutluyum. Bütün yapacaklarımı ülkemde yapmak isterim. Ama bu, burada her şey güllük gülistanlık demek değil. Dünyada insan kalitesi sorunu yaşanıyor. Bütün büyük kuruluşlar parlak insanları avlıyor. Beyin göçü, ülke güllük gülistanlık olsa da yaşanır. Öte yandan ülkesiyle barışık olmayan, mutlu olmayan insanlar da gidiyor, o da ayrı.

Mert Fırat: Ben sinema televizyon okumaya gittim yurtdışına. Üstüne oyunculuk okudum. Sonrası için de hayallerimi hep Türkiye üzerine şekillendirdim. DasDas’ı, Moda Sahnesi’ni, Sanat Mahal’i kurarken hep önümüzdeki 10-20 yılı düşünerek yatırım yaptık. O yüzden hangi koşul altında olursa olsun, aslolan burada kalmak, hayatla mücadeleyi burada sürdürmektir bence.

"Demokrasi, yönetimi övmekten ibaret değildir"

-Geçen hafta iki usta tiyatrocu, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adliye koridorlarındaydı. Ne düşündürdü bu size?

Şener Şen: Demokrasilerde bunlar hoş şeyler değil. Neden? Demokrasilerde bütün yöneticiler eleştiriye hazırlıklı olmalı. Ama eleştirenler de eleştirilerini demokrasi ortamına zarar vermeyecek biçimde yapmalılar. Demokrasi, yönetimi övmekten ibaret değildir. Silahlanıp sokağa dökülmedikçe her insan düşüncesini rahatlıkla söyleyebilmeli. Siyasiler de bunu hazmetmeli. Madem demokrasiyle yönetiliyoruz. Onun renkliliğine, çok çeşitliliğine siyasilerin hazırlıklı olması lazım, bunu sindirmeleri lazım.

DasDas’ın ocaktaki oyunları

Metropol İstanbul’daki yeni yerine taşınan DasDas’ta ocak ayında ‘Ivanov’, ‘Muhteşem Danton ve Genç Arthur’un İnanılmaz Hikâyesi’ ve ‘Güle Güle Diva’ sahnelenmeye başlayacak. ‘Zengin Mutfağı’, ‘Timsah’, ‘Çok Satanlar’, ‘Çirkin’ ve ‘Joseph K.’ da izleyicilerle buluşmaya devam edecek. ‘Zengin Mutfağı’ oyun tarihleri: 5,12, 18, 23, 24 Ocak 20.30, 6 ve 13 Ocak 17.00.

Röportajın tamamı için tıklayınız...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları