'Ser verip sır vermeyen bir yiğidin' katledilişinin üzerinden 45 yıl geçti

68 Kuşağının devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya'nın Diyarbakır cezaevinden gördüğü işkenceler nedeni ile yaşamını kaybetmesinin üzerinden 45 yıl geçti.

18 Mayıs 1973'te işkenceyle katledilmesinden sonra her yıl 18 Mayıs'ta birçok şehirde anılan Kaypakkaya, Çorum'un Sungurlu ilçesinde 1948 yılında dünyaya geldi. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan öğretmen okulunda okudu.Öğretmen okulunun ardından 60'ların ikinci yarısında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik bölümünde devrimci mücadeleye atıldı.

Öğrencilik yıllarında Çapa Fikir Kulüpleri'nin kurucularından olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.

Dönemin devrimci hareketinde FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Kaypakkaya Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı.

İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık çizgisiyle yaşadığı fikir ayrılığı sonrasıTürkiye Komünist Partisi / Marksist Leninist'i (TKP/ML) ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nu (TİKKO) kurdu.

Aydınlık içinde yaşanan ayrışmada yazdığı 'Şafak Revizyonizmi'nde Türkiye'deki devrimin kırlardan şehirlere doğru bir 'halk savaşı' stratejisiyle yapılabileceğini savundu. Kaypakkaya, dönemin Kemalizm'e bakış açısından farklı olarak "Kemalizm'i faşist diktatörlük" olarak niteledi. "Türkiye'de Milli Mesele" yazısında da Kürt sorununda dikkat çekti.

Çalışmalarını yoğunlaştıran İbrahim Kaypakkaya 24 Ocak 1973'te Dersim'in Çemişgezek ilçesine bağlı Vartinik köyü Mirik mezrasında jandarmayla girdikleri çatışmada yaralı olarak yakalanır, yoldaşı Ali Haydar Yıldız ise yaşamını yitirir.

'Ser verip sır vermeyen bir yiğit'

Dersim'de 5 gün yaralı olarak kaçan Kaypakkaya, Mahir Çayan'ın katledilmesinde rol oynayan Fehmi Altınbilek tarafından bir öğretmenin ihbarıyla köyde yakalanır. Yaralı olmasına rağman karda yürütüldü. Buradan ayakları donmuş halde Diyarbakır'a getirildi. Daha sonra hastaneye yatırıldı, ayaklarının kesilmesine izin vermemesine karşın yemeğine ilaç konularak donmuş olan ayak parmakları kesildi.

Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulamada işkence gören Kaypakkaya, sorgusunda hiçbir biçimde kendisini ve örgütünü bağlayacak ifade vermedi. Mahkemeye çıkarılmasına az bir zaman kala, "Ser verip sır vermeyerek" 18 Mayıs 1973'te işkencede yaşamını yitirdi.