loading
close
SON DAKİKALAR

Sinan Meydan'dan İmamoğlu'nun makam odasındaki tabloyla ilgili açıklama: Atatürk'ün o fotoğrafta dinlediği köylü Fetullah'ın dedesi değil

Sinan Meydan'dan İmamoğlu'nun makam odasındaki tabloyla ilgili açıklama: Atatürk'ün o fotoğrafta dinlediği köylü Fetullah'ın dedesi değil
Tarih: 08.07.2019 - 10:28
Kategori: Gündem

Tarihçi Sinan Meydan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun makam odasında asılı olan Atatürk tablosundaki vatandaşın Fethullah Gülen'in dedesi olduğuna ilişkin iddiayı yalanladı.

Türkiye yazarı Fuat Uğur Ekrem İmamoğlu'nun makam odasında asılı bulunan Atatürk fotoğrafında Atatürk'ün karşısında duran kişinin Fethullah Gülen olduğunu iddia etmişti. Tarihçi Sinan Meydan bu iddiayı yalanladı

Sözcü'de kaleme aldığı yazıda fotoğrafın hikayesini anlatan Meydan, " Ekrem İmamoğlu'nun makam odasındaki o “köylüyü dinleyen Atatürk” fotoğrafı, 21 Kasım 1930'da fotoğrafçı Cemal Işıksel tarafından Tokat'ta çekildi. Atatürk, 1930/1931 inceleme gezisinde Erzurum'a gitmedi. Atatürk'ün o fotoğrafta dinlediği köylü de Fetullah'ın dedesi falan değil. Bu komik bir bir yalan" dedi.

Sinan Meydan'ın Sözcü'de bugün (8 Temmzu 2019) yayınlanan "O fotoğrafın gerçek öyküsü" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:

"Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni, halkı dinleyerek, halkla konuşarak kurdu. Anadolu'da halk, yüzyıllar sonra ilk kez ayağına kadar gelip kendisini can kulağıyla dinleyen halkçı bir liderle karşılaştı…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun makam odasına astığı “köylüyü dinleyen Atatürk” tablosu hakkında gerçek dışı bazı iddialar ortaya atıldı. Bu konuda öyle ileri gidildi ki, Türkiye gazetesinde bir köşe yazarı, o fotoğrafın 1924'te Erzurum'un Korucuk Köyü'nde çekildiğini ve fotoğrafta Atatürk'ün konuştuğu kişinin de Fetullah Gülen'in Halil dedesi olduğunu iddia etti.
İşte bugün, İmamoğlu'nun makam odasındaki o tablonun -tamamen belgelere dayalı- gerçek öyküsünü anlatacağım. Bu öykü, aynı zamanda halkın dertleriyle dertlenen bir liderin; halkçı Atatürk'ün öyküsüdür.

HALKI DİNLEYEN LİDER

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek cumhuriyeti ilan edip saray saltanatı yerine halkın saltanatını kuran Atatürk, radikal devrimlerini yapmadan önce ve sonra devlet adamları, komutanlar, gazeteciler, aydınlar ve halkla konuştu. Örneğin 1923'te cumhuriyeti ilan etmeden önce, 1924'te halifeliği kaldırmadan önce, 1925'te şapka devrimini yaparken, 1928'de harf devriminden sonra, 1930'da ve 1931'de Serbest Cumhuriyet Fırkası denemesinin ardından, Halkevlerini kurarken ve devletçi kalkınmadan önce birçok ili kapsayan yurt gezilerine çıktı. Devlet adamları, komutanlar, gazeteciler, aydınlar ve halkla konuştu. Halkın düşünce ve görüşlerine kulak verdi. Halkın sorunlarını dinledi.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni halkı dinleyerek, halkla konuşarak kurdu. Anadolu'da halk, yüzyıllar sonra ilk kez ayağına kadar gelip kendisini can kulağıyla dinleyen halkçı bir liderle karşılaştı.

Atatürk'ün 1930-1931 inceleme gezisi

1929 Dünya Ekonomik Buharını, -daha 6 yıl önce, bir bağımsızlık savaşıyla kurulup yokluk ve yoksulluk içinde ayakta durmaya çalışan- Türkiye Cumhuriyeti'ni çok olumsuz etkiledi. Ekonomi hiç de iyi değildi. Halkın şikayetleri artmıştı.
İşte o koşullarda Atatürk, hem tek parti CHP'yi dengelemek hem bir demokrasi denemesi yapmak hem de halkın nabzını yoklamak için 12 Ağustos 1930'da arkadaşı Fethi Okyar'a Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı (SCF) kurdurdu. 5 Ekim 1930'da yapılan belediye seçimlerinde CHP 480, SCF 22 belediye kazandı. Fakat rejim karşıtlarının SCF'de toplanmaları üzerine 17 Kasım 1930'da SCF kapatıldı.
Atatürk, SCF'nin kapatıldığı o gün bir yurt gezisine çıktı. O geziye katılanlardan Ahmet Hamdi Başar, Atatürk'ün geniş kapsamlı o gezisinin “özel bir amacı” olduğunu söylüyor: “Serbest Fırka olayı, ülkede yönetimden memnun olmayanların çokluğunu ortaya koymuştu. Her taraftan şikayetler yükselmekteydi… İşte işlerin iyi gitmediğini ve müdahale etmek gerektiğini anlayan Atatürk, uzman bir heyetle, 1930 Kasım'ında, Ankara'dan Kayseri'ye doğru yola çıktı.”
Cumhurbaşkanı Atatürk, 17 Kasım 1930 Pazartesi günü saat 21.08'de özel trenle Ankara'dan hareket etti. 18 Kasım'da Kayseri, 20 Kasım'da Sivas, 21 Kasım'da Tokat, 22 Kasım'da Turhal ve Amasya, 24 Kasım'da Çarşamba, 26 Kasım'da Samsun, 27 Kasım'da Trabzon, 1 Aralık'ta İstanbul, 19 Aralık'ta Tekirdağ, 20 Aralık'ta Kırklareli, 22 Aralık'ta Edirne ve 26 Aralık'ta İstanbul'u ziyaret etti. Atatürk,  6 Ocak 1931'de Ankara'ya döndü.
Atatürk'ün inceleme gezisi, 23 Aralık 1930'daki irticai ayaklanma Menemen Olayı nedeniyle yarım kaldı. Atatürk yarım kalan inceleme gezisini 26 Ocak – 2 Mart 1931 tarihleri arasında İzmir, Balıkesir, Aydın, Denizli, İçel, Mersin, Adana, Malatya ve Konya'yı ziyaret ederek tamamladı."

O fotoğraf 1924'te değil 1930'da çekildi

"Atatürk, 17 Kasım 1930'da Ankara'dan başladığı inceleme gezisinde 21 Kasım 1930'da Sivas'tan Tokat'a geçti. Atatürk, 10.30'da Tokat Belediye Meydanı'nda törenle karşılandı. Halkla buluştuktan sonra belediyeye çıktı. Öğle yemeğinden sonra Tokat ilinin sorunları hakkında belediye başkanından bilgi aldı.
Atatürk, ertesi gün, 22 Kasım 1930'da, Turhal'a geçti. Turhal'da büyük bir kalabalık tarafından coşkuyla karşılandı. Aynı gün saat 12.30'da Turhal'dan Amasya'ya geçti.
Atatürk Tokat'ta iki sorunla karşılaştı. Bunlardan ilki, bazı tütün üreticileri ellerindeki eskimiş tütünlerin inhisar idaresince satın alınmasını istiyordu. Atatürk üreticileri dinledi. Ancak bu tütünlerin 1927-1928 yıllarında ait eskimiş ve ekonomik değeri olmayan tütünler olduğunu öğrenince bu isteği kabul etmedi. İkincisi, bölgedeki fare tahribatı nedeniyle üretici zarar etmişti. Atatürk, hükümetten, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra zarar edenlere gerekli ilaçların ve tohumların gönderilmesini ve üreticilerin Ziraat Bankası borçlarının yarısının ertelenmesini istedi. 
Atatürk gittiği her yerde olduğu gibi Tokat'ta ve Turhal'da da halkın şikayetlerini dinledi. Köylülerle sohbet etti.
İşte Ekrem İmamoğlu'nun makam odasındaki o “köylüyü dinleyen Atatürk” fotoğrafı, 21 Kasım 1930'da fotoğrafçı Cemal Işıksel tarafından Tokat'ta çekildi 
O zamanki Hakimiyeti Milliye, Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri o fotoğrafın “Amasya”da çekildiğini yazıyor. Ancak hem Cemal Işıksel'in kitabında, hem de birçok Atatürk albümünde fotoğrafın Tokat'ta çekildiği belirtiliyor.
Diyelim ki, o fotoğraf 21 Kasım 1930'da Tokat'ta değil de 22 Kasım'da Amasya'da çekildi. Ne değişir? Arada sadece bir gün fark var. Gerçek şu ki, o fotoğraf kesinlikle 1924'te Erzurum'da çekilmedi. O fotoğrafın 1924'te çekilmediğini anlamak için derin tarih bilgisine de gerek yok. 1924 yılına ait bir Atatürk fotoğrafına bakmak yeterli. Ayrıca Atatürk, 1930/1931 inceleme gezisinde Erzurum'a gitmedi. Atatürk'ün o fotoğrafta dinlediği köylü de Fetullah'ın dedesi falan değil. Bu komik bir bir yalan. Ayrıca Atatürk'ün dinlediği tek kişi de o köylü vatandaş değil, Atatürk aynı gezide gittiği her ilde yaşlı genç, kadın erkek daha onlarca insanı dinledi.
Demem o ki, Türkiye'de “tarih” hiç olmadığı kadar siyasete malzeme yapılıyor. Öyle ki, siyasi amaçlarla çok bilinen bir Atatürk fotoğrafı bile çarpıtılıyor ve o fotoğraf hakkında şeytanın aklına bile gelmeyecek uyduruk bir hikaye yazılıyor. Yalanlarını yüzlerine vurduğumuz uydurukçular ise utanma duygularını kaybetmişler, yeni yalanlar üretiyorlar."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları