loading
close
SON DAKİKALAR

Son trend: Açık hava birahaneleri

Son trend: Açık hava birahaneleri
Tarih: 16.07.2012 - 11:13
Kategori: Sağlık, Yaşam

İstanbul'da manzaraya nazır noktalarda 'bakkal birasıyla' keyif çatmak birkaç senedir hayli yaygın...

Sokakta içmenin sihirli sözcüğü ucuza içki. Sokakta olmanın farklı bir sıcaklığı olduğu da bir gerçek. Daha rahat sosyalleşmek, açık alanda rahatça sigara içebilmek ve insanların kendini daha rahat hissetmesi sokağı çekici kılan sebepler arasında…

‘Biraya 10 lira vermeyiz...’


Cihangir’den Firuzağa Camii’nin geçtikten sonra sola saparak ulaşabileceğiniz Cihangir merdivenleri, sokakta içenlerin sıklıkla tercih ettikleri bir yer. Belki de İstanbul’un en güzel manzaralarından birine sahip olan merdivenlerde hava kararınca iğne atsanız yere düşmüyor. Yaz gecelerinde hem serin hem de rahat bir yer olan Cihangir merdivenleri hem kadınlar hem de erkekler için güvenli bir lokasyon. Merdivenlerin genel fotoğraflarını çekmek istediğimde en önde oturanlar rahatsız oluyor. Gazeteci olduğumu söylediğimde içki içenleri deşifre etmeye çalışan biri olmamdan endişe ediyorlar. Zira daha önce bazı gazetelerin bu tarz girişimleri olmuş. Derken iki sinemacı ile sohbete başlıyorum. “Neden mesela Nevizade’de bir mekân yerine burayı tercih ediyorsunuz?” diye sorduğumda “Bakkalda bira üç buçuk lira, biraya on lira verecek göz var mı bizde” diyorlar. Manzarayı da anlatmaya başladıklarında sorumun anlamsızlığını fark ediyorum.

Merdivenlerde daha çok öğrencilere ve sanatçı gruplarına rastlıyorum. Düzlüğe çıktığımda portatif kamp sandalyelerine kurulmuş, manzaraya karşı bira keyfi yapan bir grupla karşılaşıyorum, “Burada insanın ömrü uzuyor” diyorlar.

Cihangir merdivenlerinden inip Fındıklı’nın üst tarafına denk gelen (Roma Bahçesi diye de bilinen) parkın yanından yürüdüğümde bir ağacın etrafında toplanmış kalabalık çekiyor dikkatimi. Çevrelerinde toprağa saplanmış fenerler, yere serilmiş polarlar, cipsler, biralar… Bir nevi gece pikniği yapıyorlar. Yaklaşık 25 kişilik bir arkadaş grubu olduklarını ve sık sık aynı yerde toplandıklarını öğreniyorum. Reklamcılıkla uğraşan Eda, “Bu kadar insan herhangi bir mekâna gitsek, milyarlar ödememiz gerekir ki yer de bulamayız. Burada istediğimiz müziği çalabiliyoruz. Bir bara gitsek sıkış tıkış olacak, burası havadar, ferah. Bugüne kadar da kimseden şikâyet almadık” diyor. Son derece eğlenceli bir grup; bira ikram edip beni de partilerine davet etseler de yolum uzun; uğramam gereken birkaç nokta daha var...

Kulenin dibi yasak ama...


İkinci durağım son günlerin en çok konuşulan yeri, yani Galata Kulesi’nin altı. Kuledibi’ne doğru yürüdüğümde yine büyük bir kalabalık çıkıyor karşıma. Kulenin hemen çevresindeki bölgeye girilmesi, emniyet şeridi çekilerek yasaklanmış ancak sokakta içenlerde bir azalma yok. Yan taraftaki merdivenlerin üzerinde oturanlar içkileri eşliğinde sohbete devam ediyor. Aslında değişen pek bir şey yok. Top çeviren jonglörlerden saksofon çalanlara hayli eğlenceli bir kalabalık Galata Meydanı’nda eğlenceli bir görüntü oluşturuyor. ‘Yasaklı bölgedeyse’ bir polis arabası ve polisler beklemede.

Meydandaki bakkalla konuştuğumda olayın mahalle halkının muhafazakârlığından çok gürültüyle ilgili olduğunu söylüyor. Kendisinin de Kuledibi’nde oturduğunu söyleyen bakkal “Gece 4’te, 5’te darbuka ve saksofon çalıyorlar. Uyku uyuyamıyoruz, ne yapacağımızı şaşırmıştık ki bu yasakla az da olsa rahatladık” diyor. Bakkala giren bir Tophane yerlisinin kaygıları ise başka türlü: “Kızlarla erkekler kapımızın kenarında ahlaka aykırı hareketler yapıyor. Benim sokağıma çişini yapanlar, kusanlar oldu. Bıktım burada içenlerden” diye alıyor sözü... Karşıt görüşleri dinledikten sonra meydana dönüyorum. İTÜ’de mühendislik okuyan Selin “Burada taşkınlık yapanlar olmuş ama burası İstanbul’un göbeği, aile çay bahçesi değil. Burada içki içilmesi yasaklanamaz” diye itiraz ediyor. Polisin kulenin dibini yasaklarken merdivenlerde içenlere karışmaması ise çelişkili bir durum oluşturuyor. Öte yandan polisin gözü, olası bir taşkınlığa karşı sürekli içenlerin üzerinde.

Galata Kulesi’nin eğlenceli ortamından çıkıp İstiklal Caddesi’ne doğru çıkarken bir ‘merdiven birahanesiyle’ daha karşılaşıyorum. Şişhane’ye doğru inen merdivenlerde de yoğun bir kalabalık var. Çoğunluk yine üniversite öğrencileri... Sırada İstiklal Caddesi’nin ara sokakları var. İmam Adnan Sokak gittiğim diğer üç yerden farklı bir profil çiziyor. Metal barların dışarıya taşan müzikleriyle, sokak adeta bir metalci cenneti olmuş. Buradaki mekânlarda oturanların yanı sıra bakkaldan biralarını almış motosikletli metalciler de güzel havada müziğin ve sokakta içmenin tadını çıkarıyor.

Sonraki istikametim Küçük Beyoğlu’na giren sokaklar. Bakkalın önünde yine bir kalabalık çıkıyor karşıma; birasını alan ayakta sohbette... Birkaç kişinin yanaşıp para istemesi üzerine biraz tedirgin olup, turumu sona erdiriyorum.

‘Mekânlar pahalı ve kalabalık’


Ayşe Gökçe, özel sektör çalışanı


(Roma Bahçesi): Biz kalabalık bir grubuz. Hem hafta sonları hiçbir yerde bu kadar kalabalığı kabul edecek yer olmuyor. Hem mekânlar çok pahalı oluyor hem de muhabbet edemiyorsunuz. O yüzden burası bizim için güzel bir mekân. Burada içenler genelde öğrenciler ama bizim grup genelde çalışan insanlardan oluşuyor. Bugün biz biraz erken gelip hazırlık yaparken buradan geçen teyzeler bize yardım etti. Hep birlikte fenerleri kurduk. Şimdiye kadar bizden rahatsız olan biri de olmadı.

‘Burada huzur buluyorum’


Vahdet Yılmaz, toptancı


(Cihangir merdivenleri): Burası sakin, rahat bir yer. 13 yıldır buraya gelip içiyorum. Bana huzur veriyor. Kamp koltuklarımız var, biramız, çerezimiz var, manzara var ve ben buradan vazgeçemiyorum. Kışın arabanın içinde içiyoruz ya da ısıtıcı koyuyoruz. Bugüne kadar hiç kavgamız gürültümüz olmadı, kimse de bize karışmadı. Hatta bir keresinde Cihangir merdivenlerinde kavga çıktı, polis gelip bütün merdiveni boşalttı “Biz de kalkalım mı?” diye sorduk polise “Yok arkadaşlar, sizde sorun yok, devam edin” dedi. “Okuyorum, gencim ve farklıyım” diyen kişiler genelde burada takılıyor.

‘Kapalı yere tıkılmaktan daha iyi’


Bİlun Bİlman ve İlayda Tunca,


öğrencİ (Fındıklı’ya bakan tepe): İki kız geldik, sohbet ediyoruz. Burayı her zaman tercih etmesek de yazın arada geliyoruz. Kalabalık olduğu için burayı güvensiz bulmuyoruz. Manzarası çok güzel, kapalı bir yere gidip tıkılmaktansa bu güzel havada denize karşı oturup biramızı yudumlamak daha çok hoşumuza gidiyor.

Radikal/Ece Çelik


 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları