'Sosyal devleti güçlendireceğiz!'

“Yaşanacak bir Türkiye” sözü veren ve “Halkın Umudu Kılıçdaroğlu” alkışları sloganları altında konuşmasını sürdüren CHP Lideri Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti;
“Değerli arkadaşlarım, sevgili yurttaşlarım, çok önemli bir projemiz daha var. Vergi borcu olmayan, sigorta prim borcu olmayan kobiler ödedikleri vergi ve sigorta primi kadar bir yıl süreyle sıfır faizli kredi alacaklar. Eğer katma değeri yüksek ürün üretiyorlarsa çok daha önemli bir teşvik getireceğiz.
Bakın bu teşvik sıradan bir teşvik değil. Bu teşvikin doğurduğu sonuçları size söyleyeyim. Bir; Türkiye’de üretim artacak. İki; Türkiye’de istihdam artacak. Üç; kayıt dışı ekonomi, kayıt dışı istihdam azalacak. Çünkü karını ne kadar yüksek gösterirse sıfır faizli kredi o kadar fazla alacak. Niye gizlesin o zaman? Ne kadar çok eleman çalıştırıp onların vergisini ödüyorsa, sigorta primini ödüyorsa o kadar fazla devletten sıfır faizli kredi alacak. Üç; devletin bugün milyarlarca lira altını çiziyorum milyarlarca lira tahsil edemediği vergi ve sigorta prim borcu var. Ne yapıyor devlet bunları tahsil edemediği için? Gidip yüksek faizlerle borçlanıyor. Bununda önünü kesiyoruz devlet borçlanmayacak. Çünkü vatandaş sıfır faizli kredi almak için vergisini götürüp zamanında yatıracak. Bizim projelerimizin tamamı iyi düşünülmüş projelerdir. Devleti bilen insanlar, dünyayı okuyan insanlar, Türkiye’yi yaşanacak bir ülke haline getirmek isteyen insanlar bu projeleri ürettiler. 

İlk kez size söylüyorum bir siyasal parti ilk kez seçimlere bu kadar ciddi, bu kadar tutarlı, bu kadar inançlı, bu kadar onurlu projelerle milletin önüne çıkıyor. 

Evet değerli arkadaşlarım, televizyonları başında bizi izleyen saygıdeğer yurttaşlarım, stratejimizin birinci ayağı neydi? Birinci sınıf demokrasiydi. Benim ülkemin insanı birinci sınıf demokrasiye layıktır. 

İkinci ayağımız neydi? Yarışan bir Türkiye, dünyayla yarışan bir Türkiye, dünyaya meydan okuyan bir Türkiye. Katma değeri yüksek ürün üreten bir Türkiye. 

Şimdi geliyorum stratejimizin üçüncü ayağına. Demokrasiyi güçlendirdik, ülkemizi kalkındırdık, büyüttük. O zaman üçüncü ayak ne? Sosyal devleti güçlendireceğiz. Yani yarattığımız refahı hakça bölüşeceğiz. Yani önce üreteceğiz sonra adam gibi bölüşeceğiz. Anayasamızın ikinci maddesi ne diyor? Daha doğrusu değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddesi ne diyor? Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir diyor. Eğer biz sosyal devleti güçlendirirsek refahı paylaşmış oluruz. Refahı tabana yaymış oluruz. 13 yıldır bu ülkede refah hakça bölüşülmedi. 13 yıldır bu ülkede insanlar yoksul, insanlar perişan. 

O nedenle söylüyorum stratejimizin üçüncü ayağı; 13 yıldır bu ülkede vicdansız bir büyüme modeli uygulandı. Altını çiziyorum 17 milyon yoksul vatandaşıma sesleniyorum. Açlıkla mücadele eden milyonlara sesleniyorum. 13 yıldır vicdansız bir büyüme ekonomisi yaşadık. Birileri köşeyi döndü, birileri açlıktan öldü. 21. yüzyılın Türkiye’sinden söz ediyorum. 2015 yılından söz ediyorum. Bilgi toplumundan söz ediyorum. 17 milyon yoksul bu ülkeye yakışmıyor. 17 milyon yoksulun refah düzeyini yükselteceğiz. 17 milyon kişi ben yoksul değilim diyecektir yaşanacak bir Türkiye’de. 

Devletin resmi rakamlarını veriyorum. Bütün yurttaşlarım dikkatle dinlesinler. Devletin resmi rakamı; 2002 bu ülkede en zengin %1. Nüfusun %1’i. Bu ülke nüfusunun %1’i toplam Türkiye servetinin 2002’de %39’una sahip. Geliyorum 2014 yılına. Bu ülke nüfusunun %1’i Türkiye servetinin toplamının %54’üne sahip. Neden 17 milyon yoksulumuz var? İşte bu nedenle. Yoksulluğu yönettiler, yoksulluğu bitirmek istemediler. Kendi arka bahçelerine dönüştürmek istediler. Onların inançlarını sömürdüler, yaşam tarzlarını sömürdüler, yoksulluklarını sömürdüler.
Bir rakam daha vereceğim size. Son 10 yılda yani 2003’le 2013. 2014 rakamları henüz netleşmedi. Bu bu varsıllar, bu köşeyi dönenler, bu rantçılar acaba Türkiye’nin ödediği faizi ödediler mi? Asla ödemediler. 

Bir şey daha söyleyeyim. Bütün vatandaşlarım dinlesinler beni. Çok önemli bir konu. Birileri köşeyi döndü. Nüfusun %1’i Türkiye servetinin %5’üne sahip oldu. Ama birileri de borç batağında çırpınıp duruyor. 5 milyon yurttaşım borç batağında. 2009’la 2012 arası ben borcumu ödeyeceğim diyen 1 milyon 20 bin kişi var. 1 milyon 20 bin kişi demiş ki ben borcumu ödeyeceğim. Ama zamanı gelmiş borcunu ödeyememiş. 1 milyon 20 bin kişiye dava açıldı. 525 bin kişi mahkum oldu. Bunlardan 89 bini borcunu zamanında ödemediği için hapse girdi. 436 bini şuanda kaçak hapse girmemek için. Ben neden söylüyorum siz Türkiye’yi yarı açık cezaevine döndürdünüz? İşte bunun için söylüyorum. 

5 milyon borçlu vatandaşıma da biraz sonra neler getireceğimizi söyleyeceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Ne dedik? Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset toplum bana ne verecek değil, ben halkıma ne vereceğim demektir. Ve gündemde işsiz evlat vergisi. Hani dediler ya biz herkesi sigortalı yapıyoruz, herkesin sağlık sigortası olacak. Çocuk mezun, liseyi bitirmiş, üniversiteyi bitirmiş ama işsiz. Diyorlar ki, gelip sigorta primi ödeyeceksin. E işim yok diyor. Olsun diyor sen ödemezsen baban ödeyecek. Ya ödeyemezsek? O zaman sana sağlık hizmeti vermeyiz. Onun için vergiye işsiz evlat vergisi diyoruz. Evlat var işsiz ama işsiz olduğu için baba vergiyi ödeyecek. Çıkıp desinler ki böyle bir şey yok. 7 milyon kişi, 1 milyon – 2 milyon değil 7 milyon kişiye, 7 milyon işsize genel sağlık sigortası primini yatıracaksın diyorlar. Ne kadar istiyorlar? 9 milyar lira. Eski parayla 9 katrilyon lira. İşsiz evlat vergisi bu. Sizi bu vergiden kurtarmak benim boynumun borcudur herkes bunu böyle bilsin. 

Bu nasıl vicdan, bu nasıl bir ahlak, bu nasıl bir anlayış, bu nasıl bir devlet yönetimi. Ne diyoruz? Yaşanacak bir Türkiye diyoruz. Huzur içinde bir Türkiye diyoruz. Herkesin aşının, işinin olduğu bir Türkiye diyoruz. Peki nasıl yapacağız bunu? Stratejimizin üçüncü ayağı neydi? Üreteceğiz, kazanacağız, hakça bölüşeceğiz. Yani sosyal devleti yeniden inşa edeceğiz. 

Evet birincisi şu; 11 milyon emekli dinlesin, 11 milyon emekli eşlerinizle beraber dinleyin. Size Ramazan Bayramında ve Kurban Bayramında birer maaş ikramiye vermek benim boynumun borcudur. Bayramda torunuma harçlık verecek miyim diye düşünmeyeceksin. Kurban bayramında acaba kurban kesebilir miyim diye düşünmeyeceksin. Ben senden bir şey istiyorum. 11 milyon emekli kardeşim senden bir şey istiyorum. Senin hayrını ve duanı istiyorum ben. Hayır ve duanı et. 

Bütün CHP’liler sana minnet duyuyor, sana saygı duyuyor. Bu ülkenin kalkınmasında senin alın terin var, senin emeğin var. Bizim sana vefa borcumuz var onu yerine getireceğim ben. 

Çalışan emekli kardeşime de sesleniyorum. Çalışıyorsun, emekli oluyorsun, primini de zamanında yatırmışsın gidiyorsun emekli aylığını geçinemiyorsun. İşine devam ediyorsun. Çalışana da vergi getiriyorlar. Sen misin işine devam eden, sen misin emekli? Emekli aylığından %15 kesiyorlar. Çalışan emekli kardeşim, mecburen çalışan emekli kardeşin senin emekli aylığından kesilen %15 sosyal güvenlik destek primini kaldıracağım bu benim namus sözümdür. 3 ayrı yerde senden para alıyorlar. 3 ayrı yerde de parayı kaldıracağım. Gideceksin tedavi olacaksın ve evine onurunla döneceksin.
Bunları niye yapıyoruz? Refahı topluma yaymak için yapıyoruz. Ürettiğimiz geliri hakça paylaşmak için yapıyoruz. Sadece bunlar mı? Hayır. Ne söyledim? 17 milyon yoksulumuz var. Aylık geliri 200 liranın altında olan 17 milyon yoksulumuz var. 21. yüzyılın Türkiye’si, 2015 yılı, 17 milyon yoksul. Az önce söyledim yine söylüyorum namus sözü veriyorum. 4 yılda Türkiye’de yoksul kalmayacaktır. Her ailenin güvencesi olacak. Aile bizim temel taşımızdır. Bir toplumun temel taşıdır. Anne ve çocuklar beraber yaşam mücadelesi verirler. Her anne ve baba çocuğunu çok iyi koşullarda yetiştirmek ister. Ama yoksul ne yapsın? Ayda 200 lirayla ne yapılabilir?
Aile sigortasını getireceğim. Hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olmayacak sözüm sözdür. 

Ben yoksulum ne demek? 21. yüzyılın Türkiye’sinde ben yoksulum ne demek? Burası Afrika ülkesi mi? Birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Üreten Türkiye’yi ayağa kaldıracağız, onurlu Türkiye’yi ayağa kaldıracağız. Yarattığımız değerleri hakça bölüşeceğiz. Neden yapıyoruz bunu? Refahı tabana yaymak için yapıyoruz. Serveti değil refahı tabana yayacağız. Herkes huzurlu, herkes mutlu olacak evlerinde. 

Defalarca söylemiştim bu ülkede 21. Yüzyılda, 2015’in Türkiye’sinde hiçbir çocuk CHP iktidarında yatağa aç girmeyecek. Her çocuk huzur içinde yatağa girecek. Her çocuk huzur içinde okula gidecek. Her anne baba çocuğunu huzur içinde okula gönderecek. Aile sigortası budur. Ailenin güvencesi olacak. Kim yapacak bu sigortayı? Biz yapacağız, sosyal devlet yapacak, CHP iktidarı yapacak. Çünkü biz insanımızı seviyoruz, ailemizi seviyoruz, mahallemizi seviyoruz, ilimizi seviyoruz, ülkemizi seviyoruz ve biz dünyayı seviyoruz.
Kamuda çalışan 800 bin taşeron işçisi var asgari ücrete mahkum, iş güvenceleri yok. Sözüm söz CHP iktidarında taşeron işçisi kavramı diye bir kavram olmayacak. CHP iktidarında halen taşeron işçi olarak çalışan bütün işçi kardeşlerim hiçbir ayrım yapmadan siyasi görüşünüzü, kimliğinizi, inancınızı sorgulamadan tamamınızı ama tamamınızı kadrolu olarak işe başlatacağız. 

21.yüzyılın Türkiye’sinde CHP iktidarında çağdaş köleliğe izin vermeyeceğiz. Herkes bunu böyle bilsin. Efendim bunu nereden bulacaksınız? Zaten parayı devlet veriyor. Biz ne yapıyoruz? Aradan taşeronu çıkarıyoruz. Devletle o karşı karşıya kalacaklar. Yani devlete yük burada sıfır. 

Asgari ücretle çalışanlar, ayda 949 lirayla ev kirası verenler, ayda 949 lirayla çocuk okutanlar, ayda 949 lirayla geçimini sağlamak isteyenler, size sesleniyorum. Yaklaşık 5 milyon kişi asgari ücretle çalışıyor size sesleniyorum. CHP iktidarında asgari ücret üzerinden vergiyi kaldıracağız. CHP iktidarında asgari ücret net 1500 lira olacaktır. Ne için yapıyoruz bunu? Refahı tabana yaymak için. Ne için yapıyoruz bunu? Hakça bölüşmek için. Ne için yapıyoruz bunu? Açlığın, sefaletin kol gezdiği bir Türkiye’yi tarihin sayfalarından çıkarmak için yapıyoruz biz bunu. Ne için yapıyoruz biz bunu? Kendi ülkemizde kendi vicdanımızla baş başa kalarak yaşamak, yaşanacak bir Türkiye’yi ayağa kaldırmak için yapıyoruz. 

Asgari ücretli kardeşim, ya da yoksul vatandaşım, ev kirası ödüyorsun. Gelirinin en az 3’te birini, bazen yarısını ev kirası olarak ödüyorsun. Bunlar konut sorununu çözemediler. Çünkü lüks konut yapıyorlar bunlar. Benim size sözümdür, Türkiye’ye sözümdür, dünyaya sözümdür arsa payı alınmayacak hazinenin arsası üzerine inşa edilecek. Ayda 277 sabit taksitle 70 metrekarelik sana ev yapacağım. Bundan kesinlikle emin olmanı istiyorum. Ayda 277 lira taksitle ev sahibi yapacağım.

Çiftçi kardeşlerimin yaşadığı sorunları en iyi onlar bilirler. Ama gittiğim her yerde çiftçilerle oturdum konuştum, her yerde şikayetleri var. Ürünlerinin alın terini alamıyorlar, karşılığını alamıyorlar. İki Trakya büyüklüğünde alan son 13 yılda ekilmiyor artık. Çünkü eksem ne yapacağım diyor geçinemiyorum. Onlara şu güvenceyi veriyorum. Ürettiğin ürünün karşılığını alacaksın. Ürettiğin ürün için devlet ne fiyat verecek bir yıl önceden belli olacak sen ona göre ekeceksin. Hiçbir şeker fabrikasını özelleştirmeyeceğim köylü şeker fabrikasında götürüp pancarını satacak. Sana mazotu 1,5 liradan vereceğim sözüm söz. 

Bakın değerli arkadaşlarım, efendim dışarıdan geliyor o nedenle çok pahalı. Size rafineri çıkış fiyatını vereyim mazotun. Rafineri çıkış fiyatı 1 lira 21 kuruş. Kârı dahil rafinerinin çıkış fiyatı 1 lira 21 kuruş. Çiftçiye kaçtan satıyorlar? 4 liradan. Yata kaça veriyorsun? Sıfır vergili veriyorsun. Çiftçiye niye vermiyorsun? Hangi gerekçeyle vermiyorsun? Çiftçi üretiyor. Eğer çiftçi üretseydi Soma olmayacaktı, eğer çiftçi üretseydi Ermenek olmayacaktı, eğer çiftçi üretseydi onların çocukları yetim kalmayacaktı”

Vişne Haber Ajansı

ETİKETLER : türkiye gerçeği, vişne haber ajans, vişne ajans, istanbul gerçeği, türkiye haberleri, son dakika haberler, istanbul haberleri, sondakika, sosyal devleti güçlendireceğiz