loading
close
SON DAKİKALAR

Taksim Yayalaştırılma Projesine İtiraz

Taksim Yayalaştırılma Projesine İtiraz
Tarih: 06.06.2012 - 15:17
Kategori: Özel Haberler

AKP ve CHP’li meclis Üyelerinin “oy birliği”yle geçen “Taksim projesi”ne Odalar dava açtı…

İstanbul büyükşehir meclis grubunda AKP ve CHP’li meclis Üyelerinin “oy birliği”yle geçen “Taksim projesi”ne Odalar dava açtı…

 

İdare mahkemesine yürütmenin durdurulması amacıyla başvuran TMMOB Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası ve Peyzaj Mimarları Odası’nın yaptığı itirazın tam metni aşağıdadır…

 

Üç odanın açtığı dava ve itiraz nedenleri üzerinde hepimizin düşünmesi ve tartışması gerekir…

 

Kente ve geleceğimize sahip çıkmak için bu “itiraz” metninin tamamını yayınlıyoruz…


YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR

İSTANBUL ( ). İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI      : 1) TMMOB Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi)                    

DAVACI      : 2) TMMOB Mimarlar Odası (İstanbul Büyükkent Şubesi)

DAVACI      : 3) TMMOB Peyzaj Mimarları Odası (İstanbul Şubesi)

DAVALI       : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Saraçhane / İstanbul

DAVA KONUSU : İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nce 17.06.2010 tarihinde kabul edilerek, 17.01.2012 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından onaylanan ve 14.02.2012 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinde askıya çıkarılmış olan “Beyoğlu İlçesi, TAKSİM MEYDANI Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı tadilatı”nın öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve İPTALİ istemimizdir.
BİLDİRİM TARİHİ : Dava konusu plan değişikliği 14.02.2012 – 14.03.2012 tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından askıda ilan edilmiş ve davacı Oda’larca askı bitiş tarihinden itibaren 60 gün içinde işbu dava açılmıştır.

DAVA AÇMA EHLİYETİ YÖNÜNDEN
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası, (TMMOB) Mimarlar Odası ve (TMMOB) Peyzaj Mimarları Odası Anayasa’nın 135. Maddesi ile 6235 ve 3458 sayılı yasalara göre kurulan TMMOB’ye bağlı, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olup, alanına ilişkin tek meslek odasıdır. Davacı Şubeler ise adı geçen Oda’ların İstanbul ili ve çevresinde faaliyet yürütmekle yetkili genel merkezi temsil eden şubelerdir.
Anayasa’nın 135. Maddesinde Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kamu tüzel kişiliğini haiz oldukları belirtilmiş olup aynı zamanda kuruluş amaçları da tanımlanmıştır. Bu amaçlar, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak olarak tanımlanmışlardır.
Anayasa, Kanun ve Oda yönetmeliklerinde belirtildiği gibi Şehir Plancıları Odası, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlüdür.
Davacı Odalar; ilgili bakanlık, kamu kurumları, belediyeler ve diğer kuruluş ve makamlarla ilişki içerisinde ülkemizin sağlıklı ve düzenli kentleşmesi, kent planlarının şehircilik esaslarına ve meslek ilkelerine uygun yapılması için; yazışma, görüşme girişimleriyle düzeltilmesini başaramadığı hatalı plan, karar ve uygulamaları yargıya götürmekte, yargı yoluyla çabalarını sürdürmektedir.
Davacı Odalar; kurulduğu günden bu yana, kanunlara, şehircilik bilimine ve kamu yararına aykırı olan plan ve uygulamalara karşı mücadelesi çerçevesinde gerektiğinde yasal süreçleri de izleyerek görevini yerine getirmekle yükümlüdür ve somut davayı da bu nedenle açmaktadır.

ESAS YÖNÜNDEN AÇIKLAMALARIMIZ

A – Şehircilik İlkeleri ve Planlama Esasları Bakımından:
1 – İstanbul’un en önemli meydanı olan ve birçok tarihi olaya tanıklık etmiş olan ve işbu davaya konu edilen “Taksim Meydanı”, 22.06.2009 – 22.07.2009 tarihlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinde askıya çıkarılan 21.05.2009 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda batı ve kuzey yönünde bulunan araç yolları yayalaştırılarak meydan olarak fonksiyonlandırılmış, Taksim Meydanı ile birleştirilen “Taksim Gezi Parkı” park alanı olarak işlevlendirilmiştir. 21.05.2009 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında ve 21.12.2010 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planında, büyük bir kısmı Ulaşım Transfer Merkezi Alanı içinde kalan Meydan (Taksim Meydanı), Yaya Yolları, Yollar, Park Alanı (Taksim Gezi Parkı) nda kalmaktadır. Ayrıca proje alanı içinden Metro Hattı, Finiküler Hattı ile Nostaljik Tramvay Hattı geçmektedir. 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planında, proje alanı içinde yer alan Taksim Cumhuriyet Anıtı alanında tescilli anıt eser taraması bulunmaktadır.
Dava konusu edilen Taksim Meydanı, Taksim Gezi Parkı ve yakın çevresinde yer alan yolları kapsayan Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Değişiklikleri ile plan onama sınırı içerisinde kalan alan “Meydan Alanı” olarak tanımlanmış, plan notları ile de içerdiği plan kararlarına yer verilmiştir. Ayrıca Plan paftalarından anlaşıldığı üzere; Tarlabaşı Bulvarı - Cumhuriyet Bulvarı araç trafiği, AKM Önü ve Taksim Anıtı çevresinde bulunan araç yolları yer altına alınmıştır. Yer altına alınan yollar; Tarlabaşı Bulvarı istikametinde mevcutta bulunan araç otoparkından başlamakta ve Cumhuriyet Caddesi - Asker Ocağı kesişimine kadar devam etmekte; Gümüşsuyu istikametinde Atatürk Kültür Merkezi'nden başlamakta; Sıraselviler Caddesi istikametinde ise İstiklal Caddesi kesişiminden itibaren araç trafiği yeraltına alınmakta ve servis yollarına yer verilmektedir.
Beyoğlu İlçesi, Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı tadilatı ile meri plan paftaları üzerine;
"1- Plan onama sınırı içindeki alan; Meydan Alanı ve Taşıt Yoludur. Meydan alanı, Taksim Meydanı ile Taksim Gezi Parkı ve yakın çevresidir.
2- Uygulama; İBB ve ilgili K.V.K.B. Kurulunca onaylanacak Kentsel Tasarım Projesi doğrultusunda yapılacaktır.
3-09.02.2011 gün ve 4225 sayılı İstanbul II Nolu K. Ve T.V.K.B. Kurulu Kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen "Taksim Kışlası" Kentsel Tasarım Projesi ile bir bütünlük içerisinde değerlendirilecektir.
4-Uygulama aşamasında ilgili K.V.K.B. Kurulu görüşü ile ilgili kamu kurum ve kuruluş görüşleri alınacak ve bu görüşlere uyulacaktır.
5-Jeolojik ve jeoteknik etüt raporları doğrultusunda uygulama yapılacaktır.
6-Açıklanmayan hususlarda mer'i imar planı şartları geçerlidir."
şeklinde plan notları getirildiği görülmektedir.

2- Söz konusu alanda dava konusu plan değişiklikleri ile getirilen yapılaşma ve araç tünelleri, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve eki Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması Gösterimi Uygulaması Denetimi Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliğe aykırı olarak tesis edilmiştir.
Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması Gösterimi Uygulaması Denetimi Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliğinin Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlama esaslarını düzenleyen 6. Maddesi i) Bendinde; “Koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması aşamasında; tarihi çevre, kültürel ve doğal miras, sosyal, kültürel ve ekonomik yapı, teknik altyapı, sosyal donatı, yapı ve sokak dokusu, mülkiyet yapısı, ulaşım, dolaşım sistemi, örgütlenme biçimi ve benzerlerine ilişkin gerekli etütler kent bütünü ile ilişkilendirilerek yapılır. Tespit edilen sorunların çözümü ve tarihi, kültürel, doğal çevrenin yaşanabilir ve sürdürülebilir biçimde korunabilmesi için alana özgü stratejiler belirlenir.” Denilmektedir.
Bu hüküm altında dava konusu alanda yapılan uygulamaya bakıldığında; İstanbul’un merkezi kabul edilen Taksim Meydanının tarihi çevresi, kültürel mirası, sosyal, kültürel, ekonomik yapısı ve fiziksel koşulları göz önüne alınmadan, komşu yapı ve sokak dokusu gözetilmeden ve gerekli etüt çalışmaları yapılmadan yer altı araç geçişleri ve yeşil alanları yapılaşmaya açan plan kararlarının getirildiği görülmektedir.
Şöyle ki; Cumhuriyetimizin Taksim Anıtı ve Atatürk Kültür Merkezi gibi önemli simgelerini barındıran ve simgeselliği nedeniyle mevcut haliyle korunmasını gereken Taksim Meydanı’nın her ne şekilde olursa olsun yapılanmaya açılması bu tarihin yok sayılması anlamına gelmektedir. Taksim Meydanına ilişkin alınan Koruma Kurulu Kararlarında da bu husus açıkça belirtilmektedir. Meydan’a neredeyse dokunulmazlık sağlayan tarihi unsurlardan biri olan Tarihi Taksim Maksemi ve Atatürk Kültür Merkezi Kurul kararları ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. I. Sultan Mahmut dönemi yapılarından türünün tek örneği olan maskem, Taksim Gezi Parkı ve Taksim’e tarihsel kimliğini veren unsurlardan biri olan Atatürk Kültür Merkezi ve Taksim Anıtı bu tarihselliğin simgeleridir. Bu yapıların hemen yanında ve Taksim Gezi Parkı üzerinde inşa edilecek her hangi bir yapı bu tarihi simgelerle bezeli meydanın kimliğini onarılmaz şekilde zedeleyecektir. Taksim Cumhuriyet Alanı olarakta bilinen Taksim Meydanı ve meydana komşu olan yapılar, Cumhuriyet’in simgesi şeklinde adlandırılırken, bu simgenin sadece Meydan’daki Cumhuriyet Anıtı ile sınırlı bir niteleme olmadığı, Meydan’ın tamamını kapsadığı açıkça ortadadır. Bu anlamda dava konusu alana ilişkin getirilen plan kararının; bu simgeselliği yok saydığı ve Taksim Meydanının tarihi çevresi, kültürel mirası, sosyal, kültürel, ekonomik yapısı ve fiziksel koşulları göz önüne alınmadan oluşturulduğu açıktır. Bahsedilen aykırılıklar nedeniyle dava konusu plan hükmü, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve eki Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması Gösterimi Uygulaması Denetimi Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliğine aykırıdır.

3- Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması Gösterimi Uygulaması Denetimi Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliğinin sosyal donatı ve teknik altyapı alanlarına ilişkin hükümlerini içeren 7. Maddesine bakıldığında, bu madde ile “Koruma amaçlı imar planlarının yapımında, planlama alanının şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak sosyal donatı ve teknik altyapı için Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 2/11/1985 tarihli ve 18196 sayılı Mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin EK-1 deki tablosunda belirtilen asgari standartlara uyulur. Ancak, yerleşik alanları kapsayan koruma amaçlı imar planlarında taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının fiziksel ve mülkiyet dokusu özellikleri, planlanan alanın şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak yeterli büyüklükte ve nitelikte sosyal donatı ve teknik altyapı alanları plan kararları ile belirlenir.” Hükmünün getirildiği görülmektedir.
Söz konusu alana getirilen kentsel tasarım projesi ile Taksim Gezi Parkı üzerinde yeniden yapımı planlanan Taksim Kışlası yapısına bu hüküm çerçevesinde bakıldığında, bu bölgede ek yapılaşma ihtiyacının bulunmadığı ve tersine çok yoğun bir yapılaşma görülen bölgenin yeşil alan ihtiyacını karşılayacak sosyal donatılar bakımından oldukça yetersiz olduğu görülmektedir. Planı hazırlayan ve onaylayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı açıklamalarda plan değişiklikleri ile getirilen yapılaşmanın ve araç tünellerinin; dava konusu alan içinde yaya trafiğini arttıracağı belirtilmektedir. Fakat plana bakıldığında plan ile yaya trafiğine açık olan ve bölgenin tek yeşil alanı olan Taksim Gezi Parkının yapılaşmaya açıldığı, araç tünellerinin inşası ile ortaya çıkacak olan istinat duvarları nedeniyle bölgeye yaya geçişinin engelleneceği görülmektedir. Söz konusu alanda getirilen araç trafiği ve yapılaması planlanan yapı ile bölgenin kamusal kullanımının sekteye uğrayacağı ve planlama açısından hakim kamusal kullanımda bir değişiklik yapılarak bölge donatı dengesinin bozulacağı görülmektedir. Bu nedenle 1940’lı yıllarda yıkılan kışla yapısının korunması söylemi altında yeşil alanın, kışla fonksiyonundan farklı bir şekilde ticaret fonksiyonuna hitap eden bir yapı haline gelmesi, hem çevresindeki diğer kullanımlar hem de ulaşım ve diğer altyapı tesislerini zorlayıcı yeni bir durum ortaya çıkmaktadır. Dava konusu plan değişikliklerine bakıldığında söz konusu alan açısından bu etkileri ortaya koyan, ulaşım ve sosyal donatı üzerinde olumsuzluklara neden olacak yapılaşmayı bu yönden test eden bir çalışmanın yapılmadığı da ortadadır. Bu nedenle, planlama alanının şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutulmadan, sosyal donatı eksikliği getiren ve yayalaştırma adı altında yaya ulaşımını engelleyen plan değişiklikleri, söz konusu yönetmelik hükümlerine açıkça aykırıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanarak askıya çıkarılan plan değişikliklerinde yönetmelik hükümleri açıkça göz ardı edilmiştir. Yapılan plan değişiklikleri planlanan alanın şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutmayan, “kamu yararının zorunlu kıldığı” bir işlem değil, aksine, “kamu yararına aykırı bir işlem”dir. Bu işlem Yönetmelikte açıkça belirtilen “teknik ve sosyal donatı dengesinin” bozulmaması hükmünü ihlal ederek, plan bütününde teknik ve sosyal donatı alanlarını azaltmaktadır.

4- Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması Gösterimi Uygulaması Denetimi Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmeliğinin hüküm getirmediği halleri açıklayan 28. Maddesinde “Bu Yönetmelikte yer almayan hususlar hakkında 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri geçerlidir.” denmektedir. Bu madde uyarınca bakıldığında Yönetmelikte yer almayan hükümleri içeren 3194 sayılı İmar Kanunu’nun eki Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 27. Maddesinde;
“İmar Planlarında bulunan sosyal ve teknik altyapı alanlarının kaldırılması, küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişiklikleri zorunlu olmadıkça yapılamaz” zorunlu hallerde ise değişikliğin yapılabilmesi için:

 İmar Planındaki durumun değişecek olan sosyal ve teknik altyapı alanındaki tesisi gerçekleştirecek ilgili yatırım için Bakanlık ve kuruluşların görüşü alınacaktır.
 İmar Planındaki sosyal ve teknik altyapı alanının kaldırılabilmesi ancak bu tesisin hizmet götürdüğü bölge üzerinde eşdeğer bir alanın ayrılması suretiyle yapılabilir.” Hükmü yer almaktadır.
İmar mevzuatının söz konusu açık hükümlerine rağmen, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ile 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği sonucu, mevcut meri planlarda bölgenin tek dinlenme ve park alanı olan Taksim Gezi Parkı kaldırılmaktadır. Dava konusu planlar, bu nedenle plan bütününde teknik ve sosyal donatı dengesini bozacak nitelikte olup, planda bu değişiklikle oluşan eksikliğin giderilmesi hususunda bir öneri bulunmamaktadır. Dolayısıyla dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planlarının iptal edilmesi gerekmektedir.

5- Öte yandan, İstanbul’un doğal, tarihi, kültürel değerleri, kent kimliği ve toplumsal belleği açısından son derece önemli olan Taksim Meydanı’nda mevcut olmayan, önceki planlarda ve kullanımda bulunmayan ve plana işlenen kışla alanı fonksiyonu ve araç trafiğini bu alana yönlendiren, ayrıca istinat duvarları ile yaya ulaşımını engelleyecek olan tüneller; kamuoyunda tartışma konusu olan Taksim Meydanına yapımı planlanan birçok yapının da önünü açmaktadır. Dava konusu plan değişikliği ile getirilen bu fonksiyonlar, kamuoyunda yaratacağı tartışma ile plan bütününün meşruiyetini de tehdit etmektedir. Bu nedenle, Taksim Meydanı tartışmasının Beyoğlu Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda değişiklik yapan planlar ile birlikte yeniden ortaya çıkması, 1993 yılında verilen sit alanı kararı ile başlayan süreçte 16 yıldır plansız kalan Beyoğlu kentsel sit alanını da tehdit etmektedir.
Beyoğlu kentsel sitinin planlı duruma geçmesinin hemen ardından gündeme gelen plan değişikliği ile getirilen Taksim Kışlası ve Taksim Araç Yolları gibi yukarıda açıklandığı üzere hiçbir bilimsel ve teknik temele dayanmayan proje, Beyoğlu Kentsel Sit Alanı’nın korunmasını da engellenmektedir. Meri planlarının yapımının hemen ardından gerçekleştirilen plan değişikliği ile ortaya konan ve plan bütünlüğünü bozan böyle bir proje, İstanbul için çok büyük önem taşıyan Beyoğlu kentsel sit alanı için de büyük bir kayıp olacaktır. Bu nedenle, komşu bölgenin simgesel kimliğine ve yapılanma şartlarına aykırı olan ve şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına aykırı tesis edilen Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Değişikliklerinin iptal edilmesi gerekmektedir.

6- Dava Konusu Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Değişikliğinin Ulaşım altyapısı üzerine etkilerine bakıldığında, plan ile getirilen araç tünelleri ve bu tüneller sonucu ortaya çıkacak yoğun araç trafiği bölgeyi olumsuz bir şekilde etkileyecektir:

a) İstanbul Avrupa Yakası’nın mevcut trafik yükü dikkate alındığında, sabah ve akşam zirve saatleri haricinde özellikle gece saatlerinde de yoğun olan bölgenin mevcut trafik akımı, dava konusu planlarda işlenen proje sonrasında; hedefi bu alana ulaşmak olmayan kent içi seyahatlerinde yönelimi ile artış gösterecektir. Meydan altına yapılacak olan dalış tünelleri bölgede kent içi trafiğe hitap eden bir kavşak noktası oluşturacak ve bir sürelik suni rahatlama ile Avrupa Yakasında yapılan transit yolculuklar buraya yönelerek yeni ve yoğun bir trafik akımı oluşturacaktır. Böylece dalış tünelleri hali hazırda yoğun olan bölge trafiğini daha da arttıracak ve yakın çevresinde mevcut karayolu ağının ve taşıma kapasitelerinin zorlanmasına neden olacaktır. Günümüzde kentin merkezi olan Taksim’e gelen trafikle birlikte bu yönde ciddi bir trafik akımı söz konusu olacak ve Beyoğlu ile etkileşim halindeki bölgelerde, yaya erişimini ve toplu ulaşımı geri plana iten, özel araç kullanımını teşvik edici bir etki ortaya koyacaktır. Böylesi bir durum gerek Beyoğlu gerekse kent genelindeki arazi kullanım-ulaşım dengesi ve toplu ulaşıma dayalı, yayaları ve insan erişimini öncelikli kılan ulaşım politikalarıyla bağdaşmamaktadır.


Plan ile yapımı gündeme gelecek olan dalış tünellerinin yapılacağı güzergahın üzerinde yer alan ve bu projeden önce Yenikapı bağlantısının inşaatına başlanan Metro, proje ile araç trafiğinin taşıma kapasitesinin çok üzerinde bir kapasiteye sahiptir. Kentin asıl ihtiyacı toplu ulaşıma dönük projeler olduğundan ve Taksim gibi araç trafiğinin azaltılması gereken bir alanda ağırlıklı olarak özel araç kullanımına dönük olan dava konusu planlara işlenen dalış tünellerinin ulaşım bilimi çerçevesinde uygulanması bir çözüm değil, tersine sorunlar yumağını gündeme getirecektir.

b) Dava konusu planlara işlenmiş olan dalış tünellerinin meydan etrafında cazibeli bir eksen yaratması nedeniyle bu güzergaha kent içi trafikte seyreden çok sayıda aracın yönelmesi kaçınılmazdır (2009’da açılan Dolmabahçe Tüneli ile sahil ve özellikle Boğaz trafiğine bağlantı sağlayan Dolmabahçe-Beşiktaş güzergahında zirve saatlerde yaşanan tıkanmalar en yakın örneklerden biridir). Bu durum tünellerin sürekli bir doluluk, düşük hız, yakın takip ve yüksek talep baskısı altında çalışmasını kaçınılmaz kılacaktır.
Dava konusu plana işlenmiş olan tünellerde sabah ve akşam zirve saatlerinde geri bölgelerde oluşacak kuyruklanmalar ve sıkışık trafik nedeniyle çevre yerleşim alanlarındaki iç yollara bu sıkışık trafikten yönelimler olacağı için, Taksim Meydanı’na komşu alanlarda ve Beyoğlu Bölgesinde dolaylı bir trafik artışı yaşanacaktır. Gerek Taksim Meydanı çevresindeki, gerekse Beyoğlu ve çevresindeki yol ağının yetersizlikleri dikkate alındığında söz konusu güzergahın ve yakın çevredeki yerel yol ağlarının trafik yükünün artması ve bu alanların yeni altyapı sorunları ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. 


Ulaşım uzmanlarına göre dava konusu planlara işlenen dalış tünellerinin, çevre transit trafiğinden çekeceği trafik, öncelikle yaka geçişlerinde kısa süreli bir rahatlama yaşanmasını sağlayacaktır. Ancak çok geçmeden, çevre trafiğinden eksilen bu trafiğin yerini, sağlanan erişim rahatlığından yararlanmak isteyecek olan yeni bir trafik akımı alacaktır ve ulaşım bilimindeki karşılığıyla “kışkırtılan trafik” denilen bu yeni akımın ardından bölgede trafik yoğunluğu orta vadede giderek artacak ve yayalaştırılması gereken bir alan kent içi trafiğe terk edilecektir. İstanbul trafiğindeki geçmiş deneyimlerin de defalarca kanıtladığı bu öngörü, kentte yapılan her yol ve kavşak düzenlemesinde somut bir şekilde gözlemlenmiştir. Trafikten motorlu araç trafiğini azaltıcı ulaşım politikalarının, bu araçları tercih eden yolcuları toplu ulaşıma yönlendirici uygulamalardan geçtiği bilinmektedir. Bu nedenle çözüm için bölgede yeni bir kavşak alanı yaratılmasında mevcut toplu taşıma sisteminin güçlendirilmesi gerekmektedir. 


Bu nedenle dava konusu planlara işlenen Dalış Tünelleri Projesi’nin ulaşım açısından yapılan değerlendirmesinde, projenin ve işlendiği imar planlarının hiçbir bilimsel gerekçeye dayanmadığı ve bu çalışmaların şehircilik ve planlama esasları ile kent içi ulaşımın ana ilkelerine açıkça aykırı olduğu görülmektedir. Bu nedenle dava konusu 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Tadilatı’nın İstanbul için telafisi mümkün olmayan zararlara neden olunmaması ve hali hazırda bu şekilde bilimsel olmayan müdahaleler ile sorunlar yumağı haline getirilen İstanbul kent içi ulaşımında yeni sorun alanları yaratılmaması için bir an önce iptal edilmesi gerekmektedir.

c) Üst ölçekli planlarda ve Beyoğlu Kentsel Sit Alanı ile ilgili tüm ulaşım, arazi kullanım ve yönetim planlarının raporlarında, İstanbul’da trafik sorununun raylı ulaşım sistemleri ile çözülebileceği belirtilirken; Beyoğlu gibi araç trafiğine kapatılması önerilen ve plan çalışmalarında bugüne kadar bu görüşün sürekli savunulduğu bir alanda, yayalaştırma söylemi ile yapılmak istenen dava konusu plana işlenen dalış tünellerinin trafiğin çözümüne sürdürülebilir bir katkısı olmayacağı açıktır. Aksine, araç trafiğinden arındırılmaya çalışılan bir alanda, dava konusu karar ile onaylanan proje sonucu; lastik tekerlekli araç ulaşımı arttırılarak kentsel sit alanı olan Beyoğlu yok olmaya yüz tutacak, yaya ulaşımı ve turistik faaliyetler olumsuz yönde etkilenecektir.
1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Yerleşmelerin tarihsel-kültürel değerlere duyarlı gelişmesini sağlamak” başlıklı Ana Strateji altında yer alan alt stratejiler, kentin gelişiminde tarihsel-kültürel değerlere duyarlı ve sürdürülebilir bir gelecek öngörmekte ve Tarihi Yarımada üzerindeki lastik tekerlekli ulaşım baskısının azaltılmasını gerektirmektedir:
 İstanbul’un sahip olduğu tarihi ve kültürel dokusu, evrensel kimliği, peyzajı, kentin simgeleri ve siluetini korumaya yönelik çalışmaların yapılması
 Tarihi doku üzerindeki kentsel gelişme baskısının, kentin doğu ve batı yönünde kademeli-lineer gelişmesi sağlanarak engellenmesi
 Kentin tarihi dokularında lastik tekerlekli araç trafiğinin azaltılması, yaya ulaşım akslarının oluşturulması. (ÇDP, s.535)
Çevre Düzeni Planı’nın Beyoğlu üzerindeki gelişme öngörüleri ve ulaşım konusundaki kararlarının hiçbirinde dava konusu plan ile getirilen ulaşım kararları önerilmemekte ve tam aksi yaklaşımlar benimsenerek bu alanın araç trafiğinden arındırılması, sosyo-kültürel ve turizm faaliyetleri için geleneksel dokunun korunmasına dönük yayalaştırma ve toplu ulaşım önerileri getirilmektedir. Bu nedenle üst ölçekli planlarda öngörülmeyen ve bir tehdit olarak nitelenen dalış tünellerinin işlendiği dava konusu planın bu işlem yönünden iptali gerekmektedir.
Sonuç olarak araç trafiğinden arındırılmaya çalışılan Beyoğlu gibi bir alanda, söz konusu proje sonucu lastik tekerlekli araç ulaşımı arttırılarak kentsel sit alanı olan bölgede yeni ve yoğun yapılaşmaların geliştirilmesi yönünde baskı artacak, yaya ulaşımı ve turistik faaliyetler olumsuz yönde etkilenecek ve özgün tarihi dokunun yeni yapılaşma ve soylulaşma baskıları altına girmesi daha da kolaylaşacaktır. Bu nedenle nitelikli bir kamusal yarar sağlamayacak olan ve uygulanması halinde Beyoğlu’nda yaratacağı sakıncaları açık ve net biçimde ortaya konan ulaşım projelerinin işlendiği dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Tadilatı’nın iptali gerekmektedir.

7- Dava Konusu Plan değişikliği, içinde yer aldığı plan onama sınırı ve bölge ile birlikte bütünsel açıdan ele alındığında, şehircilik ilke ve esasları ile çevre yapılanma koşullarına aykırı olarak tesis edilmiştir. Meri koruma amaçlı imar planlarının kentsel donatı alanı olarak düzenlediği Taksim Gezi Parkı ve Taksim Meydanı alanlarında, planın donatı dengesi hesapları ve planın bütünselliği göz önüne alınmadan, sadece parsel bazında gerçekleştirilen düzenlemelerle, planlarla birlikte kurulmuş olan sistematiğin tamamen çökmesine neden olunmaktadır. Aynı planlama bölgesi içerisinde dava konusu plan ile yapılacak uygulamalarla meri plan kararlarının delinmesi ve bu şekilde keyfi düzenlemelerin yapılması, sonucunda İstanbul’un en önemli bölgesi ve merkezi olan Taksim’in plansız gelişmesine sebebiyet verecektir.
Dava konusu işlem, plan değişikliğinin gerçekleştirildiği alan büyüklüğü ve yeni getirilen fonksiyon itibariyle çok geniş bir alanı kapsayacak sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Arazi kullanım kararlarına, ulaşım ve altyapı sistemlerine doğrudan etki edecektir. Böylesine bir plan kararının, mutlaka daha geniş ölçekte ve hatta kent bütününde değerlendirilmesi gerekmektedir. Fakat bunun tam tersi bir uygulamanın yapıldığı görülmektedir. Dava konusu plan ile bu tarihi alan kamu kullanımından çıkartılmakta, hem de etkileri çok büyük bir alana yayılacak olması muhtemel olan yeni bir yoğunluk artırıcı fonksiyon verilerek; korunması gerekli bir kentsel sit alanı olan bölgeyi olumsuz yönde etkileyecek bir değişiklik onaylanmaktadır.
Ayrıca görülmektedir ki, bu kadar önemli bir alanda gerçekleştirilen ve çevre yapılanma koşulları yönünden önemli etkileri olacak olan bu tür plan değişiklikleri ile birlikte yapılması zorunlu olan “Analitik Etüd” çalışmaları da gerçekleştirilmemiştir. Bu nedenle, davalı belediye tarafından önerilen plan değişikliğinin ve Taksim Meydanı’nın yeni kimliğinin kent merkezinde ve kent bütününde ulaşım, arazi kullanımı ve benzeri kullanımlar üzerinde yaratacağı etkiler test edilmemiş ve araştırılmamıştır. Plan değişikliği ile meri planlarda öngörülmeyen yapılaşmanın gerçekleşmesi durumunda, karşılaşılabilecek sorunlara karşı bu tür bir araştırmanın yapılması gerekmektedir. Kent içinde yapılan bu derece önemli bir plan değişikliğinin hiçbir analitik etüt çalışması yapılmadan ve yaratacağı yapılaşma baskısı ile ulaşım altyapısını zorlayıcı etkileri değerlendirilmeden onaylanması; kamuyu büyük zararlara uğratacaktır. Sonuç olarak, bu ölçekteki bir kararın imar planı değişikliği şeklinde ele alınması şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına açıkça aykırıdır.

B – Korunması Gerekli Kültür ve Tabiat Varlıkları Açısından:
1- Dava Konusu Plan Değişikliği’nin yapıldığı alan, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07.07.1993 gün ve 4720 sayılı karar ile belirlenen Kentsel Sit Alanı içinde bulunmakta; Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 8.1.1958 gün ve 871 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli Tarihi Taksim Su Maksemi ve İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 6.1.1999 gün ve 10521 sayılı kararı ile tescilli Atatürk Kültür Merkezi komşuluğunda yer almaktadır.
Ayrıca söz konusu alan ilişkin Koruma Kurulu Kararlarına bakıldığında İstanbul l Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.03.2001 tarih ve 12665 sayılı kararında: ”Taksim Cumhuriyet Alanı, Beyoğlu Yakasında, İstiklal Caddesi'nin bitiminde istiklal sözcüğünün Cumhuriyet Anıtı'yla vurgulandığı bir prestij mekanı, referans noktası olduğundan, aynı zamanda Cumhuriyet döneminin kentlerin güzelleştirilmesi ve kentsel yaşamın günün akımlarına göre düzenlenmiş çevrelerde geliştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen bayındırlık hareketlerinin İstanbul'daki örneği olan meydanın, İstanbul'un ve Türkiye'nin bu özelliği ile korunması gereken önemli bir mekanı olduğuna ve burada yapılacak hertürlü çalışmanın bu anafikir esasında kurulması gerektiğine;
Taksim Cumhuriyet Alanı, törensel, kültürel v.b. etkinliklerin yapıldığı, ayrıca gezinti amacıyla kullanılan, odak noktası olan dairesel bir kavşağın merkezinde ve meydana eklenen Cumhuriyet Caddesi ile dikdörtgen tören alanının kesiştiği noktada Cumhuriyet Anıtı yer alan ve batısında Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 8.1.1958 gün ve 871 sayılı kararı ile tescilli Su Maksemi ve Havuzu, doğusunda kurulumuzun 6.1.1999 gün ve 10521 sayılı kararı ile tescilli Atatürk Kültür Merkezi, kuzeyinde İnönü Gezisi ile birlikte tanımlanan bir mekandır. Anlamı, işlevi ve mekan tanımı Taksim Cumhuriyet Alanı'nın anılan niteliklerine korunmasını gerektirmekte, zorunlu kılmaktadır;
Taksim Cumhuriyet Alanı için önerilen Kentsel Tasarım Projesinin ise bu ana fikir etrafında kurgulanmadığı, yeni yapılanma ve işlevlerle yeni bir kimlik arayışında olduğu, Taksim'i transit trafik için bir geçit alanı / aktarma noktası kabulüyle yapılan düzenleme önerisinin araç trafiğinin bu alanda yoğunlaştırılmasının Taksim Cumhuriyet Alanı'nın korunması fikriyle çelişen bir yaklaşım olduğu, bu nedenlerle karayolu tüneli, dört katlı ulaşım kavşağı odağı, yaklaşma rampaları, sit alanında kentin belli bir tarihi gelişme dönemini temsil eden parçalarında ve anıt yapılar ile tescilli yapıların çevre ilişkilerinde tahribata ve kimlik bozulmasına yol açacağından iletilen proje alternatiflerinin uygun bulunmadığına,
Halihazır durumda da bu nitelikleri bozan şehir içi otobüs ulaşan odağı olması, gürültü ve görüntü kirliliği yaratan her türlü sağlıksız kullanım ve bunlarla ilgili kent mobilyaları ve geçici yapılanmadan meydanın arındırılması gerektiğinin ilgili Belediye'ye bildirilmesine,
Transit araç trafiği Taksim Cumhuriyet Alanı'na ulaştırılmadan, trafik yoğunluğunun çözümünün noktasal yaklaşımlarla değil, kent ölçeğinde, 1/25.000 ölçekte başlatılarak ve farklı ulaşım türlerinin entegrasyonu sağlanarak çözümlenmesi gerektiğinin bir planlama yaklaşımı olarak ilgili Belediye'ye bildirilmesine, Taksim Cumhuriyet Alanı'nda karayolu tüneli, otobüs terminali, dört katlı rondo kavşak, yaklaşma rampaları v.b. gibi, sit alanında tahribata ve kimlik bozulmasına yol açacak yapısal değişikliklerin yapılamayacağına,
Meydanın canlılığının sağlanması için gerekli işlevlerin (kültür, turizm, eğlence v.b.) Cumhuriyet Meydanı'nda yapılanma öngörmeden, meydana komşu alanlarda çözümlenmesine, meydanın tarihi kimliğini ve niteliğim bozacak hiçbir yapılanma olamayacağına, tarihsel kimliği, gelişimi ve niteliği yukarıda özetlenen Taksim Cumhuriyet Alanı'nın tüm bu özellik ve nitelikleriyle korunması gerektiğine, karar verildi.” denilmektedir.
Bununla birlikte; İstanbul II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından I Numaralı Koruma Kurulu’nun yukarıda alıntılanan 12.03.2001 tarihli 12665 sayılı kararı hiçe sayılmış ve bu karara aykırı söz konusu plan değişikliği 04.01.2012 gün ve 165 sayılı kararla uygun mütalaa edilmiştir. İçerik ve teknik açıdan niteliği değişmeyen bölgede ulaşım ve yapılaşma arttırıcı düzenlemeler, I Numaralı Koruma Kurulu’nun 12.03.2001 tarihli 12665 sayılı kararı reddedilerek, yapılması gereken projenin niteliği tarif edilmiştir. Fakat aynı kanun, yönetmelik ve ilke kararlarına uyma yükümlülüğüne sahip olan başka bir Koruma Kurulu bir önceki kurul kararına bağlı kalmaları gerekirken, bunun aksi bir süreç izlenmiş ve dava konusu plan değişikliğine onay vermiştir. Bu nedenle söz konusu Kurul Kararının da 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca geçerliliği bulunmamaktadır.

2- Dava konusu plan değişikliği ile kentsel tasarsım projesi ile Taksim Kışlasının yeniden inşa edileceği belirtilen Taksim Gezi Parkı, İstanbul’da erken Cumhuriyet dönemindeki ilk ve en kapsamlı şehircilik uygulamasının bir belge değeri taşıyan en önemli öğesidir. Park, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün onayıyla İstanbul Valiliği ve Belediyesi’nce kentin planlanması için davet edilen şehirci ve mimar Henri Prost tarafından planlanmıştır. Prost İstanbul’a davet edildiği bu dönemde Paris’in metropoliten planlamasını baş şehirci sıfatıyla yürütmekteydi. 20.Yüzyılın ilk yarısında dünyada gelişen şehircilik yaklaşımlarının temel amacı sağlıklı kentler yaratmaktı. Bu amaçla planlanan kentsel gelişme alanları ve mevcut kentsel alanlar içerisinde yeşil alanlar oluşturulmakta, tasarlanan kentsel park alanlarıyla kamusal yararın sağlanması hedeflenmekteydi. Prost’un İstanbul planlama raporlarında da sıklıkla belirttiği “serbest sahalar” kavramı; parklar, gezi parkları, gezinti yolları, manzara terasları, meydanlar, bulvarlar, spor alanları dahil tüm açık alanları içermekteydi. Bu alanlar parçacıl olarak değil, tam tersine kent strüktürü içinde bir yeşil sistem oluşturacak biçimde planlanıyordu. Prost’un 1936 yılından itibaren üzerinde çalıştığı İstanbul nazım imar planına bakıldığında, bu bütünsel şehircilik yaklaşımının mekânsal yansıması görülmektedir (EK 1).
Kentsel ölçekte özellikli mekânlara hassas bir yaklaşım içeren bu serbest mekânlar bütünü kurgusu içinde yer alan park alanları gerek çevrelerindeki kent parçalarını dönüştürmek üzere planlanmış alanlar olarak, gerekse programları ile dikkat çekmektedirler. Bu park alanları, Henri Prost tarafından Tarihi Yarımada’da “1 No.lu Park” ve “Arkeoloji Parkı”, Beyoğlu tarafında ise Taksim Gezisi ile başlayan yeşil alan “2 No.lu Park” olarak adlandırılmıştır. 1937 tarihli nazım imar planında 2 No.lu Park alanı, hemen uygulanacak alan olarak belirtilmiş ve kısa sürede plan uygulamaya geçirilmiştir. Parkın tasarımı özellikle Prost ve İstanbul Belediyesi’nde görevli mimarlar tarafından ayrıntıda etüt edilmiştir. Parkın projelendirilmesine ait plan, kesit ve aksonometrileri içeren ilk çizimler 1939 tarihlidir. Parkın tasarım süreci, Belediye yetkilileriyle görüş alış verişi içerisinde yürütülmüş ve 3 yıla yakın bir sürede geliştirilmiştir. Uygulamaya esas olan son projenin aksonometrik çizimi 1942 tarihlidir. İnşaatı kısa sürede tamamlanan Gezi Parkı’nın açılışı 1943 yılında Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar tarafından yapılmıştır.
Prost’un raporlarında betimlediği parklar, gezi parkları, gezinti yolları, manzara terasları ve meydanlar çağdaş bir kent yaşamını destekleyecek kamusal alanlar olarak tasarlanmışlardır. Bu bağlamda Taksim Meydanı ile birlikte ele alınmış olan Taksim Gezi Parkı bu anlayışa göre gerçekleştirilen en başarılı tasarım örneğidir. Öte yandan 19. yüzyılda gelişen modern kent merkezi Beyoğlu ile II. Meşrutiyet sonrasında gelişen Şişli arasındaki vadiye giriş niteliği oluşturan ve 2 No.lu park olarak adlandırılan ve Taksim Gezi Parkı ile başlayan açık alan düzenlemeleri, Cumhuriyet yönetiminin benimsediği ve gerçekleştirmek istediği modern kent imgesini ve anlayışını sembolize etmekte, çağdaş bir kent yaşamını destekleyecek kentsel mekânları oluşturmayı amaçlamaktadır.
2 No.lu park alanı Maçka, Harbiye, Taksim ve Dolmabahçe arasında yaklaşık 30 hektar büyüklüğündedir (EK 2). Taksim Gezisi ve Meydanı da bu kentsel yeşil alanlar bütününün bir parçasıdır. Taksim Meydanı’ndan başlayıp Harbiye’ye kadar devam eden yaklaşık 1500 metre uzunluğundaki gezi yolu, Gezi Parkı’nı 2 No.lu Park’a bağlayarak bu büyük yeşil sistemi tamamlayan bir öğedir ve 1948 yılı bahar aylarında büyük ölçüde tamamlanmıştır (EK 3). Henri Prost’un Taksim Cumhuriyet Meydanı ve İnönü Gezisi düzenlemesi çizimleri Kasım-Aralık 1939 tarihlerini taşımaktadır. Taksim Kışlası’nın yıkılmasıyla ortaya çıkan büyük alanda, Taksim Meydanı’na açılan bir teras ve bunun devamında bir gezi parkı düzenlemiştir. İnönü Gezisi’nin Taksim Meydanı’ndan girişinde basamaklar ve bu basamaklarla yükseltilmiş olan geniş teras, hem meydanda yapılacak olan törenleri izlemeye yönelik olarak, hem de parka anıtsal bir giriş oluşturacak biçimde tasarlanmıştır.
Bu nedenlerle dava konusu imar planı değişiklikleri ile ortadan kaldırılmak istenen Taksim Gezi Parkı, İstanbul’un kentsel kimliğinde ve kentlilerin belleğinde önemli bir yeri olan ve günümüzde kentsel açık yeşil alan niteliğiyle yoğun bir biçimde kullanılmayı sürdüren bir kamusal alandır. Henri Prost tarafından 1943 yılında yapılan Taksim Gezi Parkı’nın bir kültür varlığı olarak özgün değerleriyle tescil edilmesi gerekirken dava konusu plan değişikliği ile kaldırılması koruma ilkelerine ve şehircilik esaslarına aykırıdır. Erken Cumhuriyet dönemi ürünü olan ve dönemin şehircilik yaklaşımlarına örnek teşkil eden parkın mevcut işlevini ortadan kaldıran dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Tadilatı’nın geri dönüşü imkansız zararlara neden olunmaması için iptali gerekmektedir.

3- Tüm bu nedenlerle birlikte dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı Tadilatı ile getirilmek istenen ve meydana giriş noktalarında büyük istinat duvarlarıyla çevrili olarak tasarlanan dalış tünelleri, bulundukları caddenin meydanla ilişkisini koparacak, yaya hareketliliğini sınırlandıracaktır. Kaldırımlar arası geçiş istinat duvarlarının yükselmeye başladığı noktadan itibaren mümkün olmayacak ve caddelerin mevcut kimliği yok olacaktır.
Meydanın çok yakınında büyük istinat duvarlarıyla dik bir şekilde araç trafiğini meydanın altına almak, büyük oyuklar yaratmak ve bunun sonucu olarak yayalar, servis yolları ve yer üstü hareketliliğini göz ardı etmek modern kentsel tasarım yaklaşımlarına uygun değildir. Meydanın yaya erişimi bakımından sınırlandırılması ile Taksim Meydanı; şenlik, tören kutlama veya gösteriler için kullanılamaz hale gelecektir. Araç trafiğinin yeraltına alınması, mevcut araç trafiğini arttıracak bir ulaşım kararıdır. Özellikle trafiğin yoğunlaşacağı saatlerde meydana gelecek sıkışmalar, araç gürültüsü ve egzoz salınımı açısından çevre kirliliğini arttırarak kamu sağlığını tehdit edecektir.
Davamıza konu olan plan değişiklikleri meydana ilişkin herhangi bir karar üretmemekte, avan proje ile uygulama yapılacağı belirtilerek Taksim Topçu Kışlası’na işaret etmektedir. Taksim Gezi Parkı, Taksim Meydanı ile doğrudan ilişkili tek yeşil ve açık alandır. Bu alanın yapılaşmaya açılması, kamusal kullanımı sınırlandıracak ve bölgenin açık alan ihtiyacını göz ardı eden bir karardır. Dava metninde yer alan ve özetlediğimiz bu nedenlerle “Beyoğlu İlçesi, TAKSİM MEYDANI Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı tadilatı”nın ivedilikle yürütmesinin durdurulması ve ardından iptali gerekmektedir.
HUKUKİ NEDENLER : 3194 s. Kanun ve 2863 s. Kanun ile bu kanunlara dayanılarak çıkarılmış yönetmelikler ve ilgili diğer tüm mevzuat,

DELİLLER : Davalı İdare tarafından verilen dava konusu kararlar, plan çizimleri, plan notları ve her türlü belgeyi ihtiva eden işlem dosyaları, itiraz yazıları keşif ve bilirkişi incelemesi ve her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM : Açıklanan ve Mahkemenizce re’sen saptanacak nedenlerle; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından hazırlanarak 14.02.2012 – 14.03.2012 tarihleri arasında askıya çıkarılan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nce 17.06.2010 tarihinde kabul edilerek, 17.01.2012 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından onaylanan “Beyoğlu İlçesi, TAKSİM MEYDANI Yayalaştırma Projesi'ne ilişkin 17.01.2012 tasdik tarihli 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı tadilatı”nın İPTALİNE ve telafisi güç zararlar doğabileceği için öncelikle ve ivedilikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini vekil olarak saygılarımla dilerim. 10.05.2012

EKLER:

EK 1 Prost tarafından hazırlanan İstanbul Nazım İmar Planı – Referans Planı 1937
Kaynak: Cumhuriyet Dönemi İstanbul Planlama Raporları 1934-1995 Derleyen:Şener Özler, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2007, s.106

EK 2 2 No.lu Park Alanı Düzenleme Planı
Kaynak: Cumhuriyet Dönemi İstanbul Planlama Raporları 1934-1995 Derleyen:Şener Özler, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2007, s.107

EK 3 İnönü Gezgisi (Esplanade sözcüğü yerine kullanılmıştır) ve 2 No.lu Park
Kaynak: Cumhuriyet Dönemi İstanbul Planlama Raporları 1934-1995 Derleyen:Şener Özler, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2007, s.108


İstanbulgercegi.com 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları