Tarım Orman-İş Sendikası; 'Torbadan yine doğa katliamı çıktı; TBMM'de, zeytinlikte, ormanda, merada, köyde halkımızla el ele, sırt sırta vererek birlikte mücadele edeceğiz!'

Birleşik Kamu İş Konfederasyonuna bağlı Tarım Orman-İş Sendikasından yapılan açıklamada; AKP iktidarının uygulamaya koyduğu torba kanunlarla bugüne kadar doğa ve çevre katliamının önünü açan onlarca kanun yürürlüğüne konulmuştur.

Tarım Orman-İş Sendikasından yapılan açıklamada;

"TORBADAN YİNE DOĞA KATLİAMI ÇIKTI. ŞAŞIRDIK MI? TABİKİ HAYIR!

Yirmi iki yılı aşkın bir süredir Ülkeyi yöneten AKP iktidarının uygulamaya koyduğu torba kanunlarla bugüne kadar doğa ve çevre katliamının önünü açan onlarca kanun yürürlüğüne konulmuştur.

Bu kez de; Çorum Milletvekili Oğuzhan KAYA, Zonguldak Milletvekili Ahmet ÇOLAKOĞLU, Denizli Milletvekili Şahin TiN ile birlikte 117 AKP Milletvekilinin 13.06.2025 tarihinde, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna sunduğu DOĞA DOSTU (?) torba kanun teklifiyle; maden arama ve işletme faaliyetlerine yönelik izin süreçlerinin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce (MAPEG) ruhsat verilmeden önce tamamlanması, çevresel etki değerlendirmesi süreçlerini işlevsizleştirerek yatırımların hızlandırılması ve teşvik edilmesine yönelik tedbirlerin alınması amacıyla madenci lobilerinin bitmek tükenmek bilmeyen hırslarına hizmet edecek şekilde subjektif gerekçelerle zeytinlik, orman, mera gibi doğal varlıklarımız yine ve yeniden tahrip edilmeye çalışılmaktadır. Bilinmelidir ki bu teklif AKP iktidarının doğa katliamına yönelik son teklifi de olmayacaktır.

AKP iktidarı döneminde zeytinlik alanların madencilik faaliyeti için açılmasına yönelik şimdiye kadar dokuz girişim oldu. Bölge halkının, çevrecilerin ve zeytinyağı sektörü temsilcilerinin haklı muhalefetiyle söz konusu girişimler, hukuk yoluyla engellendi. Onuncu girişimle doğa katliamı son torba kanun teklifiyle tekrar TBMM'ye sunuldu.

Ülkemizin enerji arz güvenliği politikasında yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretiminin stratejik bir unsur olarak ön plana çıktığı, yenilenebilir yeşilenerji kaynaklarının doğaları gereği kesintili üretim karakterine sahip olduğu ve dolayısıyla, yerli kömüre dayalı elektrik
üretiminin ekonomik istikrar, milli çıkar ve enerji bağımsızlığı açısından vazgeçilmez olduğu genel gerekçesiyle hazırlanan kanun teklifinde; 28 Nisan 2025'te İspanya ve Portekiz'de yaşanan geniş çaplı elektrik kesintisinin bir benzerinin Ülkemizde yaşanmaması için kömüre dayalı elektrik üretimi yapan bu santrallerin işletilmeye devam etmesinin enerji arz güvenliği açısından stratejik bir zorunluluk olduğu belirtilmektedir.

Kanun teklifinde ayrıca; Ülkemizin maden rezerv potansiyelinin oldukça yüksek olmasına rağmen madencilik sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içindeki %1,2 olan payının gelişmiş ülkelere oranla (%5-8) çok düşük kaldığı, On İkinci Kalkınma Planında 2028 yılı itibarıyla bu oranın %2'ye çıkarılmasının hedeflendiği belirtilmektedir.

Ülkemizi, Dünya ülkeleri ile karşılaştırdığımızda; gayrisafi yurt içi hasıla konusunda dünyanın en iyi 70 ülkesi, kişi başına satın alma gücü konusunda dünyanın en iyi 50 ülkesi, gelir dağılımı eşitsizliğinde dünyanın en kötü 30 ülkesi, enflasyon konusunda dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında yer aldığı bir dönemde madencilik sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı düşük kalsa ne olur kalmasa ne olur? Ülke ve vatandaş olarak ne kaybederiz?

Ekosistemin sürekliliğini ve doğal varlıkların gelecek nesillere de ait olduğunu savunan bizler, önceki yıllarda olduğu gibi bugünde ve gelecekte de zeytinlik, orman, mera gibi doğal varlıklarımızı madenci lobilerinin bitmek tükenmek bilmeyen hırslarına ASLA FEDA ETMEYECEĞİZ.

Yeterince zengin olan gırtlağına kadar paraya boğulmuş madenci lobisini daha da zengin etmekten ve bu düşüncenizi gerçekleştirmek için ilk baltayı doğaya vurmaktan vazgeçin artık!

Doğaya karşı açılmış bir savaş ilanı olarak gördüğümüz bu kanun teklifinin yasalaşmaması için her türlü girişimde bulunacağız ve TBMM'de, zeytinlikte, ormanda, merada, köyde halkımızla el ele, sırt sırta vererek birlikte mücadele edeceğiz."