loading
close
SON DAKİKALAR

'Tarımsal üretim yok, tanzim sürdürülemez. Çare kooperatifleşme'

'Tarımsal üretim yok, tanzim sürdürülemez. Çare kooperatifleşme'
Tarih: 13.02.2019 - 11:05
Kategori: Ekonomi

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, "Üretim alanındaki sorunları görmezden gelmek, tanzim satışlarının sürdürülemez olduğunun göstergesi" dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık tanzim satışıyla ilgili neoliberal politikalar sonucunda üretimin çöktüğünü ve tanzim satışının sürdürülebilir olmadığını söyleyerek, “Bir zamanlar Gima vardı Tansa vardı. Gima 1996 da zincire satıldı Tansa da 2005’de aynı akıbete uğradı. Meyve ve sebzede ulus ötesi şirketlerin hegemonyası başlamış oldu” diye konuştu.

NEOLİBERAL POLİTİKALARIN SONUCU

BirGün'den Demet Sargın'ın haberine göre; “Devlet ‘etçilik sütçülük manavcılık mı yapar’ dendi. Sonuçta sahip olduğumuz tüm kurumlar kapatıldı” diyen Atalık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her bir özelleştirme sonrası da o alana hitap eden tarımın hızla gerilemesine şahit olduk. Bunları yaşarken İMF ve Dünya Bankası’nın tavsiyeleri, kredi koşullarını zorlamaları, niyet mektuplarında özelleştirmelerin sıkça yer alması yaşandı. Yani bugün yaşadıklarımız özellikle 1980 sonrası uygulamaya konan neoliberal politikaların bir sonucu.

Sözlerini, “Evet devlet manavcılık da yapar. Fakat bugün oluşturulmaya çalışılan şeye baktığımızda hatalar görüyoruz. Devlet halkın ihtiyaç duyduğu alada yönlendirici kontrol edici olmalı ama bu işin satış ve üretici ayağında devam eden sorunlar da göz ardı edilmemeli” ifadeleriyle sürdüren Atalık, konuşmasının devamında üretimin neden azaldığını anlattı.

TAŞIMA BÜYÜK MASRAF

Ürünlerin taşınmasındaki maliyetleri anlatan Atalık, şöyle devam etti: “Üretim alanındaki gıdaların pazar ve marketlere taşınması çok büyük gider. Burada müdahale edilmesi gereken noktalar var. Nasıl ki çiftçi mazotuna yüzde 60 dolayında vergi ödüyorsa gıdayı taşıyan araçlar da bu vergili mazotu kullanıyor. Fiyat indirimi amaçlanıyorsa bu vergi kısmına da bir revizyon gerekiyor. Bir de bu araçlar özel sektörün otoyol ve köprülerinden geçiyor. Buralarda da dolar bazlı fiyatlandırma var. Devletin olmayan otoyol ve köprüler de maliyeti yukarı çekiyor. Bu konuların gözden geçirilmesi gerekiyor. ‘Biz bu yolları yaparken hazineden 1 kuruş çıkmadı’ deniyor ama halka böyle fiyat yüklemesi olarak yansıyor bu iş.”

Çiftçinin tarımdan vazgeçmek zorunda kaldığına da değinen Atalık, Türkiye’de toplam ekilmeyen alanın Belçika kadar olduğunu ifade ederek, “Çiftçi emeğinin karşılığını satışta alamaz hatta zarar ederse üretim alanından çekilir” dedi.

AKP’NİN TARIMA DESTEĞİ YOK

Türkiye’de tarımın artık bir devlet politikası olarak desteklenmediğini anlatan Atalık sözlerine şöyle devam etti: “AB bütçesinin yüzde 45 ile 50’sini tarımsal desteklere veriyor. Bizde bu oran 2018’de yüzde 1.9’u ancak buldu. Yani apaçık şekilde tarımı desteklemiyoruz. Çiftçi krediye yöneliyor. Çiftçinin 102 milyar lira kredi borcu var. 2018 Haziran’ından itibaren kredi kullanımı da sabit kalmış. Artık çiftçi kredi kullanmaktan da imtina ediyor. Gübrelerde de çılgınca artış var. Yani çiftçi üretimini sürdüremez bir noktada. Yani Türkiye’nin tarımsal üretimi s.o.s veriyor.”

Üretim alanındaki bunca sorunu görmezden gelerek, meseleyi sadece satış noktalarındaki soruna indirgemenin doğru olmadığını, bu bakış açısıyla yapılan tanzim satışlarının da sürdürülemeyeceğini ,fade eden Atalık, sözlerini şöyle noktaladı: “Tanzim satışı, 31 Mart seçimlerine daha yumuşak bir ortamda girme kararı. Eğer ki seçimden sonra halkımızın ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşması öngörülüyorsa -ki buz bunu onlarca yıldır söylüyoruz- çiftçinin kooperatifleşmesi sağlanacak. Kooperatiflerle tanzim satış noktalarının birleştirilmesi gerekiyor. Halkımız ancak o zaman ucuz ürüne sahip olur.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları