loading
close
SON DAKİKALAR

Tarlabaşı'nda 'sanat yapmak'

Tarlabaşı'nda 'sanat yapmak'
Tarih: 17.09.2012 - 13:51
Kategori: Kültür & Sanat

Streetart Festival 2012 tartışmaların gölgesinde başladı...

İlki 2009’da Beyoğlu Banker Han’da, 2010’da Bayrampaşa, Merter, Güngören, Maslak, Tophane’nin aralarında bulunduğu bölgelerde graffiti ağırlıklı çalışmalarla hayata geçen; geçen yıl Pera Müzesi’nde film gösterimleri ve atölyeler düzenlenen Streetart Festival’in dördüncüsü, Tarlabaşı’nda başladı.

Toplam 30 ülkeden streetartist, graffiti artist, ressam ve illüstratörün çalışmasına ev sahipliği yapan festival kapsamında, Tarlabaşı Kulluk Sokak’ta 8 binanın dış yüzeyi ile 6 katlı bir binanın iç ve dış yüzeyinin tamamının graffiti ağırlıklı çalışmalarla kaplandığı sergi, Pertev Emre Taştaban’ın küratörlüğünde, “


Renovation: Yenileme” temasıyla hayata geçti.

Ancak hatırlanacağı üzere, Kamusal Sanat Laboratuvarı, Steetart Festival başlamadan hemen önce, festivali boykot etme çağrısında bulunmuştu. Aslında, Tarlabaşı’nda bir süredir düzenlenen kültür sanat etkinlikleri, oradaki insanların aleyhine gerçekleşen bir yıkıma sanatçılar eliyle fetişist bir yaklaşım getirildiği iddiasıyla tartışmaya açılmıştı. Ancak Streetart Festival’de yeni olan, biraz da etkinliğin destekçileri arasında Beyoğlu Belediyesi’nin de bulunuyor olması nedeniyle, festivalin “kentin soylulaştırılması, pazarlanmak üzere gerçek sahiplerinden arındırılması, uluslararası sermaye için finans ve kültür merkezi haline getirilmesi projesine hizmet ettiği” iddiası.

Festivalin küratörü Taştaban, bu konudaki eleştirileri, kesin bir dil kullanmamakla birlikte şöyle yanıtlıyor:

“Bizim dışarıdan gelip bir şeyleri değiştirmek gibi bir amacımız yok, buradaki halkı yıkıma ısındırmak gibi bir gayret içinde değiliz. Biz politikacı değil sanatçıyız, her şeyi kendisiyle yaşamayı, bölgedeki insanlarla kaynaşmayı, iletişim kurmayı istiyoruz. Kimsenin yakınında ya da uzağında değiliz. Zaten, özellikle post graffiti türleri, şehirle ilgili bir sıkıntı içindedir ve oradaki yaşam kalitesini sorgular.”

Festival için İstanbul’a gelip burada işini sergileyen İranlı sanatçı Mohammad Khodashenası ise, yaşanan tartışmaların uzağında, olaya bambaşka bir yerden bakıyor. Sohbetimiz boyunca kendi ülkesi ile Türkiye’yi kıyaslayan sanatçı, İran’da bir duvarı boyamaya kalkışmanın ölüm cezasıyla dahi sonuçlanabileceğini anlatmaya çalışıyor:

“İstanbul çok çarpıcı gerçekten. Yukarıda, İstiklal Caddesi’nde lüks bir hayat akıp gidiyorken buradaki yoksulluk akıl alır gibi değil. Tarlabaşı gibi bir yer yaşam için gerekli, bir sanatçının üretimi için de... Kendimi burada çok özgür hissettim. Burada, İran’daki gibi her şeyin politik olabileceği kaygısını taşımadan, üretmek çok keyifliydi.”

Sonuç olarak, İranlı sanatçının İstanbul’u, sanatının politize edileceği kaygısını taşımadan üretebileceği bir yer olarak tanımlıyor olması, son derece iyi niyetli bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü kendisinin henüz haberi olmasa da, Steetart Festival kapsamındaki çalışması, tıpkı festivalin kendisi gibi, şimdiden politize olmuş durumda.


Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları