loading
close
SON DAKİKALAR

TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı üzerinde görüşmeler başladı

TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı üzerinde görüşmeler başladı
Tarih: 31.10.2023 - 00:19
Kategori: Gündem

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, makroekonomik istikrarın güçlendirilmesine yönelik öncelikli hedefin, enflasyonu orta vadede kalıcı şekilde tek haneli rakamlara düşürmek ve fiyat istikrarını pekiştirmek olduğunu belirtti.

TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı üzerinde görüşmeler başladı.

Genel Kurul, Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı.

Bozdağ, gündeme geçmeden önce, HEDEP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, yerinden söz istedi. Beştaş, Genel Kurulun 26 Ekim Perşembe günkü birleşiminde, Başkanvekili Celal Adan'ın, Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık ve partisinin grubuna yönelik ağır bir ifade kullandığını ileri sürerek, konunun görüşülmesi için Bozdağ'dan birleşime ara vermesini istedi.

Bozdağ ise gündemlerinde 12. Kalkınma Planı'nın bulunduğunu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumunun ardından bu talebi karşılayabileceğini ifade etti.

Bunun üzerine Beştaş, usul tartışması açılmasını istedi. Bozdağ, talep üzerine usul tartışması açtı.

Grubu adına söz alan Beştaş, Celal Adan'ın ifadesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, Adan'ın istifa etmesi gerektiğini söyledi.

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta ise tutanaklarda Adan'ın sarf ettiği belirtilen ifadenin bulunmadığını, HEDEP Grubu'nun konunun incelenmesi talebinin değerlendirilmesi için bir süreye ihtiyaç olduğunu kaydetti.

MHP Grup Başkanvekili Levent Bülbül, tutanakta yer almayan; öznesi, kime söylendiği belli olmayan bir ifade üzerinden Adan'ın ve gruplarının itham edilmesini doğru bulmadıklarını belirterek, Celal Adan'ın Genel Kurulu her zaman adaletli şekilde yönettiğine de herkesin şahit olduğunu dile getirdi.

Usul tartışması hakkında konuşmaların tamamlanmasının ardından Bekir Bozdağ, tutumunda bir değişiklik olmadığını ifade ederek, gündeme geçileceğini söyledi.

Bunun üzerine HEDEP Grubu, sıra kapaklarına vurarak Bozdağ'ın tutumunu protesto etti. Bozdağ'ın, görüşmelere devam edileceğini yinelemesi üzerine, HEDEP milletvekilleri kürsü etrafında toplandı. Bunun üzerine Bozdağ, birleşime ara verdi.

Bekir Bozdağ, aranın ardından, görüşmelere başlanacağını belirterek, 12. Kalkınma Planı üzerinde sunumunu yapmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ı kürsüye davet etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı'na ilişkin yaptığı sunumda, Planın beş yıllık kalkınma hedeflerini ve 2053'e yönelik uzun vadeli gelişme stratejisini içerdiğini söyledi.

Kalkınma planlarında milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörüldüğünü dile getiren Yılmaz, kaynakların verimli şekilde kullanılmasının hedeflendiğini anlattı.

Kalkınma planlarının, Türkiye'nin ve milletin hak ettiği yüksek refah seviyesine ulaşılmasında yol gösterici politika belgeleri olarak, kısa vadeli yaklaşımların ötesinde uzun vadeli ortak amaç ve öncelikleri ortaya koyduğunu vurgulayan Yılmaz, Cumhuriyet'in birikimlerini temel alarak Türkiye Yüzyılı'nın kalkınma altyapısını oluşturan eser ve hizmetlerin, son 21 yılda her alanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde inşa edildiğini kaydetti.

- "Kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz"

Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'nın, gelecek 30 yıllık bir perspektifle 2053 vizyonuna ulaşmayı sağlayacak şekilde hazırlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bu süreçte en önemli güç ve ilham kaynağımız, milletimizi müreffeh, onurlu, hür ve bağımsız bir şekilde yaşatma sevdasıdır. Bu çerçevede Türkiye Yüzyılı'nın inşasında uzun vadeli yol haritamızı oluşturan 12. Kalkınma Planı döneminde milletimizin her bir ferdinin bugününü huzurla yaşamasını, aydınlık yarınlara umut ve güvenle bakmasını temin edeceğiz. Köklü demokrasisiyle hukukun üstünlüğünü ve siyasi istikrarı teminat altına almış, sosyal adaleti güçlendiren, küresel barışın, istikrarın ve adaletin sağlanmasında etkin bir güç haline gelmiş müreffeh bir Türkiye yolunda hazırladığımız 12. Kalkınma Planı ile kararlı bir şekilde uzun vadeli hedeflerimize yürüyeceğiz."

Planın hazırlık çalışmaları kapsamında 87 farklı alanda düzenlenen özel ihtisas komisyonlarına yaklaşık 8 bin 500 kişinin katıldığını anlatan Yılmaz, katılımcı bir yaklaşımla vatandaşların yeni dönemdeki önceliklerini belirlemek amacıyla anket yapıldığını ve 43 binin üzerinde vatandaşın ankete katıldığını söyledi.

Küresel eğilimlerin 2053'e dair risk ve fırsatları bir arada barındıran farklı senaryolara işaret ettiğini dile getiren Yılmaz, Türkiye için her türlü senaryoyu öngörerek gerekli adımları şimdiden hayata geçirmenin, geleceğin dünyasında Türkiye'nin konumunun yükseltilmesinde belirleyici olacağını vurguladı.

- "En değerli 100 marka arasında en az 5 markamızın yer almasını öngörüyoruz"

Cevdet Yılmaz, dünyadaki başlıca bilim, teknoloji, üretim, ticaret, kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak insanlığa katkı sunan, milli ve manevi değerlerini koruyarak bölgesinin ve dünyanın barış, huzur ve refahı için küresel gelişmelere yön veren etkili, güçlü, müreffeh bir Türkiye'ye ulaşma vizyonuyla hareket ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:

"30 yıllık perspektif içinde; üst gelir grubu ülkeler liginde bir ülke olarak dünyanın 10 büyük ekonomisi ve satın alma gücü paritesine göre ilk beş ekonomisi arasında yer almayı hedefliyoruz. İmalat sanayisinin milli gelirdeki payını yüzde 30'un üzerine çıkarmayı, küresel mal ticaretinden yüzde 2'nin üzerinde pay almayı, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payını yüzde 17'lere taşımayı ve kalkınma önceliklerimize halel getirmeden net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı öngörüyoruz. İnsani gelişme endekslerinde ilk 20 ülke arasına girmeyi, ailenin güçlendirilmesini, gelir dağılımında adaleti sağlamayı, çalışma çağındaki her bireyin üretkenliğinden faydalanarak işsizlik oranını 2053 perspektifinde yüzde 5'lerin altına düşürmeyi hedefliyoruz. Bunun yanı sıra, dünyanın en değerli 100 markası arasında en az 5 markamızın yer almasını, en az 5 üniversitemizin dünyanın ilk 100 üniversitesi arasında olmasını, AR-GE harcamalarının milli gelire oranının yüzde 4'lere çıkarılmasını öngörüyoruz."

Planda İstanbul için özel bir perspektife yer verdiklerini dile getiren Yılmaz, İstanbul'un bilim, teknoloji, kültür, sanat, turizm, ticaret ve finansta küresel bir merkez olmasını hedeflediklerini vurguladı.

Türkiye'nin turizm gelirlerinde dünyada ilk üç ülkeden biri ve sağlık turizminde dünyanın merkezi konumuna yükselmesini de hedeflediklerini aktaran Yılmaz, hedefleri gerçekleştirme yolunda, dinamik bir yaklaşımla politikaları her daim güncelleyeceklerini, rotayı ve öncelikleri Plandaki ana çerçeveyi takip ederek şekillendireceklerini ifade etti.

Nereye gitmek istediklerini bildiklerinin altını çizen Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'nın, milletin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak kalkınma hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak kapsamlı bir yol haritası olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarılmasının temel hedef olmaya devam edeceğini belirtti.

- "12. Kalkınma Planı 5 eksen üzerinde kurgulanmıştır"

Yeşil ve dijital dönüşümü odağa alan, sanayi sektörünün tarım ve hizmetler sektörleriyle bütünleşik olarak başat rol üstlendiği, Türkiye'nin dünya ticaretindeki konumunun güçlendiği, kaliteli finansman imkanlarının sağlandığı, nitelikli beşeri sermayeyle azami istihdam oluşturan istikrarlı bir büyüme modelinin uygulanacağını bildiren Yılmaz, şöyle devam etti:

"12. Kalkınma Planı genel çerçevesinde; hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri güçlendirmek, iyi yönetişim anlayışını kurumsallaştırmak, beşeri ve sosyal yapımızı geliştirmek, afete dirençli yaşam alanları, akıllı ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak, ekonomide istikrar ve sürdürülebilirliği sağlamak, her alanda yeşil ve dijital dönüşüm odaklı rekabetçiliği tesis etmek, ihracata dayalı nitelikli büyümeyi sağlamak, enerji ve gıda arz güvenliğini tesis etmek ve uluslararası işbirlikleri ile stratejik ortaklıkları güçlendirmek konularında somut adımlar atılacaktır. 12. Kalkınma Planı 5 eksen üzerinde kurgulanmıştır. İlk eksenimiz 'istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi', ikinci eksenimiz 'yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim', üçüncü eksenimiz 'nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum', dördüncü eksenimiz 'afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre' ve beşinci eksenimiz ise 'adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim' eksenidir."

Yılmaz, 2002 yılında 9 bin 279 dolar olan Satın Alma Gücü Paritesi'ne göre kişi başı gelirin 2022'de 37 bin 445 dolara kadar yükseldiğini, 2023 sonu itibarıyla milli gelirin ilk defa 1 trilyon doları aşmasını beklediklerini kaydetti.

Plan dönemi sonunda milli gelir büyüklüğünün 1,6 trilyon dolara ulaşmasını hedeflediklerini aktaran Yılmaz, "Plan döneminde ise sanayi sektörünün verimlilik ve rekabetçiliği odağına alan üretim yapısıyla büyümede başat rol üstleneceği, hizmetler sektöründe döviz kazandırıcı alanların çeşitleneceği, tarım ve enerji sektörlerinde arz güvenliğinin sağlanacağı dengeli bir yapıda ülkemizin yıllık ortalama yüzde 5 oranında büyümesi ve 2028 yılı sonu itibarıyla fert başına gelirin 17 bin 554 dolara ulaşması hedeflenmektedir, beklenmektedir. Bu yıl sonu itibarıyla ise 12 bin dolar hedefini aşmayı öngörüyoruz. Orta Vadeli Programımızda üç yıllık perspektifte ise 15 bin dolara yakın kişi başına gelir hedefimiz var." diye konuştu.

- "Cari işlemler açığının sıfıra yakın bir düzeyde gerçekleşmesini öngörmekteyiz"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ihracatta pazar çeşitliliğini sağlamak için girişimleri hızlandıracaklarının altını çizerek, cari işlemler açığını yapısal bir sorun olmaktan çıkaracaklarını söyledi.

Kalkınmada en büyük kısıtlayıcı faktörün cari açık olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:

"Plan dönemi sonunda, ihracatın 375 milyar dolar, turizm gelirlerinin 100 milyar dolar seviyelerine yükselmesi sonucunda cari işlemler açığının sıfıra yakın bir düzeyde gerçekleşmesini öngörmekteyiz. Bütüncül bir perspektifle, para ve maliye politikalarını etkili bir şekilde kullanarak enflasyonla mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Özellikle belirtmek isterim ki makroekonomik istikrarın güçlendirilmesine yönelik öncelikli hedefimiz, enflasyonu orta vadede kalıcı şekilde tek haneli rakamlara düşürmek ve fiyat istikrarımızı pekiştirmektir. Bu çerçevede, tüm politika araçlarımız etkin ve kararlı bir şekilde kullanılmaya devam edilecektir. Enflasyonla mücadelemizi sürdürürken, hayat pahalılığının sebep olduğu olumsuzlukları bertaraf edecek şekilde gerekli politikalar da hayata geçirilecektir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi memur, işçi ve emekli vatandaşlarımızı enflasyonun olumsuz etkilerinden korumak ve refah seviyelerini artırmak da önceliğimiz olmaya devam edecektir."

Plan döneminde gerçekleşmesi öngörülen büyümenin istihdam imkanları sunması ve gelir yaratmasının kritik önemde olduğunu belirten Yılmaz, beşeri altyapının güçlendirilmesinin büyümenin sürdürülebilirliğini sağlayacağını, çalışma çağındaki bireylerin iş gücüne katılım fırsatlarının artırılacağını, iş gücü piyasasının değişen taleplerine uyum sağlamak amacıyla nitelikli ve odaklı eğitimin yaygınlaştırılacağını dile getirdi.

Cevdet Yılmaz, "Plan dönemi boyunca büyüme hedeflerimizle uyumlu olarak 5 milyon ilave istihdam oluşturarak işsizlik oranının dönem sonunda yüzde 7,5 seviyesine düşmesini hedeflemekteyiz. Plan döneminde ulaşılması öngörülen büyüme hedefleri doğrultusunda küresel piyasalarla uyumlu, rekabet gücü yüksek, ülkemizin kalkınma sürecine düşük maliyet ve giderek artan finansal araç çeşitliliği ile katkı verebilen, sürdürülebilirlik ekseninde ilerleyen ve kurumsal yapısı güçlü bir finansal sektörün oluşturulması amaçlanmaktadır." dedi.

Yılmaz, TBMM Genel Kurulu'nda 12. Kalkınma Planı'na ilişkin sunumunda, kamu maliyesinde öngörülebilir bir yaklaşımla istikrarlı ve sürdürülebilir yapıyı daha da güçlendirmenin temel amaçları olduğunu, ekonomik büyümeyi desteklemek üzere maliye politikasının enflasyon hedefi ve cari işlemler dengesiyle uyum içinde uygulanacağını belirtti.

Kamu kesimi harcamalarının, afet sonrası iyileştirmeye ve risklerin azaltılmasına dönük olanlar dışında, mali konsolidasyon çabalarıyla kontrol edileceğini ve mali disiplinin, gelecek dönemde makroekonomik istikrarın önemli bir dayanağı olmaya devam edeceğinin altını çizen Yılmaz, "Mevcut harcama programları titizlikle incelenerek daha etkin hale getirilecek, vergi tahsilatında verimlilik artırılacak ve vergi adaletini güçlendiren, vergi tabanını genişleten reformlar yapılacaktır." dedi.

GSYH'ye oranla 2023 yılında yüzde 6,4 olarak tahmin ettikleri kamu kesimi borçlanma ihtiyacının Plan dönemi sonunda yüzde 1,8'e, yüzde 6,4 olarak tahmin ettikleri merkezi yönetim bütçe açığının ise yüzde 2'ye düşeceğinin öngörüldüğünü ifade eden Yılmaz, "Bu yıl ve gelecek yıl deprem harcamalarımız çok ağırlıklı. 2023 ve 2024'te geçici olarak kamu ve bütçe açıklarının milli gelire oranında bir yükselme söz konusu ama bu geçici bir yükselme. Bu iki yılın ardından 2025'te başlayan süreçte kamu maliye dengeleri geçmişin ortalamalarına yakın ve Maastricht kriterlerine uygun bir şekilde devam ettirilecektir." diye konuştu.

Plan dönemi boyunca uygulayacakları politikalarla başta öncelikli sektörler olmak üzere sanayide teknoloji, yenilikçilik, ürün kalitesi, verimlilik ve ihracat kapasitesinin artırılacağını, endüstriyel kapasitenin dönüştürüleceğini, iş ve yatırım ortamının iyileştirilerek rekabetçiliğin daha da artırılacağını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Siyasi ve ekonomik istikrar, öngörülebilirlik ve yatırımcı dostu politikalarla yüksek teknolojili ve daha üretken alanlarda doğrudan yabancı yatırımı artıracak, iş ve yatırım ortamını daha da iyileştireceğiz. Son 20 yılda 260 milyar dolar civarında uluslararası doğrudan sermaye Türkiye'ye geldi. Önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu sürecin yine hızlanması ve ülkemize daha fazla kalıcı, uzun vadeli sermayenin gelmesini bekliyoruz. Ayrıca imalat sanayisinde başta öncelikli sektörler olmak üzere tüm sektörlerde yüksek katma değerli üretim yapısını sağlamak amacıyla sanayi envanteri oluşturulacak, sanayi ana planı hazırlanacak, veriye dayalı sanayi politikaları oluşturularak uygulanacaktır."

Ara malı, stratejik ürün ve teknolojiler için ürün bazlı çalışmalar yaparak yatırım yol haritaları hazırlayacaklarını anlatan Yılmaz, başta OSB'ler olmak üzere uygun yatırım yerlerinin geliştirilmesini, artırılmasını, kiralama ve tahsis süreçlerinin kolaylaştırılmasını sağlayacaklarını söyledi.

Yılmaz, savunma sanayisinde oluşan ve gururla takip ettikleri teknolojik kabiliyetleri daha ileri noktalara taşıyacaklarını vurgulayarak, "Bu kapsamda, savunma sanayi ihracatının bu yıl sonu itibarıyla 6 milyar dolara ulaşması beklenen hacminin, Plan dönemi sonunda 11 milyar dolara yükselmesini ve yerlilik oranının yüzde 80'den 85'e yükselmesini bekliyoruz." dedi.

- "Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacağız"

Cevdet Yılmaz, Planda, üretimin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını bütüncül olarak ele alan, teknoloji kullanım düzeyi ve verimliliği yüksek, örgütlü, rekabetçi, arz-talep dengesi çerçevesinde planlı üretim yapılan, doğal kaynakları etkin ve sürdürülebilir kullanan ve toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayan bir tarım sektörünün hedeflendiğini belirtti.

12. Kalkınma Planı döneminde üretim maliyetlerinin düşürülerek tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla üreticilere girdi ve fark ödemesi desteklerini sağlamaya devam edeceklerini ifade eden Yılmaz, tarımsal altyapının güçlendirilmesi amacıyla 750 bin hektar alanın daha sulamaya açılmasıyla, ekonomik olarak sulanabilecek arazilerin yüzde 92,4'ünün Plan dönemi sonunda sulanabileceğinin altını çizdi.

Yılmaz, orman yangınlarını önleyici tedbirlerin artırılmasının sağlanacağını, karar destek sistemlerinin güçlendirileceğini, kara ve hava taşıt filosunun artırılmasına devam edileceğini bildirdi.

Planda, enerji sektörünün öncelikli gelişme alanları arasına dahil edildiğini, enerjinin sürekli, kaliteli, sürdürülebilir, güvenli ve karşılanabilir maliyetlerle arzını ve kaynak çeşitlendirmesini sağlamayı hedeflediklerini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:

"Akkuyu Nükleer Güç Santralini bütün üniteleriyle devreye alacak ve ilave nükleer santral kurulumlarına yönelik çalışmalara devam edeceğiz. Sakarya Doğal Gaz Sahasından üretilecek doğal gazın ekonomiye kazandırılmasına yönelik faaliyetleri yoğun bir şekilde sürdürecek, Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisinin kapasitesini artıracağız. Madencilik ürünlerinin yurt içinde işlenmesine ve uç ürün geliştirilmesine öncelik verecek, kara ve denizlerde petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri kapsamında sismik ve sondaj çalışmalarını yoğunlaştıracağız. Gabar petrolleri ve Karadeniz doğal gazı keşfi örneklerinde olduğu gibi, bu alanda da somut projeleri hayata geçirmeye kararlıyız. Yurt dışında uygun yatırım ve üretim imkanları belirlenerek maden, petrol ve doğal gaz arama ve yatırım konularında uluslararası iş birliklerimizi geliştireceğiz."

Yılmaz, Türkiye'nin zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleri ile dünyanın en çok tercih edilen turizm ülkeleri arasında yer almasının hedeflendiğini anlatarak, 2028 yılında 82 milyonu aşan turist sayısı ve 100 milyar dolar turizm gelirine ulaşılmasının sağlanacağına dikkati çekti. Yılmaz, "Kişi başına turizm gelirini arttırmak önemli bir hedef olarak Planımızda yer aldı. Bundan sonra sayıdan daha ziyade kişi başına geliri arttırma hedefiyle hareket edilecektir." dedi.

Türkiye'de Milli Teknoloji Hamlesinin gerçekleştirilmesine yönelik kritik sektörlerde gerekli AR-GE altyapısının tesis edilmesinin hızlandırılacağını belirten YIlmaz, ayrıca KOBİ ve girişimcilerin niteliklerini dikkate alan odaklı politikalar aracılığıyla finansmana erişim imkanlarının ve kurumsallaşmalarının geliştirilmesini hedeflediklerini anlattı.

Dijitalleşme sürecini daha etkin yönetebilmek için dijital dönüşümü Planın temel odaklarından birisi haline getirdiklerini ifade eden Yılmaz, fiber ve mobil altyapıların daha da yaygınlaşmasının sağlanacağını, bu alanda sektörel rekabetin etkinleştirileceğini söyledi.

Türkiye'nin yapay zeka alanındaki hamlelerini hızlandırmak ve tamamlamak için veri stratejisi, bulut bilişim stratejisi ve dijital devlet stratejisi gibi alanlarda bütüncül tematik stratejilerin hayata geçirilerek gerekli kurumsal yapılanma, mevzuat ve teknik altyapının oluşturulacağını dile getiren Yılmaz, "Milli çözümlere dayalı siber güvenlik ekosisteminde yer alan ürün ve hizmetler küresel muadiller seviyesine ulaşacak, yapay zeka alanında da bir ekosistem geliştirilecektir." dedi.

Yılmaz, Plan döneminde e-devlet hizmetlerinin etkili bir şekilde kullanılması ve yaygınlaştırılmasıyla vatandaş odaklı hizmet sunumu ilkesinin uygulanmaya devam edileceğini vurguladı.

- "İyi ki de çok yatırım yapmışız"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye'nin coğrafi konumunun avantajıyla, kara yolu, hava yolu, demir yolu, deniz yolu dahil bütün modlarda faaliyet gösterebilecek stratejik bir ülke konumunda olduğunu söyledi.

Türkiye'nin bu avantajından faydalanabilmesi için son 21 yılda ulaştırma altyapısına yapılan yatırımın 190 milyar doların üzerinde olduğunu ifade eden Yılmaz, "İyi ki de çok yatırım yapmışız. Bugün tüm dünya yatırım maliyetinde aşırı bir artışla karşı karşıya. Geçmişte yaptığımız yatırımların fiziki karşılığı bugünkü parasal değerle oluşturulamaz. 20 yılda tüm farklı finans modlarıyla birlikte yatırımlara verdiğimiz önem, gelecek açısından ülkemize çok sağlam ve güçlü bir zemin oluşturmuştur." dedi.

Bu dönemde demir yollarının en temel öncelik alanlarından olacağını; demir yollarının üretim alanları, liman ve ticaret yollarıyla bağlantısının ve mevcut altyapının geliştirilmesi ile yeni hatların oluşturulmasına da öncelik verileceğini kaydeden Yılmaz, denizcilik sektöründe de rekabetçi, teknolojik ve sürdürülebilir bir liman altyapısıyla küresel düzeyde önemli bir konuma yükselme hedefi bulunduğunu dile getirdi.

Yılmaz, Türkiye'nin üretici ve tüketici haklarının korunduğu, kalite odaklı, kolay ve düşük işlem maliyetli bir ticaret ortamına sahip olmasının sağlanacağını; Perakende Bilgi Sisteminin uygulamaya alınacağını, toptancı hallerinin modernizasyonunu sağlayacak mevzuat çalışmalarının tamamlanacağını söyledi.

Yılmaz, e-ihracatın ihracat içindeki payının arttırılacağını ve yüzde 10'lara çıkarılmasının hedeflendiğini aktararak, Türkiye e-İhracat Platformu ve e-İhracat Konsorsiyumlarının hayata geçirileceğini, şirketlerin, pazar yerlerinin ve perakende e-ticaret sitelerinin yurt dışında satış yapabilmelerinin destekleneceğini belirtti.

- "Aile hekimi başına düşen nüfusu düşüreceğiz"

Yılmaz, oluşturdukları etki değerlendirme sistemiyle devlet yardımları ve desteklerin gözden geçirileceğini, etkili olmayanlarla ilgili kararlar alınacağını, çok daha etkin bir devlet yardımları sistemi oluşturulacağını kaydetti.

Cevdet Yılmaz, eğitim sisteminde bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, fırsat eşitliğine dayalı, kaliteyi yükselten bir dönüşüm programının devam ettirileceğini söyledi.

Kapsayıcı, fırsat eşitliğine dayalı kaliteli bir eğitime ve hayat boyu öğrenme imkanlarına erişimin sağlanmasının en önemli öncelikler arasında olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Dünya akademik başarı sıralamasında 2028 itibarıyla en az 10 üniversitemizin ilk 500'e girmesini hedefliyoruz." diye konuştu.

Kalkınma hedeflerine ulaşılmasında önemli unsurlardan birinin de sağlık hizmetleri olduğunu dile getiren Yılmaz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Sağlık hizmeti sunumunda bölgeler arası dengesizlikleri gidermeye devam edeceğiz; fiziki altyapıyı, insan kaynağını geliştireceğiz. Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine özel bir önem ve öncelik vereceğiz. Aile hekimliğini daha da geliştireceğiz, aile hekimi başına nüfusu 3 bin 40'tan 2 bin 700'lere kadar düşüreceğiz. Sağlık altyapısını geliştirmeye ve nitelikli yatak sayısını arttırmaya devam edeceğiz. Bağımlılıkla, uyuşturucu madde kullanımıyla mücadelemizi de çok yönlü bir şekilde devam ettireceğiz. Sağlık turizmine önemli bir yatırım yapacağız ve dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerimizi alacağız."

Yılmaz, Planda, kadınların başta eğitim ve istihdam olmak üzere hayatın tüm alanlarındaki fırsat ve imkanlardan eşit biçimde faydalanmalarının ve her tür şiddet ve ayrımcılıktan uzak bir şekilde yaşamalarının sağlanması ile her alanda ve her düzeyde temsil edilmesine ve güçlenmesine yönelik çalışmalara odaklanılacağını vurguladı.

Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı'na ilişkin sunumunda, Plan döneminde gençlerin karar alma süreçlerine katılımlarının destekleneceğini, bağımlılıkla çok yönlü mücadelenin sürdürüleceğini ifade etti.

Engelliliğin önlenmesi, en aza indirilmesi için çalışmalar yapılacağını anlatan Yılmaz, engellilerin tüm toplumsal çalışmalara en rahat şekilde erişimini sağlayacak şekilde eğitimden istihdama kadar bugüne kadar uygulanan politikaların devam ettirileceğini, daha da güçlü şekilde önceliklendirileceğini dile getirdi. Yılmaz, engelli bireylerin kültürel aktivitelere ve spor aktivitelerine katılımını teşvik edici tedbirler alınacağını söyledi.

Kentsel tasarımların, imar planlarının, toplu konut ve kamu binalarının peyzaja, şehrin dokusuna, estetiğine ve kimliğine katkı sağlamasına özen gösterileceğini ve kentsel dönüşüm uygulamalarının kültürel kimliğe ve yapıya uygunluğunun gözetileceğini bildiren Yılmaz, öte yandan Türkçenin dünyada yaygın ve geçerli bir dil haline gelmesinin, hayatın her alanında doğru kullanımının destekleneceğini kaydetti.

Fikri mülkiyet hak sahipliğinin korunacağını belirten Yılmaz, Türk sinemasının dünyada tanınan bir marka haline gelmesi için sinema endüstrisinin gelişimi sağlanarak uluslararası rekabetçiliğinin artırılacağını ifade etti. Cevdet Yılmaz, öte yandan sporun her dalına çocukların yönlendirilmesi ve bir endüstri olarak sporun geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınacağını aktardı.

Sosyal yardımların, aile odaklı bir yaklaşım çerçevesinde fert başına asgari bir geliri garanti edecek, mükerrerlikleri engelleyecek ve iş gücüne katılmaya da engel olmayacak şekilde bütünleşik bir yapıda yeniden kurgulanacağını, yoksulluğun tüm yönleriyle mücadele edileceğini vurgulayan Yılmaz, "12. Kalkınma Planı döneminde ekonomik büyümeyle oluşacak gelirin topluma adil dağılımı ve gelir dağılımı eşitsizliklerinin daha da aşağıya çekilmesi yönünde politikalarımız uygulanacaktır." diye konuştu.

Yılmaz, Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığı gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini dile getirerek, bu yıl itibarıyla 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının yüzde 10'u aştığına dikkati çekti.

Bu bağlamda yaşlılık politikalarının önemine işaret eden Yılmaz, Plan döneminde aktif ve sağlıklı yaşlanma için yaşlılara sunulan sağlık ve bakım hizmetlerinin etkinliği ve kalitesinin artırılacağını söyledi. Yılmaz, "Yaşlıların sağlık hizmet kuruluşuna gitmelerini gerektirmeyen düzenli takip sistemleri oluşturulacak, 'tele bakım' ve 'tele sağlık' hizmetleri yaygınlaştırılacaktır. Bilgisi, tecrübesi, sahip olduğu kültürel birikimiyle nesiller arası bağımızı da güçlendiren yaşlılarımızın sosyal dışlanmaya uğramaması yönünde etkili politikalar hayata geçireceğiz." dedi.

- "Tüm sektörlerde afet yönetimi politikalarına yer verildi"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, dünya genelindeki çatışmalar ve krizlerin, ciddi bir göç sorununun yaşanmasına ve Türkiye'nin bu göç sorunundan en fazla etkilenen ülkeler arasında yer almasına neden olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"12. Kalkınma Planı döneminde, bütüncül, özgün, değişen ihtiyaç ve şartlara göre yenilenebilen, etkin ve sürdürülebilir bir göç yönetiminin sağlanarak düzensiz göçün önlenmesini amaçlıyoruz. Ülkemizde geçici koruma ve uluslararası koruma altında bulunan kişilerin sosyal, ekonomik ve kültürel hayata uyumları desteklenecektir. Düzensiz göçle etkin mücadele edilecek ve yabancıların gönüllü geri dönüşleri sağlanacak, düzensiz göçle mücadelede kaynak ülkelerde ve sınırlarımızda önleyici tedbirleri etkili bir şekilde hayata geçireceğiz."

Kahramanmaraş merkezli depremlerin Cumhuriyet tarihi boyunca etkisi en fazla olan depremler olarak kayda geçtiğini vurgulayan Yılmaz, afetle mücadelenin Plan'da da temel öncelik ve ana eksenlerden biri olarak yer aldığını anlattı.

Yılmaz, "Bu çerçevede 'Afetlere Dirençli Yaşam Alanları' kapsamında yerleşim yerlerinin ve toplumun afetlere karşı dirençliliğinin artırılması, afet risk ve zararlarının azaltılarak can ve mal kayıplarının asgari düzeye, mümkünse sıfır düzeyine indirilmesi, bu şekilde tüm toplumda bir farkındalık oluşturulması hedeflenmektedir. Bunun yanı sıra, tüm sektörlerde afet yönetimine ilişkin politikalara yer verilmiştir." değerlendirmesini yaptı.

Kentleşme, nüfus artışı, yenileme ve afetten kaynaklanan konut ihtiyacının arz talep dengesi gözetilerek karşılanmasını temel bir politika olarak benimsediklerini dile getiren Yılmaz, depremde yıkılan konutların yapımı, kentsel dönüşümde öngördükleri büyük bir atılım ile sosyal konut projelerini üst seviyelere çıkarmayı hedeflediklerini, bütün bu çabalarının sonucunda Türkiye'de konut arzının çok daha farklı bir düzeye çıkmasını beklediklerini söyledi.

- "Adalet sadece mülkün değil, kalkınmanın da temeli"

Cevdet Yılmaz, Plan döneminde sürdürülebilir kırsal kalkınma anlayışıyla kırsal yaşam kalitesini iyileştirmeye devam edeceklerini belirterek, KÖYDES gibi projeleri etkili şekilde uygulamaya devam edeceklerini dile getirdi.

Adaletin, sadece mülkün değil kalkınmanın da temeli olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti:

"12. Kalkınma Planı döneminde, temel hak ve özgürlükleri koruyan, hak ihlallerine karşı etkin mücadele eden, hızlı, öngörülebilir, adil, şeffaf, hesap verebilir, erişilebilir, güvenilir ve insan odaklı bir yönetim anlayışı adalet sisteminin temeli olmaya devam edecektir. Plan döneminde, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını güvence altına alan, daha özgürlükçü, katılımcı ve kapsayıcı sivil bir anayasanın hazırlanması öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda, yargı süreçlerinin adil, hızlı ve etkin şekilde işlemesi, öngörülebilir olması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve adalet sistemine duyulan güvenin daha da artırılması temel amaçlarımızdandır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde güvenliğin tüm yönleriyle ele alınarak huzur ve güven ortamının sürdürülebilir kılınması yine temel önceliklerimiz arasındadır. Bir ülkede güven yoksa, insanlar kendilerini güvende hissetmiyorlarsa o ülkede kalkınmayı, gelişmeyi bekleyemezsiniz. Bir taraftan etkili işleyen bir adalet sistemi, temel hak ve özgürlükler; diğer taraftan tüm terör odaklarıyla kararlı bir şekilde mücadeleyle tahkim edilmiş bir güvenlik ortamı, kalkınmamız için de olmazsa olmazlarımızdandır."

Yılmaz, kurallara dayalı uluslararası sistem ve bu sistemin merkezindeki Birleşmiş Milletlerin yaşanan insani trajediler karşısında etkili çözümler üretemediğini belirterek, "Türkiye, küresel yönetişimin reforme edilmesi ve daha adil bir küresel yönetişim sisteminin oluşması için çabalarını devam ettirecektir. Bölgemizde yaşanan, hiçbirimizin tahammül edemeyeceğini ölçekte ihlaller içeren çatışmalara dönük olarak da tansiyonu düşürücü, ateşkes sağlayıcı, uzun vadeli kalıcı barış sağlayıcı çabalarımızı sürdüreceğiz. Tarihi birikim ve kalkınma tecrübemiz ışığında, birlikte kalkınma ilkesini merkeze alarak devam edeceğiz." diye konuştu.

Türkiye'nin her türlü kalkınma işbirliğini gerçekleştireceğine de dikkati çeken Yılmaz, "Binde 7 oranında resmi kalkınma yardımı yapan bir ülke olarak dünyada da öncü ülkelerden biriyiz. Bu konuda da yine dünyadaki standartların üstünde bir performansımız var." ifadelerini kullandı.

- "Plan, bir anlamda Türkiye'nin ortak aklı"

Cevdet Yılmaz, AB ile ilişkileri sürdürmeye devam edeceklerine işaret ederek, "Katılım sürecini maalesef kendi dar, ulusal hesaplarıyla engellemeye çalışan ülkeler var. Onlara rağmen Gümrük Birliğini güncelleme, vize kolaylığı sağlama başta olmak üzere ülkemizin lehine olacak her türlü çalışmayı Avrupa Birliği ile de sürdürmeye devam edeceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütmenin etkin ve hızlı karar alma mekanizmaları aracılığıyla 12. Kalkınma Planı'nın etkili bir şekilde uygulanmasının amaçlandığını anlatan Yılmaz, hükümet ile kalkınma planının sürelerinin 5 yıl olmasının, Plan'ın "siyasi olarak sahiplenilmesi" bakımından önemli olduğunu da vurguladı. Yılmaz, öte yandan Strateji ve Bütçe Başkanlığının Plan ile ilgili teknik düzeyde etkili bir izleme mekanizması kuracağını, Plan'ın uygulanmasının her yıl raporlanacağını bildirdi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde dile getirdiği "Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle taçlandırılamazlarsa meydana gelen zafer kalıcı olmaz." sözlerini anımsatan Yılmaz, siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi ve sosyal kalkınma perspektifiyle tahkim edilmezlerse ne tam bağımsızlığı ne de vatandaşa hak ettiği refahı sağlayabileceğini vurguladı.

12. Kalkınma Planı'nın hazırlıklarında binlerce insanın emeği bulunduğunu belirten Yılmaz, "Bu Plan, bir anlamda Türkiye'nin ortak aklı, birikimi. Buna katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla süreç boyunca sağladığı perspektif ve desteği için şükranlarını sunan Cevdet Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'nın ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi.

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, 12. Kalkınma Planı'nın TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmada, İsrail'in Filistin'e karşı saldırılarına tepki göstererek, "Yaşasın özgür ve bağımsız Filistin" ifadesini kullandı.

Kalkınma Planı'nda önemli ve güzel hedefler olduğunu belirten Temurci, önceki planlardan çok daha başarılı bir kalkınma dönemi olmasını ümit ettiğini dile getirdi. Temurci, "Bu planla birlikte yeni kızıl elmamız 2053. Yani 2023 hedeflerini 30 yıl sonraya taşımış olduk. Ben de diyorum ki, 'Geç olsun da güç olmasın.' İnşallah 2053'te şu anda bize adeta bir cennet vadeden 12. Kalkınma Planımızın hedeflerini gerçekleştirmiş olalım. Yanlışlarımızdan, yapamadıklarımızdan ders çıkaralım ve 2053 vizyonunu artık ıskalamayalım." diye konuştu.

Temurci, krizler, pandemi, deprem gibi olguların Türkiye'yi etkilediğini ancak başka ülkelerin de bunlardan etkilendiğini söyleyerek, Türkiye'nin diğer ülkelerden negatif ayrıştığını iddia etti.

Birileri Türkiye'nin önüne geçerken "Biz her şeyi iyi yaptık" şeklinde bir değerlendirmeyi asla kabul etmeyeceklerini belirten Temurci, 2010 hedeflerinin altında 2028 hedefi koyulduğunu ileri sürdü. Temurci, "Ortaya koyulan performans 15 sene önceyi bize sorgulatıyorsa bu millet, sanayici, turizmci kalkınma planlarına inanmaz. Onun için bu kalkınma planlarını içselleştirmek ve performansını her daim kontrol etmek zorundayız." dedi.

- "Olağanüstü büyük servet transferi gerçekleşiyor"

Selim Temurci, ülkede gelir dağılımı adaletsizliği yaşandığını, milletin ekonomik büyümeyi hissetmediğini savunarak, "Türkiye'de olağanüstü büyük bir servet transferi gerçekleşiyor. Bunu o parti, bu parti demeden analiz etmemiz lazım." diye konuştu.

Dış ticaret açığının önümüzdeki 5 yılda 110 milyar doların altına inmeyeceğini ileri süren Temurci, "Dış ticarette hiçbir iyileşme olmayacakken Türkiye'de üretim ve yatırım olacağına nasıl inanalım? Kalkınma için üretim ve yatırım ekonomisine geri dönmemiz lazım. Bedeli ne olursa olsun bu yapısal değişimi yapmamız lazım. Bunun da birinci şartı üretim iklimini tesis etmektir." değerlendirmesinde bulundu.

Planda, "ehliyet ve liyakat" konusunda adeta bir günah çıkarma olduğunu savunan Temurci, planda liyakat esaslı güçlü kurumsal yapılar yaklaşımı bulunduğunu ve bunu da yürekten alkışladıklarını söyledi.

Selim Temurci, Türkiye'nin barınma ve sağlıklı güvenilir gıdaya ulaşma konusunda iki önemli sorunu bulunduğunu öne sürerek, açlıkla mücadelenin pandemi sonrası devletlerin en önemli görevi olduğunu ifade etti.

Planda, tarımın Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payının düşürüldüğünü söyleyen Temurci, "Anadolu boşalıyor. Vatandaş toprağından, mirasından kopup geliyor. Onun için derhal kur korumalı tarımı getirmemiz gerekiyor. Tarım ayağa kalkmadan, devleti idare edenler milletin karnını doyurmadan o ülkede huzur ve mutluluk olmaz. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın gidip oralarda para kazanabilmeleri gerekiyor. Onun için SGK ile ilgili olarak özel bir düzenleme yapmak lazım." dedi.

Temurci, kalkınmanın reçetesinin adaleti esas alan demokratik yönetimden geçtiğini dile getirdi.

Anayasa Mahkemesinin, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay hakkındaki hak ihlali kararına da değinen Temurci, "Ben Can Atalay'ı tanımam, bilmem. Ama bir şeyi çok iyi biliyorum. Kendime yapılmasını istemediğim bir şey başkasına yapılamamalı." diye konuştu.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, TBMM Genel Kurulunda 12. Kalkınma Planı'na ilişkin konuşmasında, AK Parti'nin başarısızlıklarıyla yüzleşmek istemediği için "planlardaki izleme ve değerlendirmeyi yapmadığını" iddia etti.

Ekonomiye ilişkin rakamlar paylaşan ve AK Parti'nin önceki yıllarda, 2023 için açıkladığı hedeflere değinen Usta, şöyle konuştu:

"AK Parti'nin 2023 için bize takdim ettiği en iddialı hedeflerden biri, Türkiye'yi 2023 yılında dünyada ilk 10 ekonomi arasına sokmaktı. Oysa Türkiye 2023'te 19. ekonomi olacak. Türkiye, 1993 yılında zaten 18. sıradaydı. 10. ekonomi olma hedefine ne oldu? AK Parti'nin 2023 için koyup sürekli tekrarladığı dünyada ilk 10 ekonomi arasına girme hedefi 2053 yılına erteleniyor. 'Pardon, bu iş olmadı' bile denmiyor. Oysa Türkiye bugünkü seviyeden çok daha iyi seviyeleri geçmiş 30 yıl içerisinde gördü. Kendi sınıfımızdaki, yani gelişmekte olan ülkelerle milli gelirimizi kıyasladığımızda 1990 yılından 2022 yılına kadar Türkiye'nin düşen bir trendi var. Bu trend 21 yıllık AK Parti hükümetleri döneminde değiştirilebilmiş mi? Maalesef değiştirilememiş. Hatta bu trendin eğimi artarak devam etmiş. Gelişmekte olan Güney Doğu Asya, Avrupa veya başka bölgedeki ülkelerle kıyasladığımızda aynı durum söz konusu. İç savaş ve bölünmeyle mücadele eden ülkelerle bile kıyaslandığında çok kötü bir tabloyu görüyoruz."

Usta, Türkiye'nin, gelişmekte olan ülkelerle kişi başı gelir oranı bakımından karşılaştırıldığında, AK Parti hükümetlerinden önce daha iyi olduğunu ama şimdi aradaki farkın azaldığını söyledi.

Son 20 yılda Afganistan, Orta Afrika, Haiti, Libya, Pakistan, Sudan, Ukrayna gibi savaş veya iç savaşla boğuşan 7 ülkeyi incelediğini aktaran Usta, Türkiye'nin 2003 yılında bu ülkelerin yaklaşık 1,5 katı kadar milli gelire sahip olduğunu ancak şu anda bu oranın 1,2 katına düştüğünü kaydetti.

Usta, 1982-2002 yılları ile AK Parti'nin 21 yıllık dönemindeki cari açık oranlarını kıyaslayarak "AK Parti'den önceki 21 yılda toplam cari açık 25,3 milyar dolar iken AK Parti hükümetlerinin 21 yıllık iktidarında verilen cari açık 654,2 milyar dolar oldu. AK Parti döneminde 26 kat cari açık artıyor." dedi.

Enflasyonla ilgili de Usta, "hükümetin Rusya-Ukrayna savaşı ve pandemi gibi gerekçelere sarıldığını" ileri sürdü.

Salgın ve savaş durumunun sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı etkilediğine işaret eden Usta, "2002'de bizim enflasyonumuz yüzde 29,7 civarında. Gelişmekte olan ülkelerin enflasyonu ise yüzde 6,7. Bunların enflasyonları niye bizim gibi yüzde 65'lere, 85'lere çıkmıyor? En son gelinen noktada gelişmekte olan ülkelerin enflasyonu yüzde 8,6 olarak tahmin ediliyor. Bizimki niye 65? Bu, Türkiye'nin yanlışlarından kaynaklanıyor." ifadelerini kullandı.

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, 12. Kalkınma Planı'nın TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmada, Cumhuriyet'in 100. yılını coşkuyla kutladıklarını belirterek, Cumhuriyet'in 100. yılının hayırlı olmasını diledi. Aksu, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Milli Mücadele'nin tüm neferlerini rahmet ve saygıyla andı.

12. Kalkınma Planı'nın milletin huzur ve refahına, demokrasinin gelişmesine, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye'nin inşasına katkıda bulunmasını temenni eden Aksu, kalkınma planıyla, Türkiye'nin gelecek beş yılda ulaşması öngörülen hedeflerin belirlendiğini, bu hedeflere nasıl ulaşılacağına ilişkin strateji ve politikaların ortaya konulduğunu kaydetti.

2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı'nın, yeni yüzyılda şekillenen Türkiye, bölge ve dünya dinamiklerini dikkate alarak hazırlandığını dile getiren Aksu, Kalkınma Planı'nın Türkiye Yüzyılı'nın inşasına odaklandığını ifade etti.

12. Kalkınma Planı'nda 2053 hedeflerine de yer verildiğini anlatan Aksu, "Türkiye'nin üst gelir grubu ülkelerden birisi olarak dünyanın 10 büyük ekonomisi ve satın alma gücü paritesine göre ilk beş ekonomisi arasında yer almasını, imalat sanayisinin milli gelirdeki payını yüzde 30'un üzerine çıkarmasını, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayisi ihracatındaki payını yüzde 17'ye yükseltmesini ve dünyanın en değerli 100 markası arasında en az beş Türk markasının yer almasını sağlamak gibi yüksek hedefler öngörülmüştür." dedi.

Kalkınma Planı'nı, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda, gelecekteki 30 yılda dünyayı şekillendirmesi beklenen gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan kapsamlı bir yol haritası olarak değerlendirdiklerini söyleyen Aksu, "Orta ve uzun vadede ekonomik ve sosyal alanda hedeflenen temel yapısal dönüşümlere yönelik önemli adımları içeren 12. Kalkınma Planı'nın hayata geçirilmesiyle şüphesiz ülkemizin gelişmiş ülkeler liginde yer almasına bir adım daha yaklaşılmış olunacaktır." diye konuştu.

- Enflasyonla mücadele

Enflasyonun, şiddeti azalmasına rağmen Türkiye'nin önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ettiğini belirten Aksu, etkin bir biçimde kullanılan para ve maliye politikası araçlarıyla enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini, makroekonomik ve finansal istikrarı kalıcı bir şekilde sağlamak amacıyla etkili tedbirlerin hayata geçirildiğini kaydetti.

İsmail Faruk Aksu, atılan bu adımların neticesinde 2024 yılının ikinci yarısından itibaren kalıcı bir dezenflasyon sürecine girileceğinin öngörülmesinin, Türkiye ekonomisinin en önemli sorun alanı olan enflasyonla mücadelede de somut sonuçların alınacağı bir süreci başlatacağını bildirdi.

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında devlet millet işbirliğiyle yaraların sarılmasına ve deprem bölgesinin yeniden inşa ve ihyasına kararlılıkla odaklanıldığını anımsatan Aksu, şunları söyledi:

"Depremlerin yol açtığı hasarın onarımına yönelik harcamalar bütçeye ciddi bir yük getirmiş, nitekim 2023'ün dokuz ayında merkezi yönetim bütçe açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 77,7 artarak 512 milyar 602 milyon lira olmuştur. 2023 yılında depremin yaralarını sarmak için bütçeden 762 milyar lira öngörülmüş, 2024 yılı bütçesinden ise 1 trilyon 28 milyar lira kaynak ayrılmıştır. MHP olarak önceliğimiz, depremin yaralarının bir an önce sarılması, bu amaçla gerekli adımların hızla atılmasıdır. Nitekim, Kalkınma Planı'nın da 2024 bütçesinin de bu anlayış doğrultusunda hazırlandığı görülmektedir."

- Yeni anayasa vurgusu

Aksu, kamu harcamalarında israf ve usulsüzlüğün önlendiği, ekonomik güvenliğin tesis edildiği, ekonominin ihtiyacı olan alanlarda yapısal reformların hızla gerçekleştirildiği, kurumlar arası koordinasyon ve sorumluluk paylaşımın etkinleştirildiği bir ekonomik yapının tesisinin, kalkınma planı hedeflerine ulaşmayı da kolaylaştıracağını dile getirdi.

Kalkınma Planı'nda, ekonomi yönetiminde eş güdüm ve uyumun esas olmasını, ekonomi yönetiminin koordinasyonunun güçlendirilmesini önemli ve değerli bulduklarını ifade eden Aksu, şunları kaydetti:

"Bunların yanı sıra, plan dönemi uygulamalarının Türk milleti ortak paydasında yaşama iradesinin güçlendirilmesine, toplumsal ahlak ve kalitenin tesisine, terörün kökünün kazınmasına, çok boyutlu milli bir dış politikayla caydırıcı bir savunma ve güvenlik politikası uygulanmasına yardımcı olmasını temenni ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uygun ve sistemin tüm unsurlarıyla kökleşmesi için planda da öngörülen katılımcı ve kapsayıcı yeni bir anayasa başta olmak üzere Meclis İçtüzüğü de dahil diğer uyum düzenlemelerinin yapılmasını gerekli görüyoruz."

Aksu, MHP olarak destekledikleri 12. Kalkınma Planı'nın hayırlı olmasını diledi.

HEDEP Muş Milletvekili Sezai Temelli, 12. Kalkınma Planı'nın yapısal hiçbir soruna çözüm üretmediğini ileri sürdü.

TBMM Genel Kurulunda, 12. Kalkınma Planı'nın görüşmelerinde partisi adına söz alan Temelli, Cumhuriyet'in 100. yılının dün itibarıyla geride bırakıldığını, bugün yeni bir takvim yaprağıyla ikinci yüz yıla başlandığını söyledi.

Yeni bir yüzyıla başlamanın geçmiş yüzyılın hakikatleriyle yüzleşmekten geçtiğini belirten Temelli, Türkiye'nin bu hakikatlerle yüzleşmekten kaçındığını iddia etti.

Türkiye'nin demokratik cumhuriyetten çok uzak olduğunu, bunun mutlaka inşa edilmesi gerektiğini öne süren Temelli, "Türkiye'nin geleceği, çocuklarımızın, gençlerimizin, Orta Doğu halklarının geleceği demokratik cumhuriyetten geçiyor. Ya bunu inşa edeceğiz ya da burada aktarılan hayali hedefleri birbirimize anlatmaya devam edeceğiz." dedi.

Türkiye'nin demokrasi endeksinde 167 ülke içinde 103'üncü sırada bulunduğunu, basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 165'inci olduğunu, hukukun üstünlüğü konusunda 142 ülke arasında 117'nci, cinsiyet eşitliği endeksine göre 146 ülke arasında 129'uncu olduğunu ifade eden Temelli, şöyle devam etti:

"İlk 100'e giremediğimiz bu rakamlar, aslında ikinci yüzyıla neden umutlu başlayamadığımızı da bize çok güzel anlatıyor. Bu ülkede siyasi, ekonomik, toplumsal kriz var. Çok uzun süredir derin ve çoklu kriz sarmalının içine sıkışıp kaldık, buradan çıkamıyoruz. Zaman zaman çıksak da aslında dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Bu plan yapısal hiçbir soruna çözüm üretmiyor. Ne Kürt sorununa ne yoksulluk sorununa ya da herhangi başka yapısal bir sorunumuza sağlıklı, nitelikli bir çözüm ürettiğini söylemek mümkün değil. 12. Kalkınma Planı, sadece ve sadece çarpık büyüme anlayışına odaklanmış ve büyük bir tutarsızlığı içinde barındırıyor."

HEDEP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki de muhalefet partilerinin her yerde sorunları dile getirdiklerini ancak ne bir milletvekilinin ne de bir bakanın anlatılan sorunları üzerlerine aldığını söyledi.

Türkiye'nin, tüm göstergelerde dünyadan negatif biçimde ayrıldığını iddia eden Tiryaki, "Dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 3-5 ülkeden birisidir Türkiye. Fiyatlar yüzde 5, 10, 20 artmıyor; son birkaç yıl içerisinde bazı ürünlerin fiyatları yüzde 1000 arttı. Hiçbir şeyin fiyatı tüketiciler açısından öngörülebilir değil. Marketler haftada en az iki defa fiyat etiketi değiştiriyor. Ne satın alırsanız alın bir hafta sonra aynı fiyata almanız mümkün değil. Bir öğretmenin iyi bir telefon alabilmesi için iki ay çalışması gerekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin hiçbirinde bir öğretmen iyi bir telefon almak için iki ay çalışmaz. Bundan daha dramatik bir tablo olabilir mi? Bizce olmaz." diye konuştu.

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, 12. Kalkınma Planı'nın Türkiye'nin sorunlarını çözebilecek bir plan olmadığını savundu.

Türeli, 12. Kalkınma Planı'nın TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmada, ekonomik gelişme ve kalkınma konusunun Cumhuriyet'i kuran kadroların da üzerinde en çok durduğu konulardan olduğunu söyledi.

Cumhuriyet henüz kurulmadan önce 17 Şubat-4 Mart arasında İzmir İktisat Kongresinin toplandığını hatırlatan Türeli, orada nasıl bir ekonomik modelin kullanılacağı konusunun 15 gün boyunca tartışıldığını anımsattı.

1929 ekonomik buhranının devletin etkin müdahalesini hızlandırdığını ifade eden Türeli, devletin, özel sektörün girmediği alanlara da girerek ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı amaçladığını belirtti.

1934'te ortaya konulan birinci sanayi planında ise amacın yurt dışından ithal edilen malların yurt içinde üretilmesini sağlamak olduğunu dile getiren Türeli, 1934-1939 dönemini kapsayan 5 yıllık dönemde ise kağıt, cam ve alüminyumun da aralarında olduğu 20 fabrikanın kurulduğunu aktardı.

2. Dünya Savaşı'nın koşullarının ise 2'nci sanayi planının uygulamaya geçmesini engellediğini ifade eden Türeli, 1960'ta Devlet Planlama Teşkilatının kurulması ve 1961 Anayasasına planlama kavramının girmesiyle Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel kalkınmayı sağlayacak bir vizyonu ortaya koyduğunu söyledi.

- "Yapısal problemler çözülemedi"

AK Parti iktidarlarında Türkiye'nin yapısal problemlerinin çözülemediğini öne süren Türeli, Devlet Planlama Teşkilatının kapatılmasına ilişkin, "Benim de çalışmaktan gurur duyduğum bu kurum önce 2011'de bir bakanlığa dönüştü. O dönem de itirazlarımızı yaptık. Eğer plan ve program gerçekten ciddiye alınıyorsa bunun bir bakanlık içinde değil bütün bakanlıkların üzerinde olan bir yapı içerisinde olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

12. Kalkınma Planı'nda, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların nedeni olarak dış dinamiklerin gösterildiğini belirten Türeli, şunları kaydetti:

"Pandemi krizi, ortaya çıkardığı tedarik zincirlerindeki kırılma, Rusya-Ukrayna savaşı, bunların sonucunda gıda ve enerji fiyatlarındaki durumlar. Kalkınma Planı'nın bir yerinde mahcup bir ifadeyle Türkiye'deki döviz kurlarındaki dalgalanmadan bahsediliyor. Bugün elbette dışarıdaki olumsuzlukların etkisi var. Türkiye'nin bugün içinde yaşadığı gerçek krizin nedeni, Türkiye'de ve dünyada enflasyonun yükselmeye başladığı bir konjonktürde, Cumhurbaşkanı'nın 'faiz sebep enflasyon neticedir' tezi sonucunda Merkez Bankasının politika faizlerini indirmesi kararıdır. Planda buna ilişkin hiçbir ifade yok. Bütün suçu dışarıda bulan bir yaklaşımla Türkiye bir yere gitmez. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program arasındaki ilişkiyi birlikte değerlendirmek gerekiyor. İki program arasında hiçbir uyum yok. 12. Kalkınma Planı, Türkiye'nin sorunlarını çözebilecek bir plan değil; son derece iddiasız, mahcup hazırlanmış bir plandır. Rakamları daha iddialı koymaya çalışmışlar ama altındaki politikalara baktığımız zaman ne yazık ki bunun böyle olmadığını görüyoruz. CHP grubu olarak bu plana muhalefet ettiğimizi ifade ediyorum."

AK Parti Grubu adına söz alan Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, 12. Kalkınma Planı'nın "istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi", "yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim", "nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum", "afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre" ve "adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim" olmak üzere beş ana eksenden oluştuğunu söyledi.

"2053 karbon nötr ülke olma" hedefi doğrultusunda Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına ve teknolojilerine verdikleri önemi anlatan Dönmez, bu kapsamda Plan dönemi sonunda güneş kurulu gücünü 30 bin MW'a, rüzgar kurulu gücünü de 18 bin MW'a yükselteceklerini söyledi.

- "2028 yılı sonunda yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 50'ye ulaşacak"

Türkiye'nin dönem itibarıyla toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 12, Avrupa'da 5’inci sırada yer alırken, toplam yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminde dünyada 13, Avrupa'da 6'ncı sırada bulunduğunu aktaran Dönmez, "Ayrıca EPDK tarafından elektrik depolama projelerine 20 bin MW'ın üzerinde ön lisans verilmiştir. 2028 yılı sonunda bu gelişmelerle birlikte yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 50 seviyesine ulaşmış olacaktır." bilgisini paylaştı.

Fatih Dönmez, "Cumhurbaşkanımızın 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuyla çıktığımız yolda Türkiye Yüzyılı'nın enerjinin de yüzyılı olması için çalışmalarımıza hız kesmeden ve kararlılıkla devam edeceğiz." diye konuştu.

- "Gelişmekte olan değil gelişmiş dünyanın öncü ülkesi olacağız"

TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı ve AK Parti Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, 12. Kalkınma Planı'nın Ulaştırma ve Lojistik Alanında Planlanan Hedeflerine göre; modlar arası ve çok modlu taşımacılık uygulamalarının geliştirilmesi; güvenli, erişilebilir, bütüncül, çevre dostu ve düşük maliyetli bir ulaştırma sisteminin tesis edilmesi, rekabetçi üretim ve ihracatı destekleyen altyapının oluşturulması sağlanarak, ulaştırma ve lojistikte bölgesel bir üs olma potansiyelinden azami düzeyde faydalanılmasının amaçlandığını söyledi.

Karaismailoğlu, "Türkiye'mizin önündeki fırsatların değerlendirmesini yapıyor, ülkemizin önümüzdeki 30 yıllık geleceğini bugünden planlıyoruz. Bizler bu yatırım, çalışma ve gayretlerimizle; gelişmekte olan değil gelişmiş dünyanın öncü ülkesi olacağız." dedi.

- "Cumhuriyetimizin en coşkulu, en görkemli yıl dönümü kutlamasını gerçekleştirdik"

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank, 21 yılda gerçekleştirilen kalkınma hamlelerini bundan sonra yapılacakların girizgahı olarak gördüklerini belirtti.

Türkiye'nin kalkınmasında ve sürdürülebilir büyümesinde imalat sanayinin önemine işaret eden Varank, bu sırada, "CHP sıraları boş, muhtemelen delegelerle oy için görüşmeler yapıyorlar ama" ifadesini kullandı. Varank, devamında, 2002'de 33 milyar dolar olan imalat sanayii ihracatının bugün 240 milyar doları aştığını grafiklerle anlattı.

Muhalefetten "Cumhuriyet'in 100. yılını coşkuyla kutlamadınız, sizin Cumhuriyetle probleminiz var" şeklinde sesler duyduklarını aktaran Varank, "Hamdolsun dün yüz yıllık Cumhuriyetimizin en coşkulu, en görkemli, en etkileyici yıl dönümü kutlamasını gerçekleştirdik. Milyonlarca vatandaşımız, meydanlara, sahillere çıkarak şanla, şerefle, sevinçle, gururla hiç olmadığı kadar çok cumhuriyetine sahip çıktı." ifadelerini kullandı.

Cumhuriyeti kutlamayı sadece ışıltılı salonlardaki balolardan ibaret sananlarla aynı düşünmediklerini söyleyen Varank, şöyle devam etti:

"Biz Cumhuriyetimizin 100. yılını boş laflarla değil, bu milletin 60 yıllık hayali olan Togg'u yollara çıkararak, boğazda tarihin en büyük donanma geçidini yaparak kutluyoruz. Biz Cumhuriyet'i, Karabağ'da 30 yıllık esareti bitiren, sınırlarımızda kurulan terör koridorunu yerle bir eden SİHA'larımızla kutluyoruz. Biz Cumhuriyet'i, karada Altay tankı ile denizde TCG Anadolu ile havada Gökbey ile kutluyoruz. Biz Cumhuriyet'i Mavi Vatan'da hakkımızı arayan, Karadeniz'de milyarlarca dolarlık gaz keşfi yapan sondaj gemilerimizle kutluyoruz. Biz Cumhuriyet'i 30 yılda 15 milyar dolar yatırım çekebilen Türkiye'ye 21 yılda 260 milyar dolar uluslararası yatırım çekerek kutluyoruz. Biz Cumhuriyet'i sadece 2 olan teknopark sayısını 101'e çıkararak kutluyoruz. Biz Cumhuriyet'i son 4 yılda 7 unicorn çıkartarak kutluyoruz… 7'li koalisyon değil ha milyar dolar değerlemeyi aşmış 7 şirketten bahsediyoruz."

Muhalefetin "cari açık" konusundaki değerlendirmelerine de değinen Varank, "Siz bırakın cari açığı biz onla zaten uğraşıyoruz, yıllardır onu yönetmeyi başardık. Siz muhalefet açığına bakın muhalefet." dedi.

Muhalefetin seçimden önce "güçlendirilmiş parlamenter sistem" konusundaki açıklamalarına işaret eden Varank, "Bugün ülkemizin 12. Kalkınma Planı'nı Gazi Meclisimizde tartışırken, muhalefet partilerinin genel başkanları burada yoklar. Hani parlamentoyu güçlendirecektiniz? Nerede genel başkanlarınız? Bırakın genel başkanı, Cumhuriyet'in kurucusu olduğunu iddia eden CHP'nin gurup başkanı bile şu an burada yok." dedi.

- Varank ile Başarır arasında "çapsız" tartışması

Daha sonra söz alan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır'ın, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin çok şeyini eleştirebiliriz; ekonomiyi, adaleti, dış politikayı bu hale getirmesi üzücü ama en çok üzüldüğüm şey bu tip çapsızların bakan olması." ifadeleri üzerine tartışma yaşandı.

AK Parti milletvekilleri sıralara vurarak Başarır'a tepki gösterdi. Yeniden söz alan Varank ise "Burada bir çapsız arıyorsan aynaya bakman gerekiyor. Ben şu anda bakan değilim, Bursalı hemşehrilerimizin şerefli oylarıyla seçilerek bu Meclis'e geldim, bu kürsüye çıktım. Sizin pazarlık yapmanız sadece pazarlıkta kalmıyor. Birbirinizi koridorlarda da yumrukladığınızı biz gazetelerden okuyoruz. Onun için siz kendinizle uğraşmaya devam edin. Sizin geçen hafta konuştuklarınızı ben bu kürsüden söylemeyeceğim. Cumhuriyetle ilgili söylediklerinizi ben bu kürsüden ifade etmeyeceğim." karşılığını verdi.

Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda, 12. Kalkınma Planı üzerinde görüşmelere geçmeden önce yaptığı konuşmada, dün Cumhuriyet'in ilanının 100. yıl dönümünün coşkuyla, onurla ve gururla kutlandığını anımsattı.

Bugün, Gazi Meclisin kabul ve ilan ettiği Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının ilk iş günü olduğuna işaret eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk iş gününü, ilk birleşimini Yüce Allah'ın adıyla, Bismillahirrahmanirrahim diyerek açıyorum.

Başta Cumhuriyetimizin banisi ve Cumhuriyetimizi kabul ve ilan eden Gazi Meclisimizin Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizi yüz yıl önce kabul ve ilan eden Gazi Meclisimizin şerefli her bir üyesini hayır, dua, rahmet, minnet ve şükranla yad ediyorum; her birinin ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Cumhuriyetimizin 100. yılında ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk iş günü olan bu vakitte bizlere Gazi Meclisimizin üyesi ve aziz Türk milletinin birer temsilcisi olma şerefi ve onurunu bahşeden Yüce Allah'a hamdediyor, şükrediyoruz. Umarım Gazi Meclisimiz, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında aziz milletimizi ve devletimizi her alanda daha da geliştirecek, Cumhuriyetimizin demokratik cumhuriyet vasfını daha da güçlendirecek nice hayırlı ve yararlı çalışmalara ve eserlere imza atacaktır."

Bekir Bozdağ, Cumhuriyet'in ilanının 100. yılı olması dolayısıyla, yarın 100 milletvekiline birer dakikayla söz vereceğini belirterek, "Cumhuriyetimizin 100. yılına dair mesajlarını tarihe ve kayda geçirmek isteyen her milletvekilimizi yarınki oturumda mesajlarını iletmeye davet ediyorum." dedi.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları