loading
close
SON DAKİKALAR

Temelli: Bizim beka sorunumuz yok, AKP - MHP sorunumuz var

Temelli: Bizim beka sorunumuz yok, AKP - MHP sorunumuz var
Tarih: 04.03.2019 - 14:25
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Doğubeyazıt'ta düzenlediği halk buluşmasına katıldı.

Doğubeyazıt'ta düzenlediği halk buluşmasına katılan Sezai Temelli, burada yaptığı konuşmada geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın reyting ölçümlerinde geri sıralarda yer almasını hatırlatarak "Bakın reytingleri ölçmüşler 51’inci sırada çıkmış. Yarın bir daha ölçsünler 80’inci sırada çıkar. 3 gün sonra millet televizyonları camdan aşağı atar. Herkes yalana doydu. Söyleyecek sözleri yok, bitti" dedi.

"Açlık grevi direnişçilerinin talebini yok saymak toplumsal barışı yıkmaktır" diyen Sezai Temelli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Ülke halkları kendi dili ve kültürü ile yan yana yaşayabilir. Toplumsal barışı yok ettiler. Siyasetçilerin görevi toplumsal barışı var etmektir. Bugün iktidar dilimizi, kimliğimiz yok sayıyor, tekçiliği dayatıyor. Kimse bunu kabul etmez. Tekçiliği dayata dayata tek kaldı. AKP’yi 71 kişi kurdu, şimdi 2 kişi kaldı. Tek diye diye kendisi de tek kaldı.

Tecride karşı ısrarla, inatla, kararlı bir şekilde barışı savunmaya devam edeceğiz. Bu ülkede hukukun üstünlüğünü, adaleti savunmaya devam edeceğiz. Gelin bu tecride son verin. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bitmeden bu ülkeye barış ve huzur gelmez, demokrasi gelmez. Tecrit adaletsizliktir, hukuksuzluktur. Bakın 5 Nisan 2015 tarihinden bu ülke her gün yeni bir hukuksuzluğa sayfa açtı. Bu ülkede her gün daha fazla adaletsizlik yaşandı. 

Açlık grevleri seçim konusu değildir

Bu adaletsizliğe son verilsin diye, Sevgili Leyla Güven 117 gündür açlık grevinde. Selam olsun Leyla Güven’e, selam olsun açlık grevindeki tüm arkadaşlarımıza, tüm yoldaşlarımıza! Selam olsun Leyla Güven gibi açlık grevine başlayan Amed Vekilimiz Dersim Dağ'a. Onlar bu duyarsızlığa son vermek için açlık grevine başladı. Açlık grevinin sadece bir amacı var. Bu talepler haklı taleplerdir. Bu talepler meşru taleplerdir. Buradan bir kez daha Adalet Bakanı’na çağrı yapıyoruz. Bu konu bir seçim konusu değildir. Bu konu 3-5 tane belediye meclis üyeliği meselesi değildir, belediye başkanlığı konusu değildir. Bu mesele adalet, hukuk ve barış meselesidir. 

O yüzden de yasaların gereğini yerine getirin. Sayın Öcalan ailesi ve avukatları ile düzenli olarak görüşebilsin. Nasıl ki tüm hükümlüler bu haklardan yararlanıyor, bugün Sayın Öcalan da yararlansın. Bu talebi yerine getirmemek bu ülkede toplumsal barışı yok saymaktır. Toplumsal barışı yıkmaktır. Buna izin vermeyelim. 

Sadece kendisine oy verenleri kucaklıyor

Kendi baskı rejimini her yere dayatıyor.İşte İmralı’da tecrit var. O günden bugüne bu ülkenin yaşadıklarına bakın; her gün daha çok şiddet, daha çok baskı, daha çok savaş. Başka hiçbir şey bilmiyorlar. Toplumları ayırmak, bölmek, karşı karşıya getirmek, düşmanlaştırmak. Tek bildikleri bu. Bundan başka birşeye akılları çalışmıyor, akılları kalmadı. Tek bildikleri düşmanlık. Bize diyor ki ‘Defolun gidin’. Ya sen nasıl bir Cumhurbaşkanısın? Bir ülkenin Cumhurbaşkanı tüm toplumu kucaklar ama o sadece kendisine oy verenleri kucaklayıp halkın geri kalan yüzde 60-65’ini yok sayıyor.

HDP’yi, demokrasiyi iktidara taşıyacağız 

Bu halk da ona gereken cevabı 31 Mart’ta sandıklarda verecek. Biz de onu yok sayacağız. Bu ülkeye layık gördüğü rejim, kayyım rejimidir. Kayyım rejimi ile her yeri bir kayyım baskısına, kayyım zulmüne sürükledi. Bakın Doğubeyazıt’a bakın Bazid’e. Kayyım demek çukur demek, yolsuzluk, hırsızlık demek. Kayyım demek baskı demek, şiddet demek. Bu baskılara, bu şiddete, bu çöpe, bu yolsuzluğa, bu hırsızlığa, bu çamura, çukura son vermenin bir tek yolu var 31 Mart’ta sandıklardan HDP’yi, barışı ve demokrasiyi çıkarmaktır. Bunu da hep birlikte başaracağız. Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle... Neredeysek, yan yana geleceğiz, omuz omuza vereceğiz. HDP’yi, demokrasiyi iktidara taşıyacağız bu tekçi anlayıştan bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. 

Evet tarihimiz boyunca ilk defa baskılarla karşı karşıya kalmıyoruz. Bütün tarih halklara baskı, zulüm ile özellikle Kürt halkına karşı baskı ve zulüm ile geçmiş. Ama onlar baskıyı ve şiddeti artırdıkça biz güçlendik, biz büyüdük. Bugün bütün dünyaya örnek olacak bir siyaseti, bir anlayışı var ettik. Selam bu anlayışa, bu düşünceye, selam olsun İmralı’ya! 

Demokratik bir cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz

Bu anlayış; demokrasinin, barışın önünü açan bir anlayıştır. O yüzden diyoruz ki ortak vatanımızda çoğulcu, laik, demokratik bir cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz. Eğer böyle bir cumhuriyet varsa o cumhuriyette kayyım olmaz, tekçilik olmaz, halklara baskı ve zulüm olmaz. Halklara baskı sömürü olmaz. O cumhuriyette huzur, anadilde eğitim, eşitlik olur, eşit temsiliyet olur, o cumhuriyette kadınlar iktidarda olur. 

Halkın iktidara gelecek olması onları panikletiyor

99’da yerel seçimlerde 37 belediye almışız. 2009’da 57 belediye, 2014’te 102 belediye. 2019’da çok daha fazla belediyelerde, yerel yönetimlerde iktidara geleceğiz. Var mısınız? İşte onları panikleten bu. Halkın iktidara gelmesi. Çünkü onlar belediyeleri kendi nemalandıkları bir çöplüğe çevirmişler. Vesayet rejiminin bir aracına çevirmişler.

Yerel seçimlerde iktidara gelmek için çalışacağız. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız. Madem üretiyoruz, madem biz var ediyoruz, madem bu zenginliği biz hayata geçiriyoruz o zaman bunun hakça ve adilce paylaşılması için biz yönetmeliyiz. Burada yönetileni alıp kaçıranlara, çalanlara karşı dur demeliyiz. Bu bizim hakkımız, hakkımızı gasp edenlere dur demeliyiz. 

Yerellerde iktidara geleceğiz iş de var edeceğiz, aş da var edeceğiz

Bakın bugün bu ülkenin en büyük sorunu nedir? İşsizliktir. İşsizler elini kaldırsın. Bu fotoğrafı görmeyin, yine kalkmış diyor ki "işsizliği dilinize doladınız". E işsiziz, işimiz aşımız yok. Gasp etmişsin, sarayların için, uçan sarayların için, müteahhitlerin için, bu savaş için, Damat drone üretsin, hava aracı üretsin İHA, SİHA, üretsin diye gasp etmişsin, bize bir şey kalmamış, bize işsizlik ve yoksulluk kalmış. O yüzden de işsizliği dilimize doluyoruz. O yüzden de yerellerde iktidara geleceğiz iş de var edeceğiz, aş da var edeceğiz. Bugün bu ülkede işsizlik var. 

İş arayanlar sınavda birinci olsalar bile atanmıyorlar

Dün evladı için iş isteyen bir anneye ‘Ayağımıza gelmeyin, sınavdan sınava koşun’ diyor. O sınavdan sınava koşanlar, iş arayanlar sınavda birinci olsalar bile atanmıyorlar. Yani sınavların da bir hükmü yok, çünkü bir kayırmacılık var. Nasıl kayyımlar eliyle talan varsa şimdi de istihdam konusunda AKP kendi yandaşlarını kayırmacılıkla işlere yerleştiriyor. O yüzden de halk işsiz, insanlar yoksul. Sanıyor ki bu devran böyle döner. Bu devran böyle dönmez, böyle gelmiş böyle gitmez! 

İşsizlikten en fazla mağdur olan kesim Kürt halkı

Bazîd’in en önemli geçim kaynağı sınır ticareti. Yapabiliyor musunuz? Çünkü onu bile kendi çıkarları uğruna, bu sınırı bile kendi menfaatleri uğruna kullanıyor. İşte tüm bu tekçi anlayış kendi menfaatine olmayan her şeyi halka yasak ediyor. Halkı yoksullaştırıyor. Bakın bugün işsizlikten en fazla mağdur olan kesim Kürt halkıdır. 

Kars’a gittik işsizlik, Iğdır’a gittik işsizlik, buraya geldik işsizlik. Nereye gidersek gidelim işsizlik, yoksulluk. Bunun için bir çözüm var mı ellerinde? Yok. Ellerinde düşmanlık var, nefret var, ellerinde baskı var, zulüm var. Tüm bu baskıya, zulme son verme zamanı gelmedi mi? Geldi. İşte 31 Mart tüm bunlara son verme zamanıdır. Hep birlikte bunlara son vereceğiz. 

Tarımı bunların elinden hep birlikte kurtaracağız

Tarımı bitirdiler, hayvancılığı bitirdiler, yayla yasaklarıyla, ithal et ile yanlış tarım politikalarıyla insanların geçim kaynaklarını yok ettiler. Tarımı bu hale getirenler diyor ki “buzdolapları boş”, tarımı bu hale getirenler diyor ki “bunun suçlusu çiftçidir, esnaftır”. Hayır biz çok iyi biliyoruz ki tarımı bu hale getirenler, bu iktidardır. Bunun müsebbibi bu anlayıştır. Tarımı bunların elinden hep birlikte kurtaracağız. Hep birlikte kooperatiflerimizi kurtaracağız. Hayvanlığı geliştireceğiz. Ücretsiz veterinerlik, aşı hizmetleri vereceğiz. Süt üretimi için sütü yaylalardan süt işleme merkezlerine ücretsiz taşıyacağız. Birlikte üreteceğiz, herkes kooperatifin üyesi olacak. Herkes belediye teşekküllerine ortak olacak, birlikte üreteceğiz. Bu sayede gıda bankaları kuracağız. Çocuklarımız aç yatmayacak. Kimse gıda yoksulluğu çekmeyecek. Hep birlikte üreteceğiz, hep birlikte kardeşçe, hakça, adaletçe bölüşeceğiz, hep birlikte tüketeceğiz. Aşımızı, işimizi biz var edeceğiz. HDP var edecek, sizler var edeceksiniz. Kimseye muhtaç olmayacağız kimseden iş dilenmeyeceğiz. İşimizi de aşımızı da biz var edeceğiz. İşte yerel demokrasi, radikal demokrasi budur. O yüzden de bugün radikal demokrasi zamanıdır, HDP zamanıdır. 

Sağlığı bile bir ticaret aracı haline getirdiler

Tüm bu sağlıksız toplumu, sağlıklı hale getirmenin yolu demokrasiye sahip çıkmaktır. Bakın burada hastane, Ayşe Zarakolu Hastanesi’ni kapatmış. İnsanlara sağlık hizmetini bile çok görüyorlar. Hem toplumu sağlıksız hale getirdiler hem de toplumun sağlık hakkını gasp ettiler. Şehir hastaneleri diye bu toplumun bütün kaynaklarını betona gömdüler. Orada o denli büyük bir israf var ki Türkiye’nin önündeki 20-30 yılını borçlandırdılar. Ve öyle bir borçlandırdılar ki o hastaneleri işletecek olanlara müşteri garantisi, hasta garantisi verdiler. Bizler sağlık evleri ile halkımıza mahallede, ilçede müdahale edeceğiz. İnsanlar doktor için, hastane için başka kentlere gitmek zorunda kalmayacak. Önleyici ve koruyucu sağlık tedbirleri alacağız. Bunlar sağlığı bile bir ticaret olarak ele alıyorlar, sağlığı bile bir ticaret aracı haline getirdiler. Halkın sağlığını düşünen yok. Halkın sağlığını düşünmek yerine, halka yararlı olan sağlık kurumlarını bile kapatıyorlar. Bunların hepsine çözüm var bunların hepsini birlikte çözebiliriz, hem iş aş mevzusunu hem sağlık mevzusunu hem de eğitim mevzusunu. Yeter ki bu gidişe son verelim. Yeter ki bir arada mücadelemizi büyütelim. 

O kadar halksız kalmış ki kendisini dinleyen yok

Tam da bundan korktukları ve kaygılandıkları için sabah akşam HDP’ye saldırıyorlar. Bunun bir hükmünün olmadığını o da biliyor. HDP halktır halk burada! Halksız kalmış, o kadar halksız kalmış ki kendisini dinleyen yok. Bütün televizyonları ele geçirdi. Her gün 3 saat 4 saat televizyonda, her gün. Anlatıyor da anlatıyor. Dinleyen var mı? Açıp televizyonu Cumhurbaşkanı’nı dinleyen var mı? Yok, çünkü Cumhurbaşkanı değil, Cumhurbaşkanı gibi konuşmuyor, bir partinin lideri gibi konuşuyor ama onu da beceremiyor. 

Reytinglerde geriliyor, millet televizyonları camdan atacak 

Artık toplum yalana doydu. Bakın reytingleri ölçmüşler 51’inci sırada çıkmış. Yarın bir daha ölçsünler 80’inci sırada çıkar. 3 gün sonra millet televizyonları camdan aşağı atar. Herkes yalana doydu. Söyleyecek sözleri yok, bitti. Siyaseten söyleyecek sözleri yok. Siyaset demek, halkın sorunlarına çözüm üretmek demek. Herhangi bir soruna çözüm üretebiliyorlar mı? Üretemezler, çünkü tükendiler. 

Bizim beka sorunumuz yok, AKP - MHP sorunumuz var

Tam 17 yıl olmuş. 17 yıldır iktidardalar hala çıkmış diyor ki beka sorunu var. Beka sorunu falan yok. Beka sorunu ancak ve ancak sizin var. Siz iktidardan gideceğinizi anladınız, kendi beka sorununuzu topluma aitmiş gibi pazarlamaya çalışıyorsunuz. Buna kimse cevaz vermez, kimse bunun yüzüne dönüp bakmaz boşuna nefes tüketmeyin. Bizim bir beka sorunumuz yok. Bizim bir AKP-MHP sorunumuz var. Bizim bu ceberrut iktidar sorunumuz var. Bundan kurtulmanın yolu da demokrasidir. Seçimle gelen seçimle gider. Bunu da içinize sindireceksiniz. 

Halk kayyıma karşı kararını sandığa taşıyacak

Öyle seçim zamanı halkı yalanlarla, halkı ayrıştırarak artık yol alamazsınız. Êdî bes e! Artık bitti! Buna artık son verme zamanı. Halk tepkisini size sandıklarda çok güzel gösterecek. Cevabını çok güzel verecek, siz de o cevabın gereğini ne kadar inat ederseniz edin yapacaksınız. Halkın iradesinin karşısında hiçbir güç duramaz. Duramayacaksınız da. Bu halk kararlıdır, bu halk bu zulme bu kayyıma karşı kararını 31 Mart’ta sandığa taşıyacaktır. Siyasi iradesine, geleceğine sahip çıkaracaktır. 

Biz hiç bir yere gitmiyoruz, buradayız, vatanımızdayız, yurdumuzdayız

31 Mart’ta sandıklarımıza gideceğiz. Türkiye'nin yegane partisiyiz. Her yerde sandıklara gideceğiz ve her yerde fikriyatımızı, düşüncemizi, mücadelemizi o sandıklara taşıyacağız. Her yerde iktidara geleceğiz, meclislerde yer alacağız. Halkın hakkını savunmaya devam edeceğiz. Temsiliyet diyoruz, işte Türkiye’de nitelikli anlamda en yüksek temsiliyete sahip olan HDP bunu 31 Mart’ta bir kez daha gösterecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Biz hiç bir yere gitmiyoruz, buradayız, vatanımızdayız, yurdumuzdayız. Sadece 31 Mart’ta sandığa gidiyoruz. O yüzden de Türkiye’nin neresinde olursanız olun sandığınız neredeyse oraya gidin. Bugün İstanbul’da, İzmir’de olan Bazîd’lilere sesleniyorum. 31 Mart’ta burada olun, sandığınıza ve iradenize sahip çıkın. Ağrı’lılara sesleniyorum Türkiye’nin neresinde olursanız olun hatta yurtdışında bile olabilirsiniz, ama 31 Mart’ta Ağrı’da olun. 

HDP demokrasi yolunu açıyor

Hep beraber bu kötü gidişata son vereceğiz. Hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum, hepinizin yolu açık olsun. Unutmayın, HDP umudun partisidir. Umudun partisi HDP iktidara geliyor, HDP demokrasinin yolunu açıyor, HDP barışı var ediyor, HDP tecride son veriyor. Yaşasın HDP, yaşasın halkımız, yaşasın mücadelemiz. Serkeftin hevalno… "

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları