loading
close
SON DAKİKALAR

Temelli: Savaşa karşı çıkmak ülkemize sahip çıkmaktır

Temelli: Savaşa karşı çıkmak ülkemize sahip çıkmaktır
Tarih: 13.10.2019 - 17:28
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ve beraberindeki heyetin HDP Beşiktaş İlçe örgütü önünde basın açıklaması yaptı.

Sezai Temelli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Maalesef basın açıklamamızı burada bu koşullarda yapmak zorunda kalıyoruz. Neden mi? Korkuyorlar. Evet korkuyorlar. Korkaklar HDP’nin sesi duyulmasın diye adeta HDP’yi ablukaya almaya, HDP’nin sesini kısmaya devam ediyorlar. Bu çaba içindeler ama sesimizi kısamayacaklar. Olduğumuz her yerde bu hakikatin sesini yükseltmeye haykırmaya devam edeceğiz.

HDP 7 yaşındadır, 7 yıldır savaş karşıtı çizgisinden asla taviz vermemiştir

Bildiğiniz gibi bugün Beşiktaş’ta 7’nci yılımızı kutlayacaktık. Aslında bir kutlama değil tüm savaş karşıtları ile bir buluşma gerçekleştirmek, 7’nci yılımızı bir arada geçirmek istedik. HDP 7 yaşındadır, tam 7 yıldır savaş karşıtlığı çizgisinden asla taviz vermemiştir. Asla bir adım geriye düşmemiştir.

Savaş karşıtlığından asla vazgeçmeyeceğiz

Evet savaşlara ve savaşa karşıyız. Onurlu bir barışın inşası için 7 yıldır olduğu gibi mücadelemize bugün de devam ediyoruz. 7'mizde neysek 70'imizde de o olacağız. Asla barış mücadelemizden, onurlu bir barış inşasından, savaş karşıtlığından vazgeçmeyeceğiz.

Bu coğrafyanın kadim halklarına karşı en büyük düşmanlık sergileniyor

Bizler bu coğrafyanın kadim halkları olarak bir arada yaşama iradesine sahip çıkarak bu biraradalığın inşasını, demokratik cumhuriyetin inşasını da var edeceğiz. Buna inanıyoruz, bu inançla yolumuza devam ediyoruz. Bugün bu coğrafyanın kadim halklarına karşı bir kez daha en büyük düşmanlık sergilenmektedir. Savaş suçu dahil olmak üzere her türlü saldırı ile, şiddetle, baskıyla ve savaşın bütün kirli yönleri ile bugün Suriye’de bir savaş sürmektedir. Bu zikredilmesin, bu dile gelmesin diye herkesin sesi de kısılmak istenmektedir. Tıpkı geride bıraktığımız 5 yılda olduğu gibi.

İktidar ayakta durabilmek için Kürt halkına savaşı dayatıyor

Bu iktidar kendi beka meselesini ancak ve ancak bu politikalarla ayakta tutabilmektedir. İktidar ayakta durabilmek için, kendi iktidarını devam ettirebilmek için Kürt halkına savaşı dayatmaya devam ediyor. Tıpkı Güney Kürdistan’da olduğu gibi, Başur’da olduğu gibi. Tıpkı geçmişte Türkiye’de kentlerin yıkımında olduğu gibi. Bugün de Suriye'de, Rojava’da savaşla, şiddetle zulümle Kürt halkına ve Kürt halkının haklarına karşı bir saldırıyı gerçekleştiriyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Türkiye halkları olarak bir arada yaşama irademizi savaşa karşı çıkarak bir kez daha dile getirmeliyiz. Bir kez daha bunu savunmalıyız.

5 yıldır tecrit hukuku dayatıyorlar

Tam 5 yıldır bu iktidar tecrit hukukuyla ayakta duruyor. Hukuk devletinin bütün kazanımlarını yok sayarak bugüne kadar her türlü eksikliği ile dile getirmemize rağmen hukuk devleti adına bütün hukukun en temel yasalarını yok sayarak, evrensel hukuk değerlerini yok sayarak kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yok sayarak bu ülkeye bir tecrit hukukunu dayatageldiler. İşte o tecrit hukukunun sonucunda bugün hukuk tanımaz, yasa tanımaz bir devlet, devlet bürokrasisi ve iktidar var karşımızda.

Kayyım rejimine dönüştürdüler

Yine geriye baktığımızda son 5 yıl içinde rejim adeta bir kayyım rejimine dönmüştür. Kayyım rejimini dayatılmaktadır. Demokratik tüm kurumları çökertmekte, belediyelerimize kayyım atayarak halkımızın iradesini yok saymaktadırlar. Kürt kentlerine, Kürt illerine kayyım atamak aslında Türkiye’ye kayyım atamaktadır. Aslında Türkiye halklarının seçme seçilme iradesini yok saymaktadır. Demokrasinin en temel adımını yok saymaktadır.

Savaş sadece Rojava'da değil, Türkiye’nin her yerinde de savaş var

Belki de 100 yıldır sürdürülen savaş politikası zihniyetine, bu akılsızlığa, bu zihniyete, bu ittihatçı akla bu iktidar son 5 yılda bir kez daha bir kez daha sahip çıkmıştır. Savaş politikalarıyla ayakta durmaktadır. Savaş bugün Rojava’dadır ama sadece Rojava değildir Türkiye’nin her yerinde de savaş vardır. Türkiye’nin her yerinde kıyamet vardır, zulüm vardır,  yıkım vardır. O yüzden diyoruz ki Suriye’deki savaşa hep birlikte karşı çıkmamız lazım. Tüm Türkiye halkları, vatandaşları karşı çıkmalıdır. Sadece Türkiye’de mi dünyanın her yerinde karşı çıkmalıyız.

Savaşa karşı çıkmak ülkemize sahip çıkmaktır

Bu savaş bir an önce son bulmalıdır, bu kayyım rejimi son bulmalıdır, tecrit son bulmalıdır. Türkiye halklarının geleceği her geçen gün karartılmaktadır. Tüm haysiyetli yurttaşlara sesleniyorum, bu ülkenin tüm onurlu vatandaşlarına sesleniyorum: Bugün savaşa karşı çıkmak ülkemize sahip çıkmaktır. Savaşa karşı çıkmak geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmaktır. Bunu bildikleri için herkesin sesini kısmaya çalışıyorlar. Tüm aydınlara sesleniyorum. Hukukçulara gazetecilere akademisyenlere sesleniyorum. Şimdi savaşa karşı çıkma sesimizi yükseltme zamanıdır.

Bugün TV'lerde konuşanlar Saray soytarısıdır

Bugün televizyonlarda kendisine gazeteci diyenler, hukukçu diyenler, akademisyen diyenler TV’leri işgal ediyorlar. Adeta savaş propagandasını yapıyorlar, bu ülkenin gerçek aydınlarının gerçek akademisyenlerinin, gazetecilerin hukukçuların sesinin çıkmasını engelliyorlar. O TV’lerde konuşanlara ben hukukçu demem, ben akademisyen demem. Onlar olsa olsa Saray'ın soytarılarıdır. Öyle de kalacaktır. Onlara yakışacak tek etiket de budur. Ne hukukçuları hukukçuluktur, ne gazetecilikleri gazetecilik, ne aydın vasfını hak ediyorlar. Çünkü savaşa karşı çıkmayan aydın olamaz, akademisyen olamaz. O yüzden de hep birlikte bu savaşa karşı çıkmalıyız.

AKP - MHP bloku Kürt düşmanıdır

Bu savaş neden var? Şimdi çıkıyor diyor ki iktidar iktidarın başındaki AKP Genel Başkanı, "Ben Kürtlere düşman değilim". Sen ve senin iktidarın, AKP-MHP bloku Kürt düşmanıdır, Kürtlere düşmandır. Bunu artık herkes çok net biliyor. Hem Kürtler biliyor hem Türkler biliyor hem bütün dünya biliyor. Çünkü iktidarınız devam etsin diye bu toplumu kamplaştırdınız, kutuplaştırdınız. iktidarınızın bekası uğruna bu kamplaşmadan beslenmek uğruna bir Kürt düşmanlığı yarattınız.

Savaşlara son verdiğimiz gün bu iktidarın sonu gelecektir

Seçim zamanı çıkıp 'Kürtler kardeşimdir' diyenler şimdi de 'Bu düşmanlık Kürtlere karşı değil' diyerek aslında siyasetlerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Ama kral çıplak. Bütün çıplaklığı ile ortada artık bu düşmanlık herkesce çok iyi biliniyor. Bu düşmanlığa son vermek bizlerin elinde. Türkiye halklarının elinde. hep beraber yan yana gelerek Kürtler, Türkler, Ermeniler, Süryaniler, bu kadim coğrafyanın kadim halkları, bu düşmanlığa hep beraber son verebiliriz. Savaşlara son verdiğimiz gün bu iktidarın sonu gelecektir. Savaşa son verdiğimiz gün halklar arasında olmayan bu düşmanlık da son bulacaktır.

IŞİD artıklarıyla ittifak yapmayı içlerine sindirdiler

Bakın, bu düşmanlık bu nefret o kadar gözlerini karartmış ki bir selefi kuşak kurmak adına, tam da sınırımızda bir selefi kuşak kurmak adına IŞİD’çilerle, IŞİD artıklarıyla ittifak yapmayı içlerine sindirmektedirlerler.

İster ÖSO deyin, ister Milli Ordu, bunlar IŞİD militanlarının kıyafetleri değiştirmiş hali 

 Bu işgal girişimini bizzat IŞİD eliyle sürdürmektedirler. Evet kıyafetleri değişmiştir, orada gördüğünüz, adına ister Milli Ordu deyin, ister ÖSO deyin, ne derseniz deyin unutmayın IŞİD artığıdır. Zihniyet aynıdır. İşlemiş oldukları cinayetler de bütün bu çıplaklığı ile tüm dünyanın gözü önünde bir kez daha görülmüştür. Hepimiz buna tanıklık ettik.

İçişleri Bakanı aymaz bir şekilde IŞİD'e arka çıkıyor

12 bin IŞİD militanı bugün her an serbest kalabilir ve dünya için ülkemiz için büyük bir tehlike oluşturabilir. Akrabaları ile 70 bin kişiden bahsediyoruz. Ne olacağı belirsiz. Bu ülkenin İçişleri Bakanı çıkıyor, gayet pişkin bir şekilde IŞİD’e arka çıkabiliyor. Durum bu kadar vahimdir, iktidar bu kadar aymazlık içindedir, farkında değildir tehlikenin.

Dünyayı IŞİD tehlikesinden kurtaranlara minnet borcumuzu böyle mi ödüyoruz?

Buradan bir kez daha uyarıyoruz. Bu tehlike hepimizi yakar. O yüzden tam 5 yıl önce Kobanê de IŞİD’e karşı direnenler aslında sadece Kobanê'yi kurtarmadı. Bu ülkeyi de büyük bir tehlikeden kurtardılar. Şimdi minnet borcumuzu böyle mi ödüyoruz?

Terörle mücadele dediğiniz IŞİD'e can suyu vermek mi?

Orada IŞİD’e karşı savaşanlara, IŞİD’i durduranlar, bu ülkeye bu dünyaya bu iyiliği yaparken şimdi ne idüğü belirsiz bir senaryonun peşinde IŞİD’e yeniden hayat veriliyor. IŞİD’e yeniden can suyu katılıyor. Bu mudur? Terörle mücadele dedikleri bu mudur? Dünyanın en azılı bu güruhunun önünü açmak mıdır terörle mücadele. Artık bu yalanlara kimse inanmıyor inanmayacak da. O yüzden bugün savaşa karşı çıkmak kendi güvenliğimize sahip çıkmaktır.

IŞİD'in önünü açmak için savaş başlattılar

Unutmayın. Suruç'u unutmayın. 10 Ekim Katliamını unutmayın. 'Bunlar öfkeli çocuk' dediler, bunlar 'oylarımızı artırdı' dediler. İşte aynı iktidar bugün IŞİD’in önünü açmak için adeta bir işgal girişimini başlatmış durumda. Bir savaşı başlatmış durumda.

Afrin'e bakın, Afrin şu anda bir çetenin elinde

Şu anda 100 binden fazla insan yerinden yurdundan edildi. Afrin’de 180 bin insan yerinden yurdundan edildi. Gidin bakın, Afrin’de artık huzur yok. Afrin artık bir çetenin elindedir, ÖSO çetesinin elindedir. Gidin bakın, şimdi de 100 bin insan yerinden yurdundan edildi. 400 bin insan bu gidişle yerini yurdunu terk edecek. Ve oradaki barış iklimi de son bulacak.

Her şey iktidarda bir gün daha fazla kalabilmek için

Tam 4 yıl boyunca o bölgeden Türkiye’ye, ülkemize herhangi bir saldırı gerçekleşmiş değil. Bir çakıl taşı atılmış değil. Ama ondan 4 yıl önceye gidin bakın o sınır elek halindeyken, IŞİD’liler cirit atarken ülkenin her yerinde bombalar patlıyordu. Şimdi böyle bir güvenli sınır varken niye bu güvenli sınırı ortadan kaldırıyorsunuz? Niyetiniz ne? Biz biliyoruz sizin niyetinizi. İktidarda bir gün daha kalabilmek.

AKP yandaşları bile savaş derken Bakan savaş diyenlere hakaret ediyor

31 Mart’ta, 23 Haziran’da kaybettiniz. Kaybettiğiniz bu iktidarı koruyabilmek için şimdi bu savaşı çıkardınız. Sonra savaş deyince çıkıp diyorlar ki buna savaş demeyin. Ne diyeceğiz savaş değil de ne? Hem de kirli bir savaş. Kendi milletvekilleri bile AKP milletvekilleri bile 'savaş' diyor, AKP yazarları bile savaş diyor. AKP’nin yandaşları bile 'savaş' diyor. Daha ne diyeceğiz? İçişleri Bakanı çıkmış utanmadan sıkılmadan savaş diyenlere hakaret ediyor. İsterim ki Numan Kurtulmuş çıksın şimdi bir yanıt versin. Kendisi de bu hakarete uğramıştır. Çıksın desin ki 'yahu sen ne diyorsun'.

Kıbrıs’tan açıklama geliyor onu da hain ilan ediyorlar. Kıbrıs’taki EOKA faşizmine karşı savaşmış bir insana bile hain diyebilecek kadar ölçülerini yitirmişler. Bu ahlaki de bir sorundur. O yüzden de bu ülke, bu ülkenin onurlu haysiyetli yurttaşları bu saldırıya karşı çıkmalıdır.

Kadın pazarı kuran zihniyete yeşil ışık yakıyorlar

Bugün bu ülkede kadınlar bu savaşa karşı çıkmalıdır. Evet bu yıkım bu zulüm kadınları da vuruyor. Kadın şiddetinden beslenen ve bunu olağanlaştıran bu iktidar bugün kadın pazarı kuran, kadını katleden kadını alıp satan bu IŞİD zihniyetine aslında yeşil ışık yakıyor. Aslında bu ülkenin bütün kadınları karşı çıkmalıdır. Bu savaşa hayır demelidir. Çünkü bu kadın düşmanı zihniyet, bu selefi akıldan kurtulmamızın yolu savaşa karşı çıkmak, toplumsal barışı savunmaktan geçiyor.

Geleceğimizi çalan bu savaşa dur demek için herkes iktidara karşı çıkmalıdır

Emekçiler karşı çıkmalıdır. Bu yoksulluğa, bu zulme, bu açlığa son vermek için, bu zamlara son vermek için hayatımızı geleceğimizi çalan bu savaşa dur demek için, ülkenin bütün işçileri, emekçileri, esnafı bu savaşı hayır demelidir. Milliyetçi hamasetle, yoz bir milliyetçilikle herkesi zapt û rapta alan, herkesin hakkını zapteden bu iktidara tüm Türkiye halkları ve emekçileri karşı çıkmalıdır.

Bu savaşı durdurursak yüz yıllık barışın adımını birlikte atmış olacağız

Sivil sosyal ve siyasal haklarımız için, demokratik bir cumhuriyet için, geleceğimiz için şimdi yan yana durmalıyız. Savaşa hayır demeli ve geleceğimizi birlikte var etmeliyiz. Buradan tüm Türkiye kamuoyuna seslendiğim gibi uluslararası kamuoyuna da, tüm uluslararası kurumlara da, Türkiye’deki tüm STK’lara da, tüm uluslararası sendikalara da sesleniyorum: Şimdi bu savaşı durdursak aslında yüzyıllık barışın adımını birlikte atmış olacağız.

1920 Meclisinin hukuku ve ruhuyla bir araya gelmeliyiz

Savaşa hayır irademizi tüm gücümüzle ortaya koymalıyız. 1920’den 2020’ye 100 yıllık bir dönem kapanıyor. Şimdi 1920 Meclisinin hukuku ve ruhuyla halkların bir arada var ettiği o meclis anlayışı ile hep birlikte yan yana gelmeliyiz. Bir demokrasi ittifakında buluşmalıyız. 21 Anayasasında olduğu gibi eşit yurttaşlık temelinde bir anayasayı hep birlikte var etmeliyiz. Ancak böyle kurtulabiliriz, ancak böyle savaşlara son verebiliriz. O yüzden savaşa hayır, barış hemen şimdi.
 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları