loading
close
SON DAKİKALAR

Temelli: Terör arıyorlarsa kendi teşkilatlarına dönüp baksınlar

Temelli: Terör arıyorlarsa kendi teşkilatlarına dönüp baksınlar
Tarih: 31.01.2019 - 16:16
Kategori: Siyaset

"Dersim Devrimci Güç Birliği"nin Tunceli adayları tanıtım toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Eğer bir terör arıyorsa, bir suç arıyorsa, kendi teşkilatlarına dönüp baksın. Nasıl halka şiddet uyguladığını o yereldeki baskı politikalarına baksın" dedi. ...

Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Partizan'ın ortaklığında kurulan "Dersim Devrimci Güç Birliği"nin Tunceli adayları belli oldu. Buna göre Tunceli Merkez Belediye Eşbaşkan Adayları Nurşat Yeşil ve Hıdır Demir; Nazımiye adayları Rahime Kızılkan, Özkan Aslan; Hozat adayları Nesimi Ataş, İlknur Doğan, Ovacık adayları Serpil Argın, Sinan Zenk, Akpazar Adayları Orhan Çelebi ve Songül Doğan olarak belirlendi.

Tanıtım etkinliğine HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Eş Genel Başkan Yardımcıları Alican Önlü, Murat Çepni, HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu ile DBP, Demokratik Alevi Derneği, EMEP, ESP, Partizan ve TİP temsilcileri katıldı.

Burada konuşan Temelli, şunları söyledi:

"“Kula minnet eylemem” diyenlerin diyarında, “diz kırmam, boyun eğmem” diyenlerin diyarında yan yana geldik. Omuz omuza verdik, Dêrsim Devrimci Güç Birliği’ni oluşturduk. İşte bu güç birliği dayanışma ile bu kayyımların hepsini Dêrsim’den süpürüp atacağız.

AKP-MHP bloku faşizmi kalıcılaştırmaya, kurumsallaştırmaya çalışıyor

2013-2015 yılları arasında yaşananları hiç kimse inkar edemez. Bütün bir ülke her gün umuda uyanıyordu. Her gün demokratik bir çözümün bulunacağına inanarak gözünü açıyordu. Meğerse bu ceberrut iktidar, halkın bu umudunu boğmak için çökertme planları hazırlıyor, savaş hazırlıkları yapıyormuş. Nitekim 7 Haziran'dan sonra ülke çok hızlı bir şekilde savaşa sürüklendi, kayyumlar eliyle yönetilmeye başlandı. Kayyum zihniyeti ile yönetilmek, aslında faşizmin açık ifadesidir. Bugünkü iktidar AKP-MHP bloku, Erdoğan rejimi, faşizmi olağanlaştırmaya ve kurumsalllaştırmaya çalışmaktadır. Diktatörlük hayalleri görmektedir, işte şimdi hep birlikte buna son vermeliyiz. Bu gidişata dur demeliyiz, faşizme karşı çıkmak, bugün hepimizin önceliği olmalıdır. Barış, demokrasi, geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği ancak ve ancak bugün bizlerin bu mücadelede yan yana gelmesi ile mümkün. Bunu başaracağız, bugün Dêrsim'de yaptığımız; bu anlamıyla çok güçlü bir adımdır. Türkiye’nin her yerinde yerel seçimlere giderken mücadele öncelik olduğunu, seçimlerde de bu önemli uğrakta da bu mücadeleyi büyüteceğimizi herkese söyleyeceğiz.
Türkiye'nin her yerinde emekçi demokrat emekçi kadın tüm kesimlerle buluştuk güç birliklerini büyütmek istedik.

Leyla Güven ve açlık grevi eylemcileri ortak vatan için direniyor

Bu buluşmalarımızı büyüttük, bu yan yana gelmelerimiz 31 Mart’ta bu ceberrut iktidara en güçlü cevabı sandıklarda vereceğiz. Sevgili yoldaşlarımız, değerli arkadaşlarım, işte böyle mücadele günlerinde bizim bir adım önümüze geçenler vardır. Sevdasıyla, mücadelesiyle bu mücadelede bizim önümüzde, bedeniyle yol kat eden düşünceleriyle, bizi güçlendiren Sevgili Leyla Güven'i de buradan selamlamak istiyorum. Leyla Güven tam da böyle günlerde mücadelenin en zorlu dönemlerinde, en zoru almış üstüne giymiştir. Açlık grevi ile tecride karşı çıkarken aslında ortak vatanımızda demokratik cumhuriyet için, barış için mücadele etmektedir. Bunun yolunun tecridin kırılmasından geçtiğini bildiği için de hiç tartışmaya mahal vermeden mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürmektedir.

Leyla Güven ile birlikte bugün Erbil’de Nasır Yağız yoldaşımız da açlık grevinin 72’nci günündedir. Cezaevlerinde 280 tutsak açlık grevinin 46’ncı gününe ulaştılar. Aynı şekilde Strazburg'da 14 arkadaşımız açlık grevinde. Bu mücadelemizin her zaman en önünde yürümüş sevgili başkanlarımız Sebahat Tuncel, Selma Irmak açlık grevinin 17’inci gününde.

Direnişçiler mücadeleye çok büyük katkı sundular

Açlık grevindeki tüm yoldaşlarımı, arkadaşlarımı buradan sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Hep birlikte inanıyorum ki çok kısa zamanda tecridi sonlandıracağız. Açlık grevinde olan arkadaşlarımız bu mücadeleleriyle bu sürece çok önemli katkılar sağladılar, sağlayacaklardır. Ama biz ölümlerin olmasını istemiyoruz. Bu gidişatın çok daha kötü bir yere sürüklenmesini istemiyoruz. O yüzden de bir an önce tüm yetkilileri artık yasa tanımazlıktan, hukuk çiğnemekten vazgeçmeye çağırıyoruz. Ortada bir hak gaspı vardır ortada bir hukuk tanımazlık, yasa tanımazlık vardır.

Açlık grevi eylemcilerinin talebi karşılansın

Türkiye bugün Adalet Bakanlığından birçok kurum ve kuruluşa kadar yapılan şey, yasa tanımazlıktır. Madem bu yasa tanımazlıktır o zaman bir an önce yasaların gereğinin yapılmasını istiyoruz. Sayın Öcalan'la avukatlarının görüşmesini istiyoruz. Aile ve hukukçularla düzenli görüşmesinin sağlanmasını talep ediyoruz. Bu talebin bir an önce karşılanmasını istiyoruz. Açlık grevleri böylece sonlanabilir ve bu sayede arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı yitirmeden onlara kavuşabiliriz. Bu uyarımızı ciddiye alsınlar ve bu ülkeyi ciddi tehlikelere sürüklemekten vazgeçsinler.

40 yıllık bir deneyim ile konuşuyoruz

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin de bu konuda aldığı önemli kararlar var. CPT ve AKPM'nin yetkili organlarını harekete geçirmiştir. Ortada bir hak gaspı ve insanlık suçu vardır, bu suçu acilen sonlandırmamız lazım. “Bütün meseleleri tecride bağlıyorsunuz, başka bir şey söylemiyorsunuz" diyorlar bize. Biz de diyoruz ki tecrit meselesi bütün meselelerin kavşağındadır. Bütün meseleler Kürt meselesinden geçer. Kürt meselesinden geçmeden bu ülkede gidip hiçbir meseleyi çözemezsiniz, çözemediniz de. 40 yıllık bir deneyim ile konuşuyoruz. Kürt meselesini çözmek istemeyenler bu meseleden beslenenlerdir. Kürt meselesini çözmek istemeyenler aslında savaş politikası ile ayakta duranlardır. Zulüm politikalarıyla ayakta duranlardır, şiddet politikalarıyla ayakta duranlardır, ayrımcılıktan beslenenlerdir, nefret söylemi ile toplumu gerenlerdir.

Sınır ötesi tezkere anlayışı Kürtlere savaşı dayatıyor

Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şiddet politikası altındayız. Şiddet ve savaş her yerde. Savaş sadece sınırlarımız ötesinde değil Afrin’de Rojava’da ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde var. Uçaklar bombalıyor, orada yaşamını yitiren siviller var. Bu sınır ötesi tezkere anlayışıdır. Bütün toplumu terörize ederek şiddeti her eve sokmuştur.

Zulmü her yere sokmuştur. Bu ülkede kadına yönelik şiddet sonucunda senede 400’e yakın kadın, kadın cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. binlerce kadın aile içi şiddette yaşamını yitiriyor. Bugün her gün ortalama 6 emekçi yaşamını yitiriyor. Bu iktidar boyunca resmi rakamlarda 22 bin emekçi işçi cinayetlerinde yaşamını yitirmiş.

Talan ve sömürü şiddeti doğuruyor

Şiddet her yerde. O denli yaygın ki sokakta, işyerinde ve mahallede. Peki neden bu kadar şiddet var? Çünkü sömürü var. Neden bu kadar şiddet var? Çünkü talan var. İşte bu şiddete karşı hak mücadelesi vermeye kalktığınızda da karşınıza savaş politikalarını, ayrımcılık politikalarını dayatıyorlar. Kürt düşmanlığı ile toplumsal barışı yok etmeye çalışıyorlar. Hiçbir hak mücadelesini meşru görmeyerek bir savaş politikası üzerinden zulüm politikasıyla var ediyorlar. O yüzden yan yana gelmeliyiz. Hep birlikte; Kürt’ü, Türk’ü, Alevi’si Sünni’siyle yan yana gelmeli, bu zulüm ve şiddet iktidarından bir an önce kurtulmalıyız.

Kayyumlar faşist zihniyetin yerellerdeki atanmış temsilcileridir

Bugün tam da bu bahsettiğim şiddet, zulüm ve hak gaspının cisimleşmiş hali bu kayyumlardır. Kayyumlar faşist zihniyetin yerellerdeki atanmış temsilcileridir. Tekçi anlayışın farklılıkları yok sayan halkı, ötekileştiren o tek millet, tek bayrak diye diye bu kavramların arkasına sığınarak her yerde şiddeti hakim kılarak talan ve sömürü düzenini var edenlerdir.

Belediyelerimiz bunlar tarafından gasp edilmiştir. 31 Mart’ta belediyelerimizi geri alacağız, bu kayyumları süpürüp alacağız. Sadece belediyeleri almak için bu seçimlere girmiyoruz. Yeni bir yaşamı var etmek için giriyoruz. Yerel demokrasiyi inşa etmek için giriyoruz. Yerinden yönetim anlayışımızla her yerelin tüm farklılıklarıyla, eşit ve demokratik yönetim anlayışını var etmesi için sandığa gideceğiz.

Bu tekçi anlayış değerlerimizi erozyona uğratıyor

Bakın bu tekçi anlayış bu ceberut anlayış insanları ırkçı, milliyetçi girdaplara sokarak bütün değerlerimizi de erozyona uğratıyor. Doğasının kutsalıyla buluşturan, kutsalını topluma taşıyan Dêrsim'de bütün yaşanmışlıklar ortada. Bu zihniyet bütün o kutsala, o değerlere saldırıyor. Ziyaret yerlerini yok sayıyor, buradaki kadim halkın, kadim halkların değerlerini yıkıyor. Kutsallarını yakıyor. Sadece yok saymakla kalmıyor. Bir nefret söylemi içinde bunları yok etmeye çalışıyor.

Bunları öyle bir süpürelim ki geri dönmeyi bir daha akıllarından geçiremesinler

Sevgili arkadaşlar, kentimize sahip çıkma zamanı, değerlerimize sahip çıkma zamanı. Bunu başaracağız, bundan kuşkumuz yok. Bunu öyle seçim hesaplarıyla değil, bunu bir hayatı değiştirme azmiyle başarmalıyız. Bu kayyumları öyle bir süpürmeliyiz ki burada kırıntısı bile kalmamalıdır. Bir daha dönüp buralara gelmeyi akıllarından geçirmeyecek şekilde bunları sürüp atmalıyız. Güç Birliği bugün çok önemli bir yan yana geliş, bir ortaklaşmadır. Ben inanıyorum ki bugün yan yana gelen bizler, seçimden sonra da birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz, hatta bugün yan yana gelemediklerimizle, yoldaşlarımızla 1 Nisan’dan sonra yan yana geleceğiz, bu güçlü mücadeleyi daha güçlü hale getireceğiz.

Dersim tüm Türkiye’ye birlik konusunda yine örnek olacak

Dêrsim tüm Türkiye’ye bugüne kadar nasıl örnek olduysa yine örnek olacak. Bugün Türkiye’nin her yerinde güç birlikleri ittifakları yapabiliyorsak, bu biraz da Dêrsim’in mücadele tarihinden ve onun yol göstericiliğinden geliyor. Onu buradan selamlamak istiyorum. 31 Mart'a giderken her türlü hile ve şaibe ile karşı karşıyayız. Nasıl ki tecride karşı mücadelede kararlıyız, nasıl ki savaş karşıtı mücadelede kararlıyız, seçimlerde de o sandıklara gidip o sandıklardan barışı, demokrasiyi, özgürlüğü çıkarmak konusunda aynı kararlılığa sahibiz. Dêrsim’de o sonuca ulaşacağız.

YSK AKP'nin bilgi işlem merkezi gibi çalışıyor

O denli gözlerini karartmışlar ki, herkese talimat yağdırıyorlar. Kaymakama, emniyet müdürlerine, valilere, jandarma komutanlarına... Sanırsınız ki bütün bu kamunun görevlileri, bütün bu kurum ve kuruluşlar AKP’nin yerel teşkilatı. Sanırsınız ki bunlar seçime giriyor. YSK bile AKP'nin bilgi işlem merkezi gibi çalışıyoruz. Nerede bu Cumhur İttifakı’na seçim kazandırılabilir, bunun mühendisliğini yapıyor. Her yerde teşhir ettik. Bütün her yerde binlerce sahte seçmen kaydını bulup önlerine koyduk, teşhir ettik, Hatalı işlem olduğunu belirtip düzelteceklerini söylüyorlar.

Bir kısmını düzeltip bir kısmını düzeltmeyeceklerini çok iyi biliyoruz. Bütün bunlara rağmen bizler sandıklarımıza sahip çıkacağız. Oylarımıza sahip çıkacağız, siyasi irademize, geleceğimize sahip çıkacağız. Sandık görevlilerimiz, okul görevlilerimiz, tabii ki herkes görevini eksiksiz yerine getirecek. Ama bunun ötesinde hep birlikte tüm halkımızla birlikte herkes o gün sandığa, oyuna ve geleceğine sahip çıkacak.

Çünkü bunlar hile ile şaibe ile bu tür oyunlarla seçim kazanmayı adet haline getirdiler. Ama 1,5-2 puanlık hile ve şaibe ile bir meşruiyet var edemezsiniz. Bu meşruiyeti var edemediği için de zulmüne ve şiddetine devam ediyor. Sanıyor ki bu yolla yol alabilecek. Bu yolla yol alamazsınız, bu yol yol değildir. Halka rağmen, emekçiye rağmen, kadına rağmen, insana rağmen, yol alamazsınız. İşte bu yolu sonlandırmak, halkın önünün açmak 31 Mart’ta seçimlerde kararlı bir şekilde sandıklara sahip çıkmaktan geçiyor.

Bizi suçlu ilan ederek oylarımızı alabileceklerini sanıyorlar

Her türlü suçlamayı bize yöneltiyor. Terör örgütü olarak nitelendirip halkın gözünde suçlu hale getirerek aklınca HDP'nin oylarını alabileceğini sanıyor. Biz çok net bir şey söyledik, biz demokratik siyaset içinde, barıştan, demokrasiden yana mücadelemizi verme kararlılığımızı ortaya koyduk. Geçmiş seçimlerde de olduğu gibi bu seçimlerde de demokratik siyaset içinde barış siyaseti için mücadelemizi sürdürüyoruz. 

Terör arıyorlarsa kendi teşkilatlarına dönüp baksınlar

Eğer bir terör arıyorsa, bir suç arıyorsa, kendi teşkilatlarına dönüp baksın. Nasıl halka şiddet uyguladığını o yereldeki baskı politikalarına baksın. HDP'nin tüm siyaseti açık siyasettir. HDP'nin sözü kürsüde neyse sokakta odur, meydanda odur, bütün kurumlarında da odur. Bizim hiç öyle saklı gizlimiz yok. Biz dedik ki iktidara geleceğimiz her yerde kayyumları süpürüp atacağız, tek başımıza iktidara gelemeyeceğimiz yerlerde karar halkındır. Karar yerelindir, halkındır, halkın önünü açmak için de ne yapmamız gerekiyorsa o sorumlulukla hareket edeceğiz. Her yerde çalışma yaptık, herkese ulaştık, STK'lara, sendikalara, tüm toplumsal kesimlere ulaştık, görüşlerini önerilerini aldık.

Şimdi bazı kentlerde 24 Haziran’ın ikinci turunu yapacağız

Hala da çalışmalarımız sürüyor ve tüm Türkiye’de iktidar olma olanağının olmadığı yerde biz demokrasi güçlerinin gücüne güç katacağımızı söyledik. Olanca gücümüzle faşizme karşı AKP-MHP blokuna karşı yan yana geleceğimizi söyledik. Nasıl ki 24 Haziran seçimlerine giderken bir ikinci tur vardı, o zaman da tüm demokrasi güçlerine, toplumsal muhalefete seleniyorduk; İkinci tur için demokrasi mücadelesini yükseltin. Bunu yükseltirseniz zaten ikinci turda halklar ve emekçiler bir araya gelir. Seçimler ikinci tura kalmadı ama şimdi öyle kentler var ki bu ikinci turu gerçekleştirecek. O yüzden de diyoruz ki bazı yerlerde aday çıkartmıyoruz. Çünkü orada demokrasi güçlerinin, emekçilerin, kadınların bu yönde kararları vardır. Biz de o kararlara saygı gösteririz. Şimdi bunun bütün bordrolu gazetecileri televizyonlara üşüşmüşler, sabahtan akşama kadar bizim ittifakımızı konuşuyorlar.

Biz kimseyle pazarlık yapmadık, ittifak yapmadık

Biz kimseyle pazarlık yapmadık, ittifak yapmadık. Biz Ankara kulislerinde zaman harcamadık. Biz bütün zamanımızı halkla beraber, sokaklarda, meydanlarda, iş yerlerinde demokrasi barış mücadelesi için harcadık. Bunu bilmeyenler her türlü kirli ittifak içinde yoğrulanlar, bizi de kendileri gibi bir parti sanıyorlar. Öyle olmadığımızı 24 Haziran’da o barajı onların başlarına nasıl yıktıysak 31 Mart’ta da kayyumları göndererek göstereceğiz. O yüzden de diyoruz ki, şimdi hep birlikte yan yana gelerek sesimizi çok güçlü bir şekilde yükseltiyoruz."

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları