loading
close
SON DAKİKALAR

Türkiye Barış Meclisi'nden basın toplantısı

Türkiye Barış Meclisi'nden basın toplantısı
Tarih: 12.02.2012 - 15:20
Kategori: Sağlık, Yaşam

Galatasaray’da Cezayir Lokantası’nda Türkiye Barış Meclisi tarafından düzenlenen basın toplantısına katılan aydınlar, Terörle Mücadele Kanunu’nun değiştirilmesini istediler.

Basın toplantısına Gencay Gürsoy, Prof. Ayşe Erzan, yazar Necmiye Alpay, Semih Gümüş, Sema Kaygusuz, Ümit Aktaş katıldı. 

Yazar Necmiye Alpay tarafından okunan Türkiye Barış Meclisi bildirisinde KCK operasyonları eleştirildi. Demokratik siyaset alanını daralttığı, hatta yok edildiği vurgulandı. Basın bildirisinde daha fazla geç olmadan TMK’nın değiştirilmesi, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılması ve tutukluların serbest bırakılması istendi.

Basın toplantısına katılan aydınlardan Gencay Gürsoy, Türkiye’nin endişe verici bir süreçten geçtiğini, üç darbe yaşadığını, ancak her birinin olumsuz etkilerinin geçici olduğunu bilebildiklerini, şu an rejimin değiştiğini, meclisi olan, seçimleri yapılan, demokrasiye benzeyen, ilginç bir baskıcı rejimle karşıya kalındığını ve Avrupa’nın olan bitene karşı sessiz kaldığını belirtti. Gürsoy, “Başbakan ve İçişleri Bakanı’nın yargıyı yönlendirici, hüküm veren bir dille konuştuğunu, ancak tüm bu baskılara rağmen, demokrasi mücadelesi vermekten başka çıkar yol olmadığını, bu doğrultuda birçok aydın, akademisyenle birlikte BDP Siyaset Akademisi’nde ders vereceklerini söyleyerek sözlerini sonlandırdı.

Prof. Ayşe Erzan ise, bu tür baskı dönemlerinde akademisyenler ve yayıncıların özel olarak hedef alındığını belirtirken, akademisyenlerin özgürce fikirlerini beyan etmesi karşısındaki bu baskıların çalıştıkları kurumların yönetimleri tarafından değil, doğrudan devlet eliyle, gözaltı, tutuklama ve davalar aracılığıyla icra edildiğini, ancak böyle zamanlarda iyimserliği elden bırakmadan karamsar olunması gerektiğini belirtti.

Daha sonra söz alan Ümit Aktaş, barışı konuşmaya bu kadar yaklaşılan bir dönemin ardından, tekrar silahların devrede olduğunu belirttiği konuşmasında, bu coğrafyada insanların 100 yıl önce serbestçe ana dilinde eğitim görebildiğini, 150 yıl önce zorunlu askerlik uygulamasının olmadığını, şimdi sanki hiç böyle bir dönem yaşanmamış gibi konuşulmaya çalışıldığını, bir arada yaşamı savunmanın esas olduğunu, ayrılığı dayatmanın kaybetmek olduğunu, ırkçılığı yükselmiş iki devletin ortaya çıkaracağını belirtti.

Semih Gümüş, “KCK operasyonları hükümetin sorunu kendi istediği çözmek için tarafları ortadan kaldırma girişimidir. Karşı tarafı göz ardı eden bir çözümün gerçek değil. Bu zamanla daha net görülecektir. Bu süreçte karamsarlık yaratan temel şeylerden birisi medyanın olmaması. Medya yok, medyada eleştiri yok, kendini fikrini söyleyebilen bir basına rastlayamıyoruz” dedi.

Sema Kaygusuz, yaşananların devletin içinde olduğu korku ve aciziyet gösterdiğini, hükümetin ciddi bir akıl tutulması yaşadığını, operasyonların her geçen gün anlamsız yeni bir boyut kazandığını, Prof. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu gibi ömrünü barış mücadelesine adamış insanlara kadar uzanan bu operasyonlara karşı duracaklarını belirtti.

Necmiye Alpay tekrar söz alarak Yaşar Kemal’in “kahramanlardan nefret ederim,  önemli olan korkmak değil, korkunun üstüne gitmektir” sözünü anımsattı. 70’li yıllarda kendisi gibi siyaset yapmayanlara öcü olarak anarşist yaftası konulurken, günümüzde bunun yerini teröristin aldığını belirti. Ancak şu an da tam anlamıyla devlet terörü altında olduğumuzu, her gün, acaba bugün kim alınacak, sıra bize geldi mi sorusu ile yaşatıldığımızı söyledi. 

Basın toplantısından Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz bayram sonrası hükümetin gerekli yasal düzenlemeyi yapmasını sağlam için başta siyasi partilerle, barolarla, akademik çevrelerle ve sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapacaklarını belirti. Tahmaz yapılması gereken değişiklikle ilgili bir çalışma yapıldığını ancak önce böyle bir siyasal iradenin ve toplumsal talebin oluşması gerek, biz bunun için çalışacağız, dedi. 

Aydın Engin, Özcan Alper, Hüseyin Karabey, Celalettin Can, Erdoğan Aydın, Masis Kürkçügil, Turan Sarıtemur, Yalçın Yusufoğlu, Nimet Tanrıkulu, Yusuf Çetin'in de yer aldığı aydın ve sanatçılarla BDP, EMEP, DÖH, Halkevleri, İHD, ÖDP ve SODEV temsilcilerinin de katıldığı basın toplantısında okunan metin aşağıdadır.
 
Daha Fazla Geç Olmadan 

TMK Değiştirilsin, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Kaldırılsın 

Barış umutlarımız, Kürt sorununda 'yok etme ve bastırma' siyasetinin yeniden yürürlüğe konulmasıyla büyük bir sarsıntıya uğradı.

Demokratik siyasetin alanını daraltmaya, hatta yok etmeye yönelen "KCK operasyonu" adlı gözaltı ve tutuklama furyası, geldi Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’na kadar dayandı. 

BDP Siyaset Akademisi’nde ders verilmesi, suç kapsamına sokulmaya çalışılıyor. Oysa Türkiye’de her siyasi partinin bünyesinde, bu tür okullar var. Bilindiği üzere BDP de yasalara göre kurulmuş olan ve Meclis'te temsil edilen bir siyasi partidir. Ersanlı da burada toplumsal cinsiyet konusunda dersler vermiştir. Bu tür faaliyetleri suç ilan etmek, aklın kabul edebileceği bir durum değildir.

Kabul etmek gerekir ki, hükümetin bir süredir uygulamaya koyduğu özgürlükleri sınırlandırma politikası bugün, yargı ve polis eliyle yürütülen idari bir sıkıyönetime dönüşmüştür. Bu politika Türkiye’yi hızla barıştan ve çözümden uzaklaştırmakta, sonu belirsiz bir karanlığa sürüklemektedir.

Yargı ve polis eliyle bir yandan "KCK tutuklamaları" adı altında BDP yöneticilerini, belediye başkanlarını, insan hakları savunucularını ve aydınları hedef alan bir operasyon yürütülüyor. Diğer yandan, Terörle Mücadele Kanunu'na dayanılarak birçok gazeteciye ve İsmail Beşikçi gibi aydınlara cezalar veriliyor, soruşturmalar açılıyor. En son, gazeteci Neşe Düzel hakkında istenen hapis cezası da bunun tipik örneklerinden biridir.
AKP iktidarı açık bir baskı ve şiddet iktidarına dönüşmektedir. Kürt meselesi askerî yöntemlerle "çözülmek" istenmektedir. Basın, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ağır bir baskı altındadır ve en önemlisi barışa yönelik beklentiler darbe yemiştir.

Haberler her zamankinden daha tek yanlı bir hal almıştır. Malatya morgundaki 24 gencin yanmış bedenini görmemek için çırpınanlar, masa başında eskiden askeri karargâhlarda hazırlanan haberleri aratır nitelikte, asparagas haberler üretmektedirler. 

Büşra Ersanlı’yı "KCK’ya terörist yetiştiren eğitmen" ilan etmeye kadar varan bir akıl tutulması ve vicdan körelmesiyle karşı karşıyayız. Etkili bazı kesimler, tarih önünde sorumluluk duygusuyla hareket eden demokrat insanları suça bulaştırmak için ellerinden geleni artlarına koymaz oldular.

Siyasetin ve egemen medyanın dili önceki zamanlara geri dönmüş durumda. Barış ve çözüm isteyen herkesin terörist ilan edilmesine az kaldı. Türkiye şu an terörizm suçları açısından dünya şampiyonu ise, bunda herkesi terörist ilan etmeye yönelmesinin payını görmek gerekiyor.

Bütün bunlar ve KCK davalarında yaşananlar yargıya olan güvensizliği daha da derinleştirmiş durumda. Hızla 'istiklal mahkemeleri' olma yolunda ilerleyen Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri insanlara 'sıra kimde?' sorusunu sordurarak askerî darbe dönemlerini aratmayan bir korku ve baskı ortamı yaratıyor. Yargı, çoğu kez adeta, AKP’nin "benden değilsen düşmanımsım" siyasetinin uygulayıcısı gibi davranıyor. 

Bu uygulamalar Kürt sorununu demokratikleşme yoluyla değil, Kürtleri AKP’lileştirme yoluyla halletme amacına ve şiddeti tırmandırma politikasına hizmet edilmektedir. Bu, barışı ve çözümü engelliyor. 

Bu yolun çıkmaz bir yol olduğu çok açıktır. Çözümün yolu, Terörle Mücadele Kanunu'nu ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerini kaldırmaktan geçmektedir. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü sağlanmalı, demokratik siyasetin yolu açılmalıdır.

Çözüm, müzakerede ve diyalogdadır.

Sendikaları, sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini, siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, inanç gruplarını, medya kuruluşlarını, yöre derneklerini, yurttaş inisiyatiflerini, bu ülkenin tüm onurlu yurttaşlarını, siyasi görüş, sosyal konum, dil, din farkı gözetmeden bu doğrultuda harekete geçmeye, tutuklamaları protesto etmeye ve yaklaşmakta olan felaketi birlikte önlemeye çağırıyoruz. 

TMK değiştirilmeli, Özel Yetkili Ağır Mahkemeler kaldırılmalı, tutuklu barış savunucuları derhal serbest bırakılmalıdır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları