loading
close
SON DAKİKALAR

Usta sanatçı Tuncel Kurtiz

Usta sanatçı Tuncel Kurtiz
Tarih: 27.09.2015 - 00:58
Kategori: Kültür & Sanat

'Devrimci sinema sol yumruğu kaldırmak veya kahramanlık yapmak değildir' diyen usta sanatçı Tuncel Kurtiz'in ölümünün ikinci yılı.

'Devrimci sinema sol yumruğu kaldırmak veya kahramanlık yapmak değildir' diyen usta sanatçı Tuncel Kurtiz'in ölümünün ikinci yılı.

Canlandırdığı tüm rolleri hayatın kalbine yerleştirdi. İzleyici bir kere bile Tuncel Kurtiz’in inandırıcılığını sorgulamadı.

Yaşı yetenler ve merak edenler onu Hamo Ağa, Hamal Hasan, Abuzer Dayı olarak bildi; daha gençler ve az meraklılar için ise yürek titreten aforizmalarıyla Ramiz Dayı’ydı. Ama biz onu sadece iyi bir oyuncu olduğu için sevmedik. Muhalif ve devrimci duruşu da gönlümüzü çeldi. Seçtiği roller, katıldığı eylemler, gönderdiği mesajlar ile hep sırtımızı dayayacağımız güçlü bir çınar gibiydi.

Peter Brook ile birlikte üç yıl boyunca dünyanın en ünlü oyunlarından biri olan Mahabharata’yı sergiledi. Türkiye’deki izleyiciler için de Keşanlı Ali Destanı, Devr-i Süleyman ve Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı ile kaldı uzun süre hafızalarda.

“Devrimci sinema sol yumruğu kaldırmak veya kahramanlık yapmak değildir” diyordu ve hep olması gereken yerde saf tutuyordu.

“Bizim devrimci sinemamız bu olacak. Bu topraklardan çıkacak. Bu toprağın tarihinden çıkacak, sosyolojisinden, felsefesinden çıkacak. Başka çaremiz yok. Karacaoğlan’ı da olacak içinde, Ağrı Dağı’nın çiçekleri de olacak. Bu arada Nâzım Hikmet de, İlhan Berk de olacak, şairlerimiz de olacak içinde, Fuzuli de olacak.”



“Komünizmden başka yol var mı yani? Başka bir düşünce, başka bir hissiyat, başka bir felsefe var mı? Dünyayı bir bahçe haline getirebilecek, insanoğlunun insanca yaşamasını, köleliğin kalkmasını, ırkçılığın kalmamasını öneren bir yol var mı?” dedi Tuncel Kurtiz Yeni Harman dergisine verdiği söyleşide.

Askerin gözünde suçlu, ağalarının gözünde değersizdi onlar. Ta o vakitlerden beri bu kadardı kaçakçıların değeri. Sınır boylarında kaçakçılık yapan Hıdır ve Hıdır’ın köylüleri bu yüzden 48 senedir güncel.

Ömer Lütfi Akad’ın 1966’da yönettiği filmde Tuncel Kurtiz, Bekir rolünde, arkadaşı Yılmaz Güney ile perdede devleşti. Akad’ın kamerasını toplumun görmezden gelinenlerine çevirdiği film, Kurtiz’in deyimiyle “Hep fukaranın sineması”nı yapacak olan bu önemli birlikteliğin ilk ürünlerindendi.



Güney, Umut’ta atına otomobil çarpan bir faytoncunun yavaş yavaş umudunu definelere bağlamasını anlatırken, film kendinden sonra gelecek politik filmlerin bir nevi habercisiydi.

1970 yapımı filmde Kurtiz, Cabbar’ın (Yılmaz Güney) faytonuna atlayıp bir yandan sigara sararken bir yandan zenginlik ve fakirlik üzerine konuşan hamal Hasan’dı. “Paran olmadı mı iyi değil. Dünyada senden kötüsü, senden pisi yoktur” cümlesini kulaklarda çınlatan film elbette Sansür Kurulu’nca sakıncalı bulundu.

Göçmen işçi meselesine odaklanan Otobüs’te Kurtiz, İsveç’e kaçak işçi olarak gitmeye çalışan köylülerden biriydi. Türkiyeli işçilerin iş bulma umuduyla hurda bir otobüsle yolculuğunu ve Stockholm’e varınca kaderlerine terk edilişlerini anlatan filmde sanatçı en etkili performanslarından birini ortaya koydu.

1974 yapımı Tunç Okan imzalı filmde Kurtiz’in rolünün adı bile yoktu. O, yeni dünyaya kapağı atmaya çalışan ikinci adamdı. Çaresizdi, şaşkındı, kederliydi. Ama yüzündeki çizgilerle, uzun susuşları, yoksul ve ümitsiz görünüşüyle çok sahiciydi.



“Yaz çalışmasına gelirken herkes bana ‘Yılmaz seni arıyor’ diyor. Hatta biri diyor ki ‘Kim oynayacak Hamo Ağa’yı, bilmiyoruz. O olmuyor, bu olmuyor.’ Yılmaz dedi ki, ‘İhtiyarı bulun’. ‘Kim bu ihtiyar Yılmaz?’ Tuncel Kurtiz.” 1978 yapımı Güney ve Zeki Ökten imzalı Sürü’ye böyle dâhil oldu usta sanatçı.

Filmde, dağılmakta olan bir aşiret ve Anadolu’nun doğusundan batısına taşınan bir sürü ekseninde büyük kente göç irdelenirken Kurtiz, aşiretinin parçalanmasına karşı koyan Kürt beyi rolündeydi.

Erden Kıral’ın ilk uzun metrajlı filmi olan Kanal’da gerçek bir olaydan esinlendi. Genç ve idealist bir kaymakamın köydeki sıtma salgını üzerine ağalara savaş açmasını anlatan Kanal’da Kurtiz sömürüye isyan eden Abuzer Dayı rolündeydi.

Çaresiz hemşerileriyle bakışıp tünediği kayanın üzerinden, bir anda devleşerek doğrulan Abuzer Dayı köylüyü arkasına alıp yürürken “Ben toprak isterem, ekmek isterem, hakkımı isterem, toprağımı isterem” diyordu.

Orhan Kemal’in 1954’te yazdığı aynı adlı romandan 1979’da uyarlanan filmde Kurtiz, Erden Kıral vesilesiyle oyuncu, senarist ve yapımcılar arasındaydı. Filmin senaryosunu başta Mahmut Tali Öngören yazdı. Kıral’ın beğenmemesi üzerine, Kurtiz senaryoyu elden geçirdi. Sonra da kolları sıvayıp kamera önüne geçti.

Çukurova’ya gelip ağır şartlarda çalışan Köse Hasan, Pehlivan Ali ve Yusuf adlı üç arkadaşın başından geçenleri anlatan film, işçilerin yaşadığı haksızlıklara odaklandı.



Kurtiz 1979’da bu kez kameranın arkasındaydı. Senaryosunu yazıp yönetip oynadığı filmde Kurtiz, dolandırıcı bir yönetmenin mağdurlarına odaklandı. Yıllarca emek verdiği sinema sektörünün arka planını ondan daha iyi kim bilecekti ki?

Dolandırıcı bir yönetmenin filmde oynatma vaadiyle Avrupa’daki Türkleri kandırması ve kayıplara karışması üzerine gelişen olayları anlatırken Kurtiz’in daha önce çalıştığı bazı yönetmenlerin de kulaklarını çınlattığı söylendi.

Yılmaz Güney’in Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanından 1983’te uyarladığı son filmi Duvar, 12 Eylül döneminde Türkiye’deki bir cezaevinde yaşanan baskı ve zulmü konu etti.

Kurtiz Duvar’da acımasız gardiyanların, berbat yemeklerin, pislik, sefalet ve dayağın kol gezdiği cezaevinde çocuk mahkûmların baba figürü Ali Emmi’ydi. Kederli bakışı ve pos bıyıklarıyla insanlığını kaybetmemiş ve belki de bu yüzden 10 senedir idarenin istediği gibi gardiyanlığı öğrenememişti.

Usta oyuncu, Reis Çelik’in 1996’da yönettiği Işıklar Sönmesin’de Haydar Ağa rolündeydi. Film özellikle didaktik üslubuyla eleştirildiyse de Kürt meselesinin bugünkü kadar kolay konuşulamadığı bir tarihte yaşananları perdeye taşıdığı için önemliydi.

Filmde elinde silahıyla “Sen kimsin? Basarım mermiyi” diye sinirlendiğinde de, çatışmaların başladığı sırada “Işıklar sönmeyecek loooo” nidası yükselirken de Kurtiz filmin yüz akıydı.

Derviş Zaim, 1996’da yönettiği Tabutta Rövaşata’da kamerasını ötekilere çevirirken usta oyuncu, Ahmet Uğurlu ile başroldeydi. Kurtiz otomobil tutkunu bir evsize kol kanat geren balıkçı Reis rolünde adeta döktürdü.

“Tayfan değil, dostun değil, akraban değil ne diye arka çıkıyorsun bu adama anlayamadığım nokta bu” diyen adama öyle güzel “Kaç şeker?” dedi ki bundan muhalifi can sağlığıydı.

Reis Çelik’in 1998’de yönettiği Hoşçakal Yarın’da usta sanatçı bu kez perdede izlemeye alışık olmadığımız bir roldeydi. Bu kez mazlumun yanında değildi ama yeter ki Türkiye yakın tarihindeki acılarıyla yüzleşsindi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını yargılayan askeri mahkemenin reisi Ali Elverdi’yi canlandıran Kurtiz yıllar sonra bu rolü özellikle istediğini anlatacaktı.

Film okul piyesi düzeyini aşamadığı gibi acımasız eleştiriler alsa da sert ve tavizsiz halleriyle Kurtiz, Hoşçakal Yarın’da yine de göz doldurdu.

Tomris Giritlioğlu’nun 2008’de Yılmaz Karakoyunlu’nun aynı adlı romanından uyarladığı filmde Kurtiz, yine alışılmışın dışındaydı. Suyun Öte Yanı ve özellikle Salkım Hanımın Taneleri filminin devamı niteliğinde 6-7 Eylül Olayları’nı konu alan filmde, usta sanatçı milliyetçi ve zengin bir toprak ağasını canlandırdı.

Hükümetin yakından ilgilendiği nüfuzlu Kamil Efendi karakterinde Kurtiz hırstan titreyen sesiyle “Bir oğlum var diyorsun. Hayatını ona adıyorsun. Ama senin hayallerin onun hayalleri değil” derken bizi yine yakın geçmişimizle yüzleşmeye çağırıyordu.


Tuncel Kurtiz, 1 Şubat 1936, Bilecik doğumlu, Türk tiyatrosunun ve sinemasının usta sanatçısıdır. Oyuncu, yönetmen, seslendirme sanatçısı, yapımcı ve senaristtir. Babası Selanik kökenli, annesi ise Boşnaktır.Üniversitede kısa bir süre hukuk fakültesinde, daha sonra ise filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölümlerinde okudu; ancak hiçbirinden mezun olmadı. 

"Komünizmden başka yol var mı?" diyen Kurtiz'in, siyasi fikirleri, üniversite yıllarında netleşti. Hayata hep toplumcu ve paylaşımcı pencereden bakan Tuncel Kurtiz, iş hayatına İETT'de elektrik bölümünde çalışarak başladı

1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda tiyatroculuğa başlayan sanatçı, sinemaya üniversite yıllarında tanıştığı Yılmaz Güney'in teşvikiyle girdi. Yeşilçam'ın altın dönemini yaşadığı 60'lı yıllarda peş peşe onlarca filmde oynayan Kurtiz, 70'li yıllarda, sosyal içerikli filmlerde rol aldı. Adını her andığında, gözlerinin dolmasına neden olan yakın dostu Yılmaz Güney ile hep yan yanaydı. Orhan Kemal'in eserinden senaryolaştırdığı ve yapımcısı olduğu "Bereketli Topraklar Üzerinde" filmi yasak nedeniyle kaçırıldığı yurtdışından 28 yıl sonra getirilip gösterime girebildi.

1981 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde en iyi senaryo ödülünü Nurettin Sezer ile birlikte kaleme aldığı Gül Hasan filminin senaryosuyla kazanmıştır.

12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Yılmaz Güney'in ölümüylememleketine küsüp yurtdışında yaşamaya başladı. İsveç, ABD ve Almanya'da tiyatro kariyerini başarıyla sürdüren, yabancı tiyatro ve sinema projelerinde yer alarak yeteneğini ispatlayan sanatçı Türkiye'ye 90'larda tekrar döndü. Yeşilçam'ın eski solcusu olarak bilinen yapımcı, yönetmen ve oyuncularıyla ilişkilerini sürdürdü.

Hem Türkiye’de, hem de dünyada pek çok tiyatroda sahne almış, rol aldığı sinema filmleri ile de izleyicinin beğenisini kazanmıştır. İlk sinema deneyimi, 1964 yılında oynadığı Orhan Günşiray’ın yönetmenliğini yaptığı, Şeytan’ın Uşakları’’dır. Sinema arkasında da görev almayı deneyen Kurtiz, 1979 yılında gösterime giren sinema filmi Gül Hasan’’ın yönetmenliğini yapmış, “Gül Hasan” ve “Bereketli Topraklar” Üzerinde filmlerinin senaryosunu yazmış 1981 Antalya Altın Portakal Film Festivalinde en iyi senaryo ödülünü Nurettin Sezer ile birlikte kaleme aldığı Gül Hasan filminin senaryosuyla kazanmıştır.Doğa ile iç içe, sakin bir hayat yaşamayı tercih eden Tuncel Kurtiz, bir süre Edremit’in Çamlıbel kasabasında eşi ve kayın biraderi ile birlikte “Zeytinbağı” isimli butik otellerini işletmiştir

Yeni nesil tarafından tanınırlığını artıran en büyük unsur ise, rol aldığı televizyon dizileridir. 2003 yılında Alacakaranlık, 2006 yılında “Hacı” ve 2007 yılında “Asi” adlı televizyon dizilerinde rol almış ve sevenleri ile buluşmuştur. 2009 yılında yayına başlayan “Ezel” adlı dizide Ramiz Karaeski karakterini canlandırmıştır. Gençler arasında daha fazla tanınmasını ve sevilmesini sağlayan bu rol ile pek çok kişinin idolü olmuştur.



Kurtiz, 2010 Yaz döneminde NTV yeşil ekranlarında Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Güre Beldesi'nin Çamlıbel köyünde eşi ve kayın biraderi ile birlikte işletmekte olduğu Zeytinbağı adlı butik otelde ünlü dostlarını ağırlayarak Tuncel Kurtiz ve Dostları adlı bir program yapmıştır. Aynı yıl BBC'nin Hayat (Life) belgeselini seslendirmiştir. Birçok ulusal ve uluslararası ödülünün yanı sıra, Ekim 2011'de 48. Altın Portakal Film Festivali'nde Yaşam Boyu Onur Ödülü aldı.

27 Eylül 2013'te İstanbul Etiler'deki evinde kalp krizi sonucu 77 yaşında hayata gözlerini yumdu.29 Eylül 2013'te Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Çamlıbel köyünde defnedilmiştir.


Oynadığı Bazı Tiyatro Oyunları 

Çok Tuhaf Soruşturma
Şeyh Bedrettin
Keşanlı Ali Destanı
Mahabaratta
Devri Süleyman
Zafer Madalyası
Altın Yumruk

Oynadığı Bazı Sinema Filmleri 

2009 Güz Sancısı
2008 Jack Hunter Büyük Macera
2007 Yaşamın Kıyısında
2003 İnat Hikayeleri
2001 Şellale, O da Beni Seviyor
2000 Kumru
1998 Hoşçakal Yarın
1997 Akrebin Yolculuğu, Safiye Hatun / Grafin Sophia Hatun, Çökertme, Işıklar Sönmesin
1996 Usta Beni Öldürsene, İstanbul Kanatlarımın Altında, Tabutta Rövaşata
1995 Cemile Ve Umudun Masalı
1994 Bir Aşk Uğruna , Aşk Ölümden Soğuktur
1993 Ağrı'ya Dönüş, Dunkle Schatten der Angst
1989 Mahabharata
1983 Duvar
1979 Bereketli Topraklar Üzerinde, Gül Hasan
1978 Sürü, Kanal
1974 Otobüs
1970 Umut
1967 Kuduz Recep (Aslan Arkadaşım), Krallar Ölmez, Bana Kurşun İşlemez
1966 Silahların Kanunu, At Avrat Silah, Ağaların Savaşı, Silahına Sarılan Adam, Kanunsuz Dağlar, Karanlıkta Vuruşanlar, Kıran Kırana, Nikahsızlar, Çingene, Zehirli Kucak, Kanunsuz Yol, Hudutların Kanunu, Yiğit Yaralı Olur
1965 Konyakçı, Son Kuşlar, Haracıma Dokunma, Sokakta Kan Vardı, Krallar Kralı, Ben Öldükçe Yaşarım, Bir Caniye Gönül Verdim, Bitmeyen Yol, Üçünüzü de Mıhlarım, Babasız Yaşayamam, Sayılı Kabadayılar, Büyük Şehrin Kanunu, Sokaklar Yanıyor, Güzel Bir Gün İçin
1964 Şeytanın Uşakları

Oynadığı Bazı Dizi Filmler 

Asi
Kara Duvak
Hacı
Alacakaranlık
Kurtlar Sofrası
Gesi Bağları
Ezel

Vişne Haber Ajansı - Çiçek Güçlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları