loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bayburt Genç Osman Stadı önünde ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinginde konuştu

Tarih: 14.06.2025
Kaynak: istanbulgercegi.com

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bayburt Genç Osman Stadı önünde partisinin ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor’ mitinginde konuştu. “Bugün artık öyle siyasi partilerin kalesi, kale siyaseti bitmiştir. Bayburt, bir bütün olarak bu milletin kalesidir.”

“EKREM BAŞKAN CUMHURBAŞKANI OLUNCA YOKSULLUĞU BİTİRECEK, ADALETİ GETİRECEK”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bayburt’ta gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Canım Bayburt, güzel Bayburt. Tarihi kadim, doğası zengin, insanı yiğit Bayburt. Hoş geldiniz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Anadolu’ya gelen Türkleri bağrına basan, Çoruh Nehri’nin kıyısında yeşeren, Dede Korkut diyarına, Beğ Böyrek’in yurduna selam olsun. Bayburt’un yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan güzel insanlarına selam olsun. Doğu Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan tarihi İpek Yolu’na, Evliya Çelebi’nin ‘zengin yurt’ dediği güzel Bayburt’a, Bayburt’un eli öpülesi analarına, babalarına, dedelerine, gencecik evlatlarına selam olsun. Hoş geldiniz. Bayburt; Rus işgaline bir asır önce direnen, Kop savunmasında bu vatan için kanını verenlerin, canını verenlerin, zulmü gören, zulme teslim olmayanların, ateşten geçen, yanan ama teslim olmayanların, direnişin haysiyet mücadelesinin kenti Bayburt, selam olsun sana” dedi.

Özel, şunları söyledi:

“BAYBURT BİZİ BAĞRINA BASACAK”

“Bugün Bayburt’a sizlerle kucaklaşmaya, buraya koşmaya geldiğimizde bir takım ezberlerin, bir takım haksız söylemlerin yerle bir olmasını ümit ediyordum. Yazdılar, çizdiler. ‘Efendim Gezi oldu. Gezi bir tek Bayburt’ta olmadı’ dediler. ‘Bayburt’a geleceğiz’ dedik. ‘Gitme Bayburt’a, oraya Gezi gelmedi.’ ‘Bayburt’a gideceğim’ diyorum. ‘Gitme Bayburt’a, 19 Mart’tan sonra Bayburt’ta bir şey olmadı.’ ‘Ben gideceğim Bayburt’a’ diyorum. ‘Bayburt AK Parti’nin kalesi.’ Dedim ki ‘Bu ezberler bitti. Bu eski siyaset bitti. Bayburt’a gideceğim, Bayburt’a selam vereceğim. Bayburt ile kucaklaşacağım. Bayburt bizi bağrına basacak.’ Bugün artık öyle siyasi partilerin kalesi, kale siyaseti bitmiştir. Artık Bayburt, ne AK Parti’nin, ne Tayyip Bey’in, ne başkasının değil. Bayburt, bir bütün olarak bu milletin kalesidir. Artık Bayburt iktidar dostu bir şehir diye değil. Çünkü Bayburt bu iktidara çok dostluk yaptı, çok destek verdi. Ama iktidar. Bayburt’un ona yaptığı dostluğu Bayburt’a yapmadı. Bunun için artık biz şimdi Bayburt’un sesini duymaya, duyurmaya, Allah’ın izniyle ilk seçimlerden sonra Bayburt’a yapılmayanı fazlasıyla yapmaya geliyoruz inşallah.  Bugün Bayburt, birazdan sorunlarını konuşacağım ama jandarmamızın bolca görev yaptığı, o jandarma ki şehirde görev olması gerektiği zaman polisin de imdadına yetişen, kırsalda var, hapishanede var, köyde var, yaylada var. Gece var, gündüz var. Mesai yok, uyku yok. Var gücüyle çalışıyor. Bugün o teşkilatın kuruluşunun 186’ncı yıl dönümü. Kahraman jandarma, ‘Şehit ver’ deyince şehidi veren, ‘Canını ver’ deyince canını veren jandarma. Ama günü gelince de beş kere şark görevine zorlanan jandarma. Astsubayın tazminat sorununun olduğu jandarma, uzmanının kadro sorununun olduğu jandarma. Özlük hakları sorunuyla her birinin zorluklar yaşadığı o jandarmaya buradan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinden bir selam çakıyorum. Sorunlarınızı biliyoruz, Çözmeye geliyoruz. Hepinizden Allah razı olsun.”

“‘FERDİ ZEYREK GİBİ BİRİ OLSUN’ DEDİLER”

“Bu sabah Bayburt’a gezerken üç kardeşim, 30-35 yaşlarında, dediler ki ‘Genel Başkan yahu bu Bayburt’a öyle birini belediye başkanı gösterin ki hepimiz oy vereceğiz.’ Dedim ki ‘Nasıl olacak bu iş? Diyorlar ki CHP burada güçsüz.’ Dediler ki ‘Biz bıktık artık dön dolaş aynı isimlerden. Birinin aday yapmadığını, öbür partinin aday etmesinden. Oyları alıp, hizmetin aksamasından. Bin türlü şikayetimiz var. Hem çiftçilik yaparız, hem dolmuşçuluk. Hem çiftçilik yaparız, hem işçilik yaparız. Yine de geçinemeyiz.’ ‘Nasıl biri olsun biliyor musun?’ dedi biri. Dedim ‘Nasıl biri olsun?’ ‘Ferdi Zeyrek gibi biri olsun’ dedi. Geçen hafta bugün bir haftalık; ilk üç günü büyük bir korku, son dört günü büyük bir yastan dün babamın evinden, anamın kucağından canım Manisamdan ilk kalktım, Bayburt’a geldim. Ferdi Başkan’ın vefatı bütün Türkiye’yi üzdüğü gibi Bayburt’ta da üzülmeyen, gözü dolmayan, gırtlağı düğümlenmeyen kimse kalmamış. Onu gördüm. Ne hatimler bağışlamışlar, ne hatimler yollamışlar, ne dualar etmişler, ne gözyaşları dökmüşler. Buradan sizin şahsınızda tüm siyasi partilere, önceki Cumhurbaşkanlarımız Ahmet Necdet Sezer’e, Abdullah Gül’e, Ferdi içni dua eden, üzülen, gözyaşı döken her birinize, herkese Türkiye’de yürekten teşekkür ediyorum. Bayburt’un şahsında hepinizden Allah razı olsun. Biz Ege’de miting yaparken, Trakya’da miting yaparken yağmur yağarsa hep ‘Bereketinle geldin’ dediler. İnşallah bu Bayburt’a Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bereket getireceğiz. Üç genç Bayburtlu arkadaş şunu diyor, ‘Yalnız hiç Bayburt’a görünmediniz’ diyor. Örgütümüz var. İl ve ilçe başkanlarımız var. Bir mücadelemiz var. Ama bizde de kusur var. 14 yıl sonra bir genel başkan geliyor. Uzun süredir miting yok, temas yok. Bundan sonra size söz olsun bir gözümüz, bir kulağımız, bir ayağımız Bayburt’ta olacak. Burada Bayburtsporlu kardeşlerim var mı? Bu Bayburtspor, Gümüşhanespor eskiden deve dişi gibi takımlardı. Sordum, amatör kümeye düşmüşler. Osmanlıspor diye bir takımı alıp nerelere getirenler, bazı işleri çok profesyonel yapanlar, Bayburt’u amatöre düşürmüşler. Vallahi güçten yana olmak kolay. Zengin sevmek kolay. Şampiyonları tutmak kolay. Biz bundan sonra Manisamızın yanında bir de Bayburtspor’u tutalım inşallah.”

“BU SESLERİ BİRİLERİNİN DUYMASI LAZIM”

“Uğradığınız haksızlıkları duydum. Yanınızdayız, arkanızdayız. 25 yıl önce Türkiye’nin nüfusu 67 milyon, bugün 86 milyon. Neredeyse 20 milyon nüfus arttı, 25 yılda. Bayburtumuzun o gün nüfusu 97 bin, bugün 83 bin. Türkiye büyümüş, Bayburt küçülmüş. Normalde Bayburt’un da 125 bin olması lazımken, inmiş 83 bine. 180 bin Bayburtlu İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Kocaeli’de yaşıyor. Bayburt’ta bir gelecek göremeyen gençler, Bayburt’tan buralara göçüyor. Bayburt’ta yatırım yapmak istesen bin bir tane zorlukla karşılaşıyorsun. Bayburt’un oyunu alanlar, iş hizmet etmeye gelince çantada keklik gördükleri için Bayburt’u unutuyorlar. Seçim günü yüzünü dönenler, seçimden sonra sırtını dönüyor Bayburt’a. Baktım; sanayi yüzde 2, hizmet sektörü yüzde 23, tarım yüzde 75. Buna rağmen tarımın alanının beşte biri azalmış. Yüzde 20 kaybetmiş. Bayburt’ta çiftçinin ortalama yaşı 58’e çıkmış. Genç çiftçilerin dördünden üçünün seneye gözü yolda. Yani Bayburt’ta doğru yatırımlar yapılmayınca gencin karşısında ya tarla ya gurbet kalıyor. Bayburt’u tarlaya ya da gurbete zorlayan bu sisteme inat, Bayburt’a yatırım getirmeye, fabrikalar kurmaya, gençlerimizi bu güzel şehirde tutmaya söz veriyoruz hep beraber. Bir de verilip de tutulmayan sözler var. Tünel, ne oldu tünel Kop Dağı’ndaki? Bir de temel attılar, 13 yıldır bitirmediler. Havaalanı altı yıldır bekliyor. Sanayileşmek önemli ama çiftçiye sahip çıkmak da önemli. Bütün Türkiye donda yandı, Bayburt’ta kışın yoğun kar ve kalkmayan kardan sonra tohumlar çürüdü. Zararın telafisi lazım. Destek lazım. Kredi borçlarının kapatılması lazım. Bu sesleri birilerinin duyması lazım. Bu hafta Bayburt’un bütün sorunları Meclis gündeminde olacak. Bayburtlu çiftçi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sesini duyuracak.”

“PARTİMİZ BÜTÜN ANKETLERDE YEDİ PUAN ÖNDE”

“Sadece Bayburt’un değil, ülkenin tamamı büyük sıkıntılar içinde. Söz, karar millette olması gerekirken 23 yıldır AK Parti seçimleri kazanmış, biz de ona saygı duymuş, muhalefet görevi yapmışken 31 Mart’ta ilk kez onlar ikinci parti oldular. Cumhuriyet Halk Partisi, 47 yıl sonra birinci parti oldu. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz anlayışı, 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, 47 yıl gösterdiğimiz millete saygıyı 47 gün göstermediler. Bugün 31 Mart yerel seçimlerinden beri birinci parti olan partimiz, oy sıralamasında bütün anketlerde en yakın rakibinin yedi puan önündedir. Ama iktidar buna saygı duymak yerine saldırmaktadır. Şimdi arkasında milletin desteği olmayanlar, sandıktan kaçarak Türkiye’yi vesayetle, baskıyla yönetmeye çalıştıkları için ekonomiye de çok zarar veren bir meşruiyet kriziyle karşı karşıyayız. Bu krizi aşamayınca milletin kararıyla inatlaşan iktidar yasama, yürütme ve yargıyı şahsileştirmiş, egemenliği altına almış, talimata bağlamış ve Türkiye’ye büyük bir kurumsal çöküş yaşatmaktadır. Sadece bir kişinin, bir grubun, bir partinin bir grup yöneticisinin onay verdiği ama milletin asla hoş görmediği bir sürecin içindeyiz. Çünkü onlar kendilerini, geleceklerini düşünürken, Bayburtluyu, milleti düşünmüyorlar. Bedeli maalesef suçu olmayanlar ödüyor.”

“EMEKLİLER, EMEKÇİLER OMUZ OMUZA ARA ZAM MÜCADELESİ VERİYOR”

“Asgari ücretli, 22 bin liraya geçinmeye zorlanıyor. Bugüne kadar asgari ücret zam aldığı andan itibaren 3 bin 300 lira eridi bile TÜİK rakamlarına göre. Eskiden, AK Parti geldiği gün asgari ücret yedi çeyrek altın alıyordu. Bugün asgari ücret üç çeyrek altın alabilir duruma geldi. Herkes hesabını yapsın; AK Parti’den önce yedi çeyrek, AK Parti gelince üç çeyrek. Diğer taraftan emekliler, en düşük emekli maaşı… Malum biz en düşük emekli maaşının asgari ücret olmasını savunuyoruz. Ama 14 bin 500 lira veriyorlar. AK Parti gelmeden önce en düşük emekli maaşı sekiz çeyrek altın, şimdi iki çeyrek altın alıyor. Emekliler, AK Parti’nin yaptığını görmek lazım. Nasıl her zamda cebinizden biraz biraz alarak, sizi bugünkü hesapla o beğenmedikleri Ecevit’in, Bahçeli’nin birlikte koalisyon yaptıkları dönemde, o çok eleştirdikleri Bülent Ecevit’in sekiz çeyrek altın verdiği bugünkü parayla en düşük emekli maaşı 45-50 bin lira arasında oluyor. Oralardan 14 bin liralara getirdiler. Bunu emekli hak ediyor mu? Bu durumu asgari ücretli hak ediyor mu? O zaman seçimden önce ‘Asgari ücrete yılda dört kere zam yapacağım deyip, bir kuruş zam yapmayanlara. Emekliyi artık açlığa, sefalete mahkum edenlere karşı temmuz ayında ya o ara zammı asgari ücretli için, emekli için de seyyanen zammı alacağız ya da bu büyük mücadeleyi meydan meydan taşıyacağız. Bursa’da başladık, o ‘Toplanmazlar, gelmezler’ deyip de gelip ta Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’na kadar doldurduğunuz bu meydandan duyması gereken herkes duysun. Ara zam hakkımız, söke söke alırız. Bayburt bugün bir tarih yazıyor. Bayburt’ta emekliler ve emekçiler omuz omuza ara zammı almanın, söke söke almanın, bir şekilde almanın mücadelesini veriyorlar. Hepinizi kutluyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.”

“KAYA GİBİ ARKANIZDAYIZ”

“Bir de kamu işçileri var. Kamu işçilerinin 350 bin tanesi, 350 bini altı aydır bekliyor. 250 bini de üç aydır bekliyor. Sendikaları, TÜRK-İŞ ve  HAK-İŞ 27 Şubat’ta tekliflerini sundu. Bugüne kadar sustular, iki haftadır hep birlikte dile getiriyoruz. Dediler ki ‘Gerçek enflasyona göre değil, hedef enflasyona göre zam vereceğiz.’ Değerli Bayburtlular enflasyon gerçekte biliyorsunuz geçen sene yüzde 100’dü, bu sene de yüzde 80 hesaplıyor ENAG. Geçen sene 100 lira olan mal, bu sene 180 liraysa enfeksiyon yüzde 80’dir. Ama TÜİK, ne demek TÜİK? T-Ü-İ-K. Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu. Kimi üzüyor? Emekliyi yüzüyor. Asgari ücretliyi üzüyor. Şimdi de kamu işçisini üzecek. Ne yaptılar geçen sene hatırlayalım. Gerçek enflasyon yüzde 80. TÜİK 45 dedi, 45’i bile vermediler yüzde 30 verip, yüzde 15 herkesin cebinden çaldılar. Şimdi de kamu işçisine, enflasyon TÜİK’e göre yüzde 35’ken, ‘İlk altı ay 16, ikinci altı ay sekiz vereceğiz’ diyorlar. Sendikada demiş ki ‘Bu yaz hareketli geçecek.’ Vallahi zaman zaman sendikaları eleştirdiğimiz oldu. Ama işçi sendikaları ‘Çıkıp direneceğiz, meydanlardayız, mücadele edeceğiz’ diyorsa arkanızdayız, arkanızdayız, arkanızdayız. Bayburt’tan bir söz alalım. Bir söz alalım. Kamu işçisi için, emekli için, emekçi için kim yollara düşerse, kim meydanlara koşarsa, kim eyleme çıkarsa sonuna kadar arkasında durmaya var mıyız? Var mıyız? İşte bu sesi Bayburt’tan duyun. Kocaeli Gebze’den değil, Bursa’dan değil, Bayburt’tan sesleniyoruz işçi sınıfına... Kaya gibi arkandayız, kaya gibi arkandayız.

“KURUMSAL BİR ÇÖKÜŞ İÇİNDEYİZ”

“Mağdurlar; sadece emekli, asgari ücretli, kamu işçisi değil. Büyük bir kurumsal çöküşün içindeyiz. Türkiye’de son 10 yılın en yüksek işsizlik rakamları açıklandı. İşsiz olan, iş aramaktan yılan, iş aramaya bile çıkamayan bütün kesimleri hesaplayınca TÜİK, yüzde 33 işsizlik buldu. Geniş tabanlı işsizlik. Bu gençlerde yüzde 38, kadınlarda yüzde 40. Son 10 yılın en yüksek rakamı var. Hepiniz biliyorsunuz geçen sene 3.2 milyondu, 4.7 milyona çıktı ev gençleri. Ne demek ev genci? Ne okulda, ne işte, ne eğitimde, ne istihdamda. Maalesef sobanın dibinde, anasının dizinin dibinde. Ev genci 4.7 milyon. Bu gençler bunu hak etmiyorlar. Bu gençler bu haksızlığı hak etmiyorlar. O yüzden işsizlik sorununu çözmek, diğer tüm sorunlar kadar kritiktir, önemlidir. 1.5 milyon atanmayan öğretmenimiz var. Staj ve çıraklık mağdurları var. Ve özellikle KHK mağdurları var. Adam ‘17-25 Aralık’tan önce etle tırnaktık, hep beraberdik, bankasını ben açtım, dershanesine ben gittim, ne istedilerse verdim, hiç geri çevirmedim’ diyor. Gariban memurun çocuğu burslu olarak dershaneye gitmiş, hayatını karartıyor. Ya da bir iftira geliyor, mahkemeden dönüyor, memur iade etmiyor. Yargılanıyor, beraat ediyor. Ama birilerinin zihninde beraat edemiyor. KHK mağdurlarını da atanmayan öğretmeni de staj ve çıraklık mağdurlarını da Türkiye’nin dört bir tarafındaki tüm mağdurları da büyük bir dayanışma duygusuyla biz sahipleniyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi sahipleniyor. Ülkesine, vatanına milletine ihanet edenden, altındaki tankı üstüne sürenden, F-16’yla Meclis bombalayandan asla bahsetmiyoruz. Onlar cezalarını sonuna kadar çeksinler. Ama ‘Sen bu bankaya kira yatır, sen bu bursu al, sen bu sıkıntı içinde şuraya gel’ deyip de mağdur edilen kardeşlerime söylüyorum. Bir daha kimsenin böyle peşine takılmamak lazım. Bu ülkede peşine takılacak iki tane, bu topraklarda yolundan izinden gidilecek iki Mustafa var. Bir Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Muhammed Mustafa. Bir de bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Allah kimseyi ne Peygamberimizin izinden, ne Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayırmasın. Onun dışındaki bütün yollar batıldır. Bütün yollar.”

“DOLUDA BİLE DAĞILMAYANLAR”

“Yağmur başladı, doluya çevirdi, korktum. ‘Bayburtlular buraya kadar geldi ama dağılır mı?’ diye. Doluda bile dağılmayan Bayburt’a helal olsun, selam olsun. Türkiye’mizin çevresi yangın yeri. Rusya-Ukrayna Savaşı sürüyor. Suriye’deki istikrarsızlık sürüyor. İsrail’in Gazze’deki, Filistin’deki katliamları sürüyor. Şimdi 50 binden fazla Filistinli çoğu kadın ve çocuk katledilmişken, buna karşı önce Amerika sessiz kaldı, sonra da Trump geldi ‘İyi oldu’ dedi resmen. ‘Bunları buralardan ötelere götürelim’ dedi. ‘Burayı güzel bir sahil kent yapayım, kumarhane açayım’ dedi. Birileri Trump’a hiçbir şey demedi. Bu iktidar partisinin İsrail’e kısık sesle, küçük harflerle konuşması, Trump’a karşı ise suspus olması çok çok üzücü, çok rahatsız edici, çok endişe verici, çok şüphe çekici bir iştir. Biz iki gündür İsrail’in İran’a yaptığı saldırıları kınıyoruz. İran’ın misillemeleriyle işin büyümesinden, nükleer sızıntıdan, yanıbaşımızda yeni bir savaştan endişe ediyoruz. Bunun için başta Sayın Erdoğan’ı, sadece İsrail’e laf söyleyerek değil, Trump’a, ‘Sen buna niye yüz veriyorsun, niye şımartıyorsun, niye tepemize bindiriyorsun, niye Müslüman kanı döküyorsun?’ diye Trump’a karşı bir dik duruş bekliyorum. Trump’a karşı. Orada bir Filistin bayrağı sallanıyor. O abimi, o kardeşimizi gösterin. Biz yarın Saadet Partisi’nin davetiyle, çok sayıda muhalefet partisi yarın akşamüstü Üsküdar’da toplanıyoruz. Filistin’e sahip çıkıyoruz. İsrail’e meydan okuyoruz. Filistin’le dayanışma gösteriyoruz. Ben bu konuda bütün Türkiye’nin birlikte olması gerektiğini, Filistin meselesinin Türkiye’nin ulusal meselesi, milli meselesi olduğunu hatırlatıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da herkes şunu bilsin ki; üçüncü Genel Başkanımız, Başbakan Bülent Ecevit ile Yaser Arafat’ın ilişkisi neyse bizim Filistin ile olan ilişkimiz odur.”

“EKREM İMAMOĞLU 87 GÜNDÜR İÇERİDE TUTULUYOR”

“Değerli Bayburtlular, 19 Martlar darbesinin üstünden tam 87 gün geçti. Cumhurbaşkanı adayımız, 15.5 milyon oyla Cumhurbaşkanı Adayı gösterdiğimiz Sevgili Ekrem İmamoğlu tam 87 gündür içeride tutuluyor. Bunun için 60 milyar dolar rezerv sattılar. Borsa çöktü, yabancı yatırımcı kaçtı, adalete güven dip seviyelerin de altına ulaştı. Biz bu kabustan Türkiye’yi çıkarmak için, bu darbeye teslim olmamak için, esas olanın milli irade olduğunu bir kez daha söylemek için, o gündür bugündür önce Saraçhane’de yedi gün yedi gece, sonra Maltepe’de, 2.5 milyonla. Ardından Samsun’dan yola çıkarak ve tüm Türkiye’yi meydan meydan, adım adım gezerek bu haksızlıklara, bu iftiralara karşı direniyoruz. Şunu söyleyelim; bu iftiraların tamamı, örneğin ilk gün daha ilk gün ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesinden 560 milyar lira çalmışlar’ dediler. Bunun altı yıl boyunca İstanbul’un bütçesinin 496 milyar olduğu, bunun yüzde 60’ının-70’inin sabit ödemelere gittiği, bütün hizmetlerin buradan yapıldığı, Sayıştay denetiminde bir kuruşun hesabının verilemediğinin olmadığı ortaya çıktı. Bir daha konuşmuyorlar. Ama her gün bir yeni yalan, doğrusu çıkınca bir daha susuyorlar. Her gün yeni bir iftira atıyorlar. Masum kadınları, evlatlarıyla tehdit ediyorlar. İş adamlarının şirketine çöküp, ‘Buraya bir imza at, şirketinin başına geç’ diyorlar. ‘Eğer bu imzayı atarsan evine gidersin, yoksa 20 yıl yersin’ diye insanları itirafçılık adı altında iftiraya zorluyorlar. Ama o günden bugüne ne bir kuruş yolsuzluk, ne bir kuruş rüşvet, ne de hesabını veremeyeceğimiz bir tane soru soramadılar. Buradan yiğit Bayburtluların gözünün içine baka baka söylüyorum. Sayın Erdoğan bundan tam üç ay önce demişti ki, 87 gün önce, ‘Göreceksiniz bir ay sonra birbirlerinin yüzüne, birbirlerinin gözüne, ailelerinin yüzüne bakamayacaklar.’ Ben her siyasi görüşten Bayburtlunun olduğunu bildiğim bu meydanda, Bayburtluların gözünün içine baka baka söylüyorum ki; söylenenlerin tamamı iftiradır, iftiradır, iftiradır. Anketlerde Tayyip Erdoğan’ın atadığı siyasi savcıya inananlar yüzde 25. Geri kalan insanlar inanmıyor. Şimdi bilmiyor musunuz Bayburt’ta AK Parti güçlü, MHP güçlü. Siz de şahitsiniz. Bayburt’ta bu iftiralara inanan var mı? Var mı? Namuslu, şerefli insanlara kara çalmak, aileleriyle uğraşmak, çocuklarıyla tehdit etmek, yıllarca emek emek biriktirilmiş olan mal varlıklarına çökmek, daha sonra da dediğim gibi ‘İftira at, al buradan çık’ demek hukuk değildir. Yapılan iş siyaset de değildir. Bunun için buradan Sayın Erdoğan’a bir kez daha büyük bir özgüvenle sesleniyorum ki; sen savcına mı güveniyorsun ben arkadaşlarıma güveniyorum. Hadi o zaman iddianameyi hazırlayın, kanıtları çıkarın, mahkemeyi TRT’den yayınlayın. Hodri meydan, hodri meydan.”

“GENÇ YAŞINDA HEP EN ÖNDE”

“Değerli Bayburtlular bu yörenin bir evladı var. Benim değerli kardeşim Baki Aydöner. Parti Meclisi Üyemiz. Sizin evlat, bizim yoldaş. Parti Meclisi, bir partinin en üst yöneticisi demek. Genç yaşında oraya kadar yükselmiş, depremde, sahilde, afette hep en önde. Görev adamı, vicdan sahibi ve partinin de ülkenin de bayrağını elinden bırakmayan sizin değerli bir evladınız. Onu alıp cezaevine koydular. Baki Aydöner’in önemi şudur ki; 1980 darbesinden beri ilk kez Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir yöneticisi cezaevine konmuştur. Yani 80 döneminde 45 yıl önce postallı darbecilerin yaptığını, şimdi cübbeli darbeciler yapmaktadır. Buradan hemşeriniz Baki Aydöner’e selam olsun, kuvvetli alkışlarımızla onu selamlayalım. Diğer taraftan bizi bu meydanda buluşturan değerli İl Başkanım Haktan Yücel’e yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsun var olsun.”

“‘HERSE KATRAN OLDU, BAYBURTLU BU YALANI YEMEZ’ DİYORLAR”

“Benim ortaokulu, liseyi yatılı okuduğum Bornova’ya sizin emanetiniz olarak gelen, Bornova’yı seven, orada okuyan, büyüyen, yerleşen, siyaset yapan sizin emanetinize Bornovalıların Bornova’yı emanet ettiği Ömer Ekşi’yi, evladınızı kutluyorum. Geçen gün cezaevi ziyaretinde İzmir’de, Buca Cezaevi’nde, bugün de çok Maçkalı gördüm, selamladılar beni. Maçka’nın evladı Mehmet Murat Çalık’ı ziyaret ettim. Mehmet Murat Çalık’ın Bayburt’la bir bağı var, sizin damadınızdır. Sevgili Zehra Evin Çalık’ın eşidir. Ona da buradan, Bayburt’tan damadınıza selam olsun. Bir şey için bir özel teşekkür lazım. Bayburtlular nasıl insanlar diye düşününce en yakın tanıdığın Bayburtluya bakıyorsun. Bayburtluların yüreği büyük, zihni açık. Hem inancı, itikadı tam. Hem de bilime saygısı tam. Fevkalade pratik, iyi, dürüst bir siyasetçi tanıyorum. Genel Başkan Yardımcım, 31 Mart seçimlerinin zaferinin mimarı Gökan Zeybek için hepinize teşekkür ediyorum. ‘Genel Başkanım’ diyor, ‘Kilis geldi, Kütahya geldi, Afyon geldi.’ Ümit ediyorum bir dahakine böyle yapacak, ‘Bayburt geldi’ diyecek, ‘Bayburt geldi.’ Sabah otelde bir arkadaş anlattı, çok aklıma yattı. Biz Manisa’da, Ege’de, Aydın’da, Denizli’de, Muğla’da keşkek deriz. Siz herse diyorsunuz, doğru mu? Diyor ki ‘Başkanım herse kaynatıyorlar. Herse iyi niyetle güzel yaparsan iyi olur. Yanlış yaparsan katran olur’ diyor. ‘Bu 31 Mart’ta siz seçimi kazanıp da birileri hazmetmeyince geldiler’ diyor, ‘Bir herse kazanı yaktılar, altına yalanı kattılar’ diyor. ‘Altındaki ateş yalan. İçine iftira kattılar’ diyor. ‘Başına cübbeli bir aşçı getirdiler. Yalanı harlıyor, iftirayı karıştırıyor. Hersenin dibi tuttu, katran oldu. Bayburtlu bu yalanı yemez artık’ diyor. Doğru anlamış mıyım? Şu kadarını söyleyeyim. Bu kadar yağmuru yediniz, ayrılmadınız. Allah sizden razı olsun. Şurada gördüğünüz yiğit evladınız Ekrem İmamoğlu var ya, Ekrem Başkan’ı seviyor muyuz? O Cumhurbaşkanı olunca bu ülkede yoksulluğu bitirecek, gelir adaletini getirecek. Haksızlığı bitirecek, mahkeme adaletini getirecek. Eşitsizliği bitirecek, sosyal adaleti getirecek. İmamoğlu gelecek, köylü yeniden milletin efendisi olacak. İşsizin, emeklinin, emekçinin karnı doyacak. Tüm gençler hayallerini dışarıda değil, Türkiye’de kuracak, Bayburt’ta kuracak. Bu toplum artık huzur bulacak. Buradan Cumhurbaşkanı adayımıza bir yürekten alkış alalım. Ekrem Başkan’a, bütün arkadaşlarımıza, tüm yol arkadaşlarımız olarak, Mansur Başkanımızla birlikte hep beraber sahip çıkıyoruz. Türkiye sahipsiz değil. Hep beraber Türkiye’yi kurtaracağız. Size söz veriyorum. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. İyi ki varsın Bayburt. İyi ki bu kadar mertsin, bu kadar ev sahibisin. Bundan sonra Bayburt kardeşliğimizin kalesidir. Bu milletin kalesidir. Hoşçakalın, hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları