48.6 olmanın tarifsiz huzuru içindeyim…

Sistem değişti, rejim değişti… Ama nedense her zamankinden daha bir rahatlık var, haklı olduğunu bilmenin huzuru var. Asıl önemlisi bu kez mağdur olan taraf 48.6. Bundan sonrasını onlar düşünsün…

48.6 olmanın tarifsiz huzuru içindeyim…
Kaybedeceğini bile bile inandığını yapanın huzuru hâkim tüm hücrelerimde.
“Ben söylemiştim ama” demenin gururu da var tabii…
“Bunlar bir dümen yapacaklar illa ki, rahat durmaz, huylarıdır” diye bangır bangır haykırdığımızda.
“Mümkün değil, bir kere her sandıkta akıllı elamanımız var, pür dikkat sayacaklar oyları, sonra ıslak imzalı tutanağın fotoğrafını akıllı telefonlarıyla çekip bizim merkezdeki akıllı elemanlara yollayacaklar onlar da akıllı YSK’nın akıllı sitesinden gelen sonuçlara karşılaştırıp bir hata olup olmadığına bakacaklar”, diye gayet bilimsel, teknik ve akıllı bir yanıt veriyorlardı.
Ama ne yazık ki mühürlerin akıllı olmayacağını hesap etmediler.
17/25 Aralık savaşındaki telefon dinlemelerinde nelere şahit olmadık ki?
Talimatı veriyor yetkili “Şunu şöyle şöyle yapın…”
“Aman efendim bu kanuna aykırı, yapamayız…”
“Kanun bizim elimizde, bir karar çıkartırız kanuni hale gelir”…
Son dakikada atılan gol ofsayt…
“Kaldırın o zaman ofsayttı, zaten kimse ne olduğunu bilmiyor; bizim hanım bile her seferinde soruyor ofsayt neydi, diye. Ben bile tam bilmediğimden anlatamıyorum. Sahi neydi ofsayt? Kaldırın anasını satiim olmasın ofsayt diye bir şey…”
Suyunu çıkartmışlar diyorsunuz ama bu kez suyunun suyu durumu var…
Ofsayttan golü atan bizzat hakem üstelik…
Kim bilir önceki seçimlerde neler oldu? Onu düşünüp de sinirimizi bozmayalım şimdi…
Üsküdar’ı geçen at yolda buluştuğu eşekle birlikte Niğde’nin yolunu tuttu…
Bu kez oylamayı olduğu gibi yürüttüler…
“Dışarıdan oy getirilmesin diye basılan mühürler, dışarıdan getirildiği kanıtlanmadıkça mühürsüzler de mühürlü muamelesi görür diyerek geçerli sayıldı”. Bu cümleyi yazmak epey bir zamanımı aldı, defalarca silip yazdım, bilmem bir şey anlarınız mı? Anladıysanız bana da anlatın ne olur, çünkü ben hâlâ tam olarak anlamadım…
Bir cümle düşüklüğü, bir anlam bozukluğu var mı diye bakıp duruyorum, imla kılavuzlarını karıştırıp duruyorum. Bir tuhaflık, bir düşüklük, bir bozukluk olduğu kesin ama bu cümlede mi yoksa yapının “cümlesinde” mi onu çözemedim.
Sistem değişti, rejim değişti…
Ama nedense her zamankinden daha bir rahatlık var, haklı olduğunu bilmenin huzuru var.
Asıl önemlisi bu kez mağdur olan taraf 48.6.
Bundan sonrasını onlar düşünsün…