Afakanlar

Atay Sözer; Rize’yi sel götürmüş halk perişan; Reis fırça atıyor, niye önlem almıyorsunuz, niye derelere bina yapıyorsunuz diyor… Sonra milleti selden kurmak için çayın memleketinde keyif çayı paketleri atılıyor kafalara… Bir afakan hücumu daha, yeter yahu…

Afakan veya hafakan kalp çarpıntısı, sıkıntı anlamına geliyor. Halk arasında “Afakanlar bastı” diyen kişi “Yeter artık yahu bunaldım, daraldım, nefes alamaz hale geldim, oynatacağım.” tarzı bir ruh hali içindedir.

Son günlerde koronadan sonra ikinci bir salgın gibi afakan basma vakaları görülmeye başlandı. Aşısı henüz bulunmamış bu duruma hepimiz yakalanıyoruz, herhangi bir olay afakanı tetikliyor hemen.

“Reis müjde verecekmiş.” haberini duyduğum anda afakanlar gelmeye başladı dört bir yandan. Boğazım kurudu, nefes alamaz hale geldim, kalp atışlarım arttı.

“Ulan kim bilir başımıza gene ne halt gelecek? Ne diyecekse yekten söylesin işte böyle süründürüp de insanı strese sokmanın alemi var mı?

Açıklardı müjde, Kıbrıs’a saray yapılacakmış; e tabii memlekette yer kalmadı sıra oraya geldi. Afakanlar gene gelmeye başladı akın halinde.

Afakanlardan biri “Şikâyet edip durma haline şükret, bak kulağının arkasında açık bir alan var oraya da bir külliye oturturlarsa görürsün gününü.” diyor, afakana hak veriyorum vallahi haklı.

Rize’yi sel götürmüş halk perişan; Reis fırça atıyor, niye önlem almıyorsunuz, niye derelere bina yapıyorsunuz diyor… Sonra milleti selden kurmak için çayın memleketinde keyif çayı paketleri atılıyor kafalara… Bir afakan hücumu daha, yeter yahu…

“Ama paketler doğa dostu torbalarda” diyor afakan…

Geçen yıl vatandaşlık hakkını almış olan Suriyeli Vahap böyle bir ruh hali içindeydi, nefes alamıyordu sanki, hop oturup hop kalkıyordu.

“Yahu bana da afakanlar geliyor…”

“Sana ne oldu ki yahu, senin işin rahat, her şey bedava sana kalacak yerin var, karnın doyuyor, elektrik bedava, su bedava. Hasta olsan bakılıyorsun, vergi ödemiyorsun, yan gelip yatıyorsun, maaşın da var sayılır. Afakanlar ne diye geliyor sana?”

Afganlar geliyor, duymadın mı Afganların gelişini duyduğum andan itibaren afakanlar gelmeye başladı… Onlar da bize verilen imkanlara ortak olacak şimdi, verilenler bizlere anca yetiyor. Üstelik onlar da çabuk ürüyor… Ülkenin nüfusu artacak fakirleşeceğiz, gitsinler ülkemizden yahu, mülteci istemiyoruz… Ne olacak bu memleketin hali? Afganları düşündükçe afakanlar geliyor yahu…”

Adam haklı vallahi, Afgan meselesi de afakan basma durumunu fena tetikliyor; Reis diyor ki: “Talibanla düşünce olarak farkımız yok, onlarla anlaşırız…”

Haydiii gelsin afakanlar, bu defa afakanlar Afganlarla el ele tutuşup birlikte geliyorlar sınırdan içeri.

Afganlar Taliban’dan kaçıp geliyor ama sen onlara hem kapıyı açıp buyur ediyorsun hem de onların kaçtığı Talibanla antlaşma masasına oturuyorsun. Taliban sormaz mı sana “O kaçan elamanları bana geri ver.” diye?

Demek ki sormuyor, belki de bilerek yolluyor; a başımdan senin olsun, hayrını gör diyor. Bunu görünce afakanlar gene geliyor bana…

Ama afakanlardan birini pek öfkeli gördüm geçende, sordum “Yahu sizin derdiniz ne Allah aşkına?”

“Yahu ne biçim ülkeye geldik arkadaş, bir saati bir saatine uymuyor, her gün bir tuhaflık çıkıyor, biz de ne yapacağımızı şaşırdık, dengemiz bozuldu; vallahi biz de afakanlar gelmeye başladı, sonumuz ne olacak bilemiyoruz…”