loading
close
SON DAKİKALAR

Bir Kazdağı Masalı

Atay Sözer
Tarih: 24.10.2016

Atay Sözer; Kazdağı’nın canlıları olağanüstü toplantı yapıyorlardı; geyikler, karacalar, ayılar, tilkiler, dozumuzlar, kunduzlar, su samurları, kuşlar ve alabalıklar tedirgindiler.

Kazdağı’nın canlıları olağanüstü toplantı yapıyorlardı; geyikler, karacalar, ayılar, tilkiler, dozumuzlar, kunduzlar, su samurları, kuşlar ve alabalıklar tedirgindiler. 

Yaşlı bilge kaz, “Dağın adını Kazdağı koymuşlar ya; artık gerçekten salak olduklarından mı yoksa işlerine geldiği için salağa yattıklarından mı bilinmez kelimeyi “kazmak” fiilinin emir kipi olarak algılayıp kazmayı kaptıkları gibi kazmaya başladılar” diye lafa girdi.

Geyik, “Önce zeytin ağaçları gitti… 

Öteden beri bir zeytin düşmanlığı bilinmektedir zaten” diye söylendi.

“Geyik haklı” dedi karaca; 

“Marshall planıyla başladı her şey, bu geri zekâlılar yakalarını ABD’ye kaptırdıktan sonra çorap söküğü gibi geldi gerisi. Kendi ürettiği mısır özü yağlarını kakalamak için ciddi bir zeytinyağı düşmanlığı başlattılar; zeytinyağı kanser yapar dedikodusunu çıkarttılar, türkülerin içine bile kara propaganda sokuşturuldular ‘Zeytinyağlı yiyemem, basma fistan giyemem, benin gibi cahile efendi diyemem’ diye. 

Yani ucuz, adi basma giyip, zeytinyağlı gibi banal şeyleri yiyenler cahillerdir; aklı başında kültürlü insanlar bunları yapmazlar fikri aşılandı. Bundan sonrada da yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek büyük bir katliam yapıldı…”

“Sonra maden arama macerası başladı, altın için Kazdağı’nın altını kazmaya başladılar. Kazdağı’nın üstü altından daha değerlidir, lafını duymadılar bile” diye bağırdı domuz…

Tilki de “E tabii işin içine altın girince hemen peşinden siyanür sorunu geliyor, siyanürün de çevreyi ne hale getirdiği malum” diye ekledi.

Kunduz da devam etti, “Tam bunlara bir laf edelim derken bu defa da termik santral belası çıktı. Bu kez de santral için kazmaya başladılar Kazdağı’mızı”.

Kırmızı benekli alabalık “Sadece toprak değil dereler de harcanıyor, geçenlerde hangi akla hizmet içinse bizim dereye elektrik verdiler, kardeşlerim telef oldu”, diye lafa girdi.

Ayının tepesi atmıştı “Ulan bari mert olun da teker teker gelin; hangi birinizle uğraşalım han-ginize laf yetiştirelim” diye homurdandı…

Köstebek bile öfkeliydi; “Toprağın altında da durumlar vahim; zehirli atıklar en derinlere kadar işlemiş; bitki örtüsünün tamamen yok olmasına çok kalmadı. İçme sularına bir sürü alakasız madde karışmış, geri zekâlı insanlar da kanser niye bu kadar arttı, diye soruyor saf saf; ulan bu kör halimle ben bile görüyorum olanları”.

Yaşlı Kaz; “Sen zeytinyağı kanser yapar yalanına inanıp çevreyi berbat et sonra kanserin tam orta yerine balıklama atla; bunu ancak bir insan yapar…”

“Doğanın dokusunu bozdular, doğanın kendi kanser oldu kimse farkında değil” diye söylendi karaca.

Ayı ayağa kalkıp “Ama doğayla oyun olmaz, doğanın tersi pistir; doğa doğalığını yapar, ondan aldıklarını misliyle geri alır adamdan. Bozarsan onun dokusunu sonra duyarsın ettiğin haltın kokusunu” diye bağırdı.

Kazdağı sakinleri mutlaka bir şeyler yapılması gerekliliği konusunda fikir bildiğine varmışlardı; ama o bir şeyler nelerdi ona karar verememişlerdi…

“Resmen yedi düvelle mücadele ediyor gibiyiz” diye haykırdı içlerinden biri…

O sırada gelen kartal “Durum sadece burayla sınırlı değil arkadaşlar, Karadeniz sahilleri, Cerattepe, Anadolu’nun pek çok yeri için de benzer durum söz konusu; bu reziller yeşil gördükleri yere kazmayı vuruyorlar…” diye acı gerçeği haykırdı.

“Bunlar yeşilin düşmanı, bildikleri tek yeşil dolar yeşili” diye tamamladı Tilki…

Yaşlı kazın kafasında neler yapılması gerektiği konusunda bir şeyler şekillenmeye başlamıştı.

“Sloganımız, hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” dedi.

Bütün dağ sakinleri bu sözü dakikalarca alkışladılar…

İlk iş olarak da yurdun dört bir yanından gelecek doğal yaşamının canlılarının katılacağı bir kongre düzenlemek olacaktı. 

Sonra da “Doğanın kurtuluşu savaşı” başlayacaktı…

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları