loading
close
SON DAKİKALAR

İki Profesör

Atay Sözer
Tarih: 24.06.2014

Atay Sözer; Muammer Aksoy adı balık hafızalı toplumumuzda ''O da kimdi yahu?'' sorusuna neden olabilir.

Muammer Aksoy adı balık hafızalı toplumumuzda “O da kimdi yahu?” sorusuna neden olabilir.
Hemen anımsatalım; 

Muammer Aksoy bir anayasa profesörü…

1939'da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Zürih Üniversitesi Hukuk ve Devlet Bilimleri Fakültesi'nde doktora yaptı.

Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi'nde asistanlık ve Ankara Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. 1957 yılında üniversite yasasında yapılan değişikliklerin üniversitelerin özerkliğine zarar verdiği gerekçesiyle üniversiteden ayrılarak Cumhuriyet Halk Partisi'ne girdi.

27 Mayıs 1960 sonrasında yeniden üniversiteye döndü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde profe-sör oldu. Kurucu Meclis Antalya İli Temsilciliği ile 1961 Anayasasının hazırlanmasında ko-misyon sözcülüğü yaptı.

12 Mart 1971 Muhtırasından sonra tutuklandı, fakat yargılama sonucunda aklandı.

1977'de CHP İstanbul milletvekili olarak meclise girdi. Avrupa Konseyi Türkiye temsilciliği ve Türk Hukuk Kurumu başkanlığı görevlerini yürüttü. 12 Eylül 1980'den sonra Ankara Barosu başkanlığına seçildi.

1989'da Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bahri Savcı, Münci Kapani ve Bahriye Üçok gibi aydın-larla birlikte Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurdu.

31 Ocak 1990 günü Ankara Bahçelievler'deki evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü; tarihi-mizdeki onlarca faili meçhullerden biriydi.

Muammer Aksoy sıkı bir laiklik savunucusuydu…

Ancak hiç bilinmeyen bir özelliği daha vardı; Muammer Aksoy çok iyi bir Müslümandı; namaz vakitlerini hiç kaçırmaz, tüm kurallara uyardı.

Öldürüldüğü gün polisler evinde araştırma yaparken gene bir faili meçhule kurban gidecek gerçek bir gazeteci olan Uğur Mumcu da oradadır. Polisler kütüphaneye bakarken gördükleri Kuran tefsirleri ve başka dini kitaplar karşısında şaşırırlar.

“Bu ne iştir yahu, laik adamın evinde bu kitapların ne işi var?” derler.

Uğur Mumcu açıklar;

“Şaşıracak bir şey yok Hoca iyi bir Müslüman’dı, beş vakit namazındaydı, sürekli de okur-du…”

Laiklik ve dindarlık farkını algılamadan yoksun polis bu ifade karşısında çok üzülür…

“Tüh be, o zaman yazık olmuş; desene yanlış adamı seçmişler; burada sen dururken gidip onu vurmuşlar…”
İkinci profesörümüz Ekmeleddin İhsanoğlu; gündemimizde çok taze olduğundan uzun uzun anlatmaya gerek yok zaten her yerde yazıyor.

O da diğeri gibi bir bilim adamı, uzmanlık alanı kimya; o da diğeri gibi dinine bağlı.

Aralarındaki tek fark birinin dinsel kimliği tamamen kendi dünyası içinde yaşanıp kimse tara-fından bilinmemesi, diğerinin ise dinsel kimliğinin ön planda olması ve toplum tarafından bir din adamı olarak algılanması.

“Nasıl bir Cumhurbaşkanı?” sorusuna yanıt ararken bu farkı da unutmamak gerek sanırım.

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları