loading
close
SON DAKİKALAR

Karantina Günlüğü 15

Atay Sözer
Tarih: 01.09.2020
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Atay Sözer: Dönemin Milli Eğitim Bakanı, "Mektepler olmasa maarifi iyi idare ederdim" diye bir espri yapmıştı. Şimdiki ciddi ciddi söyledi, "Öğretmen maaşları bakanlığa yükmüş." "Aman vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin" diyen Atatürk’ten bugünlere geldik.

116.GÜN
Düğünler bir saatle sınırlı olacak; yemek ikramı yok, halay yok, 65 üstü yakınlar yok, çocuklar yok, takı töreni yok aslında düğün yok diyecekler ama bunu dolambaçlı yoldan söylüyorlar. Bir tek gelinle damat dans edecek. Her düğüne bir kolluk gücü gelecek, sıkı denetim var.

-Hop sen göbekli, otur yerine halay yasak.
-Ben tuvalete gidiyordum.
-Tuvalet kapalı orada da bulaş var.
-Sıkıştım ama.
-Eve kadar sık dişini, hem ikram falan da yoktu bu ne çişi böyle?
Sanki düğün yapmak, halay çekmek zorunda insanlar; gelenekler öyle bir şartlamış ki.
Gitme düğüne arkadaş, böylece çeyrek taktım, gram taktım stresinden de bu bahaneyle kurtu-lursun.
Kendini düğün yapmak zorunda hissedenler de sıyırır; zaten düğün yapsanız kimseye yara-namayacaksınız. İlle de bir şey bulacaklar; oturdukları yeri, yedikleri yemeği, gelinliğinizi, damatlığınızı, saç modelinizi çekiştirip duracaklar.
Reis, kendince bir yöntem bulmuş.
“Düğünlere gitmeyeceğim, düğün sahiplerini makamımda kabul edeceğim, ayağıma gelip kendilerini tebrik ettirecekler, ben de hediyelerini vereceğim.” dedi.
Tabii gelinle damat açısından ekstra bir angarya; onca telaş içinde bir de saraya gitme stersi. Tabii huzura kabul için de illa Kovid testi yapılacak, onun sonucunu bekleyeceksin, strese bakar mısın? Gitsen bir türlü gitmesen bir türlü.

117.GÜN
Giresun’da sel felaketi; suçlu gene halk oldu.
“Neden dere yatağına ev yaptın, kime sordun?”
“E sana sordum, yap dedin.”
“Niye bana sordun, ben kendini camdan at desem, atacak mısın? Salak mısın sen?”

118.GÜN
Coronavirüs, kimyamızı da bozdu galiba; zaman zaman zombilere dönüşüp karşımızdakini paralamak ihtiyacı duyuyoruz sanki. Buna bağlı olarak linç mevsimi başladı; sosyal medya linçleri yargı kararlarında etkili bir unsur haline gelmeye başladı artık.

Biri hakkında “Bu rezili hemen tutuklayın” türünden fetvalar yaygınlaşınca suçun niteliğine hatta suç olup olmadığına bakılmaksızın tutuklama kararı gelebiliyor.
Bir yazarın halk söylencelerinde anlatılan bel altı, sakil bir öyküyü çocuk kitabında yayınla-yınca kıyamet koptu ve vatandaş tutuklandı. Ama tilkinin ayıya tecavüzünün masalını yazan tutuklanırken bir kıza tecavüz edip ölülüne neden olan “aslan” aslanlar gibi devletin sırt sıvaz-lamasıyla dışarıda.
Bu arada yalan yanlış, yarım yamalak bilgiler ortada dönmeye başladı.
“Kültür Bakanlığı nasıl bu kitaba bandrol verirken hiç mi denetlemiyor?” dendi.
Hayır efendim denetlenmiyor, iyi ki de denetlenmiyor, denetim olursa sansür olur zaten; bandrol telif hakları kontrolüyle ilgilidir. Bir suç varsa sonradan savcılık gerekeni yapıyor, nitekim de yaptı görüldüğü gibi. Linçe katılanlar arasında da aklı başında diyebileceğimiz insanların da olması şaşırtıcı. Artık nasıl bir toplumsal paranoyaya kapıldıysak?
Bu arada bel altı, sadizm veya zoofili içeren anlatımlar, Mevlana’da, Nasrettin Hoca’da hatta Necip Fazıl’da bile mevcuttur. Bunlar yasaklanmamalıdır ama okullara da tavsiye edilmeme-lidir elbette. Sapla saman fena halde karışıyor.
Bu kitaptan sonra Ferhan Şensoy’un da Boris Vian etkileri taşıyan kitabındaki kurgusal karak-terin zoofil yaklaşımları Zülal Kalkandelen’in tepkisiyle bir linç girişimine uğradı.
Zülal Hanım kitabı okumamıştı sadece sosyal medyada yayınlanan bir sayfasına göre hüküm vermişti.  Oysa Zülal Kalkandelen de kısa bir süre önce hayvan hakları savunuculuğu yüzün-den sıkı bir linçe uğramıştı. Yani linç edilen de bir süre sonra başkasını linç edebiliyor.
Hani vampirin ısırdığı da vampir olur ya onun gibi sanki. 
Son olarak iki gün önce sakıncalı çocuk kitabına tepki gösteren Işıl Özgentürk de Batman’da  töre yüzünden hayatını kaybeden, tecavüze uğrayan kadınların durumunu yazdığı için fena halde linçe uğradı, faşist ve tecavüz savunucusu ilan edildi. Linçi yapanların içinde aklı ba-şında sandığımız kişiler de var demek akıl bazen baştan çıkabiliyor; böylece Özgentürk’ü Linç eden iktidar yanlılarıyla aynı çizgiye gelme başarısını da göstermiş oldular.
Sanıyorum insanlar okumaya üşeniyorlar, okuduklarını da yarım yamalak okuyup ters tarafla-rından anlıyorlar. Birinin “Bu rezil, böyle demek istemiş” diye yorumlayıp ilk taşı atınca arkası geliyor.
“Ama öyle dememiş ki” diye başlarsanız cümleniz bitmeden bir taş da size gelir.
Fazla uzatmayayım bu konuyu ortam gergin, insanlar yanlış anlamaya en ufak bir sözünüzde linç etmeye hazır. Virüsün etkisi olabilir diye düşünüyorum. Ne olur ne olmaz.

119.GÜN
Dönemin Milli Eğitim Bakanı, “Mektepler olmasa maarifi iyi idare ederdim” diye bir espri yapmıştı. Şimdiki ciddi ciddi söyledi, “Öğretmen maaşları bakanlığa yükmüş.”
“Aman vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin” diyen Atatürk’ten bugünlere geldik.
Maaşlar olmasa her şey yolunda gidecekmiş.
Muzaffer İzgü “Yumurtadan Çıkan Öğretmen” kitabında düşük maaş yüzünden seyyar satıcı-lık yapmak zorunda kalan öğretmeni anlatır.
Demek o maaş bile yük geliyormuş eğitime bakan arkadaşa.

120.GÜN
Patron Giresun’da otobüsün üzerinde altta birbirine kaynamış halde izleyenler bir seçim günleri nostaljisi yaşanıyor.
Patron sesleniyor, “Düğün, cenaze, taziye, tatil gibi toplu etkinlikler virüsün yayılma alanı haline dönüştü. Hele hele plajlar, buralar ayrı felaket."
Aşağıdan “Hüloğğğ” sesleri.
Patron “Şimdi keyif çayı zamanı” diyerek aşağıdakilere çay fırlatıyor.
Çay kapmak isteyen kaynaşmış kitle daha da kaynaşıyor.
Covit-19 da keyif çayını içerken ellini ovuşturuyor.

121.GÜN
Batman’daki tecavüzcü dışarıda; içişlerine bakan vatandaş anlaşılmaz bir şekilde onu korur havasında, Barış Atay bu durumu eleştiriyor, bizim vatandaş da “Dikkat et de yakalanma” diye tehdit ediyor. Bu hedef gösterme karşılığını buluyor Barış Atay bir grup tarafından darp ediliyor. Vaziyet korkunç, Coronavirüs yanında bir de zehirli iktidar virüsü sardı her yanı.
İlkini maske ve fiziksel mesafeyle biraz olsun idare ediyoruz ama ikincisinin çaresi de yok nerede olursan ol gelip seni buluyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları