Karantina günlüğü 19

Atay Sözer; Sosyal medyada bir karikatürü yanlışlıkla beğenen adamı bile sabaha karşı şahsıma hakaretten derdest edip içeri aldıran savcılar galiba kovid yasaklarına takıldıklarından dışarı çıkamıyorlar herhalde?

143.GÜN

Pandemi tüm haşmetiyle devam ediyor; halkın yapacakları sınırlı aslında. Nasıl deprem ön-lemi olarak içinde; el feneri, düdük, püskevit, su şişesi, battaniye olan bir deprem çantası alıp ev tepene çökerken çamaşır makinesinin altına atmak gibi beyhude eylemler yapıyorsan, burada da maske, mesafe, temizlik üçlüsünden medet umuyorsun. Halktan deprem önlemi için binaların zemin etütlerini, binaların sağlamlaştırmasını bekleyemeyeceğimiz gibi burada da aşıyı bulmasını isteyemeyiz kuşkusuz.
Burada da her şeyde olduğu gibi ikiye ayrıldık kimimiz gerektiğinde çift maske takıp nija savaşçıları, kimimiz de büyük bir umursamazlıkla Tarkan gibi daltarak dolanıyoruz.
Tabii depremde olduğu gibi burada da asıl büyük önlemleri almamalı gerekenler kulakları üstüne yatıyor.

144.GÜN

En ektili aşıyı bizi kıskanan Almanya’da iki Türk bulmuş; zamanında burada barındırama-yıp zorunlu olarak göçe zorladığımız iki kişi. Pek sevindik, pek gururlandık kendimize haklı olarak pay çıkardık. Öyle ya zamanında burunlarından getirip oralara sürgüne zorlamasaydık. Burada nasıl okuyacaklardı, hangi şartlarda çalışacaklardı da bulacaklardı aşıyı. Yatsınlar kalksınlar bizimkilere dua etsinler.

145.GÜN

Sil baştan… Karantina günleri devam ediyor… Gene yasaklar başladı… Bu kadar zaman aradan sonra tekrar uyum sağlamada ciddi sorunlar çıkabiliyor, kafalar karışabiliyor.
65 yaş üstündeki kayınpeder “Alzheimer oluyorum galiba, yeni yasaklardan bir halt anlamı-yorum” diye dövünüyor, 20 yaş altı oğlan da “Bu kadar karmaşık işlemler bizim testler de bile yok.” diye isyanlarda.
En son 10-20 arasında serbest olan sokağa çıkma serbestliği 10-16 arasına çekilmişti kayın-peder ona bile söyleniyordu 4 saatimizi iç ettiler, diye. Şimdi 10-13 arasına inince hiç sesini çıkartmıyor “Aman neme lazım bu defa da 10-00-10-05 arasına çekip hadi şöyle bir koşu git gel” derler akıllarına getirip de belamı aramayayım, diyor.

65 yaş üstü yasağına 20 yaş altı da teşmil edilmiş.
Tabii oğlan bu sözü küfür zannetti celallendi “Teşmil ne yahu? Teşmil senin babandır.” diyor.
Aslında biraz düşününce çözülmeyecek gibi değil. Son durumda 65 üstü 10-13, 20 altı olanlar da 13-16 arası çıkamayacak bunun dışında çıkabilecek. Yok pardon tersi olacaktı galiba; 65 altı 20’den sonra çıkıyor. Yok olur mu 65 altı saat altıdan sonra yasaklanıyor. Gene olmadı altı olur mu üstü; 65 üstüne saat 10- 13 arası serbest bunun dışındakiler yasak ama 20’nin altında olanlara da 13-16 arası serbest. Şimdi oldu galiba… Ama hafta sonu iş biraz daha karışıyor; burada 10-20 arası herkese serbest, bunun dışındakiler yasak. Peki 65 yaş üstü ve 20 yaş altı bu herkese dahil mi? yani 10-13, 10-16 kısıtlamaları kalkacağı için onları memnun edecek bir şey. Bu konuda net bir açıklama yok.
Bir de lokantaların durumu net değil, hepsi kapanacak sadece paket servis yapacak, saat 8’e kadar açık kalacak o saate kadar gelen paketini alıp gidecek ama 8’den sonra gelip alamayacak, ona evden servis yapılacak. O kadar kötü kaleme yazılmış ki anlamak için birkaç defa okumak gerekiyor.
İhtimal mahdum bey arayıp sormuştur “Bıbacım bir daha anlatır mısın, lahmacun siparişini saat 7’de verdim şimdi ben mi gidip alacağım, onlar mı getirecek?” diye.
Bu kararları kaleme alanların da anladığını sanmıyorum, ihtimal birileri yaz diyor onlar da ipin ucunu kaçırdıklarından, “Amaaan be battı balık yan gider, koy mabadına rahvan gitsin.” diye ne söylenirse yazıyorlar.

146.GÜN

Umarım bu saat aralıklarını virüse de haber vermişlerdir, “Arkadaş saat 8’den sonra başla mesaiye” diye.  Bu arada düğünler ve camilerin durumuyla ilgili bir ifade yok; acaba unutuldu mu, yoksa yasak kapsamı dışında mı kaldı?

147.GÜN

Siyasi hayattaki virüs de sinir bozmaya devam ediyor… Devlet’in (kişi olanı) çabalarıyla affa uğrayan organize suç patronu raconunu kesmiş muhalefet liderine ayar vermeye kalkmış küfürlü bir ifadeden sonra “Seni fasulye sırığı ile tanıştırırım” falan demiş belli ki ale-min argosunda bir anlamı var mutlaka. Bir de “Akıllı ol” demiş ki pek manidar, bu ifade Trump’un yolladığı nereye saklayacağımızı bilemediğimiz mektupta da vardı.
Kurtlar Vadisi rol modeli en son olarak da “Çakal gibi uluyup hâtun gibi konuşacağına, beni öldürtsene!” demiş. Mafya dizilerindeki ağır abilerin bu jargondan beslendikleri iyice kesinleşti artık.
Ama aynı şahıs daha önce şahsıma da Devlet’e de (kişi olanı) benzer bir ayar vermiş, hayret-tir ki bir tepki görmemişti. Şimdi maşallah hepsi enseye tokat bir samimiyet içindeler. İnşallah Kemal Bey’le de aynı durum yaşanmaz.
Damat beyn “At izi, it izi” ifadesi de böylece netleşmeye başladı sanırım.
Sosyal medyada bir karikatürü yanlışlıkla beğenen adamı bile sabaha karşı şahsıma hakaretten derdest edip içeri aldıran savcılar galiba kovid yasaklarına takıldıklarından dışarı çıkamıyorlar herhalde?