loading
close
SON DAKİKALAR

İnsan onurunu ayaklar altına almak bu kadar kolay olmamalı

Can Ataklı
Tarih: 13.06.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Soruşturmanın sonunda Sabri Uzun’un 10 Haziran 2022 tarihi itibarıyla rütbelerinin, kimliğinin ve silahının geri alınmasına karar verilmiş. Şu ayıba bakar mısınız?

ŞAKA GİBİ

Hşşşşt, uyan da balığa çıkalım

Başta eski Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Ümit Yalım olmak üzere Türkiye’nin gerçekten vatansever insanları yıllardır Ege’de oynanan oyuna dikkat çekiyordu.

Yunanistan AKP’nin iktidara gelmesinden sonra Ege Denizi’nde çoğu Türkiye’ye ait olan adaları birer ikişer işgal etmeye başladı.

Sadece işgalle de yetinmedi Yunanistan, bu adalara anlaşmalara aykırı olarak asker çıkardı, silah ve mühimmat yükledi hatta bazılarına askeri havaalanları bile inşa etti.

İktidar uyarıldı, “Aman” dendi “Yunanistan büyük oyun içinde, bunun hemen önüne geçmezseniz yarın sorun çözülemez hale gelecek.”

Ama AKP iktidarı tınmadı bile.

Göz göre göre adaların işgaline çanak tuttu adeta.

Şimdi artık seçimler yaklaşıyor.

Anketler ortada, AKP gidici görünüyor artık tüm anketlerde, sarayın içinde yapılan anketler bile böyle söylüyor.

Ekonomi berbat, sosyal dengeler bozulmuş, dünya ile ilişkiler kötü gidiyor.

O halde “hamasi” bir şeyler bulunması gerek.

İşte bunlardan biri Yunanistan.

“Şaka yapmıyoruz” diyerek adeta bir savaş ortamı yaratılıyor, bir taraftan bilgisiz, eğitimsiz ve yoksul kesimler milliyetçilik kırbacıyla hareketlendiriliyor diğer taraftan muhalefet de “Milli birlik beraberlik ruhu” adı altında paralize ediliyor.

Tabii ne kadar bilgisiz ve eğitimsiz olursa olsun millet aptal değil ki.

İster istemez sorular soruluyor.

“Yahu ne oldu böyle Yunanistan’la, sorun nedir?” sorusu en bilgisiz ve ilgisiz vatandaşların bile aklına geliyor.

İşte böyle bir ortamda iktidarın aklına “işgal edilen Ege Adaları” geliverdi.

Dünkü Yeni Şafak gazetesinin manşetini görünce güleyim mi ağlayayım mı karar veremedim.

Şöyleydi manşet: “Artık 22 ada silahlı.”

Haberin devamında ise iktidarın yıllardır nasıl bir uykuda olduğu itiraf ediliyordu sanki.

Şu cümleye bakar mısınız; “Uluslararası hukuka göre, kolluk haricinde hiçbir güç bulunmaması gereken 23 adanın 22’si Yunanistan tarafından silahlandırıldı. Askeri varlık tespit edilemeyen tek ada ise Herke adası oldu. Bu adalarda jet üssünden, mekanize ve topçu birliklere kadar her şey var…”

Türkçemizde çok güzel bir atasözü vardır.

“Uyan da balığa çıkalım.”

Ne anlama gelir bu söz.

Başta Türk Dil Kurumu sözlüğü olmak üzere bakın “Uyan da balığa çıkalım” sözü nasıl anlatılmış;

Bir konuda iş işten geçti, yapılacak bir şey yok, fırsat kaçtı anlamındadır.

Herhangi bir konu da geç kalmış kimselere söylenen alaycı cümle.

“Anca mı anladın…” demek isteyen birinin söylediği, balık tutmakla alakası olmayan deyim.

Aymaz kafalara söylenen, olaya Fransız kalan elemanları betimleyen bir deyim.

Bu itiraf gibi manşette dikkat çeken bir nokta daha var.

Bugüne kadar hep 18 adanın işgal edildiği, üzerine askeri tesisler kondurulduğu söyleniyordu.

Meğer bu eksik bilgiymiş.

AKP iktidarının göz yumması ile Yunanistan’ın işgal ettiği aday sayısı meğer 22 imiş.

3 ada daha eklenmiş kaşla göz arasında.

Bu durumda iktidarın tek şansı kalıyor.

Ver gazı, ver gazı, ver gazı.

Ama o sırada Güneydoğu’dan yine 4 şehit haberi gelmiş ne gam.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Onurlu duruşun ve cesaretin fotoğrafı

Şu gülen yüzlere bir bakın

Hiç korku belirtisi var mı?

Ya üzüntü?

Ya da bir endişe?

Gelecek korkusu okunuyor mu yüzlerinden?

“Biz ne yapacağız şimdi çaresizliği” seziyor musunuz?

Hayır tam tersine onurlu bir duruş var.

Bir isyan

Bir karşı çıkış

Bir diklenme

Bir meydan okuma.

Gezi Davası’nda 18’er yıl ağır hapse mahkum edilen Mücella Yapıcı ve Çiğdem Mater’in Bakırköy Kadın Cezaevi’nden ilk fotoğrafları…

Selam olsun onlara.

Kimileri onlara eziyet çektirdiğini, burunlarını sürttürdüklerini sanıyor.

Alt edeceklerini, sindireceklerini, seslerini kısacaklarını umut edenler var.

Hiçbiri olmuyor ama.

Tam tersine gülümsemeleri, alaycı bakışları, “siz bizi yenemezsiniz” tavırları yok mu bir de üstüne.

İşte buna deliriyorlar.

Yakında hak ve adalet mutlaka yerine gelecek.

O güne kadar delirtmeye devam.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bir tweeti RT’lemek bile saray medyasına göre suç

TRT 1 kanalında “Alparslan Büyük Selçuklu” isimli bir dizi var biliyorsunuz.

Tarihi seven biraz da bu kahramanlık öykülerinden hoşlananlar bu diziyi keyifle izliyormuş.

Ben henüz izlemedim. Medyadaki haberlerden duyduğum kadarıyla dizinin kadrosuna kısa bir süre önce “Ökte Hatun” rolüyle Ezgi Çelik katılmış.

Ama bu genç oyuncu apar topar kadrodan çıkarılmış hemen.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü Ezgi Çelik, Şahan Gökbakar’ın tweetini, retweet yapmış.

Şahan Gökbakar, iktidar ve yandaşlarının pek haz etmediği çok başarılı bir sanatçı.

Ezgi Çelik, sarayın sevmediği bu sanatçının attığı “Hırsızın uğursuzun katilin tecavüzcünün dolandırıcının kaçakçının yolsuzun dışarıda gezdiği ama haber yapan gazetecinin hapse girdiği bir sistem içerisinde olmak beni çok üzüyor yoruyor ve mutsuz ediyor” tweet’ini RT’lemiş.

Suça bakın.

Tabii TRT’ciler kendilerini koruma bahanesi buluyorlar.

Güya sosyal medyada “Devletimizin resmi kanalı TRT1’e yeni oyuncu diye tanıttığınız Ezgi Çelik, Twitter hesabından Şahan’ın suçlu sözde gazeteciyi temize çıkarmaya çalıştığı tweetini paylaşım yapmış… Gazeteci suç işleyince ceza almaz diye kanun mu var. Başka kimseyi bulamadınız mı?” şeklinde twitler yayınlanmış.

Eğer konu sosyal medyanın diline düşüyorsa yapacak bir şey yokmuş.

Tabii o tweetleri atanların da kimler olduğunu herhalde tahmin ediyorsunuzdur.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

İnsan onurunu ayaklar altına almak bu kadar kolay olmamalı

Bu yazının başlığını “Ey bürokratlar, Kılıçdaroğlu’nu iyi dinleyin ve adımlarınızı dikkatli atın, yarın ağlaşmayın sonra” diye de atabilirdim.

Ama sonra buna mantığım da gönlüm de razı olmadı.

Çünkü bu iktidar gidip demokrasiye dönüldüğünde, elbette ülkeyi bu karanlık noktaya getirilenlerden hesap sorulacaktır ama bunun bile insan onuruna saygı duyularak yapılacağına inanıyorum.

AKP iktidarı gittiğinde zannetmiyorum ki herhangi bir kişi sırf intikam duyguları ile yargılansın ya da hakkında işlem yapılsın.

Hukuk neyi gerektiriyorsa o yapılacaktır mutlaka.

Oysa AKP iktidarında hukuksuzluğun dibine vurulduğu gibi insan onurunun da ayaklar altına alınması bir intikam aracı olarak kullanılıyor.

İşte son örnek eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un başına gelenler.

Sabri Uzun, Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezasını onamasının ardından sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda “Sayın Kaftancıoğlu, Halide Edip, 23 Mayıs 1919 günü İngiliz işgali altındaki İstanbul Sultanahmet meydanında özgürlük nutku atmıştı. İşgalciler bile Ona, senin gibi ceza vermemişlerdi. Türk kadınlarını sizin şahsınızda kutluyorum” demişti.

Vay sen misin bunu yapan.

Saraydan gelen talimatla Emniyet Genel müdürlüğü hemen “İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış birisinin böyle bir “AHLAKSIZLIĞI” kabul edilemez” açıklaması yapmıştı.

Sonra da Uzun hakkında soruşturma başlatıldı.

Soruşturmanın sonunda Sabri Uzun’un 10 Haziran 2022 tarihi itibarıyla rütbelerinin, kimliğinin ve silahının geri alınmasına karar verilmiş.

Şu ayıba bakar mısınız?

Şu rezalete bakar mısınız?

Şu ilkel intikam duygusuna bakar mısınız?

“İktidardan yana olmayan birine destek verdi” diye koca bir ömrü bir kalemde silecek kadar ahlak ve vicdandan uzaklaşmış bir zihniyetle karşı karşıyayız ne yazık ki.

Bunu yapanlar yarın nasıl hesap verecekler acaba?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Şu Amerikan başkanının uğraştığı işe bakın

Bir okur mesajıyla geldi benim de aklıma.

Biz burada ülkeyi yönetenlerin milyarlarca liralık keyif harcamalarına neredeyse hayranlıkla bakarken ve “helal olsun ama ne de güzel itibar gösterisi yapıyor” falan diye kendimizi kandırırken elin Amerikalısı bir uçak boyama işini bile sorun ediyor.

Bakın okurumun mesajını birlikte okuyalım, acıklı halimi bir görelim;

Merhaba Can Bey; Kennedy’den beri Amerikan başkanlarının kullandığı uçakların rengi hep mavi beyazdır.

Trump kendi döneminde 2 adet uçak siparişi vermiş. Fakat uçakların rengini değiştirip kırmızı-beyaz-mavi yapmış.

Biden gelince buna itiraz etti ve “uçakların rengi eski klasik mavi beyaz renginde olmalı” dedi.

Eski klasik rengi hem daha ucuz hem de zaman tasarrufu sağlıyordu, ayrıca koyu renk uçaklarda ısı problemine sebep olurdu.

Zengin, dünya lideri olmuş Amerikan başkanlarının uğraştığı şeye bakın!

Bir de bizim ülkenin liderine bakın: bir sabah kalktık bir baktık devletin rengi turkuaz olmuş; Güreş miili takımı forması, milli futbol takım forması, cumhurbaşkanlığı bisiklet formaları, protokol halıları, koruma polis üniforması, TBMM resmi metaryalleri, TBMM halıları…

Kime sordular, masraf hesabı yaptılar mı?

Basitmiş gibi görünen bu hesapsız işler için bile devlete bir sürü masraf, zaman kaybına sebep oldular.

Amerika gibi zengin bir ülke bu gibi işleri kafaya takıyor ama bizde düşünen yok.

YOUTUBE GÜNLÜĞÜ

Bugünkü sohbetimi lütfen mutlaka izleyin. Çünkü siz izleyici ve okurlara yönelik çok önemli bir çağrı yapıyorum. İzlemek için; https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları