loading
close
SON DAKİKALAR

Saray yine diretecek AKP bölünecek

Can Ataklı
Tarih: 26.10.2015
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı; Saray yine diretecek, koalisyon kurdurmak istemeyecek, başarırsa azınlık hükümetiyle devam edecek olmazsa bu kez de anayasal hakkını kullanarak bir daha seçim kararı alacak.

Övünmek gibi olmasın (ayrıca bırakın olsun) 7 Haziran seçimlerinden önce “Kasımda erken seçim” olacağını Türkiye’de ilk söyleyen kişiyim.
Seçim süreci boyunca gittiğim her yerde “7 Haziran’da AKP 276’yı bulamazsa koalisyon olmaz, Kasım’da yeniden seçime gideriz” diyordum.
Pek inanan çıkmıyordu.
Şimdi benzer durumla karşı karşıyayız.
Bütün araştırma şirketlerinin vardığı ortak sonuç AKP’nin yine tek başına iktidar olamayacağı yönünde.
Yani değişen bir şey olmayacak.
Saray yine diretecek, koalisyon kurdurmak istemeyecek, başarırsa azınlık hükümetiyle devam edecek olmazsa bu kez de anayasal hakkını kullanarak bir daha seçim kararı alacak.
Bu durumda baharda yapılacak bir erken seçime hazır olmak gerek.
Ancak, bu tahminim AKP’nin oylarını ve milletvekili sayısı artırması halinde geçerli.
Oy ve milletvekili kaybı yaşanırsa, hele AKP 250 milletvekilinin altına düşerse sarayın bu hesapları da boşa çıkabilir.
Bu durumda yapılacak bir diretme AKP’nin bölünmesine yol açacaktır. AKP’den kopacak 50 kadar milletvekilinin kuracağı yeni parti CHP ve MHP ile üçlü koalisyona gidecektir.
Elbette bu hükümetin uzun ömürlü olmasını kimse beklememeli. Bu hükümet en erken bir yıl en geç 2 yıl sonra yeniden erken seçim kararı alacaktır.
Türkiye’nin yeni yapısı işte bu seçimde ortaya çıkacaktır ki belki en hayırlısı budur.
Bu kadar iddialı nasıl olabiliyorum?
Birincisi anketler öyle diyor. Özellikle kamuoyuna açıklanmayan ve Amerika’lıların kendileri için yaptırdığı bir anket var ki AKP için tam bir kâbus. Buna göre AKP 35, CHP 31, MHP 17 ve HDP 13 çıkıyor. Bu sonuca göre AKP 248, CHP 148 milletvekili çıkarıyor. Kalan 154 milletvekili MHP ve HDP arasında aşağı yukarı eşit biçimde paylaşılıyor.
Bu tablonun saray için kâbus olacağı ortada. Meclis çoğunluğunu elinde tutamayan Erdoğan’ın sarayda oturması da çok zor. O halde diretecektir.
Peki, AKP’den kopma nasıl olacak? Onun da hazırlıklarının yapıldığı görülüyor. Yeni Şafak gazetesi ilk bakıldığında son derece iyiniyetli ve yurtseverce görünen bir kampanya başlattı. “başka Türkiye yok” başlıklı kampanyada fikri görüşüne bakılmaksınız Türkiye’nin tanınmış isimlerinden kanaat önderlerinden “birleştirici” mesajlar salınıyor. Teröre ve kaosa karşı birlik beraberlik öne çıkarılıyor. Hatta öyle ki gazete “AKP tek başına iktidar olsa bile yine de ulusal koalisyon kurmalı” görüşü bile manşette yer alıyor.
AKP’nin “aşırı saraycı” kesimi Yeni Şafak’ın bu atağına şiddetle karşı çıktı.
Bu da demektir ki, seçimden sonra AKP içinde bir kıpırdanma olacaktır.
1 Kasım’a çok az kaldı. Yazın bir kenara.

--ÜZÜLDÜM—

Çetin Altan
Büyük bir yazı ustasını kaybettik. Çetin Altan bizim gençlik yıllarımızın sembol ismiydi. Müthiş bir sosyalist, dava ve mücadele adamı, eşsiz Türkçesiyle hepimize rehber olan bir isimdi.
Sonraki yıllarda filozof özelliği daha öne çıktı, entelektüel birikimini herkesin anlayacağı dille paylaşmayı bildi.
AKP iktidarını, bana göre en iyi niyetle okumaya ve bundan ülke için bir yarar çıkarmaya çalışan isimdi. Bu nedenle çok eleştiri de aldı.
Ömrünün son günlerinde ise yanıldığını söyleyecek kadar olgun bir tavır sergiledi.
Güle güle Çetin Altan.

--ŞAŞIRDIM-----

“Tayyip Bey’in damlası olamam”
Beyaz TV ekranında, kanalın sahibi Osman Gökçek Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ü karşısına almış.
Gazeteci gibi soruyor hesapta. Ama aslında sorduğu tek şey “Cumhurbaşkanımıza hakaret ediliyor, bunun basın özgürlüğü ile ilgisi var mı?”
Kaç saat sürdü bilmiyorum program ama başka bir şey konuşulmadı. Gökçek dönüyor dolaşıyor lafı hep aynı yere getiriyor “Eleştiri çok doğru, elbette yapılmalı, ama sayın cumhurbaşkanımıza hakaret olacak şey mi?”
Neymiş, Erdoğan’a diktatör diyorlarmış, eğer diktatör olsa bunlar yazılabilir miymiş?
Gökçek sık sık manşet örnekleri gösterdi. Bir tanesi, (o da Cumhuriyet mitinglerinde “Ordu göreve” pankartını bir dakikalığa açıp fotoğraf çektikten sonra kapatan ve o mitinglerin kirletilmesine neden olan ne idüğü belirsiz bir dergi) çirkin ve yersizdi, diğerleri bütün dünya ülkelerinde görülebilecek başlıklar.
Son günlerin modası bu. 13 yıldır hep mağduriyet edebiyatı ile oy toplayan saraydaki kişiyi, artık mağrur olduğu ve herkesi korkutup sindirdiği bir dönemde yine “mağdur gösterme” çabaları.
Ertuğrul Özkök çoğu yerde gereken cevapları veremedi ama bir ara kendini tutamayıp “Yahu sen seni Tayyip Erdoğan gibi olmuşsun” deyiverdi. Gökçek müthiş bir tevazu içinde “Çok teşekkür ederim, ancak Tayyip Bey’in yanında bir damla bile olamam” dedi.
Ah be genç arkadaşım. Yakışıklısın, parlak bir geleceğin olabilir, koca bir televizyonun sahibisin, gazetecilik iddian var. Bunlar gelip geçici günler. Yarın damlası bile olamayacağın Tayyip Bey gider, akıllarda senin bu vıcık yağcılığından başka bir şey kalmaz. Dikkat et derim.

--ÇOK GÜLDÜM—

Apo’nun başına bir şey gelmiş olmasın
İmralı’daki terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’dan aylardır hiç haber yok.
Seçimden bu yana onca olay yaşandı, terör arttı, şehit cenazeleri yürek burkan biçimde yurdun her yanına dağılıyor, AKP ve saray panik içinde “açılım falan yok artık” açıklamaları yapıyor, ama kimsenin Apo’dan söz ettiği yok.
Seçimden önce öyle miydi? Bir başbakan ve bakanların adaya gitmediği kalmıştı. Gün aşırı seferler düzenleniyordu, AKP sözcüleri ve medyadaki yalakaları Apo’ya övgüler düzmek için yarışıyordu.
Sonra seçimden beklenen sonuç çıkmadı, terör hortlatıldı, bombalar patlamaya başladı, başbakan bile bu patlayan bombaların AKP’ye oy kazandırdığını ileri sürecek kadar şaşırdılar. Ama Apo’dan ses yok.
Başına bir şey gelmiş olmasın?
Şaka tabii, ne gelecek ki başına, ama aklıma eskiden anlatılar bir fıkra geldi.
PKK yola pusu kurmuş askeri birlik geçerken saldıracaklar. Pusu ekibi yatmış bekliyor. Belirlenen saat gelmiş, askeri birlik ortada yok. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, teröristler sıkılmaya başlamışlar.
Pusu ekibinin başı telsizle “merkeze soralım” demiş.
“Alo alo” demiş pusu lideri “Beklediğimiz askerler hala gelmedi.” Bekleyin gelirler” karşılığını almış merkezden.
Biraz daha beklemişler, yine yok. Tekrar sarılmış pusu lideri telsize “Yahu bunlar hala yok ortada, korkuyorum başlarına bir şey gelmiş olmasın sakın.”

--KAFAMI BOZAN ŞEYLER—

Yok artık, Oy ve Ötesi yeni geziyi başlatacakmış
Oy ve Ötesi tamamen sivil ve demokrasiye inanmış insanların kurduğu bir organizasyon. Temeli 2007 seçimlerinden önce atılmıştı. Benim de içinde bulunduğum küçük bir gurup sandıklara sahip çıkmak, oy sayımının adil biçimde yapıldığını yerinde izlemek ve sonuçları gönüllüler aracılığı ile herkesten önce alabilmek için bir iniyisatif oluşturmaya çalıştık.
Ancak bilgisayar sistemini sağlıklı biçimde kuramayınca o seçimlerde faaliyet gösterememiştik.
Daha sonra daha genç ve yetenekli bir gurup bayrağı devraldı ve ortaya harika bir gönüllüler grubu çıkardı.
Oy ve Ötesi 2001 ve özellikle 2015 Haziran seçimlerinde çok başarılı çalışmalar yaptı. Yeniden seçim ise aynı şevkle ve sayıları da artarak devam ediyorlar.
Ancak bu oluşum iktidar çevrelerini çok rahatsız etti. Sandıkların denetim altında olmasından endişe eden AKP’liler Oy ve Ötesi için karalama kampanyası başlattılar.
En güzeli de “Oy ve Ötesi yeni bir gezi için hazırlık yapıyor” iddiası. İnsaf yani. Tamam anladık seçim çok korkutuyor size ama bu kadar da uçmak olmaz ki.

Can Ataklı - Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları