loading
close
SON DAKİKALAR

Suriye'de savaşa hayır!

Erol Kızılelma
Tarih: 18.09.2012

Erol Kızılelma yazdı, ''Mezheplerin birbirine karşı kışkırtılmasından çıkar umulması utanılacak bir durumdur...''

AKP sanılanın aksine birçok konuda başarısız olan bir iktidar. Dış politikada da başarısızlığını yineledi. Vizyonu var, pohpohlamalarıyla Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Ahmet Davutoğlu'nun ne kadar içi boş ve sadece emperyalizmin güdümünde bir vizyona sahip olduğu görüldü.

Emperyalizm, elbette çağımıza uygun yöntemleri de kullanarak, uzun vadeli çıkarları doğrultusunda bölgemizi yeniden şekillendirmek istiyor. Ama çoğu zaman da klasik yöntemlere (işgal, suikast, provokasyon vb.) başvurmak zorunda kalıyor. Yani o kanlı ve vahşi yüzünü gösteriyor.

Aslında AKP iktidara geldiğinde, biraz da tepkileri yatıştırmak amacıyla, Atatürk'ün "yurtta barış, dünyada barış" deyişine gönderme yaparak, komşularımızla ikili ilişkileri geliştirmiş ve bunda oldukça başarılı da olmuştu. Özellikle Suriye ile ikili ilişkiler, başka ülkeleri kıskandıracak şekilde hızla iyileşiyordu. Ülkeler arasında ikili ilişkilerin gelişmesinde ve kalıcı izler bırakmasında, siyasi ilişkilerden çok kültürel ve ticari ilişkiler daha fazla rol oynuyor. Suriye ile gelişen bu iyi ilişkilerin, her iki ülkenin yararına olacağı ve Suriye'deki rejimin de bunda istekli olduğu görülüyordu. Ticari ilişkiler olsun, kültürel alış veriş olsun, toplumsal yapıda önemli iyileşmelere etki yapabilirdi. Ülkesinde demokratikleşme çabasında olan bir Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinin, Suriye toplumunda da demokrasi kültürünün gelişmesine ve demokratik taleplerin yükselmesine neden olması, doğal olarak kaçınılmazdı. Bu derinleşen ilişkiler, karşılıklı yararlar sağlayabilir, iki toplum da bundan nemalanabilirdi. Tabi, eğer gerçekten Suriye'nin demokratikleşmesi isteniyorsa, Suriye'nin de bu yönde adım atması teşvik edilip desteklenebilirdi. Zaten gelişen ve dışa açılan ekonomik durum da, ülke burjuvazilerinin talepleriyle, demokratikleşmeyi dayatacaktı. Bu kaçınılmaz, olumlu ve bedel ödemeden sağlanacak gelişme yerine, bir anda bu politikadan vazgeçip, ABD politikaları doğrultusunda şahinleşip, Suriye ile çatışma noktasına gelinmesi, Türkiye'nin ve bölge halklarının çıkarına bir gelişme değildir.

Suriye ile çatışma noktasına gelinmesi kadar, Suriye'nin iç sorunlarla karşılaşmasında da, AKP hükümetinin özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun kışkırtıcı, saldırgan, küçümseyici, şoven ve militarist söylemlerinin büyük rolü olmuştur. Erdoğan, yeni savaşçı politikaların sonuca ulaşabilmesinde, Suriye'deki mezhep farklılıklarının kaşınmasının ve birbirlerine karşı kışkırtılmasının yararlı olacağını düşünmüş ve bunu çok kabaca yapmıştır. Mezheplerin, halkların birbirine karşı kışkırtılması ve bu yolla insanların birbirini boğazlamasından bir çıkar umulması utanılacak bir durumdur. Bir insanlık suçudur.

Bölgedeki gelişmeler ABD'nin arzu ettiği gibi şekillenir mi bilinmez ama ABD silah tekellerinin şimdiden karlarını büyük oranda yükselttikleri biliniyor.

Halkları birbirine kırdırarak, çoluk çocuk insanların cesetleri üzerinden ikbal arayışları, karşı konulması ve hesap sorulması gereken suçlardır. İşte şimdi bir şeyler yapmanın tam zamanıdır. Türkiye'de savaş karşıtı çevreler, aralarındaki farklılıkları bir yana bırakıp, halkların başında oluşan bu felaketi geriletmeli ve sonuçsuz kılmalıdır. 
Komşularımızla aramızda onarılmaz yaralar açacak, içerde de yeni ve uzlaşılamaz sorunlar oluşturacak olan bu savaşçı politikalar mahküm edilmelidir.

Bu arada AKP iktidarının, bu savaşçı politikalarının başarısı için, entrika dahil, uluslararası hukuku da ihlal eden her yola başvurduğu, ülkemizde paralı askerlerden ve İslamcı militanlardan oluşmuş güçler konuşlandırdığı ve bunları komşu ülkenin rejimini değiştirmek için kullandığı biliniyor. Bu uygulamalar ülkemiz için de acı sonuçlar doğuracaktır. 
Tayyip Erdoğan hükümetinin, bu suçlardan ve suçlamalardan nasıl kurtulacağı ve bu yönde ne tür politikalar geliştireceği merak konusu. Çıkmaz bir sokağa girdiklerinin kendileri de farkında. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, ülke içinde ve dışında, acı çekmelerine, göz yaşı ve kan dökmelerine neden oldukları insanların elleri, hem bu dünya da, hem de inandıkları öbür dünyada yakalarına yapışacaktır. Bundan hiç şüpheleri olmasın.

Erol Kızılelma

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları