loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'nin AKP iktidarıyla sınavı-II

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 13.08.2012

Prof. Dr. Ahmet Özer yazıyor, ''AKP iktidarı Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklemektedir. Bu durumdan kurtulmada görev CHP'ye düşüyor...''

AKP iktidarı uyguladığı politikalarla içerde ülkeyi gidrek gerçek bir demokrasiden uzaklaştırken dış politikada izlediği yanlış politika sonucu Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklemektedir. Ülkeyi bu durumdan kurtarmanın birinci görevi en başta ana muhalefet partisi olan CHP’ye düşüyor. Daha yeni “demokrasi ve değişim” adıyla kongre yapan CHP’nin ise bu dönemde başarılı olması bazı alanlarda sonuç alıcı atılım(lar) yapmasına bağlıdır.

İnsan hakları ihlalleri artıyor

Hatırlayalım; AKP demokratikleşme söylemleri ve ekonomik büyüme propogandası ile oylarını her seçimde sürekli yükselterek bugünlere geldı. Demokrasi alanının en önemli sorunu olan “Kürt meselesini çözeceğim” dedi, aradan on yıl geçti bu alanda hiç bir şey değişmediği gibi, maalsef bugün Kürt sorununda bulunduğumuz nokta dünden daha kötü. Türkiye, giderek insan hakları ihalelerinde üçüncü dünya ülkelerindeki gibi model bir ülke haline geliyor. Şu an tutuklu bulunan gazeteci sayısı 71 kişiyi aştı. Türkiye’yle ilgili bir rapor yayınlayan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg : “Türkiye’de ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü ile ilgili durum hala kaygı verici.”, diyor. Faili mechuller, yargısız infazlar, işkence geçmişte kalan kavramlar değil artık.

Ekonomi teklemeye başladı

AKP iktidarı ekonomide sürekli büyüyoruz dedi, ama yaratılan zenginliği tabana yayamaktan ziyade kendine yakın bir kesime aktararak yeni bir sermaye sınıfı yarattı. Ortak mülkiyet alanlarına ekonomik rant uğruna her gün yeni saldırılar yapılıyor. Ormanlar, vadiler, akarsular ve birçok tabiat varlığı büyüme adına katlediliyor. Çalışanların ücretlerinin göreceli olarak düşmesi bıçağı kemiğe dayamış durumda. Gelir dağılımında adaletsizlik daha da büyüdü, zenginler daha zengin olurken geniş halk kesimleri daha da yoksullaştı. İlk defa ekonomi büyürken işsizlik arttı. İlk defa cari açık verilirken döviz kuru arttı, başbakan zam isteyen memura "İMF' yi ikna edin" dedi. İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı ve ilk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı. Sonuç itibarıyla büyüme olmasına ragmen sosyo ekonmik ve politik kalkınma olmadı; iktidar güç elde ettikçe bunu demokratikleşme yoluyla periferiye aktarmak yerine daha da merkezileştirdi gücünü, ceberrut hale geldi.

Anamuhalefete büyük iş düşüyor

İşte bu noktada CHP’ye büyük iş düşüyor. CHP’nin bu işi kotarıp başarılı olması ise iki konuda yapacağı atılıma ve göstereceği performansa bağlı. Herşeyden önce CHP Kürt meslesinde AKP’nin yanlışlarını ve çıkmazlarını ortaya koyduktan sonra kendi alternatif çözümünü ortaya koymalı. Çünkü AKP toplumu derinden etkileyen bu sorunda, üçüncü döneminde iki yanlış yola saparak bir çıkmazın içine girmiştir. Bunlardan biri AKP’nin güvenlikçi politikaya teslim olmasıdır. İkincisi de soruna çözümler üretmek yerine “...çözüyormuş gibi” yapmaya çalışarak zamana yaymasıdır. Aynı hatayı son yirmi yılda Demirel, Çiller, Erbakan, Yılmaz ve Ecevit hükümetleri de yaptı ve bunların hiç biri sorunu bu yolla çözemediği gibi, bu sorun onların iktidarlarını çözdü, hatta bir daha dirilmemek üzere tarihe gömdü. AKP’nin bunlardan farklı olarak ilk iki döneminde demokratik çözüm arayışı ve ekonomik büyüme ile bir istikar yakalaması, ömrünün öncekilerden biraz daha uzun olmasını sağladı. Şimdi girdiği yol ondan önceki iktidarların başına gelen akibetle onu başbaşa bırakacaktır. Çünkü AKP demokrasiyi tesis etmediği gibi artık topluma vaadettiği şekilde davranmıyor da.

Değişim şart

Gerçek bir demokrasi ve çözülmüş sorunlar için iktidarın değişmesi gerekiyor. Soru şu; “iktidarı hangi siyasi güç değiştirecek?” İktidarı değiştirip gerçek bir demokrasiyi eğer CHP tesis edecekse önünde bir olanak duruyor. Bu olanağın adı gerçek anlamda topyekün değişimdir. Önce CHP kendisi değişecek sonra bu değişimin gerçekci ve samimi bir değişim olduğuna toplumu inandıracak, ardından da iktidarı değiştirecektir. Burada yeni Anayasa yapım sürecinde takınacağı tavır ve göstereceği yaklaşım da büyük önem taşıyor. Ancak iktidar değişikliğinin en önemli işareti AKP’nin gelecek yıl sonbaharda yapmayı düşündüğü, yerel seçimler olacak.

Yerel seçim geneli belirler

CHP bu yerel seçimlerde eğer İstanbul’u alabilirse (İzmir Antalya ve Mersin’i AKP’ye kaptırmazsa), bu 2015 milletvekili seçimlerini kazanabileceğinin en büyük belirtisi ve halk nezdinde iktidarı alabileceğinin vizesi olur. Bu durum sdece genel seçimler açısından bir kilometer taşı olmakla kalmaz aynı zamanda AKP’yi prestij kaybına ragmen Cumhurbaşkanını meclisin seçmesi gibi bir yola sevkedecektir. O yüzden CHP’nin yarından başlayarak büyükşehir belediye başkanı adaylarını belirlemesi gerekir. Sözkonusu adaylar da öncelikle yerel hedeflerini netleştirmeli, bu hedeflere ulaştırarak projelerini ortaya koymalı ve bu projeleri uygulayacak kadrolarını ilan ederek halkın karşısına çıkmalıdır. Özellikle 13 yeni ilin eklenmesiyle sayısı İstanbul ve İzmitle beraber 29’a çıkması beklenen yeni “bütün il” büyükşehir modeli bu seçimleri daha da önemli hale getirecektir.

İstanbul’u alan Türkiyeyi alır

Unutulmamalı ki İstanbul küçük bir Türkiyedir. Istanbul’u alan Türkiyeyi alır. Dolayısyla rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki; İstanbul yerel seçimleri bir siyasi parti için iktidara giden yolun psikolojik eşiğidir. Bu eşik aşıldı mı iktidar kolaylaşır. Üstelik genelde AKP-CHP farkı 24 puan civarındayken İstanbul’da bu fark geçen yerel seçimde sadece 6-7 puana inmişti. Bu kadarlık mesafeyi Türkiye ortalamasına göre kapatmak daha kolaydır. Ayrıca CHP’nın yerelde (2011 seçimlerine gore) AKP ile başabaş olduğu Mersin’i, 6 puan geride olduğu Antalya’yı, 9 puan geride olduğu Eskişehiri ve 7 puan önde olduğu İzmir’i yeniden kazanması da önemlidir. O halde hedef belli, yapılacak olanlar da bellidir. Mesele CHP açısından “yapacakmış gibi” yapmaktan ziyade “yapmaya koyulmaktır.”

Prof. Dr. Ahmet Özer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları