loading
close
SON DAKİKALAR

Seçime giderken Türkiye'nin beş ana sorununa bir bakış

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 22.05.2018
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Özer

Ahmet Özer: İnsanoğlu uzun tarihi süreçte eşitsizliği gidermek için hukuku bulmuştur. Ama egemen güç bu ilkeyi toplum yararından ziyade kendi yararı için kullanmıştır çoğunlukla.

Bir süredir seçim sathı mahalindeyiz. Nihayet Siyasi Partiler aday listelerini YSK’a verdiler. 30 Nisan Tarihi itibariyle lsiteler kesinleşecek ve süreç resmen başlamış olacak. Bütüğn adaylarımıza başarı diliyorum. Tabi bu noktadan sonra önemli olan Türkiye’nin karşıkarşıya bulunduğu sorunlar ve siyasi partilerin ve adayların bunlara dair ileri sürdüğü çözümlerdir. Seçmen de hem oy verdiği partinin adaylarına hem bu sorunlara ilişkin önerdiği çözümlere, verdiği vaatlere ve bu vaatleri yerine getip getirmeyeceğinin inandırcılığına bakacak. Bu yazıda bu sorunları irdelemek istiyoruz.

 Hiç kuşkusuz Türkiye’nin birikmiş ve çözülmeyi bekleyen bir çok sorunu var. Bunları çok sayıda başlık altında toplamak mümkün. Ama ezcümle beş başlık altında toplanabilir bu sorunlar. 1) Hukuk ve demokrasi sorunu 2) Ekonomi sorunu 3) Eğitim sorunu 4) Toplumsal barış sorunu 5) Dış politika sorunu. Sırayla bu sorunlar üzerinde durmak, bugünü ve gelecek beklentileri üzerinde durmak istiyorum. Bu günkü yazıda “Hukuk ve Demokrasi Sorunu” ile başlayalım.

 

1.HUKUK VE DEMOKRASİ

A. Hukuk

Neden önce hukuk diyoruz? Çünkü hiç kuşkusuz hukuk, bir toplumun vazgeçilmez temel çimentosudur. Hukuk bir ülkenin birleştirici ve bir arada tutucu gücüdür. Hukuk,  demokrasinin de olmazsa olmazlarındandır. İnsanoğlunun eskiden beri temel iki sorunu var: Biri eşitsizlik meselesidir,  diğeri yaşamın anlamına dair beklentidir.

İnsanoğlu uzun tarihi süreçte eşitsizliği gidermek için hukuku bulmuştur. Ama egemen güç bu ilkeyi toplum yararından ziyade kendi yararı için kullanmıştır çoğunlukla. Bizim ülkemizde olduğu gibi bu temel ilkeyi ya tam işletilmemiş ya da hukukun üstünlüğü ilkesi adı altında üstünlerin hukukunu hakim kılmıştır.

Bu anlamda yargı tarafsız ve bağımsız olmak yerine taraflı ve bağımlı olmuş; adalet mekanizması tam işletilememiş; bu da halkın adalet duygularının zedelenmesine yolaçmıştır. Çoğunlukla kurunun yanında yaş yanmış, insanlar hukuk ile adalet bulacakları yerde adaletsizlikten yakınır olmuştur. Temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olaması gereken hukuk, akasine hak özgürlükler  üstünde demoklesin kılıcı gibi sallandırılmıştır.  Bu listeyi mümkün. Bunu uzatmak yerine  bu konuda ne yapılması gerektiği üzerinde durmak bu safhada daha anlamlı geliyor bana.   Peki ne yapılabilir?  

İşte demokratik bir iktidarda hızla yapılması gerekenler;

  1. Üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü ilkesi mutlaka korunmalı; İnsanlar sürekli bir takım eften püften gerekçelerle gözaltına alınmamalı, tutuklanmamalıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeler kaldırılmalıdır. (Ör, Cumhurbaşkanına hakaret suçu olmaktan çıkarılmalı, ileri demokrasilerdeki gibi bir uygulamaya geçilmeli.  CB halkın hakaretinden korkmak yerine onların sevgisini kazanmalaıdır. CB kendi halkı ile davalı olmamalı.) Baskı ortamanın son verilmelidir.
  2. Anayasa Mahkemesi gereçek işlevine dönmeli ve yapması gerekenleri yaparak toplumun temel şemsiyesi olduğunu ortaya koymalıdır. Çünkü hukuk herkesin güvencesidir, hukukun da dayandığı güvence Anayasadır. Demokratik ve özgürlükçü bir anayada da evrensel hukuk kaidelerine ve insan haklarına dayalı olmalıdır. Bu çerçevede hak ve özgürlüklere vurgu yapan, etnik yapılara ve inanaçlara eşit mesafede duran parlemneter demokrasiyi yeniden ihya edecek bir anayasanın yapılması elzem olacaktır.
  3. Türkiye'nin tek adam rejimine son vererek yeniden demokrasisini rayına oturtması için tarafsız ve bağımsız bir yargıya ihtiyacı vardır. Bu açıdan yetkin ve tarafsız yargıçlar en az bunun kadar gereklidir.
  4. Bu çerçevde HSYK yeniden yapılandırılmalı ki addalet mekanizması adalet  dağıtabilisin. Söylendiği gibi “kurunun yanında yaş yanmasın.”
  5. Uyduruk gerekçelerle insanlar artık tutuklanmamalı; henüz hüküm giyememiş insanlar üztünde tutukluluk zülme dönüşmemelidir.
  6. İnsanlar yarın başıma ne gelir kaygısı ile yaşamamalıdır,  gönül rahatlığı içinde  işlerine güçlerine gidebilmeli. Korku sarmalı kırılmalı; yaratıcılığın anası özgürlükler hukuki güvenceye alınmalıdır. Bireyler anayasa ve yasalardan doğan temel hak ve özgürlüklerini serbestçe diledikleri gibi kullanabilmelidir.
  7. Böylece toplumsal felç durmu son bulmalı. Hukuk bütün kurum ve kuruluşları ile demokrasinin tam işlediği hukuk devletlerindeki gibi işlemeli.

Ben böyle bir ülke ve böyle bir hukuk istiyorum, ya siz? Eminim sizler de aynısını istiyorsunuz. Türkeye bunu istiyor, Türkiye bunu hak ediyor. Bütün mesele bunu yapabilme becerisi,  basireti ve cesaretini gösterecek bir yapıyı işbaşına getirmek.. ve  devamında bu bilinçle halkın özlemini duyduğu demokrasi ile tançlanmış iktidarı kurabilmektir.  Gelelim demokrasiye..

Demokrasi

Elbette cumhuriyet vazgeçilmezimiz. Ama tek başına cumhuriyet yetmez. O cumhuriyetin içini demokrasi ile doldurmak gerekir. Aksi taktirde etrafınıza bakın. İran da cumhuriyettir, Irakta da cumhuriyet var, bilmem nerde de...? Peki bunun için iktidara gelindiğinde ne yapılmalı?

  1. OHAL derhal kaldırılmalı, huzur ve barış ortamı sağlanmalı. Muharrem  İnce’nin “çılgın projem ‘ Huzur’” demesini anlamlı buluyorum. Çünkü politikanın en temel işlevi öncelikl üretimi artırmak (ki sonra ekonomi konusunda bunu işleyeceğim), ardından adil bölüşümü sağlamaksa, üçüncüsü  de bunu huzur ve güven içinde gereçekleştirebilmektir. Bir düşünsenize, eğer bir yerde huzur ve barış ortamı yoksa bütün bunlar ne işe yarar?
  2. Kuvvetler ayrılığı ilkesi demokrasinin en temel koşuludur, o nedenle yeniden ihya edilmelidir. Yani bugün gitmekte olduğumuz ve dünyada hiç bir benzeri ve karşılığı olmayan sitem yerine parlementer demokrasiye dönülmelidir.
  3. Fikir ve ifade özgürlüğü mutlaka sağlanmalı. Şiddet ve hakaret olmadığı taktirde, insanlar özgürce düşündüklerini ifade edebilmelidir.  Gerçek demokrasilerde düşünce, ifade, inanaç ve teşebbüs özgürlüğü son derece önemlidir.
  4. Kayyum işlerine son verilmelidir. Milletvekilleri ve belediye başkanları siyasi mülahazalar ve isteklerle apar toplar tutuklanmamalıdır. Seçilmiş insanlar seçimle gelip seçimle gitmelidirler. Bir yerde suç varsa orda siyasiler değil mahkemeler devreye girmelidir.
  5. Her alanda katlılmcılık olmalıdır. Toplumun bütün kesimleri sadece seçme seçilme ile değil; üretime, yaratılan katma değere ve  yönetime katılabilmeli, fikirlerini söyleyebilmeli, denetim görevini yerine getirebilmelidir. Yani  birlikte yönetim olmalıdır.
  6. Çoğulculuk esas alınmalıdır. Toplumdaki çoğulculuk, çok seslilik, çok renklilikten korkulmamalı; bunlar birer zaaf noktası olarak değil toplumun zenginliği olarak görülmelidir. Çoğunlukta olananın azınlığı baskı altına aldığı, hayat tarzına müdahale ettiği bir toplumsal yapı yerine azınlığın da haklarının korunduğu söz hakkının olduğu bir yapıya geçilmelidir.
  7. Bu çerçevede “ademi merkeziyetçi” bir yönetim anlayışı esas alınmalı ve bu easas temalinde yerel yönetimler güçlendirilmelidir.
  8. 3 Y’ye son verilmeli:  Yasaklara son verilmeli; yolsuzluklara son verilmali; yoksulluğa son verilmelidir. Türkiye bu niteliğe sahip insanların da olduğu ve bu nitelikte kaynaklara sahip bir ülkedir.
  9. Anayasada yazıladığı gibi, insan haklarına saygılı, laik, demokratik, sosyal, hukuk develetinin altı doldurulmalıdır. Laik eğitimin (Eğitim konusunda ayrıca ele alınacak) ne kadar önemli olduğunu anlamak için çevremizdeki ülkelere bakmak yeterlidir.
  10. Bu çerçevede şeffaf ve hesap verebilir yönetim olmalıdır. Yapanın yanına kar kalmamalı.  Kamuda liyakat esas alınmalı. Her kim olursa olsun devltte görev alanlarda yetki ile birlikte sorumluluk olmalı. Bu benim özlediği demokrasi,  bu bizim özlediğimiz hukuk devleti. (Yarın ekonomi ile devam edeceğim)

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları