loading
close
SON DAKİKALAR

Ölçü Biziz, 'Dünya' değil

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler
Tarih: 09.09.2015

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler; Bağımsız akla sahip yetenekli ve yaratıcı kişiler, ancak taklit değil özgün ölçülere sahip toplumlarda var olabilir...

Bağımsız akla sahip yetenekli ve yaratıcı kişiler, ancak taklit değil özgün ölçülere sahip toplumlarda var olabilir. Özgün ölçülere sahip toplumlar yeni, yaratıcı, yani şimdiye kadar görülmemiş olan fikir ve ürünleri fark edebilen kurumlara sahip olurlar. Bağımsız akılların varlığı, bağımsız ülkenin varlığını karşılıklı olarak sıkı sıkıya bağlanır.

*

Örneğin, böyle toplumlarda, biri herhangi bir TV´ye, diyelim ki bir yarışma programı önerdiğinde, o TV´de öneri yetenek ve kültür geliştirme, öğretme – eğlendirme katkısı, ilgi çekme gücü ve diğer teknik özellikleriyle değerlendirmeye alınır. “Özgün” bir öneriye, herşeyden daha çok değer verilir. Bu ortam “bağımsız akıllar” için adeta fideliktir. Böyle bir ortam yoksa, önerinin sunulduğu makam “bu program hangi ülkeden, kimin programından uyarlama” diye sorup kararını “özgün örneği izleyerek” vermenin yollarını arıyorsa ve özgün önerileri “riskli” görmeyi maliyet hesabına bile girmeden elinin tersiyle itiyorsa, o ülkede bağımsız akıllar için var oluş koşulları yok demektir.

*

Ya da bu duruma pek bir eğitim görmemiş “mucit”indurumu örnek verilebilir. Bağımsız akılların yaşadığı toplumlarda, “mucit”inyakın ya da uzak çevresi kendisiyle dalga geçen alaycılarla değil, yaptığını “merak” ile anlamaya çalışanlarla sarılır. İcadı ele avuca gelince “değerlendirme” alabileceği kurullar bulma şansına sahiptir. Ölçülerini başkalarından devşirmemiş olan bu kurullarda hiçkimse“mucit”e“olabilseydi Amerika´da Avrupa´da çoktan yapmış olurlardı! Oralarda böyle bir şey olmadığına göre….” demezler. Toplumda ve kurumlarda zihniyet böyle değilken, bağımsız akılları Batı´dan devşirme “tekno-park”lara çağırmak, “mucit”leri şu ünlü “Batı”yasözümonayaratıcı taşeron yapmaktan başka işe yaramaz.

*

Bağımsız akılların yeşerebildiği bir toplumun üniversitelerinde bir doktora jürisi, karşısına gelen öğrenciye “hangi kuramsal çerçeveyi seçeceksin? Konuyu kimin kuramsal yaklaşımıyla ele alacaksın?” diye sormaz. “Bu konu Amerika´da ele alınmış – alınmamış” diye bir ölçüye göre söz söylemeyi aklına bile getirmez. Konu ne olursa olsun “İngilizce kaynakların yeterli-yetersiz” diye evlere şenlik sözde değerlendirmeler yapmaz. Öğrenciye konusunun ne olduğunu, temel problemini nasıl tanımladığını, konuyu inceleme yönteminin ne olacağını, eleştiriye tabi tutacağı başlıca yaklaşımların neler olduğunu sorar.

*

Tahmin edeceğiniz gibi, bağımsız akılların yok edicileri, ister TV ister tekno-park isterse üniversitede olsun, bu eleştirilerle yüz yüze geldikleri vakit çok hiddetlenirler. “Ölçü dünyadır, diye bilmişlik taslarlar. Dünya´dan kasıtları gerçekten dünya değildir elbette, ABD ve Batı Avrupa´nın birkaç ülkesinden koruma almış küresel tekelleri kastederler. Dünyadaki gelişmelerden kopmak olur mu, diye had bildirirler. Bu sözle kastettikleri de patentli-lisanslı şubeciliklerini ve aşağılatıcı taklitçiliklerini kutsamak zorunda olduğumuzdur.

Küresel piyasacılık ve popüler kültür… 

Ülkemizin bağımsızlığını ve hem ülkemizde hem de dünyanın ezici çoğunluğunda bağımsız akılların varlığını aynı anda vuran kendini beğenmişlik. Mücadele edilmesi gereken yabancı zararlılar.

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları