loading
close
SON DAKİKALAR

Su ve Nefes

Yaşar Seyman
Tarih: 09.06.2020
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Yaşar Seyman; Müyesser Yıldız, bir kalem emekçisi, gazeteci, mini minnacık, koca yürekli bir kadın. Bir seher vakti çalınan kapı, gelen polisler ve gözaltı. Duyuyoruz ki su istiyor, su vermiyorlar. Bu susuzluk Kerbela’dan bu yana bitip tükenmiyor.

Su: Yaşam İçin Vazgeçilmez

Nefes: Yaşamın Kaynağı

İnsan için yaşamsal su ve nefes insana yasak…

Korona günleri sırasında Amerika’nın Minneapolis kentinde polislerin yere yatırdığı George Floyd’un son cümlesi “Nefes alamıyorum!” oldu ve nefesini kestiler.

Minneapolis, kuzey kutbundaki bu kent, Amerika’nın diğer kentlerine pek benzemiyor. Altı ay kış yaşandığı için yaz mevsiminde kent adeta şantiyeye dönüyor. Norveç dışında en çok Norveçlinin yaşadığı bu yerleşim alanı çok düzenli ve sakindir. Bu kente aynı zamanda mülteci üssü de denebilir.

George Floyd’un, “nefes alamıyorum!” haykırışı ile dünyanın gündemine oturmakla kalmayıp yangın yerine döndü bu sakin kent. Minneapolis’te yaşayan bir dostum kaygılıydı. “Dükkânlara saldırıp, her şeyi yağmalıyorlar. Bu nedenle evimin önündeki arabamı garaja koydum,” dedi.

Dingin, huzurlu, sakin kentin içinden de meğer fırtınalar koparmış. George Floyd’un gırtlağına ansızın basan ve onu yaşamdan koparan ırkçı polislerin terörü kent insanını sokağa döktü. “Nefes alamıyorum!” sloganı artık herkesin dilindeydi.

“Bir nefesçik söyleyeyim/Dinlemezsen neyleyeyim/Aşk deryasın boylayayım/Ummana dalmağa geldim,” türküsünü mırıldanmaya başladım. Yangın yeri Minneapolis’te George Floyd’un eşi ses verince, Zülfü Livaneli’nin, “Nesine yar nesine/Ölürüm ben sesine/Bir daha vursa idi/Nefesim nefesine/Bir daha vursa idi/Nefesim nefesine,” türküsü dilime dolandı.

Dünyanın her yerindeki zulüm ve haksızlığın şarkıları aynı, öfke dilimi uzun süre dinmiyor, öfkelerden süzülen acı yüreklere sızıp, tarihe yazılıyor.

Su verilmiyor!

Müyesser Yıldız, bir kalem emekçisi, gazeteci, mini minnacık, koca yürekli bir kadın. Bir seher vakti çalınan kapı, gelen polisler ve gözaltı.

Duyuyoruz ki su istiyor, su vermiyorlar. Bu susuzluk Kerbela’dan bu yana bitip tükenmiyor. Oysa bu topraklarda bir küçük üzüntü yaşayan insana hemen bir bardak su vermek adettendir. Biliriz ki su yaşam kaynağıdır, her derde devadır, insanı soluklandırır. Kendine getirir. Su her acıya ilaçtır.

Oysa bilmiyorlar ki, su vermedikleri o mini minnacık kadının dev bir yüreği, haksızlığa başkaldıran sözleri var. Bu sözleri yüreklice kaleminden dökülerek kitlelere ulaşır.

Bu kaçıncı hapislik, bu kaçıncı gözaltı anımsayamıyorum. Aklımda kalan, onun insanın içini ısıtan güleç yüzü, korkusuz kalemi, mazlumun vicdanı oluşudur. Müyesser Yıldız’a su vermeyenlere inat, Pir Sultan yüzyıllarca önce haykırıyor: “Özü öze bağlayalım/Sular gibi çağlayalım./Bir yürüyüş eyleyelim/Tevekkeltü teâlallah. ”

Su ve nefes yaşamın özüdür…

Su istiyoruz!

Artık toplum olarak nefes almak istiyoruz!

“Nefes alamıyoruz!”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları