loading
close
Dolar: TL
Euro: TL
Sterlin: TL
SON DAKİKALAR

Yol yakınken Edirne'yi kurtarın

Yol yakınken Edirne'yi kurtarın
Tarih: 30.10.2013 - 01:22
Kategori: Şehir

CHP Edirne Belediye Başkan Aday Adayı Dr. Nurhan Işıkseren'in Edirne'nin imarı konusundaki düşüncelerini yansıttığı 'Kentsel Dönüşüm' konulu forum, sivil toplum örgütleri, muhtarlar ve basın temsilcilerinin katılımıyla Taşhan Hotel'de gerçekleştirildi...

CHP Belediye Başkan Aday Adayı Dr. Nurhan Işıkseren'in Edirne'nin imarı konusundaki düşüncelerini yansıttığı "Kentsel Dönüşüm" konulu forum, sivil toplum örgütleri, muhtarlar ve basın temsilcilerinin katılımıyla Taşhan Hotel'de gerçekleştirildi...

CHP Belediye Başkan Aday Adayı Dr. Nurhan Işıkseren'in Edirne'nin imarı konusundaki düşüncelerini yansıttığı "Kentsel Dönüşüm" konulu forum, sivil toplum örgütleri, muhtarlar ve basın temsilcilerinin katılımıyla Taşhan Hotel'de gerçekleştirildi. Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nden Kent Plancısı, Acil Durum ve Afet Yönetimi Uzmanı Yüksek Mimar Mühendis Ahmet Turhan Altıner, "Kentsel Yenileme Projelerinde Gayrettepe Modeli", Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fikret Evci de "Edirne İçin Kentsel Tasarım Üzerine Düşünceler" konulu sunumlarını yaptı. Edirne üzerine yaptıkları çalışmaları da paylaşan akademisyenler, “Edirne Sabuni'den başlayarak yok oluyor. Babademirtaş'ın durumu daha da kötü. Ancak yine de çok geç değil. İnanmış bir belediye başkanı ve ekibiyle Edirne kurtarılabilir. Bunun için Nurhan Işıkseren'in dediği gibi bir seferberlik gerekiyor” mesajını verdi. 

Muhtarlar, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve gazetecilerin katıldığı toplantının moderatörlüğünü CHP'den Edirne Belediye Başkan Aday Adayı Nurhan Işıkseren yaptı. Işıkseren, "Edirne için önemli olduğunu düşündüğümüz konuyu Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nden iki değerli akademisyen arkadaşımızın da sunumlarıyla hep birlikte tartışmaya açıyoruz. Davetimizi kabul edip Edirnemiz için düşüncelerini paylaşmak üzere aramızda oldukları için teşekkür ediyorum. İki konu hakkında sunumlarımız olacak. Sonra Edirne'nin imar durumu, geleceğe dair kentsel tasarımın nasıl olması gerektiği hususunda hep birlikte düşüncelerimizi paylaşacağız. Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nden Yüksek Mimar Mühendis Sayın Ahmet Turhan Altıner, “Kentsel Yenileme Projeleri'nde Gayrettepe Örneği konulu bir sunum yapacak. Türkiye'de bir ilk olan konu hakkında hem araştırmacı hem de projenin saha uygulaması konusunda çok ciddi katkıları olan değerli akademisyen 1999'da kurduğu Mahalle Afet Yönetimi (MAY) Projesi'ni halen Gayrettepe'de kentsel tasarım aşamasında sürdürmektedir" dedi ve sözü Altıner'e bıraktı. Mahalle muhtarı gördüğünde dayanamadığını belirten Altıner, katılımcı muhtarların elini sıktıktan sonra sunumuna başladı. 

"İNİSİYATİF MAHALLELİDEDİR"

Kendisini, “Aslında ben bir gönüllüyüm” diye tanıtan Altıner, Yaşam Sanatı adını verdiği MAY Projesi'ni anlatarak Edirne'ye dair görüşlerini de dile getirdi. "Halkla beraber kentsel tasarım Gayrettepe Modeli" konusunda konuşmasında, "Katılım kriz anında önem kazanır. Deprem krizi insanları katılıma zorladı. Şimdi de Kentsel Dönüşüm Yasası bir kriz olarak gündemde. Kentsel Dönüşüm çok kapsamlı ve karmaşık bir kavram. Temel mesele tabandan, sivil inisiyatifle başlayacak işi gönüllü olarak diğer mahallelere, kamuya ve özel sektöre taşımak.” dedi. Kentsel dönüşümün deprem şiddetinde vurduğunu kaydeden Altıner sözlerini şöyle sürdürdü.

“17 Ağustos depreminden bir kaç ay sonra Gayrettepe Mahalle Muhtarının MAY Projesi'ni mahallesine davet etmesiyle başlayan bir çalışmadan söz ediyoruz. İnisiyatif mahallelidedir. İnsanın kendi canı, canları, malı ve geleceği için doğru ve güzel olan düşünce ve projelerde yer alması ve özveriyle zaman ve emek harcaması gönüllülüktür. Kriz anları genellikle azaldığımız, ömrümüzden yılların kaybolduğu zamanlardır. Ama bazen bir sarsıntı anı o kadar yaratıcı ve şaşırtıcıdır ki, üzeri kalın örtülerle kapatılmış zannedilen hazineler gün ışığına çıkıverir. MAY Projesi, 17 Ağustos 1999 depreminin hemen sonrasında afet bölgelerinde yapılan çalışma ve gözlemlerin, sistematik bir plana dönüştürülmesinden oluşmuştur. 

"ANAYASADA DA MUHTAR VE MAHALLE YER ALMIYOR"

1999'dan bugüne planlama ve uygulama kurumlarımız tepeden inmecilik kolaycılığını terk etmeye başlayabildi mi? Ülkemizdeki tartışmalar ise daha çok devletin mutlaka el atması, kaynak bulunması ve yaratılması ve aşılmasının çok zor olduğuna inanılan sorunlar üzerinde yoğunlaşıyor. Yalnız, bu tartışmalarda mutlaka bulunmaları gerekirken hiç geçmeyen kelimeler var, mahalle ve gönüllüleri. Sanki bu iki kelime tabu. Sivil toplum kuruluşları ise, inisiyatif olmaktan çıkarılmış, birer pasif unsur olarak ele alınıyor. Halkın ağzında Dönüşüm Yasası diye anılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'da bırakın gönüllülüğü, muhtar ve mahalle kelimeleri bile hiç geçmiyor. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelikte de bu kelime hiç yok. İşin garibi, mevcut anayasada da muhtar ve mahalle sözleri hiç yer almıyor." 

"ESAS KURTARICI HALKIN KENDİSİDİR"

İlk adımı mahalleyle tanışmak olan, MAY Projesi'nin nasıl şekillendiğini ve mahallenin örgütlenmesine değinen Altıner ayrıca sunumunda özetle şunlara yer verdi: 

"Proje, mahalle inisiyatifi üzerinde şekillendi. MAY Projesi, tabanda muhtarın etrafındaki gönüllülerle birlikte yapılacak çalışmadan başlamalı. Ne zaman bir deprem olsa kurtarmacı olarak gidenleri görürüz. Bunlar yüzde 1 bile kurtarma yapamazlar. Esas kurtarıcı halkın kendisidir. Halk panikliyor dedikleri valilerin bir yalanıdır. Hiç bir zaman halk paniklemez, panikleyen yöneticilerdir. Halk derhal etrafına yardımcı olur. O bakımdan MAY Projesi, mahallelerimizin bu değiştirici gerçek dönüştürücü özünü yakalamış, merkezi İstanbul'da ülke çapında ve tamamen gönüllülük üzerine kurulması hedeflenmiş bir projedir. Türkiye'de harita ve plan okumak çok zor işlerdir. Muhtar ve gönüllü bir elmanın iki yarısıdır. Modern Edirne modern yaşamımız nasıl olmalı? Hep bu soru buna karşı da neler yapılmalıdır, amaç daima modern bir yaşamdır. İşin sırrı, sokak aralarında insanlarla bizzat çalışmak, demokratik katılımla fikirleri geliştirerek bilgiyi paylaşmaktır. MAY Projesi'ni esas amacı; kendi afet planına kadar kendi kentsel tasarımını kendisi yapan mahalleyi üretmektir. Biz şu anda Gayrettepe 50 gönüllü öğrenciyle, halkla birlikte kentsel tasarım yapıyoruz. TOKİ gelmiyor bize. Onlarla ilgimiz yok. Çünkü başka bir evrenden yapıyorlar, onların insanlarla ilgisi yok. Bizim çabamız doğrudan doğruya halkın kendisiyle yapılmış çalışmadır. MAY Projesi'nin kentsel tasarımda birinci kuralı, orada yaşayan halkı orada tutmaktır. Halbuki bizde soylulaştırma denen soysuz bir kentsel dönüşüm var. Soylulaştırma demek, soysuz bir şekilde Sulukule'deki insanları atıp oraya nasılsa o soylu denenleri oturtmaktır, villalardır, yani bir komedidir. Türkiye'deki tüm kentsel dönüşüm olayı büyük bir rant olayı olarak yansımaktadır. Tek çözüm MAY Projesi ile halka beraber çalışmadır."

"KENTSEL DÖNÜŞÜM KENTİ YOK ETMEYE YÖNELİK ÇALIŞMADIR"

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fikret Evci de "Edirne İçin Kentsel Tasarım Üzerine Düşünceler" konusundaki sunumunu kentin tarihi semtlerinde çektiği sokak ve bina fotoğraflarını da paylaşarak yaptı. Son zamanlarda moda olan kentsel dönüşüm diye çalışmalar yapıldığını ve bu çalışmaların kenti dönüştürmek yerine yok etmeye yönelik olduğunu kaydeden Evci şöyle dedi.

“Yukardan bir takım hesaplar yapılıyor. Kat karşılığı veya katların adedine göre, "Sen şu kadar alacaksın, bu kadar alacaksın. Bir takım yerler afete dayanıklı hale getirilecek ve insanlar daha iyi yaşayacak" deniyor. Kentsel dönüşümden şu an anlaşılan, binaları yükseltmek, etrafı serbest bırakmak. Halbuki bu düşünce tamamen yanlış ve halktan kopuktur. Mahalle Afet Yönetimi'nin özündeki muhtar ve mahalleli, kendi mahalle-sini tasarlama yetisine, yetki-sine sahiptir. Burada belediye başkanının bu işi anlaması, yönlendirmesi ve teşvik etmesi gerekiyor. Öğ-rencileri kü-çümsemeyelim. Öğrenciler gele-ceğin mimarları, tasarımcılarıdır. Ve onların tasarladıkları projeler iyi yönetilirse gerçekten uygulamaya dönük, hatta dünya çapında projeler haline gelebiliyor." 

"EDİRNE KORUNMUYOR"

1972 yılında öğrenciliği döneminde Edirne'de staj yaptığını da belirten Evci, Belediye başkanının da ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıp Edirne merkez mahallelerinden çektiği fotoğraflarla konuşmasını sürdürdü. Belediye Başkan Aday Adayı Nurhan Işıkseren ile birlikte, Edirne'nin tarihi mahalleleri Sabuni, Abdurrahman ve Babademirtaş'taki son durumu da masaya yatıran Evci şunları söyledi: 

"Sabuni Mahallesi tipik bir Osmanlı mahallesi, dar sokaklar, tek katlı binalar. Bildiğim kadarıyla koruma imar planı var ama dört katlı binalar da var. Bu da dikkatimi çekti. Buna çözüm bulmak lazım. Fil Yokuşu'ndaki Kızılcık Bahçesi ile ana caddeyi ayırmış bir duvar var. Şehir bölünmüş, bir projeyle ileride şehrin yararına sunmak lazım diye düşünüyorum. Edirne yeşil bir kent, bir güzellik bir değer var, bu da şehrin değeridir. Sonra bakıyorum daracık sokaklar tek katlı evlerin yanında devasa yeni yapılar. Artık otomobiller bile sığmayacak. Edirne korunmuyor, Sabuni Mahallesi'nden başlayarak süratle yok oluyor. Edirne'nin dar sokaklarına uygun tek katlı insancıl binalar var ve bunlar yenilenebilir. Her yere otel olmaz. Bunun için karar vermek, bazı yerleri korumak, geçmişe yönelik yaşatmak lazım ki buraya turist gelsin. Buradaki geçmişi, o tek katlı sokakları görsün, bunları yaşasın. Bunlar zamanla resimlerde kalacak. Bu kentlerin değerleriyle buraya turist çekebilirsiniz. Edirne'ye hiç bir zaman bu tarihi dokunun dışındaki binalarla turist çekemezsiniz. Kente vurulan neşter insana vurulan neşter gibi bir iki yılda iyileşmez. Belki 50 -100 sene belki alır, onun için çok dikkatli davranmak lazım. Selimiye'nin görünümünü kapatan bir bina düşünemiyorum bunları iyi hesaplamak lazım."

SARAÇLAR'DAKİ DÜZENLEMELERİ ELEŞTİRDİ

Rüstempaşa Kervansarayı'nın etrafındaki binaları da eleştiren Evci, "Bu bir gerçek ki kentin her tarafını da koruyamazsınız. Kentlerin günümüz çağdaş mimarlığına uygun kısımlarının da olması gerekiyor. Saraçlar Caddesi'nde güzel bir takım şeyler yapılmış. Ancak arkasındaki binanın boyundan büyük bir heykel var, anormal bir yükseklik. Projeler halka sunulup görüşleri alınarak yapılmalı. Saraçlar çok önemli bir cadde, çok önemli bir tarihi dokusu var ama acayip ışıklandırmalar hiç olmamış. Diğer taraftaki değerleri ortaya koyan ışıklandırmalar bilimsel yöntemlerle yapılır. Bunlara da dikkat etmek lazım. Örneğin Bit Pazarı müthiş bir yer restore edilirse buraya turist akın eder. Sadece bu caddeyi bile korusak burası Edirne'nin itici gücü olur. 

Abdurrahman Mahallesi'ndeki çok katlı yapıları eleştiren Evci, Yıldırım Mahallesi Hıdırlık Tabyası'ndan çektiği fotoğrafları paylaşarak, oradan görünen geniş ovanın korunması gerektiğini vurguladı ve "Edirne için henüz geç değil, Edirne'yi kurtarabilirisiniz” dedi.

Sevcan Kalıpçinden - Edirne Hudut Gazetesi

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları