loading
close
SON DAKİKALAR

Kürt meselesinde 12 yıldır iktidar hangi adımı attı?

Kürt meselesinde 12 yıldır iktidar hangi adımı attı?
Tarih: 14.04.2014 - 16:05
Kategori: Siyaset

Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, ''Benim Genel Başkanlığıma da mal olsa bu meseleyi çözün’ diyen tek Genel Başkan tanıyorum. O da Sayın Kılıçdaroğlu'' dedi...

-“Başka bir Genel Başkan var mı? Diğerleri oyalamakla meşgul. Kürt meselesinde 12 yıldır iktidar hangi adımı attı? Hangi sorunu çözdü? Ama biz CHP olarak 17 yasa teklifi verdik”

-“Biz Türkiye’de kan akıtılmasından yana değiliz. Biz evlatlarımızı askere gönderirken veya o bölgedeki evlatlarımızın, çocuklarımızın cenazesinin gelmesini, annelerin ağlamasını istemiyoruz”

-“ Samimilerse, gelin Kürt meselesini çözelim kardeşim. Parlamentoda bekleyen 17 kanun teklifimiz var. Bizim kanun tekliflerimiz yetersiz kalabilir, beğenmeyebilirsiniz. Getirin aynı emsalde bir kanun teklifi verin bizimkiyle birleştirelim, bizimkileri de güçlendirelim ortak parlamento gündemine getirelim ve çıkartalım. Bu sorun çözülsün.”

-“AKP Hükümeti bu konuda ipe un sermekle meşgul. Kürt meselesinin yolu İmralı ve Kandil’den geçmez.”

-“Kürt meselesinin çözümü Kürt halkıyla, %10 seçim barajını indirmekle olur. İhtilal anayasasının arkasına sığınarak seçim barajını %10’da tutarsanız Kürt meselesini çözemezsiniz”

“ AKP’nin %50’lerden 43’lere düşmüş olması erime sürecine girmiş olmasındandır. AKP bir koalisyonla %43 oy aldı, kendi oyu değil. BDP koalisyonu var bu AKP oyları içerisinde…”

-“Oyu düşen parti AKP. AKP koalisyonla girmesine rağmen oyu düştü, bir önceki seçimde aldığı oydan 2,5 milyon daha az oy aldı. Ama AKP büyük bir zafer kazandı algısı yaratıldı.”

-“Yaratılan bu algıyı, müteahhitlerden toplanan paralarla oluşturulan havuz medyasının padişahım çok yaşa demesine ve kamuoyu oluşturmasına bağlıyorum”

-“AKP bu halkın vergileriyle müteahhitlere iş vermiş, müteahhitlerden paraları toplamış bir havuza koymuş, orada da kendi ikbali için medyayı besleyen bir yapı oluşturmuş.Peki o müteahhitler babasının hayrına mı AKP’nin havuzuna para verdiler? Acaba, yüzde kaç fazlayla iş aldılar da o üstünden bir miktarını alıp da bu havuzu oluşturdular?”

-“Nedense vergi memurları veya devletin belli kurumları, belli holdinglerin, belli medya gruplarının üstüne giderek, Akşam gazetesi,Show TV, Skytürk örneğinde olduğu gibi iletişim mecralarını kullandılar. Cine5 niye satılmaz hala? Diğer televizyon kanalları niye hala daha devletin tekelindedir?”

-“Bir iktidar başarılı ise, devlet tekelinde padişahım çok yaşa diyen bir medya grubu yaratmasına gerek yok.”

-“Sahipleri belli olmayan dönemsel sahiplerle sürekli el değiştiren, kullanılan medya grupları var. Hepsinin altında planlı, bilinçli ne olursa olsun iktidarda kalayım, iktidardan gitmeyim, gidersem benim birçok şeyim açığa çıkar diyen bir zihniyet var.”

-“ Bu seçim en şaibeli seçim oldu. 40 il’de elektrikler kesildi. O elektrikleri kesen yapı, oradaki hileyi de önceden hazırlamış yapıdır. Hiç de öyle masum rolü oynamasınlar. Nedense elektrikler kesilen yerler AKP ile ucu ucuna, kafa kafaya gidilen yerlerdir. Bu çok tesadüfü değil. Derler ya, minareyi çalan kılıfını da hazırlar diye. Öyle oldu.”

-“CHP seçim yenilgisi almadı. Biz bir önceki seçimin 5 puan üstünde oy aldık. Oylarımız düşmedi. Ama, bu bizi tatmin etmedi.

-“Biz seçimde hiç kimseyle işbirliği yapmadık. Ama herkesten oy istedik. Başbakan bizi cemaatle işbirliği yaptı diye suçladı. Dönüp kendisine baksın. Ne istediniz de vermedik diyen biz değiliz. Biz her kesimden oy isteriz, her kesimin kapısını çalmak, her kesime kendi fikirlerimizi anlatmak isteriz. CHP 90 yıllık bir çınardır. Bir görüşmeyle, gidip oy istemeyle yolundan çıkmaz. CHP kendi programı, kendi fikirleriyle herkesin kapısını çalar, oy ister.”

-“Türkiye’de başka isim yokmuş gibi, Abdullah Gül mü, Tayyip Erdoğan mı? Hayır. Türkiye bu iki isme muhtaç değil. O zaman niye halkı sandığa götürüyoruz. AKP kendisi seçsin, bu desin diktatorya gibi atasın çıksın işin içinden.”

-“Eğer halk seçecekse, böyle al gülüm ver gülümle olmaz. Burada biz halka soracağız . Bizim ittifakımız halkla olur. Bu ülkeyi kucaklayabilecek, bu ülkede sevgiyi pekiştirebilecek bir adayı Türk kamuoyunun önüne çıkartmak istiyoruz. Halk bizim önümüze kimi koyuyorsa, evet bu toplumdaki 76 milyonun Cumhurbaşkanı olabilir diyorsa, biz onun arkasında dururuz.”

-“Bizim adayın partiler üstü bir konumu olacak. Diğer partiler de destekleyebilir. AKP içinden de oy alacağına inanıyoruz. Biz, partimizin adayı demiyoruz. Toplumu kucaklayan bir aday diyoruz, hiç kimseyi de dışlamıyoruz.”.

-“Cumhurbaşkanlığını tekrar güçlendirelim, parlamentoyu devre dışı bırakalım, hükümeti bir kukla noktaya çekelim. Bunu doğru bulmayız. Cumhurbaşkanının yetkileri bellidir, seçilen o yetkilerle gider oturur.”

Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak CNNTÜRK’ün canlı yayınında Hande Fırat, Utku Çakırözer ve Hüseyin Yayman’ın sorularını şöyle yanıtladı;

Hande FIRAT- İyi pazarlar, iyi akşamlar. Ankara günlüğüyle CNNTÜRK Ankara stüdyolarından Utku Çakırözer ve Hüseyin Yayman’la birlikte karşınızdayız. Yeniden iyi akşamlar. Bu akşam konuğumuz CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Erdoğan Toprak. Hoş geldiniz.

Erdoğan TOPRAK- Hoş bulduk, iyi yayınlar dilerim.

Hande FIRAT- Teşekkür ederiz. Türkiye’nin gündemi yoğun. Biliyorsunuz bir seçimden çıktık ama yeni bir seçime gidilecek Ağustos ayında. Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Şimdi o seçimlerden önce pek çok konu var konuşacağımız. Yerel seçimler, anayasa mahkemesi, tartışmalar, hukuki süreçler. Bununla birlikte Suriye meselesi. Pek çok başlığı bu akşam CHP’yle ilgili olarak da Erdoğan Toprak’a yönelteceğiz ama en sıcak başlık herhalde Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Çünkü AKP’nin adayı ne zaman belli olacak, o görüşme ne zaman yapılacak, nasıl bir havada geçecek. Diğer tarafta acaba muhalefet bir ittifak arayışında olacak mı? Ya da CHP’nin adayı ne olacak, kim olacak, nasıl bir kriterle belirleyecekler. Onunla başlayalım Erdoğan bey. Ben hemen ilk soruyu soruyum. MHP’yle bir ittifak, yani muhalefet arasında bir ittifak arayışı olacak mı Cumhurbaşkanlığı seçiminde?

Erdoğan TOPRAK- Sanmıyorum. Bizim ittifakımız halkla olur. Bir kere Cumhurbaşkanlığı partiler üstü bir konum. Onun için halk kimi istiyorsa bu ülkeyi özgürlükçü, eşit, adil, demokrat ve toplumun tamamını kucaklayan bir isim olmasını arzu ediyoruz. Uluslararası alanda da saygınlığı kazandıracak, Türkiye’yi alıp bir yere taşıyabilecek. Bu noktada herkesin üstünde uzlaşabileceği en azından asgari müştereklerde bir Cumhurbaşkanı adayını desteklemek istiyoruz parti olarak. Bunu da halktan alacağımız geri dönüşlerle belirlemek istiyoruz.

Utku ÇAKIRÖZER- Efendim orayı biraz açar mısınız. Halktan nasıl geri dönüş alacaksınız? Yani insanların imza toplamasını falan mı bekliyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Hayır hayır. Yani toplumun nabzını tutacak bazı şeyler vardır ve biz bu argümanları kullanacağız. Toplumdan…

Utku ÇAKIRÖZER- Anket gibi mi?

Erdoğan TOPRAK- Ankette olabilir. Zaten kamuoyunun da bize sunacağı belli isimler olacak. O kamuoyunun sunduğu isimler içerisinde bir tanesini Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekleyeceğiz. Tabi ki bizim arzumuz bir çok partinin de bu noktada bizimle aynı yolda yolun yürümesidir. Ama biz bunu yürür veya yürümez onu bilemeyiz. Ama bizim hedefimiz bu ülkeyi kucaklayabilecek, bu ülkede sevgiyi pekiştirebilecek bir adayı Türk kamuoyunun önüne çıkartmak.

Hande FIRAT- Hiç isim var mı konuştuğunuz? Çünkü şunun için ben açık açık soracağım. Sayın Haşim Kılıç’ın ki, kendisine de yöneltildi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konuşuluyor kulislerde ve hep şöyle konuşuluyor. CHP’nin adayı acaba Haşim Kılıç mı diye. Var mı böyle bir şey?

Erdoğan TOPRAK- Şimdi bakın, ben konuşmamın başında topluma soracağız dedim. Şimdi ben kafamdakini söyler ve topluma dayatırsam o zaman topluma sormamış oluruz. Bugünkü iktidar partisinin yaptığı hataya düşmüş oluruz. Sanki Türkiye’de başka isim yokmuş gibi Abdullah Gül mü, Tayyip Erdoğan mı? Hayır Türkiye bu iki isme muhtaç değil ve en büyük ayıp AKP’nin böyle bir ismi Türkiye kamuoyuna dikta etmesidir. O zaman biz niye halkı sandığa götürüyoruz. O zaman AKP kendisi seçsin bu desin diktatörya gibi atasın çıksın işin içinden. Bunu yanlış buluruz. Eğer bunu halk seçecekse böyle al gülüm ver gülümle olmaz. Burada biz halka soracağız Cumhuriyet Halk Partisi olarak halk bizim önümüze kimi koyuyorsa evet bu toplumdaki 76 milyonun Cumhurbaşkanı olabilir diyorsa biz onun arkasında dururuz.

Hande FIRAT- Yani benim buradan algıladığım çok özür dilerim ama Utku’da sordu demin aynı şeyi. Hani parti içinde bir belirleme değil doğrudan bir soru yanıt sistemimi olacak? Yani anket olarak mı yapacaksınız Türkiye’nin bütün illerinde?

Erdoğan TOPRAK- Hande hanım, parti içerisinde bir kriterimiz var. Biz o kritere uygun Türk kamuoyuna çıkartacak bir ismi yol haritası olarak önümüze koyuyoruz. Yani biz parti olarak diyoruz ki, eşitlikçi, özgürlükçü, demokrat, bu ülkenin tamamını kucaklayabilecek bir isim. Biz kişiler üstünde değiliz. Biz kişilerden daha ziyade nasıl bir Cumhurbaşkanıyla bu ülke bir yerlere gider biz onun yol haritasını çizmek istiyoruz. İsimler üstünde değiliz.

Utku ÇAKIRÖZER- Partili olacak mı, olmayacak mı?

Erdoğan TOPRAK- Partili olmayabilir. Ama ille de partili olmayacak diye de bir iddiamızda yok.

Hüseyin YAYMAN- Peki tam bu noktada biz isimlerle ilgili değil, Cumhurbaşkanlığı meselesiyle ilgiliyiz dediniz. Burada aslında halkın seçmesiyle beraber Cumhurbaşkanlığı makamını bir sistem değişikliği olacak mı? Yani adı parlamenter sistem olsa da fiili bir yarı başkanlık sistemine mi evrilecek? Bu sistem tartışmalarıyla ilgili partinizin kanaati nedir? Diyelim ki, Cumhuriyet Halk Partisinden birisi aday oldu ya da gösterdiği kişi. Bu seçildi. Burada nasıl bir süreç işleyecek?

Erdoğan TOPRAK- Hüseyin bey, Cumhurbaşkanlığının yetkileri bellidir. Cumhurbaşkanlığına ilave bir yetki yüklemek, güçlü bir Cumhurbaşkanlığı modelini ortaya koymak doğru olmaz. O zaman güçler çatışması olur. O zaman parlamentoyla Cumhurbaşkanlığı çatışır. Cumhurbaşkanlığındaki şuandaki yetkiler neyse Cumhurbaşkanlığı o yetkilerle o koltuğa gider oturur ve parlamento tekrar yasa yapar, parlamento kendi içerisinden bir hükümet çıkartır. Bizim Cumhurbaşkanlığındaki yol haritamız bu. Cumhurbaşkanlığı konusunda başkaları ne düşünür bilmem. Ama Cumhurbaşkanlığını tekrar güçlendirelim, parlamentoyu devre dışı bırakalım, hükümeti bir kukla noktaya çekelim. Bunu doğru bulmayız. Cumhurbaşkanının yetkileri bellidir, o yetkilerle gider oturur.

Hüseyin YAYMAN- Tam bu noktada 82 anayasası güçlü bir Cumhurbaşkanlığı yarattı. Bu yetkilerle halkoyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyla Başbakan arasında bir sistem krizi çıkmaz mı, ya da çıkar mı? Sizin bu konuda?

Erdoğan TOPRAK- Güçlü Cumhurbaşkanlığı olursa sistem birbiriyle çatışır. Ama bu haliyle kalırsa bence çok da sistemle de oynamamak lazım. Yani Türkiye’de sistem var. Sistemde sorun yok. Şuanda kalkıp da Cumhurbaşkanlığına tekrar ilave bir güçler kendisine sağlamaya çalışırsanız o zaman parlamenter sistemi öldürürsünüz. O zaman Başbakanı Cumhurbaşkanının bir kuklası haline getirirsiniz. Bu da doğru olmaz. Bu Türkiye’de çatışmayı getirir. Bizim hedefimiz nedir? Cumhurbaşkanlığı halkın seçeceği ve oradaki yetkileriyle parlamenter sistemi denetleyeceği bir yapıyla yönetmesidir. İlave bir yetkinin tanınmasını doğru bulmayız ve yanlış olur.

Hande FIRAT- Ben orada şunu sormak istiyorum. Yani Hüseyin hocada benzer noktanın altını çizdi ama. Halk tarafından ciddi bir oyla seçilmiş bir isim sonuçta bir Başbakan koltuğunda oturacak bir isim olacak ama %51 seçilmiş bir Cumhurbaşkanı. Ki zaten mevcut düzenlemede yani mevcut yasalarımızda, anayasamızda Cumhurbaşkanının yetkileri gayet var. Yani isterse bakanlar kurulunu da toplayabilir. Dolayısıyla böyle baktığınızda yani örneğin CHP’den bir Cumhurbaşkanı ya da CHP’nin adayı Cumhurbaşkanı olsa, AKP iktidarı devam etse siz aynı partide olmasalar bile köken itibariyle bir çatışma olmaz mı bu sistemde zaten? Güçlü bir Cumhurbaşkanı var, halk tarafından seçildi birde üstüne üstlük. Birde hükümet var.

Erdoğan TOPRAK- İlave bir değişiklik yapıp Cumhurbaşkanlığına ilave bir güç, yasal bir hareket sahası verirseniz söylediğiniz tehlike olur. Ama bu haliyle giderse olmaz. İlave güçle yasal bir çalışma yapıp Cumhurbaşkanlığına bir çok yetkileri tekrar kendisine vermeye kalkarsanız bu tehlike Türkiye’nin başına çok büyük sorunlar açar. Ben ilave bir yasal çalışmanın yapılmasını doğru bulmam. Şuandaki yetkilerle Cumhurbaşkanı seçilir ve Cumhurbaşkanı da zaten yetkileri bellidir. Türkiye parlamenter sistemle yönetilen bir ülkedir. Türkiye kendi hükümetini kendi içinden çıkartan bir yapıya sahiptir. Yeni maceralara gerek yok. Burada sanıyorum AKP kendisi içinden Cumhurbaşkanı çıkartacağını sanıyor ve orada da birini de oraya taşıyıp, onu da güçlü yasal altyapıyla da destekleyip orayla hem parlamentoyu, hem icra makamını, yani yürütmeyi kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bu tehlikelidir. Bunu doğru bulmayız. Sanıyorum onlarda o fikirden vazgeçeceklerdir.

Hüseyin YAYMAN- Yani siz halk oyuyla seçilen bir Cumhurbaşkanlığı makamıyla Başbakanlık arasında bir sistem krizi, bir sorun çıkmaz diyorsunuz bu haliyle.

Erdoğan TOPRAK- Bu haliyle çıkmaz. Ama o söyledikleri, özlem duydukları bir sistemle seçeceği Cumhurbaşkanı bir sistem krizi yaratır. Ve sistem krizi de bu ülkeye çok pahalıya malolur. İki tane güç çarpışır ve Türkiye bundan büyük kayıplar doğar. Cumhurbaşkanı olan şuanda yetkiler neyse seçilmiş Cumhurbaşkanı gidip o yetkilerle görevini devam ettirmeli bence. Bunun ötesine gidilmemeli.

Utku ÇAKIRÖZER- Siz son yerel seçimde iktidar partisi %45 civarında oy aldı. Sizin partinizde kimi hesaplamaya göre 27, kimine göre 25. Partinizin temsilcilerine göre 29 civarında oy aldınız. Böyle göründüğünde yani iktidar partisinin adayının %50’ye ulaşması sizin adayınızın %50’ye ulaşmasına göre ilk bakışta daha kolay gözüküyor. Hande az önce dedi ki MHP’yle bir ortak aday düşünmez misiniz dedi. Sizde bunu dışladınız. Peki ama nasıl %50’ye ulaşmayı düşünüyorsunuz? Dediğim gibi yani kat etmeniz gereken epey bir mesafe var. Yani kafanızda hani herkesin kucaklayacağı bir aday diyorsunuz ama zaten belki öyle bir hani aday olsa vs. siz o tür adaylarla yerel seçimi kazanırdınız. Yani burada biraz daha acaba stratejik yaklaşımınız olacak mı? Mesela MHP’yle gitmeyeceksiniz ama BDP’yle mi gideceksiniz? Ya da cemaatle mi gideceksiniz? Yani anlatabiliyor muyum nasıl ittifaklar kuracaksınız %50’ye ulaşmak için?

Erdoğan TOPRAK- Biz hiç kimseyi dışlamıyoruz. Partilerin böyle bir noktada koalisyon yapmasını ben sadece kendimizin bakış açısına göre, önceliklerimize göre adayımızı çıkarırız dedim. Zaten bizim seçeceğimiz aday partiler üstü bir konumu olacak. Diğer partiler de destekleyebilir. AKP içinden de oy alacağına inanıyoruz. Bizim kalkıp da hayır bizim adayımız, partimizin adayı demiyoruz. Toplumu kucaklayan bir aday diyoruz. Bu konuda da hiç kimseyi de dışlamıyoruz. AKP’nin işte %43 aldığı oya evet %43 oy aldı. AKP bir koalisyonla bu oyu aldı. AKP’nin kendi oyu değil. BDP koalisyonu var bu AKP oyları içerisinde. Bizim %29 oyumuz var. Oyumuzu arttırarak çıktık bu seçimden. Ama bu seçimde Türkiye en şaibeli seçimini yaşadı. 40 tane ilde elektrik kesildi. Bu ne tesadüftür ki 40 tane ilde elektrik kesiliyor ve bunu bir kediye malediliyor. Bir enerji bakanı çıkıp bunu bir kedi yaptı diyor. Yani bu nasıl bir kedidir ki her yerde seçim günü gelip elektrikleri kesiyor. Şuanda dünyanın hiçbir yerinde seçmen oyunu verdikten sonra benim oyumun akibeti ne olacak endişesi taşımadı. Türkiye gibi bir ülkede bunun yaşanmış olması Türkiye’nin bence bir ayıbıdır. Türkiye tarihinde en şaibeli seçim yaşadı. Bugün AKP’nin %50’lerden 43’lere düşmüş olması AKP’nin erime sürecine girmiş olmasıdır bir. İkincisi, AKP bu seçimlerde bir koalisyonla gitti. AKP tek başına bu seçimlere gitmedi.

Utku ÇAKIRÖZER- Onu biraz açar mısınız az önce BDP dediniz.

Erdoğan TOPRAK- Bir noktayı daha söyleyeyim. Üç; hiçbir seçimde olmadığı kadar bu seçimde hile yapıldı. Bakın, benim yanımda oy pusulaları var. Bakın şurada benim getirdiğim oy pusulalarında Cumhuriyet Halk Partisinin sıfır oy aldığı, 54 oy aldığı yerde 0 oy diye geçiyor. Ve sonra bir sonraki tutanakta farklı bir rakam geçiyor. Böyle yüzlerce tutanak var. Benim şunu üzülerek söylüyorum seçim kurullarındaki görevli yargı mensuplarına saygım azaldı. Hiçbir dönemde yargı mensupları bu kadar hükümetin emri altına girmemişti. Ve seçim kurullarında yüzlerce itirazımıza rağmen şurada somut belgeler burada. Diyoruz ki kardeşim bakın…

Hüseyin YAYMAN- Hangi ile ait orası Erdoğan bey?

Erdoğan TOPRAK- Bağcılar – İstanbul. Bu da üst tutanak. Alttaki ıslak imzayla üste bilgisayara giren arasında fark var. Türkiye hiçbir dönemde böyle tartışmalı bir süreç yaşamamıştı. Biz dedik ki, yani bakın iki tane tutanak var. Doğru değil. İtirazda bulunduk. Seçim kurullarında yargıçlara saygı bundan azaldı. Bizim itirazımızı gözönünde bulundurmadılar. Cumhuriyet Halk Partisinin nasıl olurda belediye meclislerinde, belediye başkanlığında oy alır, belediye meclisinde sıfır oy alır. Böyle bir şey mümkün değil. İkincisi o ıslak imza bilgisayara giderken bir üstte sayıyı yarı yarıya düşürüp AKP’ye yazılıyor. Yani bunlar ciddi olaylar. Türkiye bu seçimde şaibeli bir şekilde girdi. AKP kendisini 40’ların üstünde tutmak için her yolu denedi.

Hüseyin YAYMAN- Bu noktada bugün hani bir polemik olsun diye değil de belki siz ona farklı bir cevap verirsiniz. AKP sözcüsü Sayın Hüseyin Çelik bey bir televizyon kanalında sorulara cevap verdi Kanal 7’de Mehmet Acet’in programında. Dedi ki, bunu seçim gecesi de söylemişti. Hani elektrikler kesildi, kesilen illerdeki seçim sonucuna bakıldığında burada diğer partiler. Adana’da kesildi MHP kazandı. Mersin’de kesildi MHP, Diyarbakır’da işte BDP kazandı gibi örnekler vererek…

Erdoğan TOPRAK- Antalya’da, İstanbul’da.

Hande FIRAT- Şunu diyorlar, elektriği kessek biz kazanırdık.

Hüseyin YAYMAN- Bir onu söylüyorlar. İkincisi, diyor ki elektrikler kesildiğinde AKP’lilerin gözünde gece görüş dürbünü vardı da onlar gördü, diğerleri görmedi gibi yani elektrikler kesildiyse herkese kesildi gibi bir değerlendirmesi var. Siz buna ne diyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Hocam siz çok iyi niyetle bakıyorsunuz. Ben yıllardır siyasetin içindeyim. O elektrikleri kesen yapı oradaki hileyi de önceden hazırlamış yapıdır. Hiç de öyle masum rolü oynamasın. Antalya’da kim kazandı ve ucu ucuna kazandı. Nedense elektrikler kesilen yerler AKP’nin ucu ucuna olduğu yani kafa kafaya gittiğimiz yerler. Veya diğer partilerle kafa kafaya gittiği yerler. Adana’da da MHP’yle gidiyordu. Bu çok tesadüfü değil. Derler ya minareyi çalan kılıfını da hazırlar diye. Öyle oldu. Böyle bize masum şeyine gitmesinler. 40 tane yerde o gün elektriğin kesilmesini hiçbir şey anlatamaz. Elektrikler kesilmiş olabilir. Peki hocam bu kadar bizim elimizde tutanaklar var. Diyoruz ki, bu tutanaklarda bakın yanlışlıklar var. Islak imzayla bir üst bilgisayara girilen arasında büyük farklar var. Gelin biz bunu yeniden sayıp yeniden girelim. Söylediğimiz bu.

Hüseyin YAYMAN- Peki siz bunu söylediğinizde hükümet sözcüleri ya da muhatapları ne diyor size?

Erdoğan TOPRAK- Karşımızda hükümet sözcüleri yok. Hükümet sözcülerinin tayin ettiği seçim kurulundaki görevli memurlar var. Görevli memurlarda üzülerek söyleyeyim bir kısmı da yargı mensubu. Kendilerine saygımın kalmadığını da söylemiş olayım. Bizim itirazlarımızı görmemezlikten geldiler. Ve itirazlar bir üst merciye yapıldı orada da kabul görmedi. En sonunda YSK’ya geldi orada da kabul görmedi. Nedense AKP’nin yaptığı itirazların neredeyse %85’i kabul görüyor, bizim yaptıklarımızın neredeyse %80’i kabul görmedi.

Hande FIRAT- Bu arada şunu hatırlatalım. Biz Mustafa Şentop’u AKP Genel Başkan Yardımcısını geçen hafta konuk ettik ve şunu söyledi. 200’e yakın başvurumuz var dedi ve YSK’nın önüne dedi sandık koysanız dedi en son çıkacak parti dedi orada bir oylama yapılsa kurul üyeleri arasında dedi son çıkacak parti AKP’dir dedi. Yani aslında onlarında YSK’dan şikayetleri var. Siz bu şikayetleri gerçekçi mi bulmuyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Onların nedense şikayetlerinin %85’i kabul gördü. Mustafa Şentop’un söylediğine katılmıyorum. Böyle yüksek oranda kabul görmesi demek ki onların söylediği her şeyi YSK veya il veya ilçe seçim kurulları kabul etmişler. Yani tıkır tıkır onların işleri işlemiş. Ama bizim söylediklerimiz seçim kurullarında bizim arkadaşlar içeri alınmadı. Böyle bir sıkıntı yaşadık. Seçim kurullarına iktidar partisi mensupları cirit atıyor, elini kolunu sallayarak giriyor ama bizim oradaki görevli arkadaşlarımızı iki kişi bıraktılar ve o kişiyi de hareket sahasını daralttılar. Bu çok vahim bir durum. Bunun şeyine girmeyeceğim. Türkiye bu dönemde çok şaibeli bir seçim geçirmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan şaibeli bir seçim Türkiye’de oldu. Türkiye’ye yakışmayan, demokrasisi gelişmiş bir ülke olarak Türkiye’ye yakışmayan bir seçim sistemi oldu burada. Bunu üzülerek söylüyorum. Yoksa seçim sonuçları böyle çıkmazdı.

Hüseyin YAYMAN- Siz böyle söylüyorsunuz, biz sizin görüşlerinize saygı duyuyoruz. Canlı yayında da ifade edeyim sizi önemsiyorum da görüşlerinizi. Bunlara haklı, haksız kamuoyu karar verecek. Yargı süreci karar verecek. Çünkü sizin de sonuçta başvurularınız var. Bu bağlamda şöyle bir eleştiride var partinize karşı, size karşı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi bir seçim yenilgisi aldı. Seçimi tartışmak, konuşmak yerine işte bahaneler bulmak, seçime şaibe karıştı, hile yapıldı gibi bir takım iddialarda var. Bu iddialarla birlikte düşündüğünüzde ne dersiniz?

Erdoğan TOPRAK- Sayın Yayman, Cumhuriyet Halk Partisi seçim yenilgisi almadı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bir önceki seçimin 5 puan üstünde oy aldık. Oylarımız arttı, oylarımız düşmedi. Artarak çıktık. Bu bizi tatmin etmedi sadece. Oysaki oyu düşen parti AKP. AKP koalisyonla girmesine rağmen…

Utku ÇAKIRÖZER- Efendim o koalisyonu açar mısınız?

Erdoğan TOPRAK- Açıklayacağım. Koalisyonla girmesine rağmen aldığı oy bir önceki seçimde aldığı oydan 2,5 milyon daha az. Cumhuriyet Halk Partisinin hedefleri büyüktü. Biz çok daha fazla bir oy bekliyorduk çalışmalarımızda. Ama bizim oylarımız 5 puan artmasına rağmen biz bundan memnun değiliz. Daha da fazla oy alacağımızı bekliyorduk. Cumhuriyet Halk Partisi olarak politikalarımızda değişiklik yapmayacağız. Halka dokunan politikalarla yolumuza devam edeceğimiz. Çünkü politikalarımızın doğruluğuna inanıyoruz. Ama politikalarımızın iletişiminde değişiklik yapacağız. Politikalarımızın anlatımında değişiklik yapacağız. Teşkilatlarımızın daha evlere aktif nasıl gireceği konusunda değişiklik yapacağız. Politikalarımız Türkiye’nin temel sorunlarını çözecek politikalardır ve bizim parti programımız bugün Türkiye’nin sorunlarını en şeffaf ve en hızlı çözecek politikalarla donatılmıştır. Bu noktada gururla söyleyebilirim ki Cumhuriyet Halk Partisi yol haritası doğrudur. Ama Cumhuriyet Halk Partisi bu yol haritasını halka doğru anlatabildi mi bu konuda endişelerimiz var. Demek ki iyi anlatamamışız. Demek ki evlere yeterince girememişiz. Bunun eksikliği var. Bu eksikliğimizi gidereceğiz. Sandıklarda da demek ki bizim biraz daha farklı bir yöntem uygulamamız lazım. Yani iki şeyi ayırmak istiyorum. Politikaları bir yere, politikaların iletişim mecralarını farklı bir yere oturtmak istiyoruz. İşte o ikincide değişikliği yapacağız.

Hande FIRAT- Şimdi doğru anlatamadık derken 24’te yanılmıyorsam Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay bir açıklamada bulundu. Bir psikiyatrı profesörünün hem Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hem de Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 mitingini izlediğini, izlettirildiğini ve içerik analizi yaptırdığını ifade etti Beşir Atalay. Başbakanın konuşmasını %65 pozitif, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kini ise %17’sini pozitif bulmuş. Yani sanki işte pozitif konuşan oyunu daha farklı bir yöne arttırmış, daha fazla artırmış gibi yani seçim sonuçlarında pozitif konuşmasının önemine dikkat çekiyor. Bu doğru anlatma derken acaba Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun miting konuşmaları da buna dahil mi?

Erdoğan TOPRAK- Beşir Atalay’ın kendi çalışmasıdır kendisini bağlar. Bizi bağlamaz. Evet bu süreç birçok şeyi gölgeledi. Gölgelediklerinin başında da biz yerel yönetimler politikamızı yeterince anlatamadık. Anlattığımızda kamuoyu yeterince algılayamadı ve gündeme gelemedi.

Utku ÇAKIRÖZER- Süreç dediğiniz 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasını mı diyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Evet. Yani 17 Aralık’ı biz önümüzde bulduk. Yani şimdi Hande hanım bakanların çocuklarının yatak odalarında kasalar bulunuyor ve içi dolu paralarla. Para sayma makinaları bulunuyor. Bankasına güvenmeyen bir genel müdür ayakkabı kutusunda milyon dolarlar saklıyor. Yani bunu halkla paylaşmayacaktık da ne yapacaktık. Ama Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bunu da söylerken diğer tarafta gittiği her yerde esnafın sorununa da değindi, yerel yönetimler sorununa da değindi. Köylünün mazotuna da değindi. Bunların tamamına değindi. Ve gece gündüz her tarafı dolaşmaya çalıştı. Bunları da anlattı. Ama kamuoyu, medya, basın en popüler olan kısmını aldı. Diğer kısımlarını almadı. Onun için Sayın Başbakan burada öyle bir strateji izledi ki sanki dışarıdan öyle bir komplo teorisi var Türkiye’yi ikiye bölecekler, Türkiye paramparça olacak, bu komplo teorisi işte ülkeyi savaşa da sokuyor, şunu da yapıyor diye toplumun farklı bir yere geçti. Yani seçim yerel seçim mecrasından çıkıp farklı bir yere oturdu. Yani bunu da merak etmiyor…

Hande FIRAT- Ama siz o süreçte yayınlanan tapeleri nasıl buldunuz? Yani şey demediniz mi? Bu da Türkiye’nin devlet sırrı dediğiniz oldu mu, olmadı mı? Merak ediyorum açıkçası. Hepsini seçim için kullanılabilecek şey olarak mı, malzeme olarak mı gördünüz?

Erdoğan TOPRAK- İyi de yatak odasında çıkan paranın devlet sırrıyla ne alakası var. Şimdi para sayma makinası bakanların çocuklarının…

Hande FIRAT- Ben onları söylemedim ama.

Erdoğan TOPRAK- Ama biz onun dışındaki şeyleri dillendirmedik. Yani biz öyle diğer noktalara girmedik. Bizim girdiğimiz kardeşim bu ülkenin kaynağını bu ülke için kullanman lazım. Senin bakanlarının senin genel müdürünün evinde para kasalarının ne işi var dedik. Yani, doğrusu da bu. Bu ülkenin kaynağını bu ülkenin insanının hayatını kolaylaştırmak için kullanmamız lazım. Bizim kalkıp da o paraları sormamız kadar doğal bir şey olamaz yani. Biz doğal olarak bunu sorarız. Bu da bizim hakkımız. Ama diğer tarafta yerel yönetimlerle ilgilide yanlış bulduklarımızı söyledik, doğru bulduklarımızı söyledik. Ama gündemde ne yazık ki yolsuzluklar geldi oturdu. Sayın Başbakanda öyle bir dış düşman yarattı ki, öyle bir komplo teorisi yarattı ki medyayı da maşallah bir havuz medyası var ellerinde. Onunla beraber halkta sandı ki efendim Türkiye’nin içerisini karıştıracak bir yabancı güç var. Ama yabancı güç dediği AB’yle Başbakan kapasını çalmadığı ülke bırakmadı. Amerika’yla öyle, Rusya’yla öyle. Bu dış güç nedir onu da görmedik. Varsa beraber mücadele etmek isteriz. Türkiye’nin iç işlerini kim karıştırmak istiyorsa, Türkiye’ye kim sorun yaratmak istiyorsa biz her zaman onun karşısında oluruz. Ama süreç 17 Aralık ve 25 Aralık’taki o gelişen olaylardan dolayı bu seçim mecburen farklı şeyleri de konuşmasına sebep oldu. Ama biz bundan dolayı da çok mutsuz değiliz. Evet Türkiye’de biz AKP’nin yolsuzluk batağına battığını biliyorduk, Türk halkı gözleriyle gördü. Yani bunu da söylemiş olayım.

Utku ÇAKIRÖZER- Efendim Başbakan tabi sadece dışarıya değil, içeride de bazı güçleri suçladı. Sizin partinizi de o güçlerle paralel yapı dediği, cemaat Gülen hareketiyle işbirliği yapmakla suçladı. Yolsuzluk söylemini sizin onlarla birlikte gündeme getirdiğinizi de ileri sürdü. Siz cemaatle bu konuda işbirliği yaptınız mı? Partinizden de sözcüler seçim sonrasında cemaatle yapılan işbirliği neticesinde bu sonuç alınmıştır diye eleştirilerde getirdiler. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Biz hiç kimseyle işbirliği yapmadık. Ama herkesten oy istedik. Sayın Başbakan bizi suçladı işte cemaatle işbirliği yaptı söylediği şeylerde Sayın Başbakanın dönüp kendisine bakması lazım. Şunu söyleyen Sayın Başbakan ben değilim. Ne istediniz de vermedik. Ne istediler de vermedik. Bunu ben söylemiyorum. Sayın Başbakan söyledi. Bizim işbirliğimiz olmaz. Biz iktidar partisi değiliz. Ama her kesimden oy isteriz. Bizim her kesimin kapısını çalmak, her kesime kendi fikirlerimizi anlatmak isteriz. Cumhuriyet Halk Partisi 90 yıllık bir çınardır. Cumhuriyet Halk Partisini böyle bir görüşmeyle gidip işte oy istemeyle Cumhuriyet Halk Partisi yolundan çıkmaz. Cumhuriyet Halk Partisi kendi fikirlerine güvenen partidir. Özgüveni olan bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi kendi programı, kendi fikirleriyle herkesin kapısını çalar, herkesten oy ister. Oyun rengi olmaz.

Hande FIRAT- Cemaat mensupları sizin adınıza bazı illerde kapıları çalıp, içeri girip CHP’ye orada CHP güçlüyse CHP’ye oy istediler mi? Bundan haberiniz var mı?

Erdoğan TOPRAK- Hayır sanmıyorum. Yani kim benim için oy istedi, istemedi…

Hüseyin YAYMAN- Hüseyin Gülerce’nin böyle bir twitti oldu. Kendi twitter hesabından biz yanlış yaptık Cumhuriyet Halk Partisi için kapı kapı dolaşıp oy istedik dedi. Hande’nin sorusuyla ilişkili olarak…

Erdoğan TOPRAK- Sayın Yayman, kim bizim için oy istemiştir onu bilmem. Ama Cumhuriyet Halk Partisi kendi ayakları üstünde duran, programı belli, fikirleri belli, fikirlerine güvenen bir partidir. Başkası Cumhuriyet Halk Partisi için vatandaşta birbirine telkinde bulunabilir. Ama bizim hiç kimseyle işbirliğimiz olamaz. Herkesin kapısını çalar oy isteriz ama biriyle seçim ittifakına gitmeyiz. Seçim ittifakına gidilmişse AKP’nin kendisine bakması lazım.

Utku ÇAKIRÖZER- Onu bir açar mısınız? AKP’yle BDP nasıl bir ittifak yaptı?

Erdoğan TOPRAK- Benim gördüğüm AKP’yle İmralı arasında bir koalisyon oldu.

Utku ÇAKIRÖZER- Bu seçimde?

Erdoğan TOPRAK- Tabi ki. Bakın, önümde rakamlar var. Yani bunu söylerken bir bilimsel çalışmadan yola çıkarak söylüyorum. Mersin’de, Manisa’da, Adana’da, Bingöl’de, Hakkari’de, Antalya’da ve birçok ilde oy oranlarıyla baktığınızda AKP’nin işbirliğini görürsünüz. Sanki çözüm süreci…

Hande FIRAT- Bir reklam arası verelim ondan sonra koalisyonun ayrıntılarını bize reklam arasından hemen sonra anlatın.

Reklamlardan önce bu seçimlerde AKP’nin seçimi bir koalisyon yaparak kazandığını iddia etmişti Erdoğan Toprak, orada kalmıştık. Şimdi isterseniz oradan devam edelim. Koalisyon BDP’yle, İmralı’yla dediniz.

Erdoğan TOPRAK- İmralı’yla ve bir mektupla başlayan, ondan öncesi de olan bir ilişki. Orada baktığımızda bunun sahaya yansıması olmuş mu diye baktığımızda evet olmuş. Yani Mersin’e bakıyorum bir önceki oy oranı 21.3 AKP, DTP – BDP ortaklığı 17,5. Bu seçimde AKP’nin oy oranı 28’ye çıkıyor, BDP’nin ve DTP’nin oy oranı 17,5’tan 9.6’ya geriliyor. Manisa’da da aynı şey geçerli. Adana’da da aynı olay geçerli.

Utku ÇAKIRÖZER- HDP’ye de bakıyor musunuz efendim?

Erdoğan TOPRAK- Evet evet ona bakıyoruz. HDP ve BDP.

Utku ÇAKIRÖZER- Bu dikkat mi çekiyor birçok ilde öyle mi?

Erdoğan TOPRAK- Evet evet yaptığımız çalışmalar. Ben size de takdim edebilirim bunu.

Hüseyin YAYMAN- Mersin’de, Adana’da, Manisa’da MHP kazandı. Nasıl bir koalisyon ki hani?

Erdoğan TOPRAK- Şimdi oy oranının yüzdesine tekabül edecek şeyler. Ben bir tek orada saymadım. Antalya’da var hocam devam ediyor. Bu o illerle sınırlı değil. Benim yaptığım analizde gördüğüm şu…

Utku ÇAKIRÖZER- Antalya’yı mesela AKP kazandı verir misiniz rakamlarını mesela?

Erdoğan TOPRAK- Tabi ki. AKP bakın Antalya’da ucu ucuna kazandı. Bir önceki seçimde 35 almış, bu seçimde 36.4 almış. Her iki partinin yani HDP ve BDP’nin toplamı 3.4’ten 2.3’e düşmüş. Yani tam kritik rakam. Tam kazanabileceği rakam. Bu çok tesadüf değil. Bu birçok ilde. Ben burada 7 – 8 tane aldım örnek birçok ilde bunu görmek mümkün.

Hüseyin YAYMAN- Ama Erdoğan bey siz böyle diyorsunuz rakamlarda zaten gerçeği ortaya koyuyor. Siz BDP’yle ya da İstanbul’da HDP’yle Sırrı Süreyya Önder bey burada yayına geldi. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine gittik dedi hani biz sizinle ittifak yaparız ama bunu kamuoyunun önüne söylemeyin şeklinde bir açıklaması oldu. Siz BDP’yle ya da HDP’yle bir ittifak yapsaydınız ya da uzlaşma olsaydı tabanda.

Erdoğan TOPRAK- Şimdi bu seçimlerde baraj sorunu yok. Her parti kendi programını kendi seçmenine anlatmalı ve öyle oy almalı. Doğrusu da budur. Biz ittifaklar konusunda zaten baştan beri söyledik. Kimseyle ittifak yapmak, kimseden medet umacak noktada değiliz. Biz kendi programımızla, yerel yönetimler programımızla seçmene gittik, kendimizi anlattık ve seçmenden de oyumuzu istedik. Bu konuda da başarılı olduk. Yeterince hedeflediğimiz oy alabildik mi? Hayır. Ama Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimde oylarını hızla arttıran bir parti. Bu seçimde oyunu arttırıp hem puan, hem sayısal olarak arttıran parti. Buna baktığınızda AKP yüzdesel olarak da, oy sayısı olarak da puanı düşen bir parti. Ama algı öyle oldu ki sanki AKP çok başarılıymış, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partiler başarısızmış gibi bir algı var.

Hüseyin YAYMAN- Siz bunu neye bağlıyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Orada müteahhitlerden topladığı paralarla oluşturduğu havuz medyasının padişahım çok yaşa demesine ve kamuoyu oluşturmasına bağlıyorum. Yani kısacası bu. Yani AKP bu halkın vergileriyle müteahhitleri iş vermiş, müteahhitlerden paraları toplamış bir havuza koymuş, orada da kendi ikbali için medyayı besleyen bir yapı oluşturmuş. Bu kadar basit. Şimdi ben şunu sormak isterim. O müteahhitler babasının hayrına mı AKP’nin havuzuna para verdiler? O müteahhitler acaba yüzde kaç fazlayla iş aldılar da o üstünden bir miktarını alıp da bu havuzu oluşturdular. Nedense vergi memurları veya devletin belli kurumları belli holdinglerin, belli medya gruplarının üstüne giderek medya gruplarının üstündeki o baskılar sonucu kendi elindeki iletişim mecralarını, işte Akşam gazetesi bunun örneğidir. Show TV bunun örneğidir. Skytürk bunun örneğidir. Gidip onların elinden alarak kendi havuzunda. Cine5 niye satılmaz hala? Diğer televizyon kanalları niye hala daha devletin tekelindedir? Şimdi bir iktidar başarılı ise eğer niye böyle bir medya yapısı kurup kendisini anlatma mecburiyeti hisseder? Sen başarılıysan zaten toplum bunu görür. Toplum bunu takdir eder. Senin büyük bir medya grubu oluşturup devlet tekelinde padişahım çok yaşa diyen bir medya grubu yaratmana gerek yok. Sahipleri belli olmayan dönemsel sahiplerle sürekli el değiştiren medya grupları var. Yani ben buna bağlıyorum. Yani buradaki bu sonuçları da buna bağlıyorum. AKP’nin bu iletişimi yönetmesini de buna bağlıyorum. Hepsinin altında planlı, bilinçli ne olursa olsun iktidarda kalayım, iktidardan gitmeyim, gidersem benim birçok şeyim açığa çıkar diyen bir zihniyet var.

Hande FIRAT- Genel Türkiye haritası hep izleyicilerimizde bilir ekrana geldiğinde genel olarak sahillerin belli bir kısmı CHP ağırlıklı görünüyor ama işte diğer taraf Güneydoğu BDP ağırlıklı görünüyor. MHP’nin İçanadolu’da bazı yerleri var. Ama onun dışında AKP’nin olduğu illeri Türkiye genelinde görebiliyoruz. Yani şunu söylemeye çalışıyorum iktidar partisi biz Türkiye’nin her ilinde varız diyor. Bunu sadece bununla açıklamanız mümkün mü? Bununla birlikte de mesela demin Güneydoğu, BDP – AKP işbirliğinden söz ettiniz. Peki CHP Güneydoğu’da, doğuda niye yok?

Erdoğan TOPRAK- Güneydoğu ve doğu konusunda en doğru çözüm önerilerini getiren parti biziz. Getirmeye de devam edeceğiz. 1989’da ilk raporu, Kürt sorununu rapor olarak yazan parti biziz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin Genel Başkanı olduğunda Kürt meselesini önüne koyup mutlaka çözmemiz gerekli olduğunu söyleyen bir Genel Başkan ve Van’da da arama toplantısı yaptık. O bölgenin kanaat önderlerini de çağırdık ve bu meseleyi tartışmaya açtık. O bölgede oy alıp almamak ayrı bir şeydir, o bölgenin sorunlarını görmemezlikten gelmek ayrı bir şeydir. Bir tek Genel Başkan tanıyorum yeter ki bu meseleyi çözün benim Genel Başkanlığıma da malolsa diyen tek Genel Başkan tanıyorum. O da Sayın Kılıçdaroğlu. Başka bir Genel Başkan var mı? Diğerleri oyalamakla meşgul. Açıkça söylüyorum. Kürt meselesinde AKP 12 yıldır iktidar hangi adımı attı? Hangi sorunu çözdü? Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak parlamento gündemine 17 tane yasa teklifi verdik. Samimilerse programınız aracılığıyla şunu söylemek isterim. Gelin Kürt meselesini çözelim kardeşim. Parlamentoda bekleyen 17 tane kanun teklifimiz var. Bizim kanun tekliflerimiz yetersiz kalabilir, beğenmeyebilirsiniz. Getirin aynı emsalde bir kanun teklifi verin bizimkiyle birleştirelim, bizimkileri de güçlendirelim ortak parlamento gündemine getirelim ve çıkartalım. Bu sorun çözülsün. Biz Türkiye’de kan akıtılmasından yana değiliz. Biz evlatlarımızı oraya askere gönderirken veya oradaki evlatlarımız o bölgenin çocuklarını da kast ediyorum. Cenazesinin annelere gelmesini istemiyoruz.

Hande FIRAT- Şöyle ki, şimdi sizin bu söylediklerinizi zaten yıllar evvel Başbakan söyledi. Yani gelin beraber çözelim dedi sizlere ve şuan geldiğimiz noktada diyorsunuz ki evet şehit haberi gelmesin, kan akmasın, insanlar, çocuklar ölmesin. Zaten öyle bir süreç yaşanmıyor mu? Yani iktidar partisinin yaptığını bu konuda takdir etmiyor musunuz en azından gelinen nokta açısından?

Erdoğan TOPRAK- Takdir etmiyorum çünkü takdir edilecek bir şey yok. Attıkları adım yok. Sadece ipe un sermekle meşguller. Kürt meselesinin yolu İmralı ve Kandil’den geçmez. Kürt meselesinin çözümü Kürt halkıyla olur. %10 seçim barajını indirmekle olur. O ihtilal yasalarının, ihtilal anayasasının arkasına sığınarak siz seçim barajını %10’da tutarsanız Kürt meselesini çözemezsiniz.

Hüseyin YAYMAN- İzin verirseniz bir düzeltme yapıyım. Ben bu Türkiye’nin Kürt meselesini bir parça çalışıyorum genç bir arkadaşınız olarak. 1989 raporu değil 1990 raporu onu bir düzeltiyim. Ayrıca o rapor gerçekten 1990 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Deniz Baykal…

Erdoğan TOPRAK- Hazırlanış yılı 89 hocam.

Hüseyin YAYMAN- Açıklanması 15 Temmuz 1990. Sayın Deniz Baykal bey partinin Genel Sekreteri olarak hazırladığı bir rapor ve çok değerli bir rapor. Ben hep yayınlarda şunu söyledim, yazılarımda da. Hala AKP SHP’nin 1990 raporunda dile getirilen talepleri özgüvenle söyleyebilmiş bir parti değil. Ama o raporda enstitü kurulması, ana dilde eğitim, yine DGM’nin kaldırılması, OHAL’in kaldırılması gibi dönem içinde söylenemeyecek talep vardı. Ve zaten rapor yayınlandıktan hemen sonra Sayın Deniz Baykal hakkında DGM’de dava açıldı. Şimdi o raporda dile getirilen taleplerin önemli bir kısmını hükümet 12 yılda yaptı bir kısmını. Bunlara ne diyorsunuz?

Erdoğan TOPRAK- Hocam benim gördüğüm şu, bu meseleleri kapalı kapılar ardında hükümet ne konuşuyor bilmiyoruz. Böyle önemli meseleler yani 10 binlerce insanın canına malolmuş, Türkiye bütçesinin büyük bir kısmını, neredeyse şuandaki borcunun yarısına denk gelecek büyük Türkiye hazinesine malolmuş, toplumda bir ayrışma ve sevgisizlik ortamı olmuş bir meseleyi kapalı kapılar ardında 4 kişiyle çözemezsiniz. Bunu çözecek yer neresidir? Kapalı kapılar ardı mı? Parlamentodur. Peki parlamentoda ana muhalefet partisi bu konudan haberdar değilse parlamentoda grubu bulunan partiler bu konudan haberi yoksa böyle bir meselede bırakın ana muhalefet partisini de vazgeçtim kendi bakanlar kurulu bu meseleden haberi yoksa, milletvekillerinin haberi yoksa, 4 kişinin arasında geçiyorsa biz nasıl bu meseleye katkı veririz. Ama biz ona rağmen Sayın Genel Başkanımız kendisi Sayın Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti. Dedi ki, gel bu meseleyi çözelim. Sayın Tayyip Erdoğan ne yaptı? Dedik ki diğer grupları da alalım. İlk başta BDP ve MHP’yle kavga etti. Bakın o süreci siz o meseleyi çok iyi bilen bir bilim adamasınız. Bizim ziyaretimizden hemen sonra ipleri attı BDP’yle ve milletvekillerinin parlamentodan atacağına kadar götürdü bu meseleyi.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları