loading
close
SON DAKİKALAR

'Medyada Nefret Söylemi Raporu' yayımlandı

'Medyada Nefret Söylemi Raporu' yayımlandı
Tarih: 26.02.2013 - 18:00
Kategori: Medya

Hrant Dink Vakfı’nın yürütmekte olduğu Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışması kapsamında 2012 yılı son çeyreğini kapsayan medya izleme raporu yayımlandı.

2012 yılının son dört ayının incelendiği bu dönemde, nefret söylemi kapsamında değerlendirilen içerik sayısı yılın önceki dönemlerine benzerlik gösteren bir seviyedeydi.

Nefret söylemi içerdiği tespit edilen haber ve köşe yazıları üzerinden hazırlanan raporda, nefret söyleminin hedefi olan grupların hangileri olduğu, hangi konu nedeniyle ve hangi yöntemler kullanılarak nefret söyleminin üretildiği gibi istatistiki bilgilerin yanı sıra, örnek yazı ve haberlerin söylem analizleri yer almaktadır.

Bu dönemde de nefret söylemi içerdiği tespit edilen metinlerin çoğunluğunun ulusal basında yer aldığı görüldü ve yine önceki dönemlere paralel şekilde, bu dönemde de köşe yazıları nefret söyleminin en sık rastlandığı tür oldu.
2012 Eylül-Aralık döneminde en fazla Yahudiler ve Ermeniler hakkında nefret söylemi üretilirken, içeriklerde asli ya da ikincil unsur olarak en sık hedef gösterilen diğer iki grup ise, Hıristiyanlar ve Rumlar oldu. Ulusal, etnik, dinsel gruplar dışında, kişiler ve kurumlar bu dönemde de nefret söylemine maruz kaldı.

Nefret söylemi içeren haberler, özellikle belli bir konuya odaklanmamakla birlikte, Türkiye'nin NATO'yla ilişkileri, “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamındaki rolü, TSK İç Hizmet Kanunu'nun değişerek orduya verilen görevlerden “Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak” ifadesinin kaldırılması, Gazze'ye yönelik saldırılar, Müslümanların Masumiyeti (Innocence of Muslims) isimli filmin gösterime girmesi gibi olaylar nefret söylemi için bir bağlam oluşturdu. Yazılardaki bir diğer dikkat çekici noktaysa, nefret söylemine uğrayan grupların aynı zamanda terörle ve Kürt meselesiyle de ilişkilendirilmesi, bu sorunun kaynağı olarak gösterilmesiydi. “Müslüman Kürt’ten zarar gelmez, PKK bir Ermeni hareketi” anlayışı üzerinden üretilen bu söylemin, kimi zaman Hıristiyanları ve Yahudileri hedef alan içeriklerle de yeniden üretildiği görüldü.

Eylül-Aralık 2012 döneminde de doğrudan Kürtlere yönelik nefret söylemi nispeten düşük orandaydı. Ancak bu görece düşük oranın, bakış açılarındaki bir değişiklikten ziyade nefretin üstünü ustaca örten bir söylemin sonucu olduğunu belirtmek gerekiyor. Zira söz konusu oranın düşük olmasının en önemli gerekçelerinden biri yazıların çoğunda “iyi Kürtler” ve “ötekiler” arasında bir ayrım yapılmış olmasıydı. Bu dönemde incelenen yazıların bir diğer özelliği de Barış ve Demokrasi Partisi'nin, üstü kapalı ya da açık bir şekilde terörle doğrudan ilişkili kabul edilmesi, hatta bazı yazılarda “sözde parti” olarak tanımlanmasıydı. Dolayısıyla, son dönemde üretilen nefret söylemi doğrudan Kürtleri hedef almamakla birlikte, Kürtleri temsil eden bir partiye yönelik olumsuz önyargıların ve nefret söyleminin eksik olmadığını söylemek gerekir.

LGBT bireylere yönelik hakaret ve aşağılama içeren ifadelerin yer aldığı haber ve köşe yazılarında eşcinselliğin genellikle “sapıklık”, “sapkınlık”, “çirkinlik” ve benzeri ifadelerle tanımlandığı, bazı yazılarda ise “ensest” ile eşdeğer olarak gösterildiği gözlemlendi. Trans bireylerin konu edildiği içeriklerin önceki dönemlerdeki gibi söz konusu kişileri suçla ilişkilendirme üzerine kurgulanmış olduğu gözlemlendi.

Nefretsöylemi.org

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları