loading
close
SON DAKİKALAR

155 gündür tutuklu bulunan Müyesser Yıldız tahliye edildi

155 gündür tutuklu bulunan Müyesser Yıldız tahliye edildi
Tarih: 09.11.2020 - 11:19
Kategori: Gündem

Gazeteciler Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel ile onlara bilgi sağladığı iddia edilen astsubay Erdal Baran hakkında açılan davanın ilk duruşması, Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

155 gündür tutuklu bulunan Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, TELE 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ve Astsubay Erdal Baran hakkında "Devletin güvenliği veya yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 6 yıl 3'er aydan 17 yıl 6'şar aya kadar hapis istemiyle açılan davanın yargılaması Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Müyesser Yıldız, İsmail Dükel, Erdal Baran ve avukatlarının beyanlarının ardından savcı, Müyesser Yıldız’ın tutukluluğunun devamını ve soruşturmanın genişletilmesini, astsubay Erdal Baran ve gazeteci Müyesser Yıldız'ın tutukluluğunun devamını, gazeteci İsmail Dükel'in adli kontrolünün devamını talep etti.

Mahkeme ara kararını açıkladı. Müyesser Yıldız’ın tahliyesine karar verildi. Duruşma 6 Ocak 2021'e ertelendi.

Duruşmadan notları gazeteci Barış Pehlivan'ın paylaşımlarından aktarıyoruz...

İlk savunmayı astsubay Erdal Baran yapıyor: “Suçlamaları kabul etmiyorum. İddianamedeki gizli belgeleri hiç görmedim. 10 yılı aşkındır bipolar tedavisi görüyorum. Şizofrenlerin kullandığı ilacı kullanıyorum. Hastalığımdan dolayı yapmadığım şeyleri yapmış, katılmadığım toplantılara katılmış gibi anlatıyorum. Telefon konuşmalarımızdaki konular hep açık kaynaklarda yer alan konulardı. Rahatsızım ben. Olayları süsleyip, olmayan şeyi olmuş gibi anlatıyordum. İnanır mısınız hakim bey; olay olmuş, basına düşmüş, İsmail Dükel’i arıyorum; ‘haberim yok’ diyor. 

Hakim: Bu bilgiyi nereden öğrendiniz?
Erdal Baran: Salladım efendim.

Hakim: Biriyle konuşurken, “Müyesser Yıldız’la birlikte yazıyoruz” diyorsunuz. Nedir bu?
Erdal Baran: Müyesser Yıldız’ın rolünü çalarak hava atıyorum. Onları yazacak kapasite bende yok efendim. 
Rahatsızlığımı hep sakladım. Bilselerdi, normalde malulen emekli ederlerdi.

Erdal Baran’ın avukatı: Hastalığı cezaevinde ilerledi. Sık sık atak geçirmektedir içeride.

Müyesser Yıldız savunma yapıyor...

Müyesser Yıldız: 40 yıllık gazeteciyim. Ben Genelkurmay Başkanlarıyla görüşebilen bir insanım. Böyle şeylerin konuşulması çok üzücü. Huzurunuza gelmeme sebep olan, bir iddianame değil, bir intikamnamedir. O yüzden sözlerimin başında bu intikamnameye karşı herhangi bir savunma yapmayacağımı belirtmek istiyorum. Ancak öncelikle benimle birlikte bedel ödettirilen, ailem başta olmak üzere ilk günden itibaren kurulan bu tezgâha inanmayıp, bana sahip çıkan insanlar için ve elbette tarihe not düşme adına söyleyeceklerim var. Bu intikamnameyi önünüze geldiğinde lâyık olduğu yere, tarihin çöplüğüne göndermenizi dilerdim, ama yapmadınız. Oysa bunu kabul ettiğiniz gün, tensipte aldığınız kararlarla, o kağıt yığınının ne kadar pervasızca derlendiğini tespit edip ortaya koyan sizlerdiniz. Seni delil, belge olmadan ve hukuku ayaklar altına alarak tutuklayıp hapse attık. Sebebi de bazı büyüklerimizi rahatsız etmen” mesajının verildiği bu intikamnameyi hazırlatanların peşine düşüldüğü takdirde, ülkenin güvenliği adına daha önemli bir hizmet yapılmış olunacaktır.

Kendim için üzülmüyorum. Üzüldüğüm, hukukun böylesine alenen iğfal edilmesidir. Aslında hukuk demeye de dilim varmıyor, çünkü bu çok değerli kavramın içini boşaltmış oluyoruz. Şu olanlara ne ad verilir diye çok düşündüm. Mesela yamyamları merak ettim, araştırdım. İnanın onlarda bile kural, kaide var. Kimi yiyecekleri, neresini yiyecekleri; ne zaman, nasıl yiyecekleri belli.” Burada ne var? Hedef belli: ben... İyi de yıllardır görmediğim değerli gazeteci İsmail Dükel’den, hastalığı olan gariban bir astsubaydan ne istersiniz? Doğrudan, “Seni alıp içeri atıyoruz.” dense daha insani ve mertçe olur, hukuk da böyle iğfal edilmezdi.  Erdal Baran izlenmiş mi? Hayır. Ne yapılmış? Telefon dinleme kararı alınmış. Neden? Çünkü telefonun ucunda beni bulacaklarından eminlerdi. Nereden biliyorlar? Çünkü illegal dinlenmiştim. Yıllarca aradılar, taradılar; bu astsubay üzerinden işi legalleştirdiler. TEM müdürünün yazısında bir cümle var, “Yapılan çalışmalar sonucunda şüpheli Erdal Baran ile olan irtibatı dikkat çekici bulunmuş ve bu yönde soruşturma başlatılmıştır.” diyor.

İşte önce benim takip edildiğimin itirafı ve delili. Suriye’deki operasyonları yöneten Zekai Aksakallı, İsmail Metin Temel’in adını 5 yaşındaki bebeler bile ezberlemişken, geçenlerde, üstelik kritik olan Somali’deki görev gücümüzün başındaki komutanın adı yazılmış çizilmişken, koca Korgeneral nasıl gizli olabilir? Sözkonusu Müyesser’i yemekse, olur!.. Hele de sorulan adres Müyesser’e, Odatv’ye husumet içinde olan bir yerse!.. İtibar etmedim, etmiyorum; ama birileri sık sık, “15 Temmuz’da hazırlanan ölüm listesinde adım vardı.” diye nasıl bir tehlike atlattığını anlatıyor ya, o listede benim de adım vardı. Yani doğruysa, 15 Temmuz başarılı olsa ben de ortadan kaldırılacaktım.

Çok şükür, 15 Temmuz başarılı olmadı, yaşıyorum; ama 15 Temmuz’u sorguladığım için hapisteyim. Eğer o listeler ciddi ise dikkat çekici bir kesişme, değil mi? Ben tutukluyum, ama “devletin güvenliğini” tehdit ettiğim yazılar özgür. Şu gerçek bile suç unsurunun o yazılar değil, bizzat ben olduğumu ispatlıyor. 2011’deki Odatv kumpası, İzmir casusluk kumpası vs... Tüm bu benzerlikleri niye anlattığıma gelince... Diyorum ki, bu intikamnameyi hazırlayanlar veya hazırlatanlar ya da her ikisi birden “FETÖ’cü” olmalı. Aslında Necati Doğru’nun, Emin Çölaşan’ın, Sözcü gazetesinin “FETÖ’cülükle” suçlandığı bir yerde “FETÖ” demenin de inandırıcılığı kalmadı. Zaten, “FETÖ” demek, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi küçültmektir. Bence bunun tam adı Gladyo’dur, Sevr Örgütü’dür.

Herkes gazeteciliğin ne olduğunu anlatmamı bekliyor. Bunu yapmayacağım. Çünkü, ülkemizde artık uzunca bir süredir başka bir cins gazetecilik var. Gazetecilik şöyledir, habere şöyle ulaşılır diye anlatsam, birçok kimseye ütopyadan söz ediyorum gibi gelir.. Yine de birkaç şey söylemek istiyorum.
O polis müdürünün fezlekesinde, “Gazeteci kimliğini kullanarak, birçok şahıs ile irtibatlıdır.” diye yazılmış. Ne demek “gazeteci kimliğini kullanarak?” Gazeteciyim yahu, işim bu. İşimin birinci gereği de insanlarla görüşmek. Sanki gazetecilik kimliğimi kullanarak dolandırıcılık yapmışım. Çöle dönmüş koca bir ülkede bir vaha, bir serap gibi gazetecilik yapmaya çalışan bir avuç insan kaldı. Onlar da baskıyla, tehditle, hapisle yıldırılmak isteniyor. Bitirilmek istenen sadece bizler, basın özgürlüğü değil, doğrudan düşünce özgürlüğüdür. Vatan şairimiz Namık Kemal 150 yıl önce, “Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imha-yı hürriyet! Çalış, idraki kaldır muktedirsen âdemiyetten.” diye haykırmıştı. Evet, Namık Kemal’in imkansız gördüğü şey yapılmak; basın susturularak, insanların bilgi ve fikir sahibi olması, yani düşünmesi ortadan kaldırılmak isteniyor. Bunu hedefleyenlere, kendilerine yakın bir ismin, Sezai Karakoç’un, “Onlar sanıyor ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak.” sözlerini hatırlatmamın, bilmem, bir anlamı olur mu?

İşsizlikle, açlıkla, hapisle sınandım. Sınanmadığım bir canım kaldı. Onunla da sınayabilirler, umurumda değil. Bırakın dirimi, benim ölümü bile haksızlık, hukuksuzluk, yanlışlık, ihanet karşısında susmaya, mesleğime, milletime, ülkeme ihanete kimse razı edemez. Devletin güvenliğini;
düne kadar Fetullah Gülen’in önünde el pençe divan duranlardan, İmralı’daki teröristbaşıyla görüşen ve görüşmek için sıraya girenlerden öğrenecek değilim. Hele de dün, ülkemizin kırmızı çizgilerini hatırlattığımız için, bizleri “ırkçı, faşist, kandan beslenenler, Ergenekoncular” diye suçlamışken, bugün bizden daha vatansever kesilip, bizleri bir kez daha hedef alanlardan öğrenecek hiçbir şeyim olamaz.  Devletin güvenliğini bu denli düşünenler, keşke daha dün İmralı’daki teröristbaşının seçim mektubunu yayınlayanlardan, bir diğer teröristbaşını devletin televizyonuna çıkaranlardan hesap sorsa, ondan sonra benim yakama yapışsa, kabulümdü. En baştan belirttim; bu kesinlikle bir savunma değildir. Bu, sadece bizler değil, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakılan tüm insanlar adına atılan bir çığlıktır. 

Bu, en az 3 neslini istihbarat örgütlerinin oyuncağı olan tarikatlara, cemaatlere kurban veren, vermeye devam eden, sonra da dönüp bunun bedelini müsebbiblerine değil, kurbanlara ödeten sisteme bir isyandır. Bu, bağımsız, özgür, vatansever Türk basınına yapılan zulümlere bir itirazdır. Bu, hukuk devletinin derebeyliklere dönüştürülüp, canını, hak ve hukukunu korumakla yükümlü olduğu vatandaşlarına tuzak kurulmasına bir başkaldırıdır. Son sözüm, yine 9 yıl önceki Odatv kumpas davasından olsun: “Bu siyasi bir davadır. Ne kadar yatacağımıza, ne zaman çıkacağımıza bizi aldıran irade en baştan karar verdiği için sizden herhangi bir talebim yoktur.” Aynen tekrarlıyor, sadece şunu eklemek istiyorum: “Elbette bir gün savunma yapacağım. Ama burada değil; bu intikamnameyi hazırlatan ve hazırlayanlar bağımsız ve tarafsız Türk mahkemelerinde yargılandıkları gün, en olmadı tarih önünde hesaba çekildikleri zaman, benim de bir çift sözüm olacaktır.

Müyesser Yıldız’ın eşi ve avukatı Naci Uğur: Bizim evimizdeki tüm dijitaller götürüldü. Bu, asıl hedefin biz olduğumuzu gösteriyor. Müyesser Yıldız’a şehit haberleri üzerinden suçlama yapılmasına üzüldüm. Bu soruyu firari FETÖ’cü Zekeriya Öz de sormuştu.

İsmail Dükel: Ben gazeteciyim benim haber kaynaklarım olur. Bir gün siz kaynağım olursunuz, bir gün sayın savcı olur, bir gün bir siyasetçi olur. İşimin gereğini yapıyorum ve gazeteci olduğum için yargılandığımı düşünüyorum.

Savcı, Müyesser Yıldız’ın tutukluluğunun devamını ve soruşturmanın genişletilmesini talep etti. Astsubay Erdal Baran ve gazeteci Müyesser Yıldız'ın tutukluluğunun devamını, gazeteci İsmail Dükel'in adli kontrolünün devamını talep etti.

Savcının mütalaasının ardından mahkeme ara verdi.

Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Müyesser Yıldız’ın tahliyesine karar verdi.

Duruşma 6 Ocak 2021'e ertelendi.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları