loading
close
SON DAKİKALAR

'2013 zam sağanağı ile geldi'

'2013 zam sağanağı ile geldi'
Tarih: 04.01.2013 - 18:21
Kategori: Ekonomi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak TBMM’de, yılın ilk basın toplantısında konuştu...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak TBMM’de düzenlediği yılın ilk basın toplantısında AKP ekonomisini ve 2012’yi ekonomik verilerle değerlendirdi, 2013 ile ilgili olarak da şunları söyledi.

“Bu yılın ilk basın toplantısını yapıyoruz. 2013’ün tüm milletimize barış, huzur ve güzellikler getirmesini temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Her yıl olduğu gibi 2012’nin de kazananı ve kaybedeni var.

2012’nin kaybedeni belirli… En başta vatandaşımız. 2012’de % 4 büyüme ile yola çıkıldı, şimdi % 3’ün altında bir büyüme olacağı anlaşılıyor.

% 5 enflasyonla yola çıkıldı; dün açıklanan 2012 enflasyonu % 6,2.

Düşen büyümeye, daralan iç talebe, memura enflasyon farkı vermemek için 2013’e sarkıtılan zamlara rağmen enflasyon hedefinden sapma % 24.

Resmi enflasyon hedeflemesine geçilen 2006’dan bu yana ıskalanan 5. Enflasyon Hedefi.

Sizlere 2012 bitmeden hemen önce söylemiştim. Hükümet beni haksız çıkarmadı. Pasaporttan, sigaraya kadar zam sağanağı başladı.

Noter ücretlerine % 16, motorlu taşıt vergisine % 8 zam yapıldı. Sigaraya % 10 ile % 20 arasında zam yapılacağı anlaşılıyor.

Bu zamlar ve geçen yılın son ayında çekirdek enflasyondaki kıpırdanma, 2013’ün ilk yarısında enflasyonun yeniden artmaya başlayacağını ortaya koyuyor.

Bu arada zam demişken, 29 Aralık 2012’de EPDK kararıyla TETAŞ’ın elektrik toptan satış fiyatında % 15 civarında indirim yapılmasına karşın; bu indirim tüketici tariflerine henüz yansımamıştır. Maliyetlerdeki artışı vatandaşa anında zam olarak yansıtan iktidar, indirimi neden yansıtmamaktadır. Bunun cevabını merak ediyoruz. Ayrıca vatandaştan tahsil edilecek bu fazla paralar kimin cebinde kalacaktır. Bunu da öğrenmek istiyorum.

Alacağına hedeflediği enflasyonun çok üstünde zam yapıp peşin alan AKP iktidarı memura, ücretliye vereceğini ise taksitle ödüyor.

Bu yıl memura 3+3, net asgari ücrete 4,5+4 zam yapıldı. Vergiye gelince sene başında zammın tamamını yapan Hükümet, maaş ve ücretliye neden taksit taksit zam yapıyor. Bunu çıkıp bir açıklasınlar bakalım.

Bakın 2013’ün ilk yarısında asgari ücrete 33 TL zam yapıldı. İkinci altı ayda ise 31 TL. Yani her gün için ilave bir simit parası…

Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı açıkladı. Türkiye’de çalışanların % 47’si yani 10 milyonun üzerinde vatandaşımız asgari ücretle çalışıyor. Ve sen bu vatandaşlara her gün için bir simit parası kadar zam yapıyorsun.

Başbakan katıldığı her düğünde üç çocuk emredip duruyor. Bu hafta da bu ifadeleri basında boy boy gördük.

Devletin resmi rakamına göre üç çocuklu bir ailenin 2010’da yoksulluk sınırı 1025 TL. Bu 3 yıl öncesinin rakamı. Bu sınırı enflasyon kadar artıralım 5 kişilik ailenin 2012 sonunda yoksulluk sınırı 1202 TL.

2013’ün ilk altı ayında net asgari ücret ise 773 TL. Bu çocuklar ne yiyecek, ne içecek, nasıl giyinecek, nasıl okuyacak orası vatandaşın sorunu Başbakanı ilgilendirmiyor. Vatandaşı yoksulluğa mahkûm et. Sonra çık millette çocuk yapın de.

2013 Programının 195. sayfasında Hükümet vatandaşa 2012’de ne verdiğini yazmış. Sizinle paylaşayım.

Hükümet, 2012’de:

· Memur maaşını ortalama % 13,7;

· Kamu işçisinin ücretini ortalama % 7,3;

· Net Asgari Ücreti ise ortalama % 11,8 artırdım diyor.

Peki, aynı Hükümet 2012’de sıcak paracının cebine ne koydu? Onu da sizinle paylaşayım.

2012 başında kendi ülkesinde sıfıra yakın faizle borçlandığı 1 milyon doları Türkiye’de Hazine’nin 15 Mayıs 2013 vadeli kâğıdına yatıran Londra’daki ya da New York’taki bir bankacı, 2012 sonunda 1 milyon 210 bin 829 dolar aldı.

Yani hükümet, izlediği politikalarla bu bankacıya yüzde 21 kazanç sağladı. Dünyanın en tatlı, en risksiz kazancı arkadaşlar.

Hadi diyelim bu Bankacı biraz risk alayım dedi ve 1 milyon dolarını İMKB’ye yatırdı.

Bu durumda 2011 sonunda yatırdığı 1 milyon dolar, 2012 sonunda 1 milyon 631 bin 534 dolar oldu. Dolar cinsinden getiri % 63,2.

Aynı bankacı aynı parayı Endonezya’ya yatırsaydı elde edeceği dolar cinsinden getiri % 5,5; Rusya’ya yatırsaydı % 16 idi arkadaşlar.

Dünyanın sayılı ekonomi ve finans çevreleri de kendilerine bu tatlı kazancı sağlayan Hükümeti ayakta alkışlıyor…

Financial Times Gazetesi, 2012’nin son gününde bir makale yayımladı ve sıcak paraya dolar cinsinden en çok kazanç sağlayan ekonomileri ödüllerinden birini Türkiye’ye verdi.

Yine hemen arkasından The Wall Street Journal Türkiye’yi övdü. Peki, Türkiye yükselen piyasa ekonomileri içinde büyümesi ve halkına ağladığı refahla mı bu iltifata mazhar oldu? Hayır. Sıcak paracılara borsada sağladığı yüksek karlarla alkış aldı.

Sıcak paracılar, paradan para devşirenler, rantiyeciler AKP’yi bunun için seviyorlar, bunun için AKP’nin sırtını okşuyorlar.

2012’nin kazananı belli arkadaşlar. Paradan para kazananlar, sıcak paracılar, rantiyeciler…

Bir ekonomi bu kadar yüksek kazancı birilerine sağlıyorsa bu birilerinden alınıyor demektir. Bu kaybeden kim?

En başta işsiz kalan, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen vatandaşımız. Sonra sanayici, çiftçi, esnaf tüm üreten kesimler. Yani taşın altına elini koyanlar, alın teri dökenler.

AKP’nin yıllardır uyguladığı, sanayii, tarımı tasfiye eden ekonomi stratejisi işte bu arkadaşlar.

Sıcak paracının cebine % 63,2 kar koyan bir iktidar, işçinin ücretine sadece % 7 zam yapıyorsa bu ekonomik düzenin ismi, kimse kusura bakmasın, “Harunların değil, olsa olsa Karunların düzenidir”.

Bu ülkede Rantiyeciyi kollayan, sıcak paracıyı abat eden bir çark dönüyor arkadaşlar.

Böyle bir ekonomik anlayışla bu ülkede üretim neden yapılsın? Neden yatırımcı risk alsın?

Almıyor zaten. Bakın daha yeni bu ülkenin en önemli iki sanayi grubu paralarını otoyol ve köprü işletmeciliğine yatırdı.

Devletin elindeki köprü ve otoyolları işletmek için verilen 5,7 milyar dolar imalat sanayiinde yeni fabrikaların kurulmasına gitseydi 40 bin kişiye iş yaratacaktı. Ülkemizin üretimine ve büyümesine katkı sağlanacaktı. Yine milyarlarca dolar ithalattan tasarruf edilebilecekti.

AKP’nin bu çarpık ekonomik politikaları ülkemizi dünyanın en büyük 15 imalat sanayi ekonomisi liginden düşürdü.

Türkiye 1990’da dünyanın en büyük 13. Sanayi ülkesiydi.

2000’de sanayinin merkezi Marmara bölgesinde yaşanan iki büyük depreme rağmen Dünyanın 15. büyük imalat sanayi ülkesiydik.

2010 dan sonra Türkiye bu ligde yok arkadaşlar… Artık dünyanın en büyük 15 sanayi ülkesinden biri değiliz. Bunu ben söylemiyorum. McKinsey Küresel Enstitüsü açıkladı. Aynı dönemde küresel oyunda bizim rakibimiz olan Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya bu ligde yukarılara tırmanmışlar.

Sıcak paraya yaslanarak ekonomiyi yönetmenin acı bedeli bu.

Peki, sanayi olmadan, üretim olmadan bu ülke nasıl Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacak. Ben bunu Başbakan’a soruyorum.

İhracattan sorumlu Ekonomi Bakanı 2012’de ihracat rekorları kırdık diye övünüyor.

Biliyorsunuz 2012’de hükümet ihracat vitrinini altınla süsledi. İran’a altınla yapılan doğal gaz ödemesi, ihracat diye gösterildi. Bunu Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı da kabul etti. Bu altın ticaretinin Türkiye’de iş ve aşa katkısı hiç yok arkadaşlar.

2012’de İran’a altın ile yapılan ödemeleri de içeren ihracat 151,9 milyar dolar. Böyle bakarsak 2012’de ihracattaki artış % 12,6.

Peki, altın şalını kaldırırsak… 2012’de ihracat 136,3 milyar dolara düşüyor. Aşağı yukarı 2008 yılındaki ihracatın seviyesinde. 2011’e göre ihracattaki artış sadece % 3,9. Bu son on yılda kaydedilen ikinci en düşük ihracat artışı.

2013’de AKP ezberini bozacak mı? Üretimi ve sanayiyi gözeten politikalar uygulamaya konacak mı? Vatandaş hak ettiği yaşama kavuşacak mı?

Üzülerek söylüyorum tüm bunların cevabı koskoca bir HAYIR.

2013’de de AKP ezberini bozmayacak. Asgari ücrete, memura yapılan komik zamları söyledim.

AKP, yine sıcak para ile yelkeni doldurup önümüzdeki üç seçimde durumu idare etmeye çalışacak.

Dışarıda neredeyse sıfır faizle dağıtılmış trilyonlarca dolarlık sıcak parayla 2013’de çarklar döndürülmeye çalışılacak.

Bakın dünyanın en itibarlı araştırma enstitüleri en şişkin para birimi TL diyor. Sıcak parayla TL daha da şişirilecek.

Bu 2013’de de ithalatın ucuz, yerli üretimin pahalı olması demek. Bu daha az aş ve istihdam demek. Bu üretmeden tüketmek; kazanmadan harcamak demek...

AKP, 2013’de bu oyunu oynamaya devam edecek.

Ancak bu ne kadar sürdürülebilecek. Çünkü her defasında bu politikalar ithalata bağımlılığı daha fazla artırıyor. Dış dengeyi daha fazla bozuyor.” 

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları