loading
close
SON DAKİKALAR

40. yaşın kutlu olsun Kazım Koyuncu

40. yaşın kutlu olsun Kazım Koyuncu
Tarih: 07.11.2012 - 14:05
Kategori: Sağlık, Yaşam

Karadeniz'in hırçın çocuğu Kazım Koyuncu'nun doğum günü kutlu olsun!...

Otuz üç yaşındaydı Koyuncu; yıllardır müziğin içinde olmasına karşın 2000'li yıllarda Gülbeyaz, Sultan Makamı gibi televizyon dizilerine yazdığı müziklerle ünlenmişti.


Karadeniz'in hırçın çocuğu diyorlardı ona; demokrasi adına atılan bir çok adımda müziğiyle, fikirleriyle yer alıyor; Fırtına Deresi'ne yapılacak santrali protestodan, insan hakları ihlallerine karşı çıkmaya kadar bir dolu etkinliğe destek veriyordu.


Kazım Koyuncu, 1972 yılında Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Yeşilköy’de (Pançol’da ) doğdu.Babası Cavit Koyuncu köyün aydın insanlarından biriydi, annesi ise ev hanımı idi. Kazım Koyuncu altı kardeşten sondan ikincisi idi.Yaş olarak Oğuz, Canan, Hüseyin, Orhan Koyuncu’nın küçüğü , Niyazi Koyuncu’nun büyüğüydü. Çocukluğunu çok sevdiği babaannesinden masallar ve "üstadım" dediği, "Kemençeci Yaşar" lakabı ile tanınan Yaşar Turna'nın yanında türkü dinleyerek geçti.


Kazım Koyuncu 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde okumaya başladı. İlk yıl düzenli olarak okuluna gitti ancak daha sonra müzik daha çok ilgilenmeye başlayınca 4. sınıfta okulu bıraktı. Kazım Koyuncu kendisi ile yapılan bir söyleşi de bu durumu şöyle anlatıyordu  “'Çocukluğumdan beri müzikle ilgiliydim. Üniversite müzikle ilgilenmem için iyi bir bahaneydi. 'Politikacı ya da kaymakam mı olacağım, zaten yapmazlar!' deyip üniversiteyi son yılında bıraktım ve tamamen müzikle ilgilenmeye başladım. Başarısız olsaydım ki bir külkedisi hikayesi değil bu ve sebepleri de var, ahlayıp vahlanmayacaktım.


1990 yılında okulu ayrıldıktan sonra kendisinde Çağdaş Sanat Atölyesi’nde çalışmaya başladı. Burada 1991 yılında Ali Enverile birlikte Grup Dinlemeyen adlı bir müzik grubu kurdu.


Türkçe politik müzik yaparken diğer taraftan da 1992 yılları sonunda Zeytinburnu’nda Çağdaş Sanat Atölyesi’nde tanıştığı bir başka müzisyen Mehmedali Barış BBeşli  ile yeni bir grup kurmaya çalıştı.


1993'de Mehmedali Barış Beşli ile, Lazca müzik yapmak amacıyla Şuku grubunu kurmuştu. İki arkadaş bir yıl sonra aralarına İlhan Karahan ve Metin Kalaç'ı da alarak grubun adını Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) dönüştürmüş ve 1995 başında Va Mişkunan (Bilmiyoruz) albümüyle Lazca rockın ilk örneğini vermişti. Lazcayı yaşatmak amacıyla Lazca rock yapıyorlardı. Plak şirketleri ise bu soundu 'Soft Laz Rock' diye tanımlıyordu.


O günlerde grup elemanları Lazca dilinin yaşatılmasına rock yoluyla katkıda bulunmayı amaçladıklarını, rock müzikteki dinamizmle yöre insanının enerjisinin örtüştüğünü görünce heyecanlandıklarını anlatıyor, Lazca'nın rockın sert söyleyişine de uygun olduğunu belirtiyorlardı.


Dört yıl içinde Zuğaşi Berepe, kamuoyuna pek yansımasa da önemli işler yaptı ve konserlerle hedefini gerçekleştirmeye çalıştı. Bu etkinliklerden Brüksel konseri sırasında canlı kayıt edilen parçaları, kısıtlı sayıda bastırdıkları Bruxel Live (1998) adlı albümde bir araya getirdiler.


Bu serüvenden sonra Zuğaşi Berepe çok geçmeden İstanbul’da özellikle de üniversite gençliği arasında dinlenen ve dikkat çeken bir grup olmayı başarmıştı.


Gruptaki eleman sayısı arttıkça müzikal yapı da güçlenmişti. Kazım Koyuncu (vokal, akustik gitar), Cafer İşleyen (bass, vurmalılar, flüt), Gürsoy Tanç (elektrikli gitar), Uğurcan Sezen (klavye), Zülküfil Murat Dilek (davul), Metin Kalaç (kayıt) Lazcayı yaşatmanın yanında aşk şarkılarına katılan sert söylemli yapıtlar ve modern rock anlayışı üzerine oluşturdukları çizgiyle de kabul görmeye başlamışlardı.


Zuğaşi Berepe, Va Mişkunan albümünden dört yıl sonra İgzas (Gidiyor) adlı albümüyle bu çabayı listelere taşıdı. Yedi Lazca, bir Hemşince, bir de Türkçe sözlü parçadan oluşan albümün müzikal zenginliği, rockın çeşitli tonları arasında akıllıca gidip gelen sounduyla 1998'in en iyi yerli yapıtlarından biri oldu. Lazca'nın öne çıktığı kültürel bir misyonun yanında sıkı bir rock albümü özelliği de taşıyordu İgzas (Parçaların Türkçe anlamları kapakta verilmişti).
 

İgzas’da Kazım Koyuncu Lazca ve Hemşince dillerinin unutulmaması gerektiğini vurguluyordu. Ancak “İgzas” ilk albümleri “Va Mişkunan” kadar başarılı olamamıştı ama. Bu albümde Kazım Koyuncu (vokal, gitar), Cafer İşleyen (bass, vurmalılar, flüt), Gürsoy Tanç (gitar), Uğurcan Sezen (tuşlular), Zülfikil Murat Dilek (davul), Mahmut Turan (tulum), Metin Kalaç (kayıt), Mehmedali Barış Beşli'den (vokal) oluşan grubun, doğayı katledecek Çamlıhemşin'deki Fırtına Deresi'nin üzerine yapılacak santrale karşı kampanyayı desteklemesi de İgzas'ın diğer bir özelliğiydi.


Böyle olunca da Kazım Koyuncu kısa bir süre sonra gruptan ayrılmaya karar verdi. Grubun bürokrasisi Kazım Koyuncu’nun üzerinde yoğunlaşınca bu durumdan hiç de hoşnut olamayan Kazım Koyuncu’nun canını sıkmaya başlamıştı, ve bir gün bırakıyorum dedi ve gruptan ayrıldı.


Grup 2000'lerin başında dağılınca, kuruculardan Kazım Koyuncu yoluna tek başına devam etmeyi kararlaştırdı ve solo albümleri Viya (2002) ile Hayde'yi (2004) yayımladı. Anadolu Rock'a kayan soundla ürettiği müziği kısa sürede büyük ilgi görüp, yaptıkları geniş kitlelere tam ulaşmaya başlamıştı ki hastalandı Koyuncu. Akciğer kanserine yakalanmıştı.


Kazım Koyuncu hastalığı sırasında dinleyicileriyle iletişimini resmi internet sitesi aracılığıyla ( www. Kazım Koyuncu .com )aracılığı ile sürdürdü..Hasta haline aldırmadan Cerrahpaşa Hastanesi Onkoloji Bölümünde tedavi gören çocuklara kimse duymadan konser verdi.


Şubat'ta Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde hastalığına ve zorlu tedavi sürecine karşın izleyicisiyle buluştu. Bir buçuk saat şarkı söyledi.


Kazım Koyuncu, 30 Nisan 2005 tarihinde Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin ödülünü almak ve Karadeniz Teknik Üniversitesi'ndeki konseri için Trabzon'daydı.Karadeniz’in Sesi, İsyanı, Ruhuydu… Pes etmiyordu; tedaviyi sürdürürken Trabzonspor için marş bile yazmıştı. Ancak günden güne direnci zayıflıyordu ve adıne düzenlenen 27 Haziran 2005 günü Pazartesi akşamı Harbiye Cemil Topuz’lu Açık Hava Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek olan “Hey Gidi Karadeniz” konserine programda olmasına karşın sağlık durumu nedeniyle katılmayacağı bildirildi.


Ardından hasta yattığı Amerikan Hastanesinden aynı gün ölüm haberi geldi. Kazım Koyuncu 33 yaşında 25 Haziran 2005 günü aramızdan ayrıldı.


Türkiye'de yaşayan tüm halklar Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bir araya geldi.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları