loading
close
SON DAKİKALAR

Akşener'den 'Millet İttifakı' açıklaması

Akşener'den 'Millet İttifakı' açıklaması
Tarih: 27.11.2020 - 15:00
Kategori: Siyaset

İYİ Parti Lideri Meral Akşener, Habertürk'te Teke Tek programında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı

Akşener'in açıklamaları şöyle:
"-(Ümit Özdağ'ın iddiaları) Buğra Kavuncu ile ilgili olarak bana geldi ve kongremiz vardı. Buğra'nın FETÖ'cü olduğunu söyledi. Ben de kendisine konuyla ilgili belge ve bilgi getirmesini gereğini yapacağımı söyledim. Son gelindi belge ve bilgi yok. Bu bilgiler nereden? O da devletin bazı kurumlarını söyledi. Belgesi yok. Not aldım, o da devletin bazı kurumlarını söyledi. Jandarma, askeriye ve MİT'ten aldığını söyledi. Ben de ilgili kurumların başındaki kişileri aradım. Okudum, bunlar iddia, iddia sahibi şu kişi. Dolayısıyla sizden alındığını söyledi. Bu bilgilerin sizde olup olmadığı doğru mu? Sonuç itibariyle o bilgi oradan çıktı. Ben eski İçişleri Bakanı’ydım. Nasıl soru soracağımı bilirim. Özel kalemler üzerinden gizli değil resmi bir biçimde aradım. Devletin sistematiği şudur. Siz müracaat edersiniz, size gizli bilgiyse, verilemeyecek bilgi ise yüzünüze yazıyla veya şifahi olarak söylerler. Çarşamba bir arkadaşımız, Perşembe bir arkadaşımız geri döndüler. Sayın Özdağ'ın oralardan aldığını iddia ettiği kayıtların sisteminde olmadığını söylemiş oldular. Ben o insanlara 'Buğra Bey FETÖ'cü müdür?' diye sormadım. Biz siyasi partiyiz, her yerde üye yazarlar. Her yerde stant kurarak üye yazarız. Biz bu üyelerin bir terör örgütüne üye midir, sempatizan mıdır bilemeyiz. Biz yazarız Yargıtay'a veririz, bakar.

(Akşener, Özdağ'ın Kavuncu'yu genel başkanlığa hazırladığı kanaatine kapıldığını söyleyerek) Bir siyasi partide bir genel başkanlık sandalyesi boşaldığı zaman pek çok insan onun için yatırım yapar. Belli insanlarla bu partinin kurucuları, en başı, ortası son dakikada geleni var. Tecrübelisi var, genci var.Bunlar bir araya gelir o parti kurumsal bir sistem oluşturulur. Bu kurumsal yapının içinden seçilir genel başkan. Mesela rahmetli Demirel Cumhurbaşkanlığına gittiğinde Köksal Bey, İsmet Sezgin aday oldular. Sonuç olarak Tansu Çiller seçildi. İttifaklarla seçildi. Dolayısıyla genel başkanların işaret ettiği bir aday seçilir diye bir durum yoktur. Bizim tüzükte genel başkanların süresi 3 yıldır.

-(Kongre tartışmaları) Orada bazen kırgınlıklar oluyordu. Bunu tamamen değiştirdik. 1,5 yıl evvelki kongremizde tamamen çarşaf liste yaptık, kimseyi önermedim. 3 ayrı anahtar liste çıktı. Genel merkezin yaptığı anahtar listeyi delen arkadaşlar çıktı. Bana göre demokratik bir kongre olmuştu, orada da itirazlar çıktı. Ümit Özdağ benden fezlekesine bağlı olarak benden grup başkanlığı talep etmişti. Ben de kendisine hayır demedim. Edirne Milletvekilimiz Orhan Çakırlar Edirne Milletvekilimiz çok beyefendi insan ona sen kenara çekil bu arkadaşı alıyoruz doğru olmayacağını kongreden sonra bu eylemi gerçekleştireceğimizi kendisine söyledim. Nitekim ben GİK listemde Orhan Çakırlar’ı koydum ve orayı boşalttım. Sonra el yazısı listenin içinde Sayın Özdağ'ın isimleri vardı. GİK listesindeki olmadıklarını biliyorlardı. Sayın Özdağ tek tek görüştüğümüz arkadaşlarımızın arasına katıldı. Sonuçta ne olduğunu bilemediğim sistemin içinde bir gün baktım ki televizyon kanalında veryansın ediyor arkadaşımız.

-(HDP ile anayasa çalışması iddiası) Çok net söylüyorum. Kesinlikle yalan. TÜSES'i bilirsiniz. Rahmetli Erdal İnönü'nün kurduğu vakıf. Zaman zaman siyasiler toplantıya çağırılıyormuş. Ben davet edilmedim. Partiyi kurarken bir arkadaşımızı davet etmişler. Bunlar üst düzey entelektüel toplantılar. Nuri Bey bana geldi, 'Ben de gidebilirsiniz' dedim. Burada Saadet Partisi, CHP, HDP ve İYİ Parti oturmuş bir anayasa hazırlamış. Süre 1,5 ay. Bu ülkede 1,5 ayda bir anayasa hazırlanabilir mi kardeşim? Hukukçu kimse yok. Saadet Partisi'nden yalanlama geldi. Ben dedim ki, 'kesinlikle böyle bir şey yok'. Daha ilginci HDP yaptı böyle bir şey yapmadık diye. Ama aynı şahıs, AK Parti ile anayasa hazırladığımızı söyledi. Sayın Ömer Çelik'le bizim genel sekreter arkadaşımız bir araya gelmişler hazırlamışlar. Şimdi asıl mesele şu. Ömer Çelik bey bu arkadaş yalancılıktan tutun, ahlaksızlığa kadar her türlü hakareti yapan tweetler zinciri yaptı. Tık yok. Ömer Çelik beyefendinin söylediğine herkes inandı. Ama bu tarafta Saadet Genel Başkanı yalanlamış, İYİ Parti genel başkanı yalanlamış, HDP'nin iki eş genel bakanı yalanlamış, CHP yalanlamış. Ama bu arkadaşımız bu yalanlamalara inanmıyor. 30 sayfalık bir kağıt sallanıyor. Sayın Kaboğlu'nun 2012'de sayın Cemil Çiçek'in yaptığı konuşmasında, sayın Kaboğlu'nun yaptığı çalışmanı üstüne fotoşopla bir şey eklenmiş.

(TÜSES'te) Mesela su politikası tartışılmış. Bir toplantıda sayın Kaboğlu, 'burada anayasa metni üzerinde çalışsak iyi olur' deyip 30 sayfayı çıkarmış. Ben bunun hafiye gibi peşine düştüğüm için, oradaki çıkarmış ama arkadaşlar 'hayır' demiş. Ben 15 yıl üniversitede inkılap tarihi anlattım. 21, 24, 60 anayasasını anlattım. 81 anayasasına hayır vermiş birisi olarak anlattım. Anayasalarımızın ilk 4 maddesi konusundaki hassasiyetimi sadece siyasi hayatımda değil, akademik dönemimde 7'de 70'e bütün öğrencilerim bilir bu hassasiyeti. Sayın Kaboğlu'nun hazırladığı anayasada 4 madde sözkonusu olabilir. Ama benim böyle bir şeye cevaz vermem, olumlu bakmam, daha HDP ile masaa oturdu iddiasına gelmeden söylüyorum, böyle bir konuda 'buyrun kardeş' demem mümkün değil. Benim bildiğim Temel Bey geldiğinde, bu toplantıların hepsi açık. Ayhan Bilgen'in Temel Bey'in konuşmasına katıldığı benim bildiğim. O toplantılara HDP'den insanlar da katılabilir. 

(HDP ile anayasa toplantısı yapıp yapmadığı sorusu) Hayır kesinlikle. 2007'de Tayyip Bey, Ergun Özbudun hocadan anayasa taslağı istemişti. Benim bildiğim kadarıyla Ergun Hoca'nın bir de sayın Kaboğlu'nun hazırladığı. 80 anayasasını Orhan Aldıkaçtı hoca hazırlamıştı.

-(Bülent Arınç'ın ve Erdoğan'ın açıklamaları) Adalet Bakanı'nın hukuk ve adaletle ilgili reform yapılacağını söyledi uzunca bir açıklaması var. Onun üzerine sayın Erdoğan bu dile destek verdi ve arkasından ekonomiye dahil reformların yapılacağını söyledi. Böyle deyince doğal olarak bir makas değişikliği oluyor mu diye baktık. Alaattin Çakıcı, sayın Kılıçdaroğlu'nu tehdit etti, hakaret etti. Orada sus pus olundu. Yönetici kitlesi durdu. Arkasından sayın Bahçeli, Çakıcı'nın dava arkadaşı olduğunu söyledi. Bunun üzerine CHP müracaat etti Çakıcı için suç duyurusunda bulundu ve soruşturma açıldı. Kimimiz dövüldü, kimimiz sövüldü. Yıllardır siyasetçiler bu tür şeylerle karşılaşılır. Ama ilk defa bir siyasetçiye yapılan hakarette bir başka siyasetçi onun yanında durdu. Bu tehdit Abdulhamit Gül üzerinden 'yapamazsın kardeşim reformu' demektir. Arkasından Arınç çıktı. AK Parti'nin kuruluş aşamasında önemli 7 kişiden biriyim. Sayın Arınç, sayın İhsan Arslan, Abüllatif Bey, Abdullah Bey, hepsini sayarım. Bu arkadaşların hiçbiri sayın Erdoğan'ın bilgisi olmadan kendi kafalarına göre davranamazlar.

Bülent Bey'in konuşmasının Tayyip Bey'in bilgisi dahilinde olduğunu öngörüyorum. Sayın Cemil Çiçek de katıldı. Her söylediğini aşırı dikkate alırım. Kendisinde devlet ciddiyeti, siyasi ciddiyet ve vicdan vardır. Cemil Bey de tövbe edilmesi gerektiğini, ahlak üzerinden yürüdü. Sayın Arınç'ınkinden çok daha önemliydi. Orada çok daha vahim bir mesele vardı. Üç gün beklendi. Araştırma yapıldı, geriye bildirimler doğru çıkmadı, sonuç itibariyle sayın Erdoğan rencide oldu. 2010 yılında herkesin açılım mutluluğundan ağladığı dönemde demiştim ki, sayın Erdoğan bunu ölçer biçer, getirisi ile götürüsü arasında fark varsa açılım olur saçılım. Dolmabahçe'de yapılan toplantının başında söylediği başka bir gün sonra söylediği başka. 28 Şubat 2015 tarihinde açılım oldu saçılım. O açılım işinde bulunan sayın Efkan Ala şu anda nerede, Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Belki iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem için masa kurulması düşünülürken, üç gün sonra sayın Kılıçdaroğlu'na hakareti de koyarsa sayın Erdoğan rencide oldu.

-(Alaattin Çakıcı'nın tehdidi) Sayın Bahçeli'yi de birisi çıkıp tehdit ettiği zaman onun karşısında duracak siyasilerden birisiyim ben. Siyasetçilere yapılır bunlar, bugüne kadar hep yapıldı. Başbakanlar yumruklandı ama hiçbir siyasetçi siyasetçiye yapılan bu hakaretin, tehdidin yanında durmamıştı.

-(Hukuk açılımı) İnanmıyorum. Milletin lehine olan her meselede yanında oluruz. Bilimsizce yapılan bilim ruhun bitiminden başka bir şey değildir diyor. Esas mesele bu. Türkiye'de bilim yapılıyor mu, hayır. Siyaseti bu şekilde yapmak doğru mu, hayır. Değerler üzerinden kutuplaştırma yanlış. Bizim makulde buluşmamız lazım. Ben Devlet Bey'in ne sayın Kılıçdaroğlu'nun ne sayın Erdoğan'ın düşmanıyım. Siyasetçinin dostu da siyasetçidir. Sayın Erdoğan'ı vesayetin attığı kuyudan çıkaran sayın Baykal'dır. Yanyana gelmeleri mümkün mü? Doğru bir iş yapmıştır. DYP'nin pek çok milletvekili o zaman yanındaydı. Siyasetçinin sokakta birileri tarafından iteklenmesini siyasetçi istemez.

-(Merkez Bankası başkanının görevden alınması ve Berat Albayrak'ın istifası) Sayın Erdoğan'ı ben hep gerçeklik duygusunu kaybetti diyerek konuştum. Gerçekçi bir siyasetçidir, seçmenin nabzını tutan bir insandır. Ama saraya kapandı, saray hayatı paralel evrenler yaratır, seçmenden koptu diyerek eleştirdim. Merkez Bankası başkanı bir önceki dediğini yapmadığı için bu da dediğini yaptığı için alındı. Yerine sayın Naci Ağbal tayin edildi, damat bey gitti dolar düştü. Demek ki, benim çıkardığım şey şu, tek adam sistemi, partili cumhurbaşkanlığı işi uymadı Türkiye'ye. Eskiye dönelim demiyorum. 27 yıldır aktif politika yapıyorum. Vesayet sistemin bulunmadığı bir sistemi kurmak mümkün. Bizim partili cumhurbaşkanlığı sistemi Amerika'daki başkanlık sistemi gibi değil. Fransa'daki gibi, Almanya'daki gibi de değil. Elbette insan unsuru önemli. Ben ilköğretim okulu öğretmenliği eğitimi aldım. Derlerdi ki sistem ne kadar iyi olursa olsun öğretmen yeterli değilse o sistem gider. Ama öğretmen ne kadar iyi olsa da sistem kötü ise o öğretmen başarılı olamaz. Bütün bu denge ve kontrol mekanizmalarının kurulduğu tam ve güçlü bir şekilde kuvvetler ayrılığının sağlandığı, demokrasinin uygulandığı parlamenter sisteme geçiş.

(CHP'den istediğiniz desteği alabiliyor musunuz?)Bizim ittifakımız rasyonel ittifak, Cumhur İttifakı psikolojik duygusal yönü olan bir ittifak. Orayı tanımladığınızda bizimkini anlamak zorlaşıyor. Birbirimize parmak sallamadan ittifak. Proje bazlı bir ittifak modeli olduk.31 Mart bizim teklifimizdi sadece iki parti olarak girdik başarı sağlandı. Millet İttifakı'nın desteklediği adaylar ama CHP'nin de belediye başkanları. Bu dengeyi çok düzgün tutarak götürüyoruz. Hissin, duygunun önde olmadığı, küserim ha diyenin olmadığı.

(HDP, Saadet, Gelecek DEVA ittifak olabilir mi?) Başından beri söylüyorum, bizim HDP ile yanyana gelmemiz mümkün değil. Seçim sisteminde değişiklik yapılacağını duyuyoruz. Ama bizim başarı sağladığımız rasyone yapı devam etmesinde bir sakınca yok. DEVA, Gelecek Partisi'nin, Saadet Partisi biraz mesafeliydi ama geldiği nokta bu. Demokrat Parti, İYİ Parti, CHP'nin çözümleri farklı ama ortak noktaları parlamenter sisteme geçiş.

(Borsa İstanbul'un bir kısmının Katar'a satılması) Yatırım gelsine, özellikle istihdam yaratan üreten yaratan yatırıma bir itiraz yok. Katarlılara satılan hisse zaten yurt dışında bir başka yapıya satılmıştı daha önce. Sonra Merkez Bankası'nın tutumu ve diğer konularla ilgili onu alanlar iade ettiler. Varlık Fonu geri aldı. Yatırım yapmak için para gelmeli Türkiye'ye. Ama bizim varolan sistemlerimizi satıp, fabrikaları satıp, üretimi durdurmanın yanlış olduğunu ifade etmek isterim.

(Pandemide Türkiye başarılı mı?) En başında Sağlık Bakanı'nı samimi, açık ve şeffaf bulmuştuk.Bilim Kurulu'nu kurmasını değerli bulduk. Haziran ayına kadar sürece kadar. Fakat günlük ölüm sayısı birden hızlı bir şekilde normale dönüldü. Halbuki bunun peyderpey, zamana yayılarak tedrici olarak yapılmasını önermiştik. Daha sonra siyasi rant oluşturmak için sayın Erdoğan hızlı bir şekilde normalleşmeye döndürdü. Sayın Bakan siyasiler tarafından olumlu görününce itibarı arttı. O ara İçişleri Bakanı istifa etti. O kritik dönem. Ondan sonra sanıyorum ki 'patron benim' geri döndü. Mekânın sahibi patron geri döndü. Sağlık Bakanlığı'nın bütün itibarının yerle bir olduğu dönemi yaşadık. Sizin gibi gazetecilerin yazıları neticesinde gelinen nokta iyi kötü tekrar doğru rakamlar verildi.

(Siz olsaydınız ne yapardınız?) En başında derhal sınırları kapatırdık. Arkasından 2 hafta ya da 21 gün toptan kapanma yapardık. Ondan sonra devam ederdi sistem. Ondan sonraki fasılda normalleşme tedricen yapılırdı. Bütün bunları önerdik, yapıldı da. Nasıl yapıldı? Hafta sonları yapıldı. Parça parça uygulandı. Yerler kapandı. İnşaatçılara kredi çıkartmak yerine maddi yardım yapardık esnafa. Tüketiciye kişi başına 500 lira para verip tüketimi canlandırırdık. İş sağlık boyutuna gelince. Biz hemen sağlık komisyonu kurduk.Madem Bilim Kurulu'nu kurdunuz aktif çalıştıracaktınız. Bizim Bilim Kurulu'nun da tavır koyması gerektiğini ya da istifa etmeleri gerektiğini söyledik. Sayın Erdoğan'ın her konuyu biliyor olma huyu karmakarışık hale getirdi. Şimdi kapatılsa pik noktası aşağı gider, bulaşı olan başkasına bulaştırma, gerçekten hafifler iş. Esnaf açısından baktığınızda iflaslarda önlem alabilirsiniz. Şu anda işsizlik had safhada. Normalde işten atılmak yasak ya. Fırınlara soruyorum 50 kiloyu geçmiyor. Şimdi dolayısıyla bunu yapardık.

(15 gün tam kapanma, tüketicilere yardım diyorsunuz) Evet, şimdi o borçları ödeyemeyecekler ve iflas edecekler. Ne kadar mal var diyorsunuz 20 bin ile 70 bin lira arasında deniyor. Beyaz eşyayı bahsetmiyorum. Ne kadar kredi borcunuz var diyorum. Mutlaka iki katı. 70 bin lira ise 150 bin lira. Nasıl ödeyeceksin diyorum? Ödeyemeyeceğim abla diyor. Bunun yerine tüketimi canlandıran, esnafa ve KOBİ'lere sanayide dahil olmak üzere çalışan başına 10 bin lira para verelim dedik."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları