loading
close
SON DAKİKALAR

'Aramızda rekabet yok dayanışma var'

'Aramızda rekabet yok dayanışma var'
Tarih: 19.12.2020 - 14:30
Kategori: Kültür & Sanat

Moğollar, 53’üncü sanat yılını “Anatolian Sun” isimli albümle kutluyor.

Anadolu rock müziğin mihenk taşlarından Moğollar, 53’üncü sanat yılını kariyerlerine yaraşır bir albümle kutluyor: Anatolian Sun (Anadolu Güneşi). Müziğiyle ve duruşuyla dünyamızı aydınlatan grup, 11 yıl aradan sonra iki ayrı albüm halinde plak formatında ve dijital olarak yayımladığı 16 şarkılık albümle dinleyici karşısında.

Doğrudan plağa kayıt teknolojisiyle kaydedilen albüm, herhangi bir düzenleme yapılmaksızın tek seferde canlı olarak kaydedildi. Gülbaba Records & Night Dreamer Records etiketiyle yayımlanan albümün prodüktörlüğünü BaBa ZuLa grubundan Murat Ertel üstlendi. Grubun üyeleri; Cahit Berkay, Taner Öngür, Serhat Ersöz, Emrah Karaca ve Kemal Küçükbakkal Birgün'den Işıl Çalışkan'a konuştu. 

Anadolu güneşi anlamına gelen Anatolian Sun’un ardındaki anlamı sizden dinlemek isteriz…

Taner Öngür: Malum, 1969’da Anadolu pop ve 1993’te Anadolu rock terimleri ilk olarak bizim tarafımızdan telaffuz edilmiştir. Albüm öncelikle yurtdışındaki dinleyicilere yönelik yapıldığı için, böyle bir ismi uygun gördük. Anadolu kültürü binlerce yıldır çok çeşitli halkların yarattığı bir kültür. Biz bugün bunun farkında olsak da olmasak da bu gerçeği kimse değiştiremez. Tarih boyunca bu topraklarda çeşitli krizler, ihtilaflar yaşanmış olabilir. Hala da yaşanıyor olabilir. Ama bir gün, bu topraklarda yaşayan insanlar belli bir huzur sağlandığında, bu geçmişten süzülüp gelen kültürün, bir güneş gibi ışıdığını hissedeceklerdir.

Cahit Berkay: Sanırım aramızdaki mesaj grubunda sayılan yüzlerce isim önerisinden biriydi bu. Yapım tarafının da hoşuna gidince bu isimde karar kıldık. Yapım firmamızın İngiliz olması sebebiyle albüm öncelikle dünya pazarına yönelik olarak planlandı. Bu sebepten albümün Moğollar’ın müziğine dair hiçbir fikri olmayanlara da fikir veren İngilizce bir adının olması gerektiğini düşünüyorduk. “Anadolu pop” ve “Hitit Sun” albümlerimizin isimlerinin birleşimiymiş gibi olması da hoşuma gidiyor.

Emrah Karaca: Güneş bizler için en önemli yaşam kaynağı… Ama bizim için bir başka yaşam kaynağı da müzik. Müziğimizin temeli de Anadolu’ya dayanıyor. Hem güneş hem müzik hem de Anadolu… Kendi içinde birbirini tamamlıyor her şey.

BAZI ŞARKILAR BİZE TESLİM OLDU

►Şarkıların yeni düzenlemelerinde hassasiyetleriniz nelerdi?

Kemal Küçükbakkal: 53 yıllık Moğollar tarihinde şarkıların oturmuş bir ruhu var, bunu en iyi şekilde yansıtmaya çalıştık.

Serhat Ersöz: Şarkıları tekrar düzenlerken önceliğimiz temel ruhunu korumaktı. Ardından 5 kişilik bu grup kendi enstrümanları bağlamında şarkının özünü bozmadan neler katabilirler diye düşünmek oldu. Tabii herkesin enstrüman hakimiyetleri sınırları dahilinde bütünün ruhunu bozmadan ortak bir noktada buluşmaktı amaç.

Taner Öngür: Bu her şarkının özel şartlarıyla gelişen bir şeydi. İyi bir ön hazırlık yaptık. Ele aldığımız şarkının düzenlemesinde yeni neler yapılabilir, yapılacak yenilikler hangi ölçüde olmalıdır, özünü bozar mı şeklinde sorulardan yola çıktık. Bir iki şarkı dışında çok radikal değişiklikler olmadı. Kendi adıma iyi tatlar yakaladık diyebilirim.

Cahit Berkay: Her şarkıya nasıl bir yenilik katabiliriz diye düşündük, günlerce İstanbul’da provalar yaptık. Bazı şarkılar müdahale etmenize hiç müsaade etmedi. Bazı şarkılar da tamamen bize teslim oldular. Dolayısıyla albümde hiç müdahale edemediğimiz şarkı da var, yepyeni bir şarkıya dönüşen de…

aramizda-rekabet-yok-dayanisma-var-816453-1.


Tek seferde ve tamamen canlı kaydedilmesinin nasıl bir anlamı var sizin için? Bu sunumun sebebi birlikteliğinizin ruhunu olduğu gibi yansıtmak olabilir mi?
Kemal Küçükbakkal:
 Kesinlikle. Bu tarz kayıtlar bizim o anki ruhumuzu olduğu gibi aktarıyor.

Taner Öngür: Aynen öyle. Yıllardır süren birlikteliğimizin doğal olarak bir ruhu oluştu. Herkes birbirini çok iyi tanıyor. Herkes birbirinin müzikal sınırını ne tip durumlarda ne tip tepkiler vereceğini filan o kadar iyi biliyor ki eğer birimiz performansımız sırasında bir zorlanma yaşıyorsa, diğerlerimiz, onu elinden geldiğince doğal olarak desteklemeye çalışır. Aramızda rekabet yok, dayanışma var. Yıllar içinde oluşan sağlam bir dayanışma… İşte bu albümde her konserimizde yaşadığımız bu durumu yine yaşadık ve sanırım bu sefer kayıta geçirdik. Tabii bu müzikal olarak ansambl denilen durumu gerçekleştiren parametrelerden en önemlisi...

BİZİ DÜNYA TURNESİ PAKLAR

►Moğollar’ın bugün yaşayan bir grup olması sizin için nasıl bir anlam taşıyor?
Taner Öngür:
 Bu benim normalim.

Cahit Berkay: Pandemi sürecinde 8-9 aydır evde oturunca Moğollar’ın benim için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladım. Yeniden bir araya geldiğimiz 31 Mayıs 1993’deki konserden sonra hiç bu kadar uzun ara vermemiştik. Hayatımı anlamlı kılan iki şey varmış. İlki ailem, torunum ve kızım. İkincisi de Moğollar. İkisinden de epey uzak kaldım şu aralar. Bunca zaman evde oturduktan sonra bizi ancak dünya turnesi paklar. (Gülüyor)

Emrah Karaca: Moğollar’ı özel kılan bence yapılan müziğin samimiyeti. Popüler kaygılardan bağımsız, sadece hislerle müzik yapmak belki sınırlı sayıda dinleyiciye ulaşıyor ama ulaştıklarıyla güçlü bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bir kısmında babamın da olduğu bu 53 yıllık son 12-13 senesine dâhil olmak paha biçilemez bir duygu…

►Saykedelik Türk rock müziğinin dünyada bu kadar revaçta olmasını neye bağlıyorsunuz?
Taner Öngür: 
Aslında bu isimde bir müzik türü yoktu ama artık oldu. Saykodelik kelimesi çok başka bir anlam taşısa da 60’lar ve 70’lerde ülkemizde yapılan Anadolu pop/rock tarzındaki müzikler kastediliyor genellikle. 60’lardaki altın mikrofon yarışmaları, 60’ların sonunda biz Moğollar’ın Anadolu pop manifestosu sonrasında, Cem Karaca’nın deyimi ile ayağı bu topraklara basan rock müziği çerçevesinde yerelden evrensele mottosu altında gelişti. Bu dönem yapılanlar, dünyada son 30 yıldır internetin yaygınlaşması ile yurtdışında bir şekilde keşfedildi ve gittikçe büyüyen bir ilgi görüyor, yani kısacası, başlarken doğru bir çerçeve içinde ve doğru bir teşhisle başlarsanız mutlaka başarılı olur…

aramizda-rekabet-yok-dayanisma-var-816454-1.

10 YIL VERGİ ÖDEDİK 10 AY BAKAMADI

►Pandemiyle birlikte müzik emekçileri zor günler geçiriyor. Bakanlığın dokuz ayın sonunda açıkladığı bin liralık destek paketi ne anlama geliyor?
Taner Öngür:
 Devede kulak denilebilir ya da dostlar alışverişte görsün. Tepkileri susturmak için diyebilirim…

Serhat Ersöz: 10 yıllarca vergi verdiğimiz devlet bize 10 ay bakamadı. Hakaret edilmiş gibi hissediyor insan kendini. Bence Kültür ve Turizm bakanlıkları ayrılmalı.

Kemal Küçükbakkal: Trajikomik. Bir şey yapmış olmak için yapılmış. Bin lira bu dönemde üstelik dokuz aydır çalışmayan bir sektör için çok yetersiz. İstanbul’da yaşıyoruz, 1 aylık ev kiramızı bile karşılamıyor.

Emrah Karaca: Komik bile değil! Bu sektör kocaman bir aile sadece sahne önünde olanları konuşuyoruz ki onlar bile çok zor durumda. Ama sesçisi, rodisi, ışıkçısı, sahne çalışanları vs herkesin durumu içler acısı… İntihar edenler, meslek değiştirmeye çalışanlar, ailesinin evine dönenler… Durum çok kötü maalesef. 10 aydır çalışamayan adama bin TL vermek biraz sadaka gibi oluyor.

Cahit Berkay: Maalesef bu 9 ayda müzisyenler ve diğer sahne emekçileri hem devlet hem de toplum tarafından adeta görmezden gelindiler. Ne acı ki üvey evlat muamelesi bile görmüyoruz. Ben bu yapılan yardımın bir ilk adım olduğunu düşünmek istiyorum. Umut ediyorum ki bakanlık bünyesinde birileri daha kapsamlı ve kalıcı çözümler için de çalışıyordur.

***

aramizda-rekabet-yok-dayanisma-var-816455-1.

Babamın şarkısını söylemek hem zor hem güzeldi

► Albümün en büyük sürprizi Cem Karaca & Moğollar olarak 1973’te yayınlanan Gel Gel’in Moğollar tarafından 47 yıl sonra yeniden kaydedilmesi olmuş. Bu vesileyle babanızın şarkısını yorumlama şansı buldunuz. Nasıl bir deneyimdi? (Emrah Karaca’ya)
Emrah Karaca: 
Bu teklif albümün prodüktörü Murat Ertel’den geldi. Benim aklımda eğer bir Cem Karaca şarkısı kaydedeceksek başka şarkılar vardı. Ama önce Murat sonra da bizim ekip “Gel Gel” üzerinde ısrar ettiler. İyi ki de etmişler, fena olmadı sanki (Gülüyor). Şarkının zamanında Cem Karaca-Moğollar döneminin bir ürünü olması ve de bu şarkıyı babamın annem için yazmış olması benim bambaşka dünyalara götürdü açıkçası… Hem zor hem çok güzel hem de çok özel bir deneyim oldu.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları