Bahçeli Feyzioğlu'na yüklendi

Devlet Bahçeli partisinin Meclis toplantısında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu'nu Başbakan'ın yanında yer almakla suçladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis toplantısında konuşuyor.

"Halkbank'ın peşmerge petrolündeki rolünü söylerken utanmıyor musun?

Başbakan'ın hükümeti savcılara iftira atmaktadır. Yargı sadece işini yapmakta, savcılar sadece işine yapsa da, yaptıkları tatiller çarşaf çarşaf açıp itibarları zedelenmektedir.

Bugün savcılara ve hukukçulara saldıran Başbakan eskiden bambaşka konuşmuştu.

2008 yılında Türkiye hukuk devleti olacak, adalet terazisindeki taşları tek tek temizliyoruz demişti. O zaman çeteler devlete ulaştıysa Başbakan hukuk devletinin ne olduğunu açıklamalıdır.

Yürütme, yargı ve yasama birbirinden ayrı olmalıdır.

Başbakan bugün polislere dört bir koldan hücum etmektedir. Başbakan eskiden savcılar ve hakimler üzerlerinde baskı ve tehdit hissetmeden görevlerini yapabiliyorlarsa bu güven verici bir durumdur diyordu. Bu en tehlikeli U dönüşüdür.

Başbakan dört yıl önce bu çerçevede diyor ki, 'Ortada son derece vahim iddialar var. Bu iddiaların peşine düşen bir hukuk sistemimiz vardır. Bırakalım hukuk sistemimiz işlesin. Hakim ve savcıları itham ederek hiç kimse bir yere varamaz.' O zaman bırakalım da şimdi de hukuk sistemimiz işlesin.

Başbakan Erdoğan'ın bugünkü hali dünkü halini kökten yalanlamaktadır. Mahkemeleri birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkarıp halkın ön bahçesi yaptık demesinin yalan olduğu ortaya çıkmıştır.

Yargı kendisine dokununca bas bas bağıran bir Başbakan ile bir saniye geçirmek yanlıştır.

Türkiye'de iktidarın el değiştirmesi için ne lazım? Tıkanan sistemin açılması, istikrara ulaşılması için gün bugün değilse ne zamandır?

Başbakan Erdoğan 'hedef benim' derken yandaş yazarlar da 'hedef Erdoğansız bir Türkiye'dir' yazıyor. Evet biz Erdoğansız bir Türkiye istiyoruz.

Dolmabahçe'de çoğu yandaş 47 yazar Başbakan Erdoğan ile hasret gidermiştir. Bizim için ikinci akil adamlar toplantısı olan bu buluşmada bazı eski akil adamlarda yer alarak yenilere acemiliklerini gidersin diye ders vermek için çağrılmış olabilir.

Dolmabahçe'de 47 kişi bir tek itirazda bulunamamış, bir cesur kalem çıkarak da rüşvet ve yolsuzluk dosyasından neden korkuyorsunuz diyememiştir. Orada 47 boş sandalye olsa Başbakan bu kadar fütursuz olamazdı.

Yargının kendini savunması tehdit olarak algılanmıştır.

Nasıl olsa Başbakan ne yapsa gol diyecek, top auta da çıksa el çırpacak yardakçıları yanındadır.

Karşımızda yargı, yürütme, yasama krizi vardır. Bunu çözmezsek Türkiye bir kaos yaşayabilir.

Yargı ve yürütmenin içine çıkan paralel devletin atama ve tayin kararnamelerini kim imzalamıştır. Başbakan buna göz yuma yuma izin verdiyse şimdi nasıl ayıklayacaktır?

Bizim için gündemde yargı darbesi değil, hükümet darbesi vardır. Yandaşını, yakını, eşini ve dostunun ceplerini yolsuzlukla dolduranları Türk milleti unutmaz ve affetmez.

Başbakan'a itibar edersek, danışmanı 'kumpas' ile TSK'nın önünü açmıştır. TSK ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) bununla hemen dava açmış, yeniden yargılama gündeme girmiştir. Başbakan yeniden yargılamanın hak olduğunu söylemiştir. Başbakan'a şirin görünmek isteyen TBB Başkanı hemen kendine bir görev vermiştir.

Yolsuzluk ve rüşvet krizi varken birden yeniden yargılama gündeme acelece bir şekilde sokulmuştur. Yeniden yargılama yolu zaten kanun içinde açıktır.

Sormak isteriz ki TBB Başkanı rüşvet ve yolsuzluk davalarını soracak fazileti göstermiş midir? Madem TSK'ya kumpas kurulduğu söylenmiştir, o zaman bu kumpası kuranlar hakim karşısına çıkarılmalıdır.

Yıllardır hapiste olan, darbe fikrini aklından geçirmeyen vatansever askerlere bir pardon yetecek mi? Onların yüzüne nasıl bakılacak?

TBB Başkanı kanun değişikliği ile avunurken bunları düşünmüş müdür? Ergenekon ve Balyoz hataydı denmeye mi çalışıyor? İntihar eden subayların hesabını kim verecek?"