loading
close
SON DAKİKALAR

Bartu Soral: Madem bu kadar büyüyoruz neden asgari ücretliden fedakârlık bekliyorsunuz

Bartu Soral: Madem bu kadar büyüyoruz neden asgari ücretliden fedakârlık bekliyorsunuz
Tarih: 22.12.2017 - 13:16
Kategori: Medya

Ekonomist Bartu Soral, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazı İşleri programına konuk olarak katıldı. Gündeme ve ekonomiye ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Bartu Soral büyüme rakamlarının inandırıcı bulmadığını söyledi.

Ekonomist Bartu Soral, Can Ataklı'nın hazırlayıp sunduğu Yazı İşleri programına konuk olarak katıldı. Gündeme ve ekonomiye ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Bartu Soral büyüme rakamlarının inandırıcı bulmadığını söyledi.

Bartu Soral’ın konuşmasından satır başları şöyle:

ABD’de güçlü bir İsrail lobisi ve sermayesi var. Trump’ın geldiği seçimde yüzde 56 katılım vardı. ABD’nin sadece yüzde 35’i Trump’a destek vermiş devleti bilmiyor. Devlet, direnmeye başladı Trump’a. Trump’ın Yahudi desteğine ihtiyacı var şuan. Bu yüzden Kudüs kararını aldı. Trump başkanlıktan alınır mı? Bu karardan ötürü görevden alınmaz.

ABD gücünü kaybediyor. Ortadoğu’da projesini gerçekleştiremedi. Kürdistan kurma amacı vardı. Bunlarla ilgili hamleler yaptı ama başaramadı. Her ne kadar güçlüyse de artık karşısında Çin var zorluyor Amerika’yı. Rusya da bunu istiyor. ABD’nin enstrümanı olan PKK, PYD Amerika tarafından kullanılıyor. Rusya da bu aygıtı ABD ye bırakmak istemiyor. Şimdi PKK PYD en büyük zararı Kürt halkına veriyor. Ama Türklükle bu kadar uğraşırsanız bu halk bir daha aya kalkarsa oturtamazsınız.

Bu büyüme rakamı halkı ilgilendirmiyor. Halk, alım gücüm mü yükseldi, maaşım mı arttı diye bakıyor. Büyümenin arkasında iki şey var: Birincisi daha önce iki defa vergi tahsil edilmemiş. Şirketler ödemesi gereken vergiyi ödemedi. İkincisi devlet şirketlerden 56 milyar KDV tahsil etmiyor. Krediler teşvik krediler yatırım diye dağıtıldı. Bu da batmayı geciktirdi. Hane halkı borçlanarak büyümüş. Bu çeyrekte hane halkı özel tüketim kredisi kullanmış, tüketim borçlanarak arttı. Son 7 yılda geçtiğimiz 3 ayda ne oldu da ekonomi bu kadar büyüdü? TÜİK’in rakamlarını sorguluyorum. Şimdi hane halkının bu tüketimi yapması için güven ortamı mı vardı? Büyüme borçlanarak ortaya çıktı. Sarraf, ABD gerginliği var. Ama halk harcıyor. Ben bu rakamlara inanmıyorum. Madem bu kadar büyüyoruz, o zaman bakan asgari ücretten fedakârlık bekliyoruz demeyecek. 1 yılda yüzde 20 büyüyorsan asgari ücretliden neden fedakârlık bekliyorsun.

AKP, Kemal Derviş’in kurduğu ekonomi politikasını uyguluyor. O, politika da şuydu: Üretmemek, özelleştirme, dalgalı kurla döviz girişi sağlamak… Bu program neoliberal ekonomi politikasıdır. Bu sistem 1980’den beri uygulanıyor. Devlete ‘planlama yapma, üretim yapma’ diyor. Peki kamu-özel şirket ortak üretse ne zararı var. Kapitalizm rekabet üzerine kurulu ama oyuncular bunu istemiyor. Bizi bu sistemle Kemal Derviş tanıştırdı.
CHP’nin, “Ben bu acımasız piyasa koşullarıyla değil, başarılı kalkınma modeli ile yürüyeceğim” demesi gerekiyor. Türkiye’nin 1930’daki kalkınma modeline, planlı üretim ve eğitim programına dönmek zorunda. Türkiye tekstil ülkesi haline geldi. Fiyatta rekabete girebilmesi için pamuğu ucuza alması gerekiyor. Tekstilci daha ucuz diye pamuğu ithal ediyor. O zaman kendi pamuk üreticini destekleyeceksin. Daha ucuz diye ithal edersen çiftçiyi öldürürsün. Bakan dalga geçiyor ben ithal istemem diyor.

Onun için dış ticaret açığında rekorlar kırdık. AKP iktidara geldiğinde dış ticaret açığına baktığımızda 114 milyar dolar açık 657 milyar dolara çıktı. Sizin 780 bin kilo metre bakir toprağınız var. Pazar var, toprak var. Planlama yapılmıyor. CHP de İYİ Parti de planlama yapacağız demiyor.
Şimdi İyi Parti Durmuş Yılmaz’ı getirdi. Ama Durmuş Yılmaz Abdullah Gül’ün danışmanı idi. Bu mu çözümünüz. CHP HDP Güneydoğu ve Doğu’daki sorunu kimlik sorununa indirgiyor. Doğu, Güneydoğu ithalatta da ihracatta da yok. İmalat sanayide de yok. Ticarette de yok. Ne var kaçakçılık var. Bölgede büyük ve tarım hayvancılık da yok. Siz Doğu Güneydoğu sorununu kimliğe indirgeyerek ihanet ediyorsunuz. Sorun, üretimin planlanmıyor olması.

Vatandaş büyümeden etkilenmedi halde yüzde 11 büyüdük diyor. Aslında vatandaş da refahtan etkilenmemiş. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Türkiye’nin yüzde 80’i tarım hayvancılıkla geçinirken bu insanların aynı zamanda eğitimini geliştirmek, için köy enstitülerini kurduk. Kalkınan toplum feodal toprak ağasını sarstı. Bu birilerinin hoşuna gitmedi. Kimleri isyan etti, bir kısmı siyasete dâhil oldular. Siyaseti etkilediler. ABD ve diğer ülkeler sizin üretmenizi istemez. Marshall planının maksadı neydi? Türkiye’yi Sovyetlere karşı karakol yapmaktı. Planlamadan vazgeçildi, köy enstitülerini kapattılar. Siyasal İslam, sola karşı desteklendi. Soruyorum peki 70 senenin sonunda kalkındık mı? 10 senede ne yapılmış. Yapılanları sattınız her şeyi bitirdiniz.

AKP, HDP Doğu’da hiçbir şey yapmadı. Alt yapının, inşaatında dışında. Ama üretim, fabrika tarım yok. Biz daha güçlü teknoloji ve sanayi üreten; mezun olduktan sonra herkesin iş bulabildiği bir ülke istiyoruz. 1980’de 84 milyon canlı hayvan, 2016’da 22 milyon azalmış. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum bu? Ana muhalefet bunu istiyorsa bunu konuşacak.

Biz ne yaptık; tarım dediğimiz organizasyon da kooperatifleşme olmak zorunda. Et balık gibi piyasayı düzenleyen kurumlar olmak zorunda. Ama biz ne yaptık, kapattık. Özelleştirdik. Üretimi desteklemek yerine IMF programı uyguladılar. Niye saman ithal ediyoruz? Bu olay sadece AKP’ye yılacak bir konu değil. Varsa gelsin muhalefet partileri anlatsınlar. Üretimi planlamaktan bahsetmiyorlar.

Ben insanın söylediğine değil yaptığına bakarım. Türkiye’nin ciddi dış ticaret açığı var. Ondan dolayı cari açık var. Bu açığı nasıl kapatacak. Programlarına baktım. NATO, ABD diyor… HDP’nin de Kürt halkının iyiliğiyle hiç ilgisi yok. Varsa yoksa Öcalan. Mağdur edebiyatı. Siz HDP’nin feodaliteye karşı çıktığını duydunuz mu, programında var mı? Etnik soğukluk giriyor araya. Tehlikeli olan da bu. Bir ülkeye etnik soğukluk girerse o ülke parçalanır.
Bugün bütçenin tartışılacak hiçbir tarafı yok; halka fayda sağladığı bir tarafı da yok. Başbakanlığın bütçesi yüzde 36 bin 533 artmış. Hepimiz üretiyorsak paylaşıyorsak paylaşıyorsak ülkü birliği olur. Ama birleri lüks hayat yaşarsa ülkü birliği olmaz. Rakam ortada. Tamamen kendine yontan bir sistem. Şimdi 2017’de Hazine 36 milyar borçlanacağım diyor. Ama 77 milyar dolar borçlandı. Ben sizden geçinmek için borç istersem kötü. Ama yatırım için istersem iyi. Peki biz ne yapmışız, 2002’den bugüne 423 milyar dolar Türkiye’ye girmiş. Bunun 310 milyar doları borç. Biz almış yol inşaat yapmışız. Altyapıya harcamışız.
Bu gerekli ama sadece inşaat olursa insan vücudu gibi ölür. İnşaat, fabrika gibi değil. Yaptın mı bitiyor. 

Türkiye’nin önümüzdeki yıl 210 yıl milyar dolar bulması gerekiyor. Bunun 173 milyar doları vadesi gelen borçlar için. 41 milyar dolar da cari açık. Yani bu açık ithalattan kaynaklı. 2002’de kurgulanan program Türkiye’yi öyle bir hale geldi ki ara malları bile üretmez hale getirdi. Çünkü ithal etmek daha karlı. Üretmeden borçlanıyoruz. Bir süre sonra o borcu veren bedelini öde diyor. Darmadağın oluyorsun. Yunanistan, İspanya da böyle oldu.
Kemal Derviş’in yazdığım makalede diyor ki, “Türkiye’ye tavsiyem tekstil terzimde kalmasıdır. Bunlar hafif sanayidir. Tekstilde emek yoğundur. Yüksek teknolojiye ihtiyaç duymazsın. Çin devreye girerse ne yaparsın işçi ücretleri düşürürsün. Tekstil yoksulluk doğuran sektördür. Çin böyle girdi. Planladı. Tekstil ARGE teknoloji üretti dediğini yaptı. Kemal Derviş’in Türkiye’ye biçtiği rol bu.

Bizde eskiden ara sanayi malları üretiyorduk. Sanayici daha sonra onu da ithal etmeye başladı. Parçanın ithalatta daha ucuz olduğunu gördü. Biz sadece yaş meyve ve sebze ihracatçısıyız. Bir de tekstilde. İşte Türkiye’nin kalkınması bu. AKP de muhalefet de bu sistemi kabul etmiş. 15 senedir ben mi indiremiyorum bu sistemi, bu iktidarı, siz indiremiyorsunuz. Güneydoğu’ya teşvikler verdik sonuç sıfır. Devlet yatırım yapmak zorunda.
İnşaat firmaları dışarıdan borçlanıyorlar. O şirketler batsa biz zarar görürüz. Bizim fabrikaya, tarıma ihtiyacımız. Cumhurbaşkanı bu devleti sahibi değil. Ben de diyorum ki ben verdiğim vergiyle yatırma yapılmasını istiyorum. Artık deniz bitti. Deniz bitti de ne zaman bedelini ödeyeceğimiz yurt dışındaki güçlerin elinde.


Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları