Başbakan'ı anlama rehberi

Yolsuzluk diye bi şey duymadık görmedik bilmiyoruz biz. Velev ki var olduğu iddia ediliyor, o zaman ta ta ta taamm buyurun! Çok şahane mağduruz yine biz? (Bi an bağlayamayacağım diye korktunuz, itiraf edin.) Mağduruz, evet.

"Fethi ve Fatih'i anlamayanlar İstanbul'a hizmet edemezler."

Meali: Fetih noktasında hakikaten büyük işler yaptığımızı söylemek istiyorum. İşte İstanbul, işte AVM'ler, işte devasa gökdelenler, yer delenler ve kanallar tüneller köprüler, orman mutlu olsun bakım görsün diye dibine ve içine yapılan lüks yerleşimler ve iki ağacı gitti diye mağdur olan Kuzey ormanları. Oysa ki yaptığımız fetihler anlaşılamıyor diye mağdur olan biziz. Mağduruz, evet.

"İstanbul'a hizmetkar olmak öyle yüce bir makamdır ki, bu yüce makama ulaşmak için İstanbul'un ruhunu, özünü, felsefesini anlamak gerek."

Yani diyor ki: İşte bunlar hep fetih noktasında kavranabilecek makam işleri. Biraz önce anlatmaya çalıştık. Özü ve felsefesi dediğimiz şey de sonuç itibariyle bizim mağduriyetimizin ruhumuza kattığı değerlerdir. Mağduruz, evet.

"Bu medeniyet öyle bir medeniyettir ki, yalancı peygamberleri,sahte velileri,kalbi boş alim müsveddelerini,tarihin çöplüğüne mahkum etmiştir."

Şimdi şöyle: İşte her şey saflıktan oluyor. Kalbimizin temizliği noktasında çok fena kandırıldığımızı ve iyi niyetimizin kullanım süresinin fetih ve fatih noktasında bittiğini dost düşman herkesin anlaması gerekir. Biz aslında anlamıştık bunları ama geç kaldık, yani galiba yine mağduruz mu ne? Mağduruz, evet.

"Milli iradeyi gasp etmeye çalışanlar yolsuzluğun izini süremezler. Eski Türkiye'nin kaybedenleri toplu halde yolsuzluk türküsü söylüyorlar."

Meal: Kimse bize dokunamaz. Bırakın dokunmayı, yan gözle bile bakamaz. Bırakın bakmayı, aklından bile geçiremez. Bırakın bu işleri ve milli iradeye bakın. Milli irade bize oy veren ve verdiği oy ile bize hükümdarlık bağışlayan, dokunulmazlık bağışlayan, her sözümüzün emir ve her hareketimizin hayır olduğunu peşinen kabullenen ve bir dahaki seçim gününe kadar ağzını açıp da itiraz edemeyecek olandır. Yolsuzluk diye bi şey duymadık görmedik bilmiyoruz biz. Velev ki var olduğu iddia ediliyor, o zaman ta ta ta taamm buyurun! Çok şahane mağduruz yine biz? (Bi an bağlayamayacağım diye korktunuz, itiraf edin.) Mağduruz, evet.

"Bize yolsuzluk iftirası atan, bu kaybedenler lobisine sesleniyorum: Eğer yolsuzluk yapan görmek istiyorsanız, lütfen gidin aynaya bakın."

Bilmem ki açıklamaya gerek var mı: Mağduruz. Yalnız laf aramızda bu "kaybedenler lobisi" sözünü iyi bulduk değil mi? Şiirsel bir yanı var, zaten şiir deyince de akla gelecek tek bir şey var, şiir okuduk diye hapis yattık biz. Bu nasıl bir mağduriyettir! O kadar ki, mağduruz evet demek bile gelmedi içimizden.

"Hırsızlığın her türlüsü kötüdür ama en büyük hırsızlık, en büyük yolsuzluk Milli İrade hırsızlığıdır."

Mağduruz: Mağduriyet noktasında zirveye ulaşmamızın mağduriyetinin keyfini bile yaşatmıyorlar bize aziz milli irade! Mağduruz, evet.


Esinlenme notu: Sabah okuyup çok hüzünlendiğim Özgür Mumcu yazısı.

Alıntılar: Başbakan'ın Twitter hesabı.

Vebali: Aşırı doz Başbakan beyanına maruz kalan koca kafam ve haftasonu.